 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/2-97
Karar no: 2000/99
Tarih: 09.05.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Gıda Maddeleri Tüzüğüne aykırılık suçundan sanık Şahin E...'un beraatine ilişkin Damal Sulh Ceza Mahkemesince 11.5.1999 gün ve 27/29 sayı ile verilen kararın Yerel C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 27.10.1999 gün ve 12581/13636 sayı ile;
"Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun 19.10.1998 tarihli raporunda sanığın satışa sunduğu karanfil, kraker bisküvi ve domates salçasının sağlığa zararlı hale geldiğinin belirtilmesi karşısında sanığın eyleminin 560 sayılı KHK.ye 4128 sayılı Kanunla eklenen 18. maddesinin (A) fıkrasının (g) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 28.12.1999 gün ve 57/84 sayı ile; "Gıda Maddeleri Tüzüğüne aykırı olarak sağlığa zararlı gıda maddesi sattığı iddiasıyla hakkında dava açılan sanığa yüklenen eylemin suç tarihi ve iddianamenin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 560 sayılı KHK.ye 4128 sayılı Yasayla eklenen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinden, söz konusu ceza hükümlerinin uygulanmasına yönelik ön şart niteliğinde düzenlemeler getiren yönetmelik hükümlerine göre sanığa herhangi bir uyarıda bulunulmadığı, tespit edilen olumsuzlukların düzeltilmesi yönünde süre verilmediği sabittir.
Açıklanan hükümler çerçevesinde sanık hakkında 4128 sayılı Yasayla getirilen ceza hükümlerinin uygulama şartlarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından aynı yönde mahkememizce verilen ve aynı daire tarafından onanarak kesinleştiği belirlenen dosyalar da bu yöndeki kararı destekler nitelikte değerlendirildiği" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da Yerel C.Savcıları tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 13.4.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığa isnad olunan suçun yasal unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durmak gerekir.
Gıda mevzuatının günün şartlarına uydurulması için çıkarılan 560 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararname 28.6.1995 günü yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve 4128 sayılı Yasa ile bu kararnamenin 4 ve 5. maddelerine birer fıkra ilave edilmiş, 10. maddesinde değişiklik yapılmış, yaptırım hükümleri öngören 18/A ve 18/B maddeleri eklenmiştir. Ancak bütün bu hükümler, 560 sayılı KHK.nin 7. maddesine dayanılarak hazırlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinin 16.11.1997 günlü Resmi Gazetede yayınlanması ile uygulanabilir hale gelmiştir.
560 sayılı KHK.de satıcı ve üreticinin sorumlulukları ayrı ayrı düzenlenmiş olup, "Gıda maddeleri satış yerleri ve bu yerlerde satılan gıda maddelerinin denetimi" başlığını taşıyan 10. maddesinde; "Gıda maddeleri satış yerlerinin denetimi Sağlık Bakanlığınca Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Belediyeler ile işbirliği içinde bunun dışında Sağlık Bakanlığınca yapılır.
Bu denetimin esas ve usulleri İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeye aykırı davranmanın yaptırımı ise, aynı Kararnameye 4128 sayılı Yasa ile eklenen 18/A maddesinin (f) bendinde "10 uncu madde gereğince çıkarılan yönetmelik hükümlerine aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişilere..... cezası verilir" şeklindeki hüküm ile belirtilmiştir.
560 sayılı KHK.nin "Sağlığın Korunması" başlığını taşıyan 12. maddesinde insan sağlığının korunması amacıyla gıda maddelerinin üretimi ve nitelikleri bakımından bir takım kısıtlamalar öngörülmüş ve maddenin son fıkrasında, "Bu kısıtlamaların uygulanmasından üreticiler, imalatçılar ve sanayiciler birlikte sorumludur" hükmüne yer verilmiştir. Bu kısıtlamalara uymamanın yaptırımı ise 18/A maddesinin (g) bendinde, "Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasakları ihlal eden gerçek ve tüzel kişilere.... cezası verilir..." şeklinde gösterilmiştir.
Ayrıca, 560 sayılı KHK.nin 4, 9, 10 ve 11. maddelerine dayalı olarak çıkartılan ve 10.7.1996 günlü Resmi Gazetede yayınlanan, Gıda Üretim ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmelikte, gıda maddeleri üretim işyerleri ile gıda maddesi satış ve toplu tüketim yerlerinin taşıması gereken özellikler belirtilmiştir. Bu yönetmeliğin "Gıda Maddeleri Satış ve Toplu Tüketim Yerleri" başlığını taşıyan üçüncü bölümünde gıda maddesi satış yerleri ve bu yerlerde satılan gıda maddelerinin ne şekilde denetleneceğine ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.
Yukarda değinilen hükümler dikkate alındığında gıda maddesi üretimi yapmaksızın yalnızca satıcı konumunda olan kişilerin eylemlerinin anılan Kararnamenin 4128 sayılı Yasa ile değiştirilen 10. maddesi ile buna dayanılarak çıkarılan 10.7.1996 tarihli Gıda Üretim ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmelik hükümleri ile düzenlendiği ve aykırı davranmanın yaptırımının da 18/A maddesinin (f) bendinde gösterildiği anlaşılmaktadır. Aynı maddenin (g) bendinde öngörülen yaptırım ise, gıda maddesi üretimi yapan kişilerin, kararnamenin 12. maddesine aykırı eylemleri için getirilmiş bir düzenlemedir. Bu durumda somut olayda bakkal dükkanı işleten ve yalnızca satıcı konumunda olan sanığın eylemi, Yönetmeliğe aykırı davranmaktan ibaret olduğundan 18/A maddesinin (f) bendinde öngörülen suç kapsamında değerlendirilmelidir.
Sanığın somut olaydaki eyleminin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı, bir başka deyişle yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı sorununa gelince;
Gıda Üretim ve Satış Yerleri Hakkında Yönetmeliğin "Satış, Muhafaza, Depolama" başlığını taşıyan 36. maddesinin 1. fıkrasında "Gıda maddeleri satış ve toplu tüketim yerlerinde aşağıdaki özellikler aranır" hükmü ile (c) bendinde ise, "son kullanma tarihi geçen, imalat hatası bulunan veya bozulmuş olup iade edilecek olan gıda maddeleri, satış bölümünden ayrı bir yerde bulundurulmalı ve satışa sunulmamalıdır" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yönetmelikte yer alın 40. maddede denetimin esasları belirlenmiş, denetim sırasında yönetmelik ekinde yer alan 8 nolu "Gıda Satış ve Toplu Tüketim Yerlerine Ait Denetim Formu"nun doldurulması öngörülmüştür. Ek-8 formunda belirtildiği şekilde puanlama yapılacaktır. Bu puanlamanın sonuçlarının ne şekilde değerlendirileceği ise Yönetmeliğin 42. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca;
Ek-8 formunda ağırlık puanı 5 olarak saptanan hususlardan herhangi biri (-5) olarak işaretlenmişse 24 saat içinde durumun düzeltilmesi; ağırlık puanı 4 olarak tespit edilen hususlardan biri (-4) olarak işaretlenmişse durumun 48 saatte düzeltilmesi; ağırlık puanı 2 ve 1 olarak tespit edilen hususlarda verilen puan toplamı (-15) puandan az ise ikinci kontrole kadar durumun düzeltilmesi, bundan fazla ise 7 gün içinde durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Maddenin son fıkrasında yer alan "Bu süreler sonunda, tespit edilen hususlar düzeltilmediği takdirde denetlenen işyeri hakkında 4128 sayılı Kanuna göre işlem yapılır" hükmü uyarınca 560 sayılı KHK.ye eklenen 18/A maddesinin (f) bendi uygulanabilecektir.
Görüldüğü gibi 560 sayılı KHK. İle getirilen düzenlemede satıcılar, gıda maddesinin dış görünümü itibariyle anlaşılabilecek ve Yönetmelikte esasları belirlenmiş olan aykırılıklardan sorumlu olacaklardır. Ancak bu halde de Yönetmeliğin 42. maddesinde öngörüldüğü üzere, bu aykırılıkları gidermesi için satıcıya süre verilecek, bu süre içinde eksiklikler giderildiğinde ise o ana kadar yapılan satış ve satışa sunma eylemleri cezalandırılamayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; bakkal dükkanı işleten ve satıcı konumunda olan sanığın dükkanında yapılan kontrolde son kullanma tarihi geçtiği belirlenen domates salçası, karanfil ve kraker bisküvi bulundurup bunları satışa sunduğu tespit edilerek, analiz için numune alındığı anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemece yapılan araştırmada, sanığa ait işyerinin, Ek-8 formu doldurulmadan ve buradaki esaslar gözetilmeden denetlendiği belirlenmiştir. Bu durumda sanığa, tespit edilen aykırılıkları gidermesi için süre verilmediğinden artık Yönetmelik hükümlerine uymadığından söz etmek de olanaksızdır. Sanığın, Yönetmelik hükümlerine aykırı bir davranışta bulunmadığı belirlendiğine göre, 560 sayılı YHK.nin 18/A maddesinin (f) bendinde öngörülen suçun da yasal unsurları itibariyle oluşmadığı açıktır.
Bu itibarla yasal unsurları oluşmayan suçtan dolayı sanığın beraatine karar verilmesi isabetli olduğundan Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 9.5.2000 günü tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.