Hukuki.NET

T.C
YARGITAY
Ceza  Genel  Kurulu
Esas no: 2000/3-57
Karar no: 2000/64
Tarih:  04.04.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu orman yangınına neden olmak suçundan sanık Saffet D...'ın beraatine ilişkin Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesince 10.12.1998 gün ve 242-260 sayı ile verilen kararın katılan idare temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3.Ceza Dairesince 21.10.1999 gün ve 8958-11159 sayı ile;
"18.9.1997 günlü suç tespit tutanağı, bu  tutanağı doğrulayan zabıt mümzilerinin yeminli anlatımları, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi mütalaasından sanığın tarlasına topladığı diken ve ot artıklarını toplayıp yaktığı ateşi  kontrol edemeyerek komşu parselde bulunan ormana sirayet  ederek 2031 m2 lik alanın yanmasına sebebiyet verme eyleminin sübuta erdiği gözetilmeden  sanığın atılı suçtan cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraate hükmedilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 30.12.1999 gün ve 237-284 sayı ile; Kuşkudan sanığın yararlanacağı evrensel bir ceza hukuku ilkesidir, varsayımlara dayanılarak mahkumiyet hükmü kurulamaz.
Olayımızda da, her şeyden önce gündüz olmasına rağmen, sanığın tarlasındaki kuru otları toplayıp yakarken gören bir görgü tanığı olmadığı gibi, yangının nasıl başladığını gören bir tanık da yoktur. Sadece dumanları uzaktan görüp söndürmek amacıyla olay yerine gelen ve sanıkla eşini yangını söndürmeye çalışırlarken gören bir tanık vardır ki bu tanığın anlatımı da sanığın bu yangının başlamasına neden olduğunun doğrudan kabulünü gerektirmez. Sanık aleyhine eyleminin sübuta erdiğini gösterdiği iddia edilen olay yeri tespit tutanağına gelince; tutanak tanıklarından ikisi anlatımlarında olayın başlangıcını görmediklerini açıkça ifade etmişler ve sonucu konusundaki yargılarının şahsi kanaatleri olduğunu da bildirmişlerdir.Tutanak tanıklarından birisi J.Üst.Çvş. diğeri Uzm.J.Çvş.tur. Görüldüğü gibi hiç birisi bu konunun eğitimini almış uzman kişiler değillerdir. Dolayısıyla yangının çıkış nedeni konusunda kanaat bildirmeye yetkili dahi değillerdir. Görevleri sadece olay yerindeki mevcut durumun tespitini yapmaktır. Buna rağmen, yangının nasıl başladığını kesinlikle görmedikleri halde, sırf ormana komşu tarlası olduğu için sanığın mahkumiyetine yol açabilecek  kesin kanaat bildirir tutanak tutmaları karşısında yetkilerini aşarak bildirmiş oldukları şahsi kanaatlerine değer verilmemiştir.
Bilirkişi raporundaki değerlendirmelere gelince; olayın meydana gelişinden 1 yıl sonra olay yerinde keşif yapılabilmiş, yani yangının çıktığı günden itibaren 4 mevsim geçmiştir. Bilirkişi raporunda yangının başlangıç anını görmüş gibi kesin bir yargıya varmıştır. Kuşku yok ki mahkemeler bilirkişi raporları ile bağlı değildirler ve çözümü özel veya teknik bilgiyi getiren konularda görüş alabilirler. Olayımızda da bilirkişiye başvurulmasındaki amaç, yanan bölgenin orman olup olmadığı, meydana gelen zararın miktarı, tazmini gereken zararın tespitidir. Yani yangının çıkış nedeninin ne olduğu belli değildir. Aradan geçen süre dikkate alındığında bilirkişi tarafından kesin olarak tespiti de mümkün değildir. Bu hususlar dikkate alınarak bilirkişinin kanaat bölümüne değer verilmemiştir. Bir an için yangının sanığın tarlasındaki ormana sınır bölgede toplanan ve yakılan otlardan ormana sıçradığı kabul edilse bile başkaca delil aranmaksızın mahkumiyet kararı verilmesi hatalı sonuçlara varılması olasılığını artıracaktır. Şöyle ki benzeri her olayda mahkumiyet yoluna gidilmesi halinde ormana komşu bahçe veya tarlası olanlar hakkında husumet besleyenlerce kolaylıkla kötüye kullanılabilir, gizlice ormana sınır olan yerde ateş yakılarak sınır tarlası bulunan kişiler için aksi ispatlanması mümkün olmayan ortamlara itilmeleri söz konusu olabilecektir. Sonuç olarak somut olayımızda tüm deliller birlikte değerlendirilmiş, sanığın bu suçu işlediğine dair kesin ve inandırıcı, mahkumiyete yeter, kuşkudan uzak deliller bulunmadığı" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da katılan idare temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 8.3.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık sanığa yüklenen dikkatsizlik ve tedbirsizlik  sonucu orman yangınına neden olmak suçunun sübuta erip ermediğine ilişkindir.
18.9.1997 tarihinde jandarma görevlilerince düzenlenen "olay yeri tespit tutanağı" içeriğine göre; yangın ihbarı  üzerine saat 13.50 sıralarında olay yerine gidildiğinde, orman yangınının ormana üç taraftan sınır olan sanık Saffet'e ait tarlanın 1,5 metre kadar  içerisinden başlayarak ormanın içerisine  doğru ilerleyip 0.2 hektar kızılçam ağacının yandığı, yangının  18.30 sıralarında sanık ve yangın ekipleri tarafından tamamen söndürüldüğü, yangının sanık Saffet'in tarlasındaki dikenleri bir araya toplayarak dikkatsiz ve tedbirsizce yakmasından dolayı çıktığı yangına kesin olarak sanık Saffet'in neden  olduğunun değerlendirildiği, başkaca iz ve emare bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Sanık Saffet savunmasında olay günü saat 13.30 sıralarında ormana 500-600 metre mesafedeki evinin önünde çalışırken yangın çıktığını görüp ailesiyle birlikte söndürmeye koştuklarını,yangına neden olmadığını, tarlası kıraç olduğundan dikenlerin de mahsulle beraber kalktığını ayrıca dikenleri yakma-sının gerekmediğini, yüklenen suçu işlemediğini bildirmiştir.
Tutanak tanıklarından uzman jandarma çavuş Ömer Faruk Kayaoğlu, düzenledikleri tutanağın içeriğinin doğru olduğunu, yaptıkları incelemede sanığın tarlasında, orman sınırında otların toplanıp yakılmış olduğunu tespit ettiklerini, rüzgarın orman yönüne doğru esmesi nedeniyle yangının ormana doğru ilerlediğini görerek, yangının sanığın tarlasında bulunan otları yakmasından çıktığını düşünüp tutanağı düzenlediklerini, sanığın olay yerinde olduğunu ancak, ateş yakıp yakmadığını  görmediğini söylemiştir.
Diğer tutanak tanığı jandarma astsubayı Mesut İkidevelioğlu ise, tutanak içeriğini doğrulayıp, yaptıkları incelemede yangının başlangıç noktasının  sanığın tarlası olduğunu, tarlada toplanmış ve kısmen yanmış otların  bulunduğunu gördüklerinden dolayı yangını sanığın dikkatsizliği sonucu çıkardığına kanaat getirdiklerini bildirmiştir.
Sanığın eşi olan tanık Esma ise yangının çıktığını görerek olay yerine ilk  gidenin kendisi olduğunu, sanığın diken toplayıp yakmadığını, yangının neden çıktığını bilemediğini, sanığın sonradan yanına geldiğinde yangını  söndürmeye çalıştıklarını belirtmiştir.
Tanık Musa G... de evinde otururken ormanda yangın çıktığını görerek söndürmek için gittiklerinde sanık ve eşinin yangını söndürmek için uğraştıklarını  gördüğünü söylemiştir.
Olay yerinde, tutanak tanıklarının Ömer Faruk K...' da hazır bulundurularak 28.10.1998 tarihinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişi Serbest Orman Yüksek Mühendisi Necati Kalafat raporunda tutanak tanığının oluşa ilişkin  anlatımına da yer vermek suretiyle yanan sahanın orman tahdit sınırı  içinde kalan 2031 m2 kızılçam koru ormanı olup doğan zararın toplam 116.175.090 lira olduğunu bildirmiştir.
Bu bilgi ve belgeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Olaya ilişkin suç saptama tutanağında, gerek 6831 sayılı Orman Yasası, gerekse 2803 sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve  Yetkileri Yasası gereğince suçların  soruşturulmasına ilişkin adli görev yüklenen ve muvazzaf erbaş olarak görevli olan tutanak tanıklarınca, açıkça sanığın tarlasında bir araya toplanmış ot ve dikenlerin kısmen  yanmış olduğunun ve rüzgarın orman yönüne estiğinin saptanması ve  yeminli anlatımları ile bu saptamaların doğrulanması karşısında, sanığın tarlasında ot ve diken topla-madığına ilişkin savunmasının gerçekleri yansıtmadığı, dolayısıyla  mücerret inkara dayalı bu savunmaya itibar edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Sanık hakkında gerçeğe aykırı anlatımda bulunmaları için herhangi bir neden olmayan Devletin resmi görevlilerinin bu anlatımları ile hayatın olağan akışına uygun olarak sanığın  yaşadığı sosyal çevrenin koşulları nazara alındığında, suç saptama tutanağının içeriği bunu doğrulayan tanık anlatımları ve tüm dosya  kapsamına göre sanığa yüklenen suçun sabit olduğu diğer bir anlatımla cezalandırılmasına yeterli kanıtlar bulunduğu açıktır.
Bu itibarla isabetli olmayan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 4.4.200 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini