 |
T.C
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 2000/10-53
Karar no: 2000/58
Tarih: 28.03.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Izrar suçundan sanıklar Sefer E... ve Yunus E...'ın TCY.nın 516/6 ve 522. maddeleri uyarınca 4'er ay hapis ve 93.333'er lira ağır para cezalarıyla cezalandırılmalarına ilişkin Şile Asliye ceza Mahkemesince 10.3.1998 gün ve 9/41 sayı ile verilen karar sanıklar vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10.Ceza Dairesince 18.5.1999 gün ve 5347/6580 sayı ile;
"Zarar verilen meyve ağaçları ve kulübenin bulunduğu taşınmazda müşteki ile sanıkların diğer maliklerle birlikte müşterek mülkiyet hakkına sahip olmasına göre tarafların beyanlarından sanıkların açtığı ortaklığın giderilmesi davasına mukabil müştekinin de şufa davası açtığının anlaşılması karşısında, sanıkların zarar verme kastının ne şekilde gerçekleştiği, eylemin hukuki ihtilaf niteliğinde uyuşmazlık teşkil edip etmediği tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 30.11.1999 gün ve 85/87 sayı ile;
"Bu husus tartışmayı gerektirmeyecek kadar açıktır. Suçun oluşması fiilî kullanma durumu ile ilgilidir. Hissedarların büyük bir kısmı taşınmazın belli bölümlerini ana duvarları ile ayırmış ev ve bahçe yapmış, ağaç ve çiçek yetiştirme yoluna gitmişler, bu hareketleri ağaçların yetişip büyümesini sağlayacak kadar uzun süre devam etmiştir.
Bu durumda bu bölünmüş kısımların bu ortak tarafından kullanıldığı diğer ortaklarca kabul edilmesi gerekir. Ev yapmayan ortaklar için de batı tarafındaki bir bölüm boş olarak bırakılmıştır.
Hissedar olmak, sanıklara istedikleri evi yıkma ve olayımızda olduğu gibi bahçeyi tahrip etme hakkı vermez. İhkakı hak suçundan öte, ilk kararda belirtildiği gibi ızrar suçu tüm unsurları ile oluşmuştur. Belirtilen bu hususlar keşif sonrası düzenlenen krokide açık bir şekilde görülmektedir. Karşılıklı olarak izaleyi suyu ve şufa davası açılması suçun oluşmasına engel değildir." biçimindeki gerekçelerle önceki kararda direnmiştir.
Bu kararın da sanıklar vekili ve O Yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 2.3.2000 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Izrar suçundan sanıklar Sefer ve Yunus E...'ın cezalandırılmalarına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanıklarda ızrar kastının bulunup bulunmadığı ve eylemin hukuki uyuşmazlık niteliğinde olup olmadığının saptanmasına ilişkindir.
Sanıklardan Yunus E...'ın hissedar olduğu ve ev yaptırdığı 73 nolu parsele bitişik 57 nolu parselde hisse satın aldığı, bu şekilde şikayetçi ve sanıkların aynı taşınmaza hissedar olarak malik oldukları, şikayetçinin hisseli parselde bahçe olarak duvar içine aldığı kısımda bulunan dikilmiş meyve ağaçlarının ve barakanın sanıklar tarafından sökülmek suretiyle, ızrar suçunu işledikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarına, "hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde müesseriyet hususu, kaybolacağından" 64 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanması ile ilgili istemin reddine karar verilmiştir.
Suça konu Doğancılı köyü, iskele yolu mevkii, pafta 3, parsel 57 de kayıtlı 2405 m2.lik tarla vasfındaki taşınmaza, şikayetçinin 6/40, sanıklardan Yunus E...'ın ise 4/40 oranında hissedar olduğu, Yunus E... hisselerine 16.6.1994 ve 2.6.1995 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğu, sanık Yunus tarafından ortaklığın giderilmesi, şikayetçi tarafından ise şufa davası açıldığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Izrar suçunun oluşması için, bir başkasının malına kasten ve isteyerek zarar verilmelidir. Somut olayda taşınmaza, sanıklardan Yunus ve şikayetçi müştereken malik olup, birbirlerine karşı açmış oldukları ortaklığın giderilmesi ve şufa davalarının devam ettiği bildirilmektedir.Sanıkların suç kastının dolayısıyla olayın hukuki nitelikte bir çekişme olup olmadığının belirlenmesi bakımından bu dava dosyalarının getirtilerek incelenmesinde ve sonucuna göre hukuki durumlarının tayininde zorunluluk bulunmaktadır. Yerel Mahkemece bu olgular değerlendirilmeden taraflar arasındaki dava dosyaları incelenmeden ve sanıkların ızrar kastıyla hareket ettiklerine ilişkin yeterli ve inandırıcı kanıtlar gösterilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Diğer taraftan sanıklar hakkında 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmaması yönünden gösterilen gerekçe de yasal değildir, özgürlüğü bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçe, sanığın kişiliğinde var olan nedenlere dayanmalı, sair halleri irdelenmeli, suçun işleniş biçimi ile işlenmesindeki özellikler nazara alınmalıdır. Yerel Mahkemece bu ilkeler dikkate alınmadan "müesseriyet hususu kaybolacağından hapsin paraya çevrilme talebi red olunmuştur" biçimindeki yasal olmayan gerekçe ile istemin reddine karar verilmiştir, direnme hükmü bu yönüyle de isabetsizdir.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün her iki nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
İki kurul üyesi, sanıklarda ızrar kastının bulunduğu gerekçesiyle bu bozma nedeninin yerinde olmadığı yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; yerel mahkeme direnme kararının kısmen tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 28.3.2000 günü, eksik inceleme ve soruşturma nedeninden dolayı oy çokluğuyla 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmamasında yasal gerekçeye dayanılmaması nedeninden ötürü oybirliğiyle karar verildi.