 |
TC.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/11-117
Karar no: 2000/123
Tarih: 13.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ESKİ ESER TAŞINMAZI USULSÜZ YIKMAK
YENİSİNİ YAPMAMAK
Karar Özeti: Yıkma izni aldığı, eski eser niteliğinde olduğunu bildiği taşınmazı, Koruma Kurulu'nun Kararına uygun biçimde yıktırmayan, taşları numaralandırmadan balyozla kırdıran ve bunları muhafaza altına almadan etrafa yayan, motiflerin zarar görmesine neden olan, binanın yenisini yaptırmadığı gibi bina yeri ile birlikte bitişik yedi parselin üzerime işhanı yapılması için bina ile benzerliği bulunmayan maket hazırlayan sanığın suçu oluşmuştur.
(2863 s. KTVK. m. 9,65/1)
2863 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanıklar Alaettin ile Enver'in beraatlarına ilişkin (Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen 18.5.1998 gün ve 256/104 sayılı hüküm katılan vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 6.7.1999 gün, 4804/6114 sayı ile;
"Trabzon Tapusunun Merkez Çarşı Mahallesi Ada 189, cilt 9, sayfa 838, parsel 4 numarada kayıtlı tescilli binanın rölevesinin onaylanmasına, yıkılma tehlikesi bulunduğundan, aynı taban alanında, aynı cephe, aynı gabaride ve mevcut binadaki sağlam olan taş elamanlarının numaralandırılarak yeni binada kullanılması kaydıyla belediyesi denetiminde yıktırılabileceğine Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca 27.12.1996 gün ve 2737 sayı ile karar verilmesine rağmen sanıkların bu koşulları kapsamayan 8.3.1997 günlü yıkım sözleşmesi ile anlaştıkları müteahhit marifetiyle "Kemerli ve işlenmiş pencere söve ile sütün başlıkları da dahil olmak üzere taş elemanları numaralandırılmadan, özensiz bir biçimde balyozla yıktıkları ve bu surette kurul kararına aykırı şekilde fiziki müdahalede bulundukları iddia, anılan Kurul Kararı, ile Kültür Müdürlüğünün 18.3.1997, Müze Müdürlüğünün 24.3.1997 günlü yazıları, 22.3.1997 günlü tutanak, 15.4.1997 günlü keşif tutanağı ve keşifte dinlenen bilirkişi tarafından düzenlenen 25.4.1 997 günlü rapor ve 7.5.1998 günlü bilirkişi raporunun belirlemelere ilişkin bölümünden anlaşılıp sübuta ermesine rağmen oluşan suçun unsurlarına etkili bulunmayan gerekçelere dayanılarak sanıkların beraatlerine hükmolunması" isabetsizliğinden bozulmuş;
Yerel Mahkeme 7.2.2000 tarih ve 203/19 sayı ile;
"Sanıklar, binayı izin alarak yıkmışlardır. Dozer ve iş makinası kullanmayıp, yıkım sözleşmesi ile adam tutarak yıktırılmıştır. Binanın çok eski olması nedeniyle yıkım sırasında taşlarda kenar kırıkları oluşmuştur. Bu durum, eski hale iadeye mani olacak nitelikte değildir. Yeni binanın, eski eserin taşları kullanılarak aynı şekilde yapılmasının mümkün olduğu bilirkişiler tarafından bildirilmiştir. Yeni bina yapımının gecikmesi, ceza yargısını ilgilendirmemektedir. Sanıkların idare ile yaptıkları yeni binanın eski eser gibi yapılmasına ilişkin edimlerini geciktirmeleri hukuki nitelikte olup BK-96,97. maddelerine uygundur. 2863 sayılı Yasanın 9. ve 65/1. maddesindeki suçun oluşumu için özel kast aranır. Cürümde kastın bulunmaması cezayı kaldıracaktır. Sanıklar, yıkılmaya yüz tutmuş eski eseri izin alarak yıkmışlardır. Yıkımdaki hasarlar, eski hale iadeye engel değildir. Hiç izin almadan eski eseri yıkanlarla sanıkları aynı şartlarda görmek hakkaniyete aykırıdır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi katılan idare vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istemli 9.5.2000 tarihli tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanıklar hakkında 2863 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık suçun sübutuna ilişkindir.
Ancak, dosyanın esasına geçilmeden önce, sanık Enver hakkındaki direnme hükmünün temyiz edilip edilmediği Yargıtay iç Yönetmeliğinin 27/1. maddesi uyarınca "ön sorun" olarak ele alınıp öncelikle bu hususun incelenmesine karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece verilen 7.2.2000 gün ve 203/19 sayılı direnme kararına yönelik olarak, katılan vekili tarafından verilen 10.2.2000 tarihli temyiz istemine ilişkin süre tutum dilekçesinde, sanık olarak Alaettin gösterilmiş ve anılan kararın temyiz edildiği belirtilmiştir. Süre tutum dilekçesinde sanık Enver'den bahsedilmemiş, gerekçeli temyiz layihasında ise her iki sanık hakkındaki hükmün hatalı olduğundan söz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre adı geçen sanıklar hakkında kamu davası açılmış ve beraetlerine karar verilmiştir. Kararda iki ayrı sanık ve buna bağlı olarak da iki ayrı hüküm bulunmaktadır. Yasa gereği temyize tabi bulunmayan bir hükmün Yargıtay'ca incelenebilmesi için istek ve süre koşullarının gerçekleşmesi zorunludur. 10.2.2000 tarihli süre tutum dilekçesi sadece sanık Alaettin ile ilgili hükme yönelik olup sanık Enver hakkında temyiz davası açılmamıştır. 25.2.2000 tarihli gerekçeli temyiz dilekçesi ise yasal temyiz süresinden sonra verilmiştir. Sonradan verilen bu dilekçe dikkate alınmak suretiyle temyiz edenin iradesi yorum yoluyla genişletilemez ve sanık Enver hakkında temyiz davası açıldığı kabul edilemez. Kaldı ki bir sanık hakkında birden fazla suç nedeniyle açılan davada, verilen hükümlerden bir kısmının temyiz edilmesi, diğer hükümler hakkında temyiz yoluna başvurulmaması olanaklı olduğu gibi, birden fazla sanık hakkında açılan davada da, bir kısım sanıklar hakkında temyiz davası açılması ve diğerleri için yasal yollara başvurulmaması mümkündür.
Bu itibarla; sanık Enver hakkındaki beraet kararına yönelik yasal süre içerisinde usulüne uygun şekilde yapılmış bir temyiz istemi bulunmadığından, incelemenin sanık Alaettin hakkındaki hükümle sınırlı olarak yapılmasına; bir kısım kurul üyelerinin, "Katılan vekili tarafından verilen 10.2.2000 tarihli süre tutum dilekçesinde (mahkemenin 7.2.2000 gün ve 1999/203 sayılı kararının temyiz edildiği) belirtildiğinden sanığın adının yazılmaması sonuca etkili değildir. Kaldı ki gerekçeli temyiz dilekçesinde her iki sanık hakkındaki hükmün temyiz edildiği açıklanmıştır. Her iki dilekçe nazara alındığında, sanıklar hakkındaki hükümlerin temyiz edildiği anlaşıldığından, sanık Enver hakkında da temyiz incelemesi yapılması gerektiği" karşı oyları ile ve oyçokluğuyla 13.6.2000 tarihinde yapılan 2. müzakerede karar verildikten sonra uyuşmazlık konusu dosyanın incelenmesinde;
Sanık Alaettin ile hakkındaki hükme süresi içersinde temyiz davası açılmadığı kararlaştırılan sanık Enver, tapu kaydında 11.6.1981 gün ve 1717 yevmiye nosu ile eski eser şerhi bulunan avlulu kargir evi, satış yoluyla 29.12.1995 tarihinde satın almışlardır. Eski eser niteliğindeki binanın yıkılmak üzere olduğundan bahisle Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvurmuşlar, Kurul 27.12.1996 gün ve 2737 sayı ile, "binanın rölevesinin onaylanmasına, yıkılma tehlikesi bulunduğundan aynı taban alanında, aynı cephe, aynı gabaride ve mevcut binadaki sağlam olan taş elemanların numaralandırılarak yeni binada kullanılması kaydıyla belediye denetiminde yıktırılabileceğine, uygulama projesinin kurulca onaylanmasından sonra yapılaşmaya gidebileceğine" karar vermiştir.
Müze müdürlüğü, 18.3.1997 günü İl Kültür Müdürlüğüne yazdığı yazıda, binanın yıkımına başlandığını, üç katlı, oldukça sağlam görünen binanın giriş cephesinin son katı ve iç bölümlerinin büyük oranda vinçli balyozlarla yıktırıldığını, ilde başka örneği olmayan, tümüyle taş işçilikli giriş cephesi ve önemli mimarı özellikleri olan binanın mermer kitabesinde H.1316 (M. 1898) tarihinin bulunduğunu, taşların numaralanmayıp kırılıp parçalanarak gelişigüzel etrafa atıldığını, bu taşların yeni bir binada aynı düzende kullanılmasının mümkün olmadığını, taş cepheler yıkılmadan yeni bir uygulama yapılması gerektiğini bildirmiştir.
Müze görevlileri tarafından 22.3.1997 günü mahallinde yapılan tespitte, kabartmalı taşların bir daha bir araya getirilemeyecek şekilde herhangi bir numaralama işlemi yapılmadan parçalandığı ve gelişigüzel etrafa atıldığı saptanmıştır. Kültür Müdürlüğünün başvurusu üzerine Koruma Kurulu 26.3.1997 gün ve 2762 sayılı kararında, eski kararın geçerli olduğuna, taşların korunarak yeni binada kullanılması amacıyla tasnif edilerek korumaya alınmasına, Koruma Kurulu Müdürlüğü ile Belediyenin ortaklaşa denetim yapmaları için eleman görevlendirmelerinin tavsiye edilmesine karar vermiştir.
Hazırlık soruşturması sırasında C. Savcısı tarafından mahallinde yapılan keşifte dinlenen tanık Serdar "taşları üst kattan aşağıya indirecek teknik donanım olmadığından düşen taşların bir kısmının kırıldığını, motifli olanların inşaat şirketine ait sahaya konduğunu, buraya ya da yanına oto park yapılacağını" söylemiştir. Mimar olan bilirkişi ise raporunda, bina çevresi ile içinde kesme ve blok taşların kırık olduğunu, numaralandırılmadan ve gerekli özen gösterilmeden yıkıldığını, kemerli, işlenmiş pencere sövesi olanlarla işlenmiş sütun başlıklarının yıkım sahasında molozların içinde bulunduğunu, önemli taşların bazılarının kırıldığını, yeni binanın eksik motif, söve ve işlemlerle yapılmasının Kurul kararının uygulanmaması anlamına geleceğini, iskele kurularak, numaralandırma yapılıp özenle ve taşlar kırılmadan sökümün mümkün olduğunu, çok önemli bir teknoloji gerektirmediğini açıklamıştır.
Belediye encümenince taşınmazın bulunduğu parselle, civarda olan parsellerin açık otopark olarak kullanılmasına karar verilmesi üzerine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 11.6.1997 günü, yapılan uygulamanın durdurulmasına, tescilli yapının bir an önce yaptırılması ve ilgililerce inşaatın başlama tarihinin Kurula bildirilmesine karar vermiştir.
Mahkemece yapılan keşif ile bilirkişi kurulu raporundan, sökülen taşların insanların dolaşım alanında olduğu, çalınabileceği gibi güneş ve yağışa açık olup çocuklar için tehlike oluşturduğu, numara sırası veya motif düzenine göre sıralanmayıp rastgele yığıldığı, tümüne yakın bölümünde kırık ve hasar bulunduğu, taşların ön, yan ve arkalarında numara olmasının söküldükten sonra numaralandırıldığını gösterdiği, yazım sırasında taşların aranmasının da yeni bir hasara neden olacağı anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere sanık, eski eser niteliğinde olduğunu bildiği taşınmazı, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kararına uygun biçimde yıktırmamış, taşların tümüne yakınının ve motiflerin zarar görmesine neden olmuştur. Bina yıkılmadan önce taşlar numaralandırılmamış, iskele kurularak özenle ve kırılmadan sökümü yapılmamış, balyozla yıkılmış, taşlar yere düşerek kırılmıştır. Mevcut taşlar numara sırasına veya motife göre sıralanmadığından yapım sırasında tekrar hasar görebileceği gibi bulunduğu yerde gerekli önlemler alınmadığından gerek canlılardan gerekse doğa koşullarından etkilenebilecektir. Sanık, yıkım işini bir başkasına yaptırmakta ise de, gerekli özen ve önlemlerin alınmamasından ve Kurul kararına uyulmamasından yıkımı yapanla birlikte, mal sahibi ve yıktıran olarak sorumludur. Bina, taşlama zarar verilmeden yıkılmadığı gibi, yerine yenisi de yaptırılmamıştır. Yıkılan binanın yeri ile çevredeki 5,7,8,9,12.14,29 nolu parsellerin üzerine işhanı yapılması için Belediye Başkanlığına başvurulmuştur. Yapılmak istenen işhanının proje ve maketi incelendiğinde yıkılan bina ile bir benzerliğinin olmadığı açıkça belli olmaktadır.
Bu itibarla sanığın, Koruma Kurulu kararında belirtilen koşullara uymadan eski eser niteliğindeki taş binayı yıkarak taşların kırılmasına, motiflerin bozulmasına ve bu suretle tahribata neden olduğu iddia, Kurul kararları ve tanık beyanları, keşif, bilirkişi raporları, dosyada mevcut yapılmak istenen işhanına ilişkin proje, resimler ve tüm dosya kapsamı ile sübuta erdiğinden, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Öte yandan nüfus kaydında Alaettin olarak kayıtlı bulunan sanığın sabıka kaydının Alaattin olarak sorulması ve karar başlığında bu şekilde yazılması da yasaya aykırıdır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle sanık Alaettin hakkındaki Yerel Mahkeme direnme hükmünün (BOZULMASINA), 13.6.2000 tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.