 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-76
Karar no: 2000/81
Tarih: 18.04.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Bilinmeyen hallerin eklenmesi sonucu ölüme neden olmak ve hırsızlık suçlarından sanıklar Uğur K..., Coşkun K..., Hamza Y... ve Murat A...'ın mahkumiyetlerine ilişkin Kartal 2.Ağır Ceza Mahkemesince oyçokluğuyla verilen 4.3.1999 gün ve 299/55 sayılı hükmün C.Savcısı ve sanık vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1.Ceza Dairesi 7.10.1999 gün ve 2263/3090 sayı ile;
"1- Kapkaç suretiyle çantası çalınan maktülenin kaçmakta olan sanığı yakalamak amacı ile içinde bulunduğu vagondan atlaması sonucu düşüp yaralanarak aldığı yaraların etkisi ile öldüğü, böylece hırsızlık suçunu işleyen sanıkların hareketleri ile meydana gelen ölüm olayı arasında illiyet bağının gerçekleşmediği ve öldürme suçundan sanıkların beraetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümlülüklerine karar verilmesi,
2- Hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik incelemede ise;
- TCK.nun 523. maddesinin uygulanmaması,
- Hamza hakkındaki mahkumiyet dosyası getirtilmeden tekerrür nedeniyle cezanın artırılması"
isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel mahkeme 6.12.1999 gün ve 318/330 sayı ile bozmanın (2-a ve b) bendlerine uymuş, (1) nolu bozmaya ise; "Maktülenin kucağındaki çantayı kapıp kaçtıkları sırada, sanıkların öldürme veya yaralama kastları yoktur. Ancak maktülenin de, çantası çalındığında feryat etmesi, sanıkları yakalamak için hamle yapması da doğaldır. Sanıklar, vagonun kapısını açık tutarak, maktülenin düşmesine neden olduklarından, iradeleri dışında hatıra gelmeyen nedenlerin eklenmesi yüzünden oluşan ölümden sorumludurlar." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Yasa gereği temyize tâbi olan hükmün Yargıtayca incelenmesi ayrıca C.Savcısı, sanıklar Coşkun Kurt ve Hamza Yaylacı ile Uğur Karakuş vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 3.4.2000 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, Ceza Genel Kurulunda incelemenin duruşmalı yapılacağına ilişkin yasal hüküm bulunmadığından sanık Uğur Karakuş vekilinin duruşma isteminin reddi ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya içeriğine göre sanıklar, olay günü banliyo treninde kap-kaçcılık yapmaya karar vermişler, trene binerek çantasını alabilecekleri bir bayan aramışlardır. Sanık Murat A..., ön vagona çantalı bir bayanın bindiğini, ayakkabısı elverişli olmadığı için gelemeyeceğini ve buradan takip edeceğini söylemiştir. Diğer sanıklar ise ön vagona geçmişler, sanıklardan Coşkun Kurt ölenin yanına oturmuş, sanıklar Hamza Y... ile Uğur K... otomatik olan vagon kapısını tutarak kapanmasını engellemişlerdir. Elektrikli banliyo treni, Cevizli istasyonundan hareket ettiği sırada sanık Coşkun, yanına oturduğu ölenin kucağındaki çantayı almış ve diğer sanıkların açık tuttuğu kapıdan atlamıştır. Bu durumu gören diğer sanıklar da trenden atlamışlar, ölenin bağırması üzerine vagonda bulunan tanık Yılmaz D..., vagonun diğer kapısından inmiş, sanık Coşkun'u kovalamıştır. Vagonda bağırıp yardım isteyen ölen ise, tren hareket ettikten sonra sanıkların peşlerinden koşmak için trenden atlamış ve yere düşerek ölü muayene raporunda belirtildiği gibi künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu ölmüştür.
Açıklanan olayda, yerel mahkeme ile özel daire arasında oluş ve sübutta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun; sanıkların eylemleriyle maktülenin ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Bir fiilin suç oluşturabilmesi için yasada yazılı tipe uygun ve hukuka aykırı olmalı, meydana gelen sonuç ile hareket arasında bir bağ bulunmalıdır. Dış dünyada meydana gelen ve hukukça önemli olan değişiklik, iradi bir hareketin sonucu olmalıdır. Yani failin cezalandırılabilmesi için, meydana gelen sonucun, failin eyleminden kaynaklanması gerekmektedir.
Meydana gelen sonuç ile sanığın eylemi arasında nedensellik bağı kurulamadığı takdirde, bu sonuçtan fail sorumlu tutulamayacaktır. Nedensellik bağının kurulabildiği hallerde ise suçun diğer unsurları araştırılacaktır.
Nedensellik bağının bulunup bulunmadığının saptanabilmesi için failin hareketinin; meydana gelen sonucu oluşturabilme olanağına sahip olup olmadığı araştırılmalıdır. Mağdurun veya üçüncü şahısların hareketlerinin, failin hareketine eklenip eklenmediği veya failin hareketiyle sonuç arasındaki bağ üzerinde etkili olup olmadığı, illiyet bağını kesip kesmediği tespit olunmalıdır. Failin hareketinin sonuca etkili olmaması ve tesadüfi nitelikte bulunması mümkün olup bu hususlar olaysal olarak belirlenmelidir.
Öte yandan TCY.nın 451. maddesinin uygulanabilmesi için failin öldürme kastıyla hareket etmiş olması, eyleminin tek başına ölüm sonucunu doğurmaya yeterli bulunmaması ve ölümün; failin fiilinden önce mevcut ve failce bilinmeyen hallerin birleşmesi yada failin iradesi dışında ve fiilden sonra beklenilmeyen hallerin eklenmesiyle meydana gelmesi gerekir.
Somut olayda sanıklar; yaptıkları plana uygun olarak tren hareket ettiği ve henüz hızlanmadığı sırada vagonda oturmakta olan ölenin kucağındaki çantayı alarak trenden atlamış ve kaçmaya başlamışlardır. Ölen ise, kaçan sanıkları yakalayabilmek ve çalınan çantasını alabilmek amacıyla oturduğu yerden kalkarak sanıkların peşlerinden koşmuş ve tren 30-40 metre kadar ilerleyip, hızlandığı sırada yere atlamış, kafasını yere çarparak beyin kanaması sonucu ölmüştür.
Görüldüğü üzere sanıkların amacı hırsızlık olup kap-kaçcılık suretiyle çanta çalmaktır. Öldürme amaçları olmadığı gibi ölene karşı etkili eylemde de bulunmamışlardır. Çantanın alınması amacıyla ölenin sürüklenmesi veya itişme sırasında trenden düşmesi sözkonusu olmayıp, sanıklar trenden atladıktan sonra kendi özgür iradesiyle ve sanıkların bir eylemi olmaksızın onların peşlerinden gitmek amacıyla trenden atlayan ölenin ölmesiyle sanıkların yukarıda açıklanan eylemleri arasında uygun nedensellik bağı bulunmamaktadır. Ayrıca, sanıkların hareketi ile meydana gelen netice arasında illiyet bağı bulunmadığından eylemin, "taksirle ölüme neden olma" suçunu oluşturacağı da ileri sürülemez. Bu itibarla Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi isabetsizdir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki üye; "sanıklar, hareket halindeki trenin kapısını açık tutarak nizamlara uymamışlar, kişilerin güvenliğini tehlikeye sokmuşlardır. Çantası çalınan kadınların peşlerinden gelebileceğini, açık kapıdan düşebileceğini öngörebilecek durumdadırlar. Bu nedenle taksirin unsurları gerçekleşmiş olup sanıkların eylemleri TCY.nın 455/1. maddesine uygun olduğundan direnme kararının bu nedenle bozulmasına karar verilmelidir." düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmamışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Sanıkların adam öldürmek suçundan mahkumiyetlerine ilişkin yerel mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Sanıklar hakkında hırsızlık suçundan verilen hükme ilişkin Özel Daire bozma kararına uyulduğundan, uyulan kısmın incelenmesi için dosyanın 1.Ceza Dairesine gönderilmek üzerine Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 18.04.2000 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak bozmada oybirliğiyle, gerekçesinde oyçokluğuyla karar verildi.