 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/4-10
Karar no: 2000/15
Tarih: 08.02.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İş ve çalışma özgürlüğünü engellemek suçundan sanık Ahmet Ö...'in TCY.nın 201/1 ve 59. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Bursa 5.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.11.1997 gün ve 263/1198 sayılı hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 4.Ceza Dairesince 14.5.1998 gün ve 4233/5197 sayı ile;
"1-Pastane işleten sanığın, işyerinin önünde börek satan gezgin satıcı mağdura, satışını engellediği iddiasıyla ötede satış yapması için uyarıp, tokatla vurmaktan ibaret olan eyleminin, TCY.nın 308/2, 61. maddelerine uyup uymadığı, tartışılmadan, hüküm kurulması,
2-Kabule göre; mağdurun olaydan sonra ticaretini sürdürüp sürdürmediği araştırılarak sürdürdüğünün belirlenmesi durumunda, eyleminin eksik kalkışma aşamasında kalacağının ve TCY.nın 61. maddesinin uygulanması gerekeceğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 19.10.1998 gün ve 1124/1435 sayı ile;
" Sanığın, kendi pastanesinin 40-50 metre ilerisinde börek satmakta olan müştekiyi oradan uzaklaştırmakta yasal, örfi veya ahlaki açıdan hiçbir haklılığı bulunmadığı gibi, müştekinin de burada börek satmasını engelleyen hiçbir yasal düzenleme, mahalli örf-adet veya yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığı meşru olarak satış yapmakta olan bir kişiyi, sanığın rakip görerek, sadece ticari kârlılık düşüncesiyle kanuna aykırı bir sebeble oradan uzaklaştırmak istemesinin söz konusu olduğu; nitekim ilk kararımızın gerekçe kısmında metnini yazmış bulunduğumuz Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 28.1.1974 tarih ve 3/677 sayılı içtihatlarında da, ekmek satmak gibi yasal bir işi engellemek için sanığın yaptığı hareketin, iş hürriyetini engellemek kabul edildiği, ayrıca sanığın cebir-şiddet göstermesi ve müştekinin o günkü satışını engellemesi sebebiyle fiilinde tamamlanmış olduğu; bu durumda fiilin iş hürriyetini tahdit olduğu ve tamamlanmış bulunduğu" gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" isteyen 20.12.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Dosya içeriğine göre sanık ve vekilinin hazır bulunduğu 6.10.1998 günlü oturumda; sanıklar vekiline yazılı savunmasını hazırlamak üzere bir sonraki oturuma kadar mehil verilerek, duruşmanın 19.11.1998 günü saat 11.55'e bırakılmasına karar verilmiş, 19.10.1998 günü sanık ve vekilinin yokluğunda duruşma açılarak sanığın mahkumiyetine ilişkin önceki hükümde direnilmiştir.
Tayin olunan duruşma gününden önce gıyapta yargılama yapılıp karar verilmek suretiyle savunma hakkı kısıtlanmıştır. Ceza Yargılamasında sanığın en önemli haklarından birisi de savunma hakkıdır ve yargılamanın her aşamasında sözkonusudur. Savunma hakkı, Anayasa tarafından güvence altına alınan temel haklardandır. Sanık bu hakkını kendisi kullanabileceği gibi vekili vasıtasıyla da kullanabilir. Bu hak hiçbir şekilde kısıtlanamaz .
İncelenen dosyada, duruşma günü beklenmeden sanık ve vekilinin yokluğundan yargılama yapılıp hüküm kurulmakla savunma hakkı kısıtlanmış olup, Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle bu usuli nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir
SONUÇ : Açıklanan nedenle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle açıklanan bu usuli nedenden dolayı sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 8.2.2000 günü oybirliğiyle karar verildi.