Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/2-136
Karar no: 2000/146
Tarih: 27.6.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ÖZENSİZLİK VE ÖNLEMSİZLİK (Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik)
  SONUCU ÖLÜME VE YARALANMAYA NEDEN OLMA
CEZALARIN KİŞİSELLEŞTİRİLMESİ SONUCU CEZANIN İSTEK
   OLMASA DA PARAYA ÇEVRİLMESİ
Karar Özeti: Özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüm ve yaralamaya neden olmak suçundan sanık hakkında verilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın; 647 sayılı Kanunun 4/1. maddesi uyarınca "ağır hapis hariç kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlunun kişiliğine sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre para cezasına veya öngörülen önlemlerden birine" çevrilebilir. "Taksirli suçlardan verilen ceza uzun süreli de olsa aynı hüküm uygulanabilir"
O halde, 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddelerinde belirtilen sınırlar içinde kalmak kaydı ile istek olmasa bile, cezaların kişiselleştirilmesi prensiplerine göre verilen hürriyeti bağlayıcı ceza; mahkemece para cezasına çevrilebilir.
(765 s. TCK. m. 455/1)
(647 s. CİK. m. 4,6)
(YİBK., 7.6.1976 tarih ve 4/3 s.)
 
Özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüme ve yaralamaya neden olmak suçundan sanık İbrahim'in TCY.nın 45511. maddesi uyarınca 3 yıl hapis ve 860.000. lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin (Kocaeli 4. Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 25.11.1997 gün ve 163/761 sayılı hükmün, sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi 28.9.1998 tarih, 8327/11224 sayı ile,
 
Olay tarihinde kullandığı otomobille seyrederken 8/8 kusurlu olarak karşı yönden gelmekte olan kamyona çarparak annesinin ölümüne, babası, nişanlısı ve kayınvalidesinin 20 günden az olacak şekilde yaralanmasına sebebiyet veren sanık hakkında şikayetin bulunmaması, kişiliğinde ve oluşta bir olumsuzluktan bahsedilmemesi, ölen ve yaralananların yakınları olması nedeniyle uğradığı manevi zarar ve sair haller yönünden aleyhe bir durum da bulunmadığı, yasa hükmünün dayandığı gerekçe de nazara alınarak 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozmuş.
Yerel Mahkeme 11.2.1999 gün ve 695/70 sayı ile;
 
"Sanık hiçbir önlem almadan, hatalı sollama sonucu kazaya sebep olmuştur. Cezanın paraya çevrilmesini talep etmemiş ve bu nedenle de karar verilmemiştir. Taksirli suçlarda cezanın mutlaka paraya çevrileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Yakın akrabaların ölümüne neden olunmasında da, yasa koyucu TCY.nın 457/1, 449, 450, 524. maddeleri gibi özel bir hüküm kabul etmemiştir. Uygulaması zorunlu bulunmayan bir maddenin uygulanmasını zorunlu kılacak mahiyetteki bozmaya, bu nedenle uyulmamıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
 
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istemli 6.4.2000 tarihli tebliğnamesiyle 1. Ceza Dairesine ve Özel Dairece de 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
 
Sanığın, özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüm ve yaralanmalara neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; yasal engel olmadığı takdirde istek olmasa bile, 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılmasının gerekip gerekmediğine ilişkindir.
 
Dosya içeriğine göre 1969 doğumlu olan sanık, yönetimindeki otomobille İzmit'ten Gölcük yönüne doğru giderken hatalı sollama yaparak karşı yönden gelen kamyona çarpmış, arabada bulunan annesi ölmüş, babası, nişanlısı, kayınvalidesi ile kendisi 20 günden az iş ve güçten kalacak şekilde yaralanmışlardır. Adli Tıp Kurumu Trafik ihtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, sanığın 8/8 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
 
647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, "ağır hapis hariç kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre mahkemece para cezasına veya aynı fıkrada öngörülen önlemlerden birine" çevrilebilecektir. Maddenin üçüncü fıkrasında ise, "Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza uzun süreli de olsa fail hakkında bu maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendi hükmü uygulanabilir." hükmü yer almaktadır.
 
Ayrıntıları 7.6.1976 gün ve 4/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında açıklandığı üzere, özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cevazına çevrilmesi, cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören yargısal kişiselleştirme kurumudur.
 
647 sayılı Yasanın 4. maddesinin gerekçesinde, "Cezaların şahsileştirilmesi prensibinin yeni bir uygulama şekli olmak üzere, bu maddede sevk edilmiş olan hükümlerine; cezaların aynen tatbiki sonucu, cezaevlerinde hapsedilmek suretiyle hükümlülerin ıslahı yoluna gidilmesinden ibaret bulunan eski sistem terk edilerek, onun yerine kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarda suçluyu kendi denetim ve gözetimi altına koymak ve bu hususta hakimin takdir yetkisini de genişleterek gerekli gördüğü takdirde, bu kabil hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine, sözü geçen maddede sayılan tedbirlerden birinin uygulanması öngörülmüş, böylece Modern Ceza Hukukunun kabul eylediği ceza ve emniyet tedbirlerinin yekdiğerini tamamlayıcı bir tarzda birbirine paralel olarak uygulanmasıyla, ulaşılmak istenen gayenin daha kolay ve çabuk gerçekleşeceği ve hükümlülerin bir daha suç işlemekten kaçınan ve ıslah edilmiş iyi bir vatandaş olarak, tekrar toplum hayatına karışmalarının sağlanacağı mümkün görülmüştür.
 
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine; mahkeme suçlunun kişiliğine, suçun işlenmesindeki suret ve şekil özelliklerine, duruşmadan tahassul edilen kanaate göre bu maddenin birinci bendinde yer alan para cezasının (tayin olunan ölçüler içerisinde) veya diğer bentlerde gösterilen tedbirlerden birinin uygulanmasına karar verebilecektir" denilerek infazla ilgili eski sistemin terk edildiği açıklanmıştır. Yasa koyucu taksirli suçlarda özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi hususunda bir sınırlama da getirmemiş, sanık lehine hareketle ceza uzun süreli de olsa paraya çevrilebileceğini kabul etmiştir.
 
Öte yandan modern ceza hukukunda "ceza" kavramı değişikliklere uğramıştır. Sadece suçluya ızdırap vermek amacım güden yaptırımların, toplumsal çıkarlarla bağdaşmayacağı anlaşıldığından, bu yaptırımlar sistemi yerini; suçlunun ıslahı ile birlikte toplumun da korunmasını öngören karma nitelikteki yaptırımlara bırakmıştır. "Suçlunun kişiliğine uygun önlemlerin uygulanması" bazen ceza kavramının yanında yer almış, bazen de ceza kavramının yerini almıştır. Bu nedenle, yaptırım belirlenirken suçlunun kişiliği, sair halleri, suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınmalı, maddede yer alan özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi konusunda bir istek olmasa dahi, yaptırımların kişiselleştirilmesi zorunluluğu karşısında bu husus üzerinde durulmalıdır. 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanması veya uygulanmamasına karar verilirken Anayasanın 141 ve CMUY.nın 32. maddeleri uyarınca gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır.
 
Öğretide de, "özgürlüğü bağlayıcı" cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yazılı ceza veya önlemlere çevrilmesine gerek olup olmadığının re'sen incelenerek bir karar verilmesinin 647 sayılı Yasanın ruhu içinde olduğu" (Dönmezer-Erman, Nazan ve Tatbiki Ceza Hukuku, 2. Cilt, 10. Bası, Sh. 669) ve "ceza yargıcı yürürlükte olan tüm yasaları re'sen uygulayacaktır. Ceza verilmesi yeterli olmayıp verilen cezanın kişiselleştirilmesi gerekir. Kişiselleştirmenin sanığın talebine bırakılması, yasaları bilmeyen sanıklar aleyhine sonuç doğuracaktır. Böyle bir eşitsizliği yasa koyucunun istediği düşünülemez. Sonuç cezanın 647 sayı Yasanın 4 ve 8. maddelerinde belirtilen sınırlar içinde kalması halinde bu maddelerin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin talep olmasa bile karar verilmesi gerekir. 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan değişiklik sonucu hüküm infaza değil maddi ceza hukukuna ilişkin bir hüküm haline dönüştüğünde re'sen nazara alınmalıdır" (Sedat Bakıcı, Olaydan Kesin Hükme Kadar Ceza Yargılaması ve Ceza Kanunu Genel Hükümler. 3. Baskı, Ankara 2000, Sh. 1253 vd.) görüşleri mevcuttur.
 
Somut olayda sanık, yönetimindeki otomobille karşı yönden gelen kamyona çarpmış, annesinin ölümüyle kendisi ve yakınlarının yaralanmasına neden olmuştur. Suç, taksirli suçlardan olup sanık hakkında şikayetçi bulunmamaktadır. Sanığın kişiliğindeki bu olumsuzluktan da söz edilmemiştir. Suçun işlenmesi ve olaydan önce ve sonra sanığın davranışlarında aleyhine yorumlanacak bir husus da bulunmamaktadır. Sanığın kusur oranı da temel cezanın tayininde dikkate alınmıştır. Annesinin ölümü ve akrabalarının yaralanması ile manevi zarara uğramıştır. Talep olmadığından bahisle cezanın paraya çevrilmemesi eşini kaybeden sanığın babasını, oğlunun cezaevine girmesiyle yeniden perişan edecek adeta sanığın babası cezalandırılmış olacaktır. Bu durum ise, modern ceza kavramı ile bağdaşmamaktadır. Yerel Mahkemede direnme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir. Ancak, olayda asil kusurlu olan sanık hakkında 2918 sayılı Yasanın 118. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
 
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 27.6.2000 günü, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini