 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1999/9-274
K:1999/284
T:23.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ANAYASAL DÜZENİ ZORLA DEĞİŞTİRMEYE KALKIŞMAK
YOL KESMEK SURETİYLE SİLAHLI GASP SUÇU
KARAR ÖZETİ: DHKP/C-Devsol örgütüne üye olan sanıkların, tanı donanımla dağa çıkıp "silahlı devrim birliği" oluşturarak silahlı eylem planları yaparken bir kişinin yakalanmasıyla oradan ayrılmak için tüm malzemelerini indirdikleri yolu taşla kapayıp yoldan geçen otoyu gasp edip içindeki kişileri etkisiz hale getirerek araçla uzaklaştıkları olay; yasadışı amaçları için şiddet eylemlerine girişmeleri, organik ve örgütsel bütünlük içinde ön gördükleri amaca ulaşma tehlikesi doğurduğundan "vehamet" arz eden niteliktedir.
(765 s. TCK. m. 146, 497/2)
Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak suçlarından sanıklar Ercan ve Yasemin'in, TCY.nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca ömür boyu ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, haklarında TCY.nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin (İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi)nce verilen 8.4.1997 gün ve 159/83 sayılı hükmün, re'sen temyize tabi olması yanında sanıklar ve vekilleri tarafından da temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.5.1998 gün ve 4246/1 589 sayı ile;
"1-a- "İdam" gibi dönüşü olmayan bir cezayla mahkum edilen sanık Serdar'a tayin edilen cezanın ağırlığı itibariyle süreklilik gösteren Yargıtay kararları da nazara alınarak; kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında nüfus kaydında bulunan tüm bilgilerin yazılmamış olması, celbedilen doğum kayıtlarındaki Nüfus Müdürlüğü mührünün okunaksız bulunması,
b- Sanık hakkında 13.6.1996 tarihli iddianame ile açılan ve bu dava ile birleştirilen ek dava ile ilgili olarak sorgusu yapılmadan duruşma bitirilmek suretiyle CMUK.nun 135 ve 236. maddelerine muhalefet edilmesi yasaya aykırı,
2- Sanık Bülent hakkında verilen mahkumiyet kararı temyiz edildikten sonra dosya yeniden ele alınarak verilen ölüm nedeniyle ortadan kaldırmaya ilişkin ek kararı hukuken geçersiz ve yok hükmünde bulunmakla sanığın dosyada bulunan bilgi ve belgeler, Nüfus Müdürlüğünün 17.9.1997 tarihli nüfus kayıt yazısı ile 5.8.1997 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, hakkındaki kamu davasının TCK.nun 96. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin gerekmesi" isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma gereğini yerine getiren Yerel Mahkeme 24.12.1998 gün ve 136/ 283 sayı ile sanıklar hakkında aynı hükmü tesis etmiştir.
Bir kısım sanıklar yönünden re'sen temyize tabi olan hüküm, sanıklar Ercan, Yasemin ve diğer bir kısım sanıklar ile vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen 9. Ceza Dairesince 30.9.1999 gün ve 445/3266 sayı ile;
Sn. D. Tavil ve F.Y. Karadeli'nin sanıklar Serdar, Ercan ve Yasemin'e yüklenen, Orman İdaresine ait oto gaspı olayının işleniş biçimi ve meydana getirdiği Sonuç itibariyle vahim sayılamayacağı, eylemlerinin yasadışı örgüt üyeliği ve gasp olarak kabulü gerektiği karşı düşüncesiyle oyçokluğuyla onanmıştır.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 2.11.1999 gün ve 26170 sayı ile;
TCK.nun 146/1. maddesi bir tehlike suçu olup, amaçlanan neticenin gerçekleşebilme tehlikesinin varlığı cezalandırma için yeterli görülmüştür. Bir başka deyişle maddedeki suçun oluşması için Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs yeterlidir. Bu nedenle eylemin amaçlanan neticeyi elde etmeye uygun ve elverişli olması, açık ve yakın bir tehlike teşkil etmesi, elverişli vasıtalarla zorlayıcı eylemlere girişilmesi gerekir. eylemin işlenme şekli, amacı, zamanı ve vehameti, yoğunluğu, etkinliği, yasadışı örgütle organik bağlantısı hep birlikte değerlendirilmelidir.
Bu itibarla, amaç suça ulaşmak tehlikesi doğurmayan yetersiz ve önemsiz eylemler TCK.nun 146. maddesi kapsamına girmez.
Maddi olayda, yasadışı bir silahlı çete üyesi olan sanıklar bu şekilde bir eyleme yönelmemiş, sadece güvenlik güçlerinin eline düşmemek için araç gasp etmişlerdir. Gerçekleştirdikleri eylem işleniş şekli, amacı, diğer özellikleri itibariyle Anayasal düzenin yıkılması tehlikesi doğurabilecek nitelikte değildir. Eylem amaç suça yönelik olmayıp silahlı çete üyesi olan sanıkların o andaki kendilerine yönelik tehlikeyi bertaraf etme amacıyla gerçekleştirilmiştir
Sanıkların eylemi yasadışı silahlı çete üyeliği ve araç gaspı suçlarını oluşturmaktadır" gerekçeleriyle itiraz yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılıp, sanıklar Ercan ve Yasemin yönünden Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Sanıkların, Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, çözülmesi gereken sorun, suç vasfının belirlenmesine ilişkindir.
TCY.nın 146. maddesinde Devletin (Siyasal İktidar düzeni ve fonksiyonları aleyhine) işlenen fiiller cezalandırılmaktadır. Hükümet düzeni, Devlet kuvvetlerinin şekillenişi, Devletin temel ideolojik yapısı, temel insan hakları, seçim sistemi gibi değerler ise Devletin siyasal iktidar düzenini oluşturmaktadır.
TCY.nın 146/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için, düzenin değiştirilmesine yönelik fiilin hukuka aykırı ve cebri olması yeterlidir. Cezalandırılan; Anayasa ile kurulmuş olan siyasi, hukuki, sosyal düzenin yasal olmayan usullerle kısmen veya tamamen değiştirilmesini ve kaldırılmasını hedef alan fiillerdir. Bu hedefe; yasaların suç saydığı tarzda, hukuk dışı ve gayrimeşru olarak cebir kullanmak suretiyle yönelinmesi halinde bu suç oluşmaktadır. Maddedeki suçun oluşması için teşebbüs yeterlidir. Bir tehlike suçu niteliğinde olan Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs suçunda, suçun niteliğinin doğal sonucu olarak ancak amaçlanan sonucun gerçekleşebilme tehlikesini, doğurabilecek eylemlerin teşebbüs olarak kabulü mümkündür. Bu nedenle eylemin amaçlanan neticeyi elde etmeye uygun ve elverişli olması, elverişli vasıtalarla zorlayıcı eylemlere girişilmesi gerekir. Belirli bir plan içerisinde uygulamaya konulan, sistemli ve örgütlü bir bağlantı içinde organik bütünlük arzeden eylemler, tehlike suçunun oluşması için yeterlidir. Bu suç gittikçe ağırlaşan belirli bir süreçte gelişen muhtelif fiillerin nedensellik bağı içinde gerçekleştirilmesini zorunlu kıldığından öğreti ve yargısal kararlarda müterakki suç olarak da tanımlanmakta, dolayısıyla failler hakkında önceki suç aşamalarının cezaları uygulanmamaktadır. Eylemin işlenme şekli , zamanı, vehameti, etkisi birlikte değerlendirilmelidir. Suçun tamamlanması hali düşünülemez. Suç tamamlanırsa zaten suçlular başarılı olup amaçlarına ulaşacakları için, ortada bir suç ve bu suçu cezalandıracak makam olmayacaktır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, DHKP/ C örgütü mensubu olan sanık Ercan'ın haklarındaki kamu davası TCY.nın 96/1. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilen sanıklar İbrahim ve Bülent ve TCY.nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen Serdar ile birlikte silahlı devrim hareketini başlatmak için Denizli bölgesinde bulunan ormanlara giderek silahlı devrim birliklerini oluşturdukları, 16 Nisan 1992'de dağa çıkan bu grubun sekiz kişiden oluştuğu, örgüt mensuplarının dağa ilk çıkışlarında yanlarında 10 adet kaleşnikof, 10 adet el bombası, 20 şarjör, 10 palaska, 10 matara, 2 çadır, yeterli miktarda sırt çantası, yiyecek, ayakkabı, parka, eldiven gibi eşyaları aldıkları, bu grubun görevinin öncelikle bölgeyi tanımak, barınılabilecek uygun yerler bularak depo ve sığınak yapmak olduğu, grubun gündüzleri istirahate çekilerek, geceleri arazide gezdiği, gruba silahlar hakkında Bülent tarafından bilgi verildiği, 10 Haziran 1992'de sanık Sabahat kod Yasemin'in, Ahmet kod ile birlikte bu. gruba katıldığı, bir müddet sonra Ahmet kodun silahıyla birlikte firar ettiği, sanık Ercan'ın komün sorumlusu olarak yiyecek, giyecek ve malzemelerin hesabını tuttuğu, sanık Yasemin'in ise sağlık işlerinden sorumlu olduğu, grubun 16 Temmuz 1992'de üç aylık değerlendirme toplantısı yaparak, 23 Temmuz 1992'de eylemlilik sürecine girdiğinin kararlaştırıldığı, Denizli Tugayına yönelik silahlı bir saldırı gerçekleştirmek planı doğrultusunda, keşif ekibinin istihbarat çalışması yapmak üzere görevlendirildiği, yapılan istihbari çalışmalar sonucu tugaya yönelik bir eylemin yapılamayacağı sonucuna varılması üzerine bu eylemden vazgeçildiği, eylemlilik sürecine girildiğinin kabul edilmesiyle birlikte yemin töreni düzenlenerek, iki grup halinde çalışma kararının alındığı, bu dönemde de gruptan ayrılanlar olduğu gibi, yeni katılımların da olduğu, son gün Mesut'un kaçması ve gönderilen Ali'nin köylüler tarafından yakalanması ve bölgede operasyonların başlaması üzerine iki grubun birleşerek depo ve malzemeleri boşaltarak bölgeyi terk etme kararı aldıkları, malzemelerin depolardan taşınarak Alaattin kasabasının yolunun üzerindeki bölgeye taşındığı, hava kararınca yola taş dizilerek gelen araçların beklenildiği, 20.30 sıralarında Orman İşletmesinin aracının geldiği, aracın silahla durdurularak içindeki orman görevlilerinin indirildiği, 30-40 metre ilerideki dere yatağına götürülerek ellerinin bağlandığı, malzemelerin gasp edilen Orman idaresine ait 20 .... 591 plakalı araca yüklenerek, bölgenin terk edildiği, gece boyunca yol alındıktan sonra Kirazcılar ilçesi, Doğancılar Köyü yakınında mola verildiği, mola sırasında sanıklar Ercan, İbrahim, Serdar (Fedayi kimliğiyle) Yasemin (Aysel kimliğiyle) ve Bülent'in güvenlik güçlerince yakalandıkları silahların gasp edilen araçta olmaları nedeniyle karşı koyamadıkları, tuvalet ihtiyacını gidermek için sanıkların yanından ayrılan Recep'in bu operasyonda yakalanamadığı, daha sonra Çanakkale'de Metin sahte kimliğiyle yakalandığı, sanıkların bölgeden uzaklaşıp Bozdağ Bölgesinde tekrar dağa çıkmak amacıyla bu eylemi gerçekleştirdikleri eylemin örgütsel eylem niteliğinde olduğu, yakalanan sanıklardan Bülent, Yasemin ve Ercan'ın emniyetteki anlatımları, Serdar'ın DGM. C. Başsavcılığında ve yedek hakimlikteki samimi beyanları, orman görevlilerinin tanıklıkları, elde edilen kaleşnikof marka silahlar, el bombaları, patlayıcı maddeler, çadır, telefon, dürbün, fotoğraf makinası, diğer döküman ve belgelerden anlaşılmıştır.
Sanıkların mensubu oldukları DHKP/C- Dev Sol örgütünün amacının, Türkiye'deki mevcut Anayasal düzeni parti önderliğinde silahlı halk ayaklanması ile yıkarak yerine Marksist - Leninist ilkelere dayalı bir düzen kurmak olduğu, örgütün çok sayıda öldürme, öldürmeye kalkışma, kurşunlama, bombalama, silahlı gasp, soygun ve benzeri eylemleri gerçekleştirdiği Emniyet Genel Müdürlüğünün 21.12.1992 tarihli yazılarıyla bildirilmiştir.
Bu kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde yasadışı DHKP/C Dev-Sol silahlı çete üyesi olan sanıkların Anayasal düzeni yıkıp yerine Marksist - Leninist esaslara dayalı bir devlet kurmak amacıyla giriştikleri şiddet hareketleri, sanıkların örgütsel bağlılığı, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü, toplumdaki etkinliği ve vehameti birlikte değerlendirildiğinde olayın basit bir gasp eylemi olarak değerlendirilemeyeceği sanıkların eylemlerinin örgütsel bütünlük içinde öngördükleri amaca ulaşma tehlikesi doğuran ve vehamet arz eden nitelikte olduğu anlaşılmakla, itirazın reddine karar verilmelidir.
Bir kısım Kurul Üyeleri, itirazın haklı nedenlere dayandığı gerekçesiyle, bir kısım Üyeler ise sanıkların eyleminin TCY.nın 146/3. maddesinde belirtilen suçu oluşturduğu gerekçesiyle itirazın bu değişik gerekçe ile kabulü yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının (REDDİNE), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 23.11.1999 günü yasal oyçokluğuyla karar verildi.