 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 2004/1-66
K: 2004/82
T: 6.4.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taammüden adam öldürmeye tam kalkışma suçundan sanık Adem'in dönüşen suç niteliğine göre silahla etkili eylem suçundan TCY'nın 456/2 ve 457/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, suçta kullanılan av tüfeğinin zoralımına ilişkin Burdur Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 08.05.2001 gün ve 28/48 sayılı hüküm sanık vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.12.2001 gün ve 4580/4664 sayı ile,
"Sanığın daha önce 64 adet keçisinin çalınmasından ekonomik sıkıntıya düştüğü, olay gecesi bundan sorumlu tuttuğu müştekiyi eşi ile birlikte teravih namazına giderken gördüğü evine giderek tüfeğini aldığı, müştekinin dönüşünü beklediği, eşinin evine girdiğini görünce geride kalan mağdura etkili mesafeden öldürücü vasıftaki tüfekle bir el ateş ederek mağduru Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 23.02.2001 tarih 977 sayılı raporuna göre; bu yaralanmaların batına nafiz parsiel dalak rezeksiyonuna ( ameliyatla alınmasına ) ve 15 cm. uzunluğunda barsak rezeksiyonuna sebep olduğu, şahsın hayatını tehlikeye maruz kıldığı, 25 gün mutad iştigaline engel olduğu, yaraların yeri ve vasıfları gözönüne alındığında sanığın fiilinin hafif tahrik altında adam öldürmeye tam teşebbüs olup TCK'nun 448, 62, 51/1. maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfında hataya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden, "ceza miktarı yönünden müktesep hak gözönünde tutularak" bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 19.02.2002 gün ve 25/22 sayı ile; "Sanığın olay gecesi daha önce koyunlarının çalınmasından sorumlu tuttuğu mağdur ile yolda karşılaştığı ve bu olay nedeniyle duyduğu kızgınlık sonucu evine giderek tek kırma av tüfeğini aldığı, mağdurun dönüşünü bekleyerek yolda gezindiği, mağdurun eşi ile evine dönüşünü gören sanığın mağdurun eşinin eve girmesi sonucu mağdurun da dışarıda tuvaletini giderdiği sırada uzaktan ve hedef gözetmeyerek ve savunmasında belirttiği şekilde mağduru da ancak görerek korkutmak amacıyla bir el ateş edip yaraladığı, emanete alınan çift kırma av tüfeğinin bulunmasına rağmen evlerinden bu tüfeği almayarak tek kırma av tüfeğini aldığı, dolayısıyla sanığın amacının adam öldürme olmayıp, mağdura zarar verme ve mağduru yaralama kastı taşıdığı anlaşılmaktadır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanık vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 15.10.2002 gün ve 207-335 sayı ile; "en son sözün" sanığa verilmemesi nedeniyle TCY'nın 251. maddesine aykırı davranıldığı, gerekçesiyle esası incelenmeksizin usuli nedenle bozulmuştur
Bozmaya uyarak gereğini yerine getiren Yerel Mahkeme ... önceki kararındaki gerekçelere yer vererek sanığın silahla yaralama suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık vekili ile C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 17.6.2003 günlü "bozma" istekli tebliğnamesi ve 1.Ceza Dairesinin 10.3.2003 gün ve 2613-733 sayılı görevsizlik kararı ile 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Yerel Mahkemenin 19.02.2002 gün ve 25/22 sayılı direnme kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca, "en son sözün" sanığa verilmemesi nedeniyle TCY'nın 251. maddesine aykırı davranıldığı gerekçesiyle esası incelenmeksizin usuli nedenle bozulmuş, Yerel Mahkemece bozma gereği yerine getirilerek yeniden karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun uyum ve süreklilik gösteren kararlarında da belirtildiği gibi, bozma kararı ile Yerel Mahkemenin direnme hükmü tümüyle ortadan kalkmıştır. Yerel Mahkeme artık yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bozmaya uyularak verilen kararlar da yeni bir hüküm olup, direnme kararı niteliğinde değildir. Bu nedenle öncelikle Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Özel Dairece incelenmeyen bir hükmün, doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi Usul Yasasına aykırıdır.
Özel Daire görüşü belli olduğundan bahisle tekrar Dairece inceleme yapılmasının davayı uzatacağı gibi bir görüş de ileri sürülemez. Çünkü, Özel Daire görüşünde değişiklik olabileceği gibi, davaların uzamasını önlemek amacı ile de olsa buyurucu usul kurallarının uygulanmasından vazgeçilemez.
Öte yandan, Ceza Genel Kurulunun bozma kararına uyulduktan sonra, verilen kararın yeniden ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi bu kurulun kararlarına direnilemeyeceğine ilişkin CYUY.nın 326. maddesine aykırıdır. Zira, doğrudan doğruya Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılması,Yerel Mahkeme kararına direnme niteliği verecek ve Ceza Genel Kurulu kararına karşı direnilmiş olacaktır. Bu belirlemeye göre hukuken yeni olan son hükmün, temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, hukuken yeni bir karar olduğundan dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 06.04.2004 günü oybirliği ile karar verildi.