Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/1-112
Karar no: 2000/118
Tarih: 30.5.2000

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
765/m.448,49,50
 
Adam öldürmek suçundan sanık Akın hakkında TCY.'nın 448, 49/2. maddeleri uyarınca ceza uygulanmasına yer olmadığına ilişkin Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 24.3.1998 gün ve 200-53 sayı ile verilen kararın bir kısım katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ıice 17.11.1998 gün ve 2860-3526 sayı ile;
"Sanık Akın'ın kendisine tabanca çeken maktül Coşkun'a olayın başlangıcından ölüm neticesini alıncaya kadar devam eden sürede maktülün bir kez dahi ateş etmesine imkan ve fırsat tanımadan mutfak içinde ve tuvalet önünde üçü öldürücü olmak üzere bir çok el önden, yandan ve arkadan, yakından ve yakın atış dışından atışlar yaparak vurup öldürdüğü oluş ve dosya içeriği delillerden anlaşılmakla; başlangıçta yasal savunma konumunda olan sanığın saldırıyı bertaraf etmekle yetinmeyerek ölüm sonucunu alacak şekilde atışlarına devam etmesi nedeniyle TCK.'nun 448, 49, 50. maddeleriyle tecziyesi yerine TCK.'nun 49/2. maddesi uyarınca ceza tayinine yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 21.10.1999 gün ve 1-226 sayı ile; "Mahsur kaldığı yerden dışarıya ateş eden kişinin, ölüm sonucunu alıncaya kadar ateşe devam etmesinin savunma sınırını aştığından bahsedilmesinin mümkün görülmediği, meşru savunma durumunda kalan kişinin, göremediği ve kapı dışında her an için kendisine tabanca ile ateş edebileceğini sandığı kişiye bu imkanı vermemek düşüncesi ile elindeki tabancanın bütün mermilerini boşaltmasının meşru savunma durumunun tabi sonucu olduğu, diğer taraftan mobil ve gerek aldığı mermi isabeti, gerek alkolün etkisi ile maktülün tabanca atışları sırasında sağa, sola, öne, arkaya doğru hareket etmesinin doğal olacağı ve tuvaletin içinde bulunan sanık tarafından bu hareketlerin görülmesinin mümkün bulunmadığı, tabanca atışlarının da maktülün bu hareketleri sonucunda yakın, uzak, vs. niteliğindeki yaraları meydana getirmesinin de normal bulunduğu" gerekçesiyle oyçokluğu ile önceki hükümde direnmiştir.
Bir kısım katılanlar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca 15.2.2000 gün ve 20/26 sayı ile; katılanlardan Aşkın'ın yokluğunda verilen direnme hükmünün tebliği ve taraf vekillerince sunulduğu belirtilen mektuplar, uçak bileti ve fotoğrafların dosyaya eklenerek geri gönderilmesi ve dosyanın diğer yönleri incelenmeden yerine iadesine karar verilmesi üzerine belirtilen noksanlıklar giderilerek dosya geri gönderilmiştir.
Dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "düzelterek onama" istekli 16.12.1999 günlü tebliğnamesi ile 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR :
Sanık hakkında TCY.'nın 448, 49/2. maddeleri gereğince ceza uygulanmasına yer olmadığına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın maktülü yasal savunma sınırları içinde mi yoksa yasal savunma sınırını aşarak mı öldürdüğüne ilişkindir.
Gerek öğretide, gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere yasal savunma, bir kimsenin kendisine veya başkasına yöneltilen haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak için gösterdiği zorunlu tepkidir. TCY.'nin 49. maddesinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini oluşturan yasal savunma halinin kabulü için, somut olarak haksız bir saldırı bulunmalı, savunma ile saldırı eşzamanlı olmalı, savunma saldırı devam ederken yapılmalı, savunma ile saldırı arasında uygun oran bulunmalıdır. Ancak, saldırının var olmasını geniş manada anlamak, başlayacağı muhakak olan ve başladığı takdirde savunmayı olanaksız kılacak veya güç hale getirecek bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur.
Yasal savunmada hiçbir zaman ve hiçbir durumda sanığa kaçma mükellefıyeti yüklenemez ve sanıktan kaçarak kurtulması istenemez. Bu nedenle failin kaçma olanağının bulunup bulunmadığı da dikkate alınamaz. Ancak, savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığı da her olayın özelliğine göre saptanmalıdır.
Yasal savunma sınırının aşılması, diğer bir anlatımla savunmada aşırılığa kaçılması ise, failin karşılaştığı şartlarla uygun olmayan vasıta ile kendini savunması veya saldırganı etkisiz hale getirdikten sonra da savunma veya tepkilerinde ısrar edip sürdürmesidir. Zorunluluk sınırının aşılıp aşılmadığı belirlenirken, failin o anda hangi ruh hali içinde olduğu, psikolojik durumunun nazara alınması gerekir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Katılanlar ve vekilleri maktülün, hakkındaki beraat kararı kesinleşen diğer sanık Sehne ile duygusal ilişkisinin olduğunu, bu sanığın sanık Akın ile de ilişkiye girip tasarlamak suretiyle birlikte maktülü öldürdüklerini iddia etmişlerdir.
Sanık Akın ve vekili ise aşamalarda, özünde tutarlı bir şekilde, sanığın olaydan bir gün önce iş için İstanbul'a geldiğinde önceden tanıdığı diğer sanık Sehne ile telefon görüşmesi yaparak olay günü buluştuklarını, birlikte yemek yediklerini ve saat 23.00 sıralarında sanık Sehne'yi evine bırakmak için gittiklerinde maktülün küfür ve tehdit ederek elinde tabanca bulunduğu halde üzerlerine doğru geldiğini kaçmaya çalıştıysa da evi bilmemesi nedeniyle yanlışlıkla dış kapının karşısında bulunan tuvalete girdiğini, hem kendisini hem de Sehne'yi korumak amacıyla üzerinde bulunan ruhsatlı silahı ile hedef gözetmeden ateş ettiğini, kaç el ateş ettiğini bilemediğini, maktülü önceden tanımadığını ve hiç görmediğini, aralarında da husumet bulunmadığını, olayın yasal savunma sınırları içinde gerçekleştiğini belirtmişlerdir.
Hakkındaki beraat kararı kesinleşen sanık Sehne ise kollukta ve C. Savcılığındaki ifadelerinde olay günü maktülle aralarında, sanık Akın ile buluşacağını öğrenmesi üzerine münakaşa olduğunu, maktülün kendisine duygusal yakınlık duyduğunu ancak kendisinin maktüle duygusal bir yakınlık göstermediği gibi aralarında ilişki de bulunmadığını, saat 16.15 sıralarında sanık Akın'ın kendisine evden aldığını, birlikte sohbet edip yemek yedikten sonra sonra 23.00 sıralarında evine bırakmak için birlikte geldiğini, asansörle çıktıkları sırada telefonun çaldığını duyarak aceleyle eve girdiğini, kapıda duran sanık Akın'ın arkasından seslenip, arayanların ailesi ise duşta olduğundan telefonu geç açtığını söylersin dediğini, o sırada maktül Coşkun'un telefonun yanındaki koltukta otururken ve yanında şarap şişesi ve tabanca olduğu halde gördüğünü ve maktülün sanık Akın'ın sesini duyunca tabancayı kapıp kalktığını, küfür edip bağırdığını, korkup dış kapıya doğru kaçtığını, dışarıya çıkarken sanık Akın'ın da tuvalete girdiğini gördüğünü, silah sesleri duyup dış kapıyı araladığında maktülün yere yığıldığını farkettiğini ve kalçasında bir yanma hissettiğini, sanık Akın'la birlikte evden çıkıp aşağıda bekleyen taksiye binip uzaklaştıklarını söylemiştir.
Duruşmada ise hazırlıktaki anlatımlarının yanlış anlaşıldığını, sanık Akın ateş ettiği sırada daire kapısından içeriye girmiş olduğunu ve maktülle arasında yaklaşık bir metre mesafe bulunduğunu, sanık Akın'ın karşı taraftan maktüle doğru ateş etmeye başladığını bildirmiştir.
Olay günü gerek kolluk görevlilerince gerekse C.Savcısı tarafından olayın gerçekleştiği evde inceleme yapılmış olup buna ilişkin düzenlenen tutanaklarda; olayın telefon ihbarı ile öğrenilmesi üzerine gidildiğinde ikinci kattaki dairenin önünde 1 adet boş kovan ve 2 adet deforme çekirdek elde edildiği, dairenin kapısı çalınıp açılmayınca zorlanmak suretiyle içeriye girildiğinde, giriş kapısının arkasında, ayakları girişe doğru sağ elinin hemen yanında tabanca bulunan bir cesedin görüldüğü, girişe göre sağ taraf karşıda kalan odada bir adet deforme olmuş çekirdek, salon duvarının giriş kapısının hizasında duvar dibinde bir adet boş kovan olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Keza olaydan bir gün sonra kolluk görevlilerince söz konusu evde yeniden yapılan incelemede maktülün bulunduğu yerde, halı altında ve üzerinde olacak şekilde 7 adet mermi çekirdeği parçası ve girişin sağında yer alan mutfakta tezgahın önünde iki adet boş kovan daha bulunduğu bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince maktülün klasik otopsisi sonucunda düzenlerien raporda;
1- Mandibula sol tarafında etrafında vurma halkası bulunan ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği,
2- Mentum orta hattın 1 cm. solunda mermi çekirdeği çıkış deliği,
3- Sağ zygomatik bölgede yıldız vari ateşli silah mermi çekirdeği ile husulü mümkün cilt sıyrıkları,
4- Sol omuz ön yüzde 6 cm. çapında bir alanda etrafında barut kakmaları bulunan mermi çekirdeği giriş deliği,
5- Sol clavikula orta hatta mermi çekirdeği çıkış deliği,
6- Sol 1. kot midklavikuler hatta 2x 1 cm. ebadında mermi çıkış deliği,
7- Boyun orta hattın 1 cm. sağında mermi çekirdeği çıkış deliği,
8- Sağ omuz başı iç yanda mermi çekirdeği çıkış deliği,
9- Sol koltuk altında mermi çekirdeği giriş deliği,
10- Sol omuz başı arka yüzde etrafında vurma halkası bulunan mermi çekirdeği giriş deliği,
11- Sol skapula üst dış yanda etrafında vurma halkası bulunan mermi çekirdeği giriş deliği,
12- T3-4 seviyesinde sırtta orta hatta etrafında vurma halkası bulunan mermi çekirdeği giriş deliği,
13- Boyun sağ yanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış deliği görüldüğü belirtildikten sonra yapılan klasik otopsi ve alınan kan örneğinin analizi sonucunda;
a ) Kanda 110 mg/dl.etil alkol bulunduğu, ayrıca uyuştucu, uyuşturucu maddelerden hiç birinin bulunamadığı,
b ) Kişinin vücuduna 7 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup, bunlardan yalnızca 9-10-12. sırada tarif edilenlerin müstakilen ölümü meydana getirir nitelikte oldukları,
c ) Ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği, cilt-cilt altı bulgularına göre 4 nolu giriş deliğine ait atışın yakın atış mesafesinden, 1 ve 3 nolu atışların ise uzak atış mesafesinden, diğer atışların bitişik atış mesafesi dışından yapılmış oldukları, ancak elbiseli bölgeye isabet ettiklerinden kesin atış mesafesi tayini yapılamadığı, kesin atış mesafesi tayini isteniyorsa olay anında kişinin üzerinde bulunan ve delik ihtiva eden giysilerin yıkanmadan Fizik İncelemeler İhtisas Dairesi'ne gönderilmesinin gerektiği,
d ) Ölüm nedeninin ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı klavikula, humerus ve cervikal omur kırığı ile müterafik medulla spinalis kanaması ve iç organ delinmesinden gelişen iç kanama olduğu bildirilmiştir.
Olay yerinde yapılan keşifte dinlenen bilirkişi Adli Tıp Uzmanı Dr. E. İ. raporunda; olay yerinde yaptığı inceleme, ölçme ve tüm dosya kapsamı ile otopsi raporunu birlikte değerlendirdiğinde, maktüle, mermi çekirdeklerinin bir kısmının önden, bir kısmının vücudun arka kısmından isabet ettiği, insan mobil olup her an hedef değiştireceğinden söz konusu yaraların meydana gelmesinin doğal olduğu, olay sırasında maktül ile sanığın bulunduğu yerler dikkate alındığında sanığın tuvalette kapı aralığından kolunu dışıra çıkarmak suretiyle ateş ettiğinden, atışların bir kısmının yakın bir kısmının uzak ve bir kısmının da bitişik atış mesafesinden yapılmasının mümkün olduğu, canlı tatbikatla tespit edilen yerler ve aralarındaki uzaklıkların otopsi raporuna uyduğunu bildirmiştir.
Ayrıca, maktüle ait giysiler üzerinde yapılan inceleme sonucunda Adli Tıp Kurumu Fizik-Balistik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, atlette bulunan ateşli silahla husulü mümkün delikler ve etrafında yapılan fıziksel kimyasal incelemede elde edilen bulgulara göre söz konusu 3 adet deliği oluşturan atışların, olayda kısa namlulu silah kullanıldığı gözönüne alındığında bu tür silahlar için yakın atış mesafesi olarak kabul edilen 35-40 cm. dahilinden yapılmış olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün dosya içerisinde bulunan raporlarından, olay mahallinden elde edilmiş olan boşkovan ve mermi çekirdeklerinin sanığın silahından atılmış bulunduğu, maktüle ait tabancayla aralarında irtibat kurulamadığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ve kanıtlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Aksi kanıtlanamayan savunmaya göre sanık Akın, maktülün üzerine silahla gelmesi nedeniyle kaçmaya çalışıp, yanlışlıkla tuvalete girerek içerde kalmış ve dışarı çıkamamıştır. Bunun üzerine ruhsatlı silahını çekerek maktüle birden fazla kez ateş etmiştir. Olayın bu akışı ile gerçekleştirilmesindeki özellikler, olay sırasında maktülün elinde silah bulunması ve tehdit içeren sözler söylemesi karşısında olayda yasal savunma koşulları oluşmuştur. Ancak, gerek otopsi raporu ile Adli Tıp Kurumu Fizik-Balistik İhtisas Dairesi raporunda bildirildiği ve gerekse olay yerinde yapılan keşifte saptandığı şekilde sanık ölene, yakın mesafeden ve doğrudan doğruya öldürücü bölgelerine ölüm sonucunu alacak şekilde yedi el ateş ettiğinden aşırılığa kaçmış, kendisi ile arkadaşına yönelme olasılığı bulunan saldırıyı engellemekle yetinmemiş yasal savunma sınırlarını aşmıştır. Bu nedenle sanık hakkında, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün raporları da nazara alındığında TCY.'nin 448, 49, 50. maddelerinin uygulanması gerektiğinden, isabetsiz olan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 30.5.2000 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini