 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-28
Karar no: 2000/45
Tarih: 07.03.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Kasten adam öldürmek suçuna katılmaktan sanık Tufan Güven A...'un TCY.nın 450/7-9, 65/3, 59. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine ilişkin Ankara 7.Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.5.1998 gün ve 270/78 sayılı, yasa gereği temyize tabi olan hükmün sanık ve katılan vekilleri tarafından da temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1.Ceza Dairesi 10.12.1998 gün ve 3292/3877 sayı ile eksik soruşturma nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyularak verilen 23.6.1999 gün ve 25/119 sayılı kararın da sanık ve katılan vekilleri tarafından temyizi üzerine 1.Ceza Dairesi 19.1.2000 gün ve 3727/23 sayı ile, "TCK.nun 450/7. bendi ile ilgili uygulamanın hüküm fıkrasından çıkarılarak sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına" karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 3.2.2000 gün ve 98523 sayı ile;
"Olayın görgü tanığı olmayıp asli maddi fail veya failler yakalanmamıştır. Maktülün ayağından vurulup gasp süsü verilmesi kararlaştırılmış fakat anlaşma sınırı aşılarak birçok kez ateş edilip maktül öldürülmüş ve ceseti yakılmıştır. Sanığın asli maddi fail veya azmettiren olduğuna dair delil yoktur. Oteldeki paraların alınması önceden yapılan planın bir sonucudur. Sanık ile firari sanık Yener'in telefondaki konuşmaları Yener'in yakalanmasına yöneliktir. Yener A...'ın "zaten iş temiz bitti" demesi, yarala-maya ilişkin anlaşma sınırının aşıldığını göstermektedir.
Sanık ile Yener A..., maktülün yaralanması konusunda anlaşmışlardır. Yaralama kararı ile öldürme arasında geçen süre, tasarlamanın kabulü için yeterli bir süredir.
Azmettirilenin, yaralama yerine adam öldürme suçunu işlemesi halinde, çoğu kez yaralama sonucu ölümün meydana geldiği bilinen bir durum olduğundan azmettirenin TCY.nın 452. maddesi ile cezalandırılması gerektiği Yargıtay 1.Ceza Dairesince kabul edilmektedir. Bu nedenle sanığın TCY.nın 450/4, 452/1, 65/3. maddeleriyle cezalandırılması gerekmektedir." gerekçesiyle itiraz edilerek hükmün bozulması talep olunmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Dosya içeriğine göre, otoyol civarındaki ıssız bir yerde tabanca ile vurularak öldürülmüş ve sonra yakılmaya çalışılmış bir erkek ceseti bulunmuş, yakınanda bulunan kimliklerden cesetin maktüle ait olduğu anlaşılmıştır.
Olaydan bir ay önce işinden ayrılan sanık ile öldürülen aynı yerde çalıştıklarından arkadaş olmuşlardır. Sanık bir tanıdığının vize işi olduğunu, vize alındığında beş milyar lira vereceklerini, buna karşılık vizenin alımı için bir milyar lira gerektiğini söylemiştir. Öldürülen de, geri verilmek üzere çalıştığı şirketin parasını kullanabileceklerini söylemiş ve bu konuda anlaşmışlardır. Öldürülen ile sanık 5 kasım sabahı, bir otomobil kiralayarak Ankara'dan Balıkesir'e gitmişler, işlemler bitmeyince Bursa'ya geçmişlerdir. Sanık Ankara'ya dönmüş, Bursa'da kalan öldürülen Balıkesir'e giderek işlemleri tamamlamıştır. 7 kasım da Balıkesir'e gelen sanık, öldürülenle buluşmuştur. Maktül çalıştığı şirkete ait 7.380.564.000 lira tutarındaki istihkakı bankadan çekmiş, şirkete havale etmesi gerekirken parayı yanına alarak sanığın kullandığı kiralık otomobil ile yola çıkmışlardır. Öldürülen, Bursa'da bir otomobil kiralamış ve peş peşe Ankara'ya gelerek Kızılay'da bir otelin 306 nolu odasına birlikte yerleşmişlerdir. Öldürülen, parayı koyduğu şifreli çantayı, kendisi ile sanıktan başkasına verilmemek koşuluyla otelin emanetine bırakmıştır. Cep telefonundan arayanlara Bursa'da olduğunu söylemiştir. Sanık ile öldürülen, arkadaşlarıyla gazinolarda eğlenmişler, hesabı şirkete ait paradan sanık ödemiştir. Öldürülen ertesi gün Bursa'dan kiraladığı otomobille Kızılcıhamam'a gitmiş, otomobili orada bırakarak arkadaşları ile Ankara'ya dönmüştür. Sanık şirkete ait paradan oto kiralarını ödemiş, kendisine elbise almıştır. Akşam para çantasını alarak arkadaşına bırakan maktüle kızmış, çantayı geri getirmesini sağlamış ve birlikte gazinoya gitmişlerdir. Otele döndüklerinde, sanık gazinoda tanıştığı Rada Jevtilo ile birlikte olmuş, öldürülen de başka otelde kalan ve gazinoda tanıştığı bayanı otele getirip 303 nolu odada kalmışlardır. Bu arada sanığın daha önceden tanıdığı ve yasa dışı işler yaptığını bildiği Yener A... otele gelmiş, sanık kendisini odaya davet etmiş maktülle tanıştırmıştır. Maktül, Yener'e 303 nolu odada kalabileceğini söylemiş, tabancasını beğenmiş, Yener'de satabileceğini söylemiştir. Sanık bu satışa engel olmuştur. Öldürülen emanetteki parayı çalıştığı şirkete vermek istemediğini bildirmiştir. Yapılan plan gereği firari sanık Yener A... ile arkadaşları öldürüleni kaçırarak soygun süsü vereceklerdir. Sanık ile Yener A..., maktülün ayağından vurulmasını kararlaştırmışlar fakat bunu maktüle söylememişlerdir. Sanık, Yener A... ile kız arkadaşını istedikleri yere bırakıp saat 21.00 sıralarında otele dönmüş, 24.000 sıralarında öldürüleni Esat semtinde bir lokantanın önünde bekleyen Yener A... ve iki arkadaşına teslim ederek gazinoya gitmiştir. Otele dönüp Rada Jevtilo ile 303 nolu odada kalıp tekrar gazinoya gitmiştir. Döndüğünde emanetteki çantayı almış, şifresini bildiği için içindeki paraları alarak çantayı boş olarak geri vermiştir. Paraları bir döviz bürosuna götürüp dolar ve marka çevirmiş, eve götürerek elbise dolabına koymuştur. Konya'ya para göndermiş, Yener A...'ı cep telefonundan aramış, heyecanlı olan Yener, "yarım saat sonra ara" demiştir. Maktülün çalıştığı büroyu aramış, ölüm olayının öğrenilip büroya gelmesinin istenmesi üzerine eve giderek elbise dolabına koyduğu paraları alıp yangın merdivenine saklamıştır. Büroya gittiğinde polislerle karşılaşmış, maktülle birlikte olduğunu söylemiş, babasıyla görüştükten sonra Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştür. Sanık emniyette avukat huzurunda alınan ifadesinde bu olaydan başka ayrıca, 5-6 ay önce bir hakimin kredi kartını çalıp kullandıklarını, Yener A...'a silah sattığını, Konya'da hakaret suçundan yargılandığını, daha sonraki ifadelerinde ise maktülü kaçırma süsü vererek açığı kapatma planını Yener A...'ın yaptığını, karşı çıktığını fakat kendi aralarında anlaştıkları için maktülü buluşma yerine götürdüğünü söylemiştir.
Olayın görgü tanığı yoktur. Tanıklar cesetin bulunması, otomobillerin kiralanması, paranın dövize çevrilmesi, sanık ile öldürülenin otelde kalmaları, paranın konduğu çantanın otel emanetine alınması, birlikte eğlence yerlerine gitmeleri ve sanığın yakalanmasına ilişkin beyanda bulunmuşlardır.
Olay yerinde aynı tabancadan atılmış 2 adet 9 mm çapında , bir adet 7.65 mm. çapında boş kovan ve 9 mm. çapında mermi çekirdeği bulunmuştur.
Yaklaşık beş milyar lira değerinde olan dövizler, saklandığı yerde bulunarak el konulmuştur.
Sanık yakalandıktan sonra kolluk kuvvetleri tarafından Yener A... ile telefonla görüştürülmüştür. Sanığın hal hatır sormasından sonra Yener A..., uykudan uyandığını söyleyip bir problem var mı demiştir. Sanık, problem olmadığını, parasını nasıl alacağını sorunca, "sabah 9'da ara, irtibat kurar parayı alırım, zaten iş temiz bitti, tabii ki problem olmayacak" demiştir.
Özel Daire onama kararının verildiği 19.1.2000 günü Gölbaşı C.Başsavcılığına başvuran tanık Mustafa Şahin, 1,5 sene önce işyerine gelen Yener A...'ın "para yüzünden bir arkadaşını öldürdüğünü, sanığın katkısı olmadığını, sanığın babası savcı olduğundan kurtarır diye suç işlediğini söylediğini" beyan etmiş, tanık Murat Tokat'da, bu durumu Mustafa Şahin'den öğrendiğini bildirmiştir.
Açıklanan olayda sanığın TCY.nın 450/7-9, 65/3, 59. maddeleri ile cezalandırılmasına ve fer'i ceza tayinine karar verilmiş, bu hüküm Özel Dairece "TCK.nun 450/7. bendi ile ilgili uygulamanın hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle" onanmıştır. Yargıtay C.Başsavcılığı ise eylemin TCY.nun 450/4, 452/1, 65/3. maddelerine uygun bulunduğu görüşü ile itiraz etmiştir. Çözümlenecek sorun sanığın fer'i fail olarak katıldığında uyuşmazlık bulunmayan olayda, suç vasfının tayinine ilişkindir.
Sanık, arkadaşı olan öldürüleni devamlı telefonla aramış, yasa dışı vize işine girmesi için ikna etmiş, maktülü yönlendirmiştir. Maktülün çalıştığı şirkete ait istihkakın alınması için Balıkesir'e birlikte gitmişler, parayı aldıktan sonra Ankara'ya dönüşte bir otelde aynı odada kalmışlardır. Eğlence yerlerine gitmişler, alışveriş yapmışlardır. Ödemeleri sanık yapmış ve şirkete ait paradan harcamıştır. Vize işi olmayıp harcanan paralar yerine konulamayınca, bir plan yapılmıştır. Plana göre, öldürülen, sanığın daha önceden tanıdığı yasa dışı işler yapan Yener A... tarafından kaçırılacak ve olaya soygun süsü verilecektir. Sanık ile öldürülen ve Yener A... bu konuda anlaşmışlardır. Ancak sanıkla firari sanık Yener A..., öldürülenin bilgisi dışında kendi aralarında maktülün ayağından vurulması konusunda görüş birliğine varmışlardır. Maktülün vazgeçeceğini düşünerek vurulacağını kendisine söylememişlerdir. Olay gecesi saat 24.00 sıralarında vurulacağını bilmeyen maktül, sanık tarafından otomobille önceden kararlaştırılan yere götürülmüş ve içinde Yener A... ile iki kişinin bulunduğu otomobile bindirilmiştir. Maktül kent dışında tabanca ile vurularak iç kanama sonucu öldürülmüş, olayda iki ayrı tabanca kullanılmış ve maktülün ceseti yakılmak istenmiştir.
Sanık duruşmadaki sorgusunda olay yerine gitmediğini, maktülün öldürüleceğini bilmediğini, maktülün Yener A... ile yaptığı plana karşı çıktığını, olay günü Yener A...'ı kendi pasaportu için aradığını, karakoldaki ifadesinin bir bölümünün doğru olmadığını savunmuşsa da emniyet müdürlüğünde ifadesi alınırken hazır bulunan Av. Levent Ayvazoğlu, sanığa susma hakkı ile başka avukat tayin edebileceğini söylediğini, sanığın olayı anlatmak istediğini, baskı yapılmadığını, kötü davranışta bulunulmadığını söylediğini, polisin sorularına cevap verdiğini ve ifadesi alınırken bir yerde susma hakkını kullandığını söylemiştir. Sanığın, çalıp kullandıklarını söylediği kredi kartı sahibi de, kartının kaybolmuş veya çalınmış olabileceğini bildirmiştir.
Sanığın; maktülün çalıştığı şirkete ait 7.380.564.000 lirayı maktülle birlikte Balıkesir'de bir bankadan aldığı ve bir kısmını harcadıklarının ortaya çıkmaması için, maktülün vurulması ve bilinmeyen kişilerce paranın gasp edildiği intibaının uyandırılması konusunda, yasadışı işler yaptığını 6 yıldır bildiği ve kaldıkları otele gelen Yener A... ile anlaştığı, vurulacağını bilmeyen ve kendisine güvenen maktülü otomobille saat 24.00 da buluşma yerine götürüp Yener A... ve iki arkadaşına teslim ettiği, otele döndüğünde para dolu çantayı emanetten aldığı, içindeki paraları bir poşete koyduktan sonra boş çantayı geri verdiği, mevcut paranın bir kısmını harcayıp kalanı dövize çevirerek evine götürdüğü, sabahleyin Yener A...'ı cep telefonundan aradığı, heyecanlı olması nedeniyle görüşemediği, kontrol için maktülün çalıştığı şirketi aradığı, ölüm olayını öğrenince eve giderek paraları alıp yangın merdivenine sakladığı , yakalandıktan sonra emniyetten Yener A... ile yaptığı telefon konuşmasında "paranı nasıl alacaksın" demesinin fiilin işlenmesi konusunda aralarında bir anlaşma olduğunu ve "iş temiz bitti" sözü üzerine ses çıkarmamasının, tepki göstermemesinin fiili önceden bildiğini gösterdiği, paranın sanıkta olması ve maktülün ölümünde payına daha fazla düşeceği de nazara alındığında, maktülün ıssız bir yerde vurulacağının ve bu yaralama sonucu ölebileceğini bilen sanığın, maktülü buluşma yerine götürmek suretiyle kasten adam öldürme fiiline fer'i fail olarak katıldığı, aşamalarda avukat huzurunda alınan ifadeleri ile bu ifadeleri doğrulayan ve tamamlayan tanık anlatımları, dosyada mevcut tutanaklar, sanıkta darp-cebir izi olmadığına dair doktor raporları ve tüm dosya kapsamıyla sabit olmuştur. Olayın akışı ve işleniş şekli ile maktüldeki yaraların niteliği dikkate alındığında istenenin adam öldürme değil etkili eylem olduğu, fail tarafından iştenmemiş olan ölüm sonucunun fail tarafından iştenmiş bulunan etkili eylemden oluştuğu ve bu nedenle eylemin TCY.nın 452. maddesine uygun bulunduğu ileri sürülemeyeceği gibi olayda tasarlayarak adam öldürme suçunun yasal unsurları da oluşmamıştır. Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri, "Dosya içeriğine mevcut kanıt durumuna göre haklı nedenlere dayanan itirazın kabulü gerektiği " düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 22.02.2000 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 07.03.2000 günü yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla karar verildi.