 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/6-175
Karar no: 2000/193
Tarih: 10.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti: İddianamenin konuşu, belgelerde dökümü belirtilen "eşyayı çalma" olduğuna göre, iadenin de belgedeki eşyayı aynen kapsaması gerekir.
Yakınma ait iş y erinden eşya, para ve senetleri çaldıklarım kabul eden ancak suç konuşu eşya, para ve senetlerin bir kısmım iade etlikleri anlaşılan sanıklar hakkında TCY.nın 523/1. maddesinin uygulanmaması yasaya uygundur.
(765 s. TCK. m. 493/1-son, 532/1)
(1412 s. CMUK. m. 150, 163/2, 257)
Hırsızlık suçundan sanıklardan İbrahim'in TCY.nın 493/1-son, 522, 59. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis ve Celal'ın TCY.nın 493/1-son, 522, 55/3, 59. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin (Bursa ikinci Asliye Ceza Mahkemesi)nce 9.3.1998 gün ve 1718/235 sayı ile verilen kararın sanıklar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 6.5.1999 gün ve 2597/2768 sayı ile,
"Sanıkların yakalandıklarında suçlarım ikrar edip, yer göstererek iddianamede belirtilen suça konu 12 kalem çalntı malların müştekiye iadesini sağladıklarının anlaşılmasına göre, haklarında TCK.nun 523/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına, bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanık Menderes'e teşmiline karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 26.1.2000 gün ve 1073/64 sayı ile; "mahallinde yapılan keşif sırasında tutanakta da belirtildiği gibi, 400 dolar ve 300 mark ve İş Bankasına ait boş çekler, iki adet Garanti Bankası çeki, 80 milyon liralık senedin iade edilmediği şeklindeki müşteki sözleri dikkate alındığında iadenin tam olmadığı kanaatine varıldığı" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanıklar Celal ve İbrahim vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 8.6.2000 günlü tebliğnamesiyle 6. Ceza Dairesine ve Özel Dairece 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanıkların hırsızlık suçundan cezalandırılmalarına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, iade nedeniyle ceza indirimini öngören TCY.nın 523. maddesinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre sanıklar hakkında, 20.12.1997 günü gecesi yakınan Hüseyin'e ait işyerine girerek "evrak içeriğinde dökümü yapılan 12 kalem malzemeyi hırsızladıkları" iddiasıyla cezalandırılmaları istemiyle Bursa C. Başsavcılığının 23.12.1997 gün ve 40838/20615 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
Sanıklar hakkında TCY.nın 523. maddesinin uygulanma olasılığı bakımından Özel Dairece iadeye konu eşyanın, iddianamede gösterilen "12 kalem" eşya olduğunun ve buna göre iadenin noksansız bulunduğunun kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır.
CYUY.nın "Tahkikat ve hükmün hududu" başlığını taşıyan 150. maddesinde; "Tahkikat ve hüküm, yalnız iddianamede beyan olunan suça ve zan altına alınan şahıslara hasredilir.
Bu hudut dahilinde olarak, mahkemeler istiklal ile hareket etmek hak ve görevini haiz olup ceza kanununun tatbikinde kendilerine arzedilen iddialar ile bağlı değildirler.";
"Kamu davasının açılması" başlığını taşıyan 163. maddesinin 2. fıkrasında; "İdianamede sanığın açık kimliği, isnat olunan suçun neden ibaret olduğu, suçun kanuni unsurlarıyla uygulanması gereken kanun maddeleri, deliller ve duruşmanın yapılacağı mahkeme gösterilir.";
"Hükmün mevzuu ve suçu takdirde mahkemenin yetkisi" başlığını taşıyan 257. maddesinde ise, "Hükmün mevzuu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir." hükümlerine yer verilmiştir.
Bu maddelerin metinlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere, hükmün konuşu iddianamede gösterilen eylemdir. Dava konuşu yapılacak eylemin, bağımsız olarak ve başka bir olaya dayalı olmadan açıklanması gerekir. Karar, kim hakkında ve hangi eylemden dolayı dava açılmışsa onunla sınırlı olacaktır. Mahkeme, hükmün konusunu oluşturacak şekilde iddianamede zan altına alınan şahısların, gösterilen suç tarihinde, hangi eylemi ika ettiklerini saptayıp, bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla suçun niteliğini, suçun işlenmesinde kullanılmış vasıtaları, suç konuşu eylemin sonuçlarım serbestçe belirleyecek ve hükmünü buna göre kuracaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yakınan Hüseyin 20.12.1997 günü kolluk güçlerine başvurarak işyerinden hırsızlık yapıldığını, 2 adet hesap makinası, şirket adına İş Bankasından alınma 25'lik çek koçanı, 882.600.000 lira nakit para, müşteri çekleri, faks makinası, iki adet telefon, bir adet 37 ekran televizyon ve video, müzik seti, araba teypi, pompalı tüfek, otomobil anahtarı, 500 mark ve 100 dolar paranın çalındığını belirlendiğini, bu olaydan dolayı yaklaşık 6 ay önce hırsızlık nedeniyle işten çıkardığı sanık Menderes'ten şüphelendiğini bildirmiş, sanıklar yakalandıktan sonra kendisine teslim edilen eşyayı alan yakınan 22.12.1997 günü yine kolluk tarafından alınan beyanda çalınan malzemenin bir kısmım teslim aldığını, para ile bazı çekler ve sanık Menderes'e ait 80 milyon lira bedelli tarihsiz borç senedini teslim almadığını bildirmiş ve son soruşturma aşamasında,20.2.1998 günü yapılan keşifte de çalınan malzemelerin bir kısminin iade edildiğini ancak 400 dolar, 300 mark, İş Bankasına ait boş çekler, iki adet Garanti Bankası çeki ve 80 milyon lira bedelli sanık Menderes'e ait senedin iade edilmediğini söylemiştir.
Diğer yandan sanıklar yakalandıklarında suçlarım ikrar etmişler ve aşamalardaki savunmalarında da yakınana ait para ve senetleri çaldıklarım söylemişlerdir. Ancak, 22.12.1997 günü düzenlenen teslim tutanağı içeriğine göre, çalınan paraların yakınana iade edildiği hususunda bir bilginin yer almadığı görülmektedir. Kaldı ki iddianamenin dayandığı bu tutanağın üst kısmında tanık Necla'nın evinden alınıp teslimi sağlandığı bildirilen 12 kalem eşyanın yanında sanık Menderes'in işyerinde sakladığı yerden alınarak yakınana teslimi sağlanan 8 kalem daha malzemenin bulunduğu da bir gerçektir. Bir başka deyişle evrak içeriğinden çalınan eşyanın iddianamede belirtildiği gibi 12 kalemden ibaret olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Bütün bunlar nazara alındığında somut olaya ilişkin iddianamede, hükmün konusunu oluşturan eylem zan altına alınan şahıslara ilaveten tarih, suçun neden ibaret olduğu, yasal unsurları ve uygulanması istenen yasa maddeleri ile sınırlandırılmıştır. Yerel Mahkemece, bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla sanıklar tarafından mala karşı işlenen bu suçun niteliği, suçun işlenmesinde kullanılan vasıtalar, elde edilen şeylerin türü, miktarı ve ederinin ne olduğu serbestçe belirlenip, hüküm de buna göre kurulacaktır. İddianamede açıklanan eylem, olay tarihinde sanıkların birlikte yakınanın işyerine girerek evrak içeriğinde dökümü yapılan eşyayı çalmaları olduğuna göre, çalıntı eşyanın bir bölümüne değinilmiş olması, eylemin bu miktar eşya ile sınırlanması anlamında kabul edilemez. Mahkemece, iddianamede çalındığı bildirilen bir kısım eşyanın çalınmadığı kabul edilebileceği gibi, aynı olaya ilişkin olmak koşuluyla daha başka şeylerin de çalınmış olduğu kabul edilebilir ki böyle bir kabul CYUY.nın 257. maddesi hükmüne aykırılık oluşturmaz. Yakınan tüm aşamalarda,iddianamede belirtilmemiş olsa da parasının ve bir kısım senetlerinin çalındığını, iade edilmediğini ısrarla ileri sürmektedir. Nitekim sanıklar da savunmalarında yakınana ait para ve senetleri çaldıklarım ikrar edip bu iddiayı doğrulamaktadırlar. O halde yakınanın çalınan eşyasının kısmen iade edildiği, iadenin tam olmadığı açıktır.
Bu itibarla Yerel Mahkemece - iadenin tam olmadığı kabul edilerek sanıklar hakkında TCY.nın 523. maddesinin uygulanmaması isabetli olduğundan, direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri ise, "İddianamede gösterilen müşahhas eylem ile ilgili yargılama yapılır. CYUY.nın 257. maddesi bağlamında, somut olayda iddianamede belirtilen 12 kalem eşya ile sınırlı yargılama yapılacaktır. Dolayısıyla TCY.nın 522 ve 523. maddelerinin uygulanmasında da bu sınır esas alınacaktır. Bu itibarla Özel Dairenin bozma ilamına uyulması gerekirken, genel uygulamaya ve yasaya aykırı olan direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 3.10.2000 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 10.10.2000 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile tebliğnamedeki isteme aykırı olarak karar verildi.