 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/4-96
Karar no: 2000/102
Tarih: 09.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Görevi savsama suçundan sanık İlhami Ş...'in TCY.nın 230/1, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.466.666 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara 22.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.11.1998 gün ve 1297/1249 sayılı kararın sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2.3.2000 gün ve 2/1704 sayı ile hükmün onanmasına oyçokluğuyla karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 20.4.2000 gün ve 146205 sayı ile ;
"CMUY.nın 251 maddesi uyarınca son sözün sanığa verilmesi, gelmediği takdirde bu haktan vekilinin yararlanması gerekmektedir. CMUY.nın 308/8. maddesinde, hüküm için mühim olan noktalarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılması bozma nedeni olarak kabul edilmiştir. İncelenen dosyada, mahkum olan sanığın müdafiine son söz verilmeyerek CMUY.nın 251 ve 308/8. maddelerine aykırı davranılmıştır." gerekçesiyle itiraz edilerek hükmün bozulması talep olunmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın görevi savsama suçundan TCY.nın 230/1, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme kararı; sanık vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, "son oturumda bulunan sanık vekiline son sözü sorulmadan karar verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerektiği" karşı oyları ile ve oyçokluğuyla onanmıştır. Yargıtay C.Başsavcılığınca karşı oy doğrultusunda itiraz edilerek hükmün bozulması talep olunmuştur.
İtirazın görüşülmesine geçilmeden önce Özel Daire kararının hukuken geçerli bir karar olup olmadığı, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca "ön sorun" olarak ele alınmıştır.
Özel Daire onama kararında iki grup oy kullanılmıştır. Bunlardan çoğunluğu oluşturan grup, toplanan kanıtların yeterli olduğu, usul kurallarına uyulduğu ve bir noksanlık bulunmadığından hükmün onanması, ikinci grup ise son oturumda hazır bulunan sanık müdafiinden son sözünün sorulmaması nedeniyle CMUY.nın 258/5, 251. maddelerine aykırı davranıldığı ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiği yönündedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, CMUY.nın 256, 381, 384 ve 385. maddelerinde son kararın verilmesini sağlamaya yönelik "müzakere, rey verme, reylerin dağılması, reylerin toplanması" ile ilgili kurallar yer almaktadır. Hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan tâli sorunların öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Soruşturmanın genişletilmesi CMUY.nın 384. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, 385. maddeye göre kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, "ön sorun" olarak CMUY.nın 384. maddesi uyarınca öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, Özel Dairenin çoğunluğu oluşturan üç Üyesi sanığın yüklenen suçtan mahkumiyetine ilişkin mahkeme kararının onanması doğrultusunda oy kullanarak esasa ilişkin görüşlerini açıklamışlardır. Azınlık oyunu oluşturan Daire Başkanıyla bir Üye ise sanık müdafiinden son sözünün sorulmadığını, usul yanılgısı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu görüş CMUY.nın 384. maddesi uyarınca çözülmesi gereken bir ön sorundur. Azınlık görüşü, sanık müdafiinden son sözünün sorulmasını, beyanı ile varsa göstereceği delillerin değerlendirilmesi gerektiğine ilişkindir. Bu aşama sonuçlandıktan sonra esas hakkında oy kullanacaklarını belirtmişlerdir. Azınlık oyları davayı sonuçlandırıcı oy niteliğinde olmadığından, onama kararına katılmayan Başkan ve Üyenin CMUY.nın 384 maddesi uyarınca davanın esası hakkında oy kullanmaları sağlandıktan sonra hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu itibarla, itirazın öncelikle bu değişik nedenden dolayı kabulü ile yukarıda açıklanan emredici usul kurallarına aykırı olarak verilen Özel Daire onama kararının sair yönleri incelenmeksizin kaldırılmasına karar verilmelidir. Verilen kararın niteliği itibariyle bu aşamada, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazında belirtilen hususun görüşülmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile kabulüne, hukuken yok hükmünde bulunan 4.Ceza Dairesinin 2.3.2000 gün ve 2/1704 sayılı onama kararının kaldırılarak işin esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 9.5.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.