 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/9-173
Karar no: 1999/192
T: 29.06.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Silahlı çetenin sair efradı olmak suçundan sanık Alp A...'ün TCY.nın 168/2, 3713 Sayılı Yasanın 5 ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay ağır hapis ve fer'i ceza ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince 28.1.1997 gün ve 77-7 sayı ile verilen kararın sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22.9.1997 gün ve 2001-4905 sayı ile;
"4.7.1996 tarih ve 9015-2016 sayılı ekspertiz raporundaki eksiklikler tamamlanıp yeniden rapor alındıktan sonra bu rapor sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozmaya uyularak gereği yerine getirildikten sonra 5.2.1998 gün ve 191-15 sayı ile ve oyların dağılması sonucu CYUY.sının 385 nci maddesine dayanılarak TCY.nın 169, 59 ve 3713 Sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen kararın da sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Ceza Dairesince 10.5.1999 gün ve 1323-2166 sayı ile tebliğnamedeki isteğede uygun olarak hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise bu kez 10.6.1999 gün ve 32596 sayı ile;
"1- Sanık soruşturmanın ve yargılamanın her safhasında kararlı ve samimi bir şekilde üzerine atılı suçla bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
2- Olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığa diğer sanık Baran Demiray'ın atfı cürmünden başka birşey değildir.
3- Suça konu belgelerin 23.1.1998 tarih ve 437 nolu ekspertiz raporunda "sözkonusu ajanda sayfaları üzerindeki yazıların mevcut mukayese yazılara kıyasen Alp A...'ün eli ürünü olmadığının" belirtildiği anlaşılmakla tüm dava dosyasının kapsam ve içeriğine göre sanığın beraati gerekmektedir" görüşüyle itiraz yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılmasını ve hükmün bozulmasını talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığa yüklenen yasadışı silahlı örgüt mensuplarına bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunun sübuta erip ermediğine ilişkindir.
Dosyada bulunan 1.7.1996 günlü olay tutanaklarında, Avcılar İlçesinde kolluk görevlilerince genel uygulama yapıldığı sırada saat 23.40'da iki kişinin, resmi elbiseli polisleri görünce koşmaya başladıkları, sivil ekip tarafından takip edildikleri, kovalama sırasında ellerindeki bir takım kağıtları yırtmaya çalıştıkları, uyarılmalarına rağmen koşmaya devam ederken takip sonucu, ellerinde yıprattıkları kağıtlarla birlikte yakalandıkları, elde edilen kağıtlarda siyasi, sol içerikli yazılar olduğunun belirlendiği, yakalananlardan Baran Demiray'ın tutanakları imzaladığı, Alp A...'ün ise imzadan imtina ettiği belirtilmiştir.
Kollukta susma hakkını kullanan, 4.7.1996 günlü tutanağa göre nezarethaneden çıkarıldığı sırada "faşist katiller" şeklinde slogan atan, 5.7.1996-12.7.1996 günlü tutanaklara görede açlık grevine giren sanık Alp A... C.Savcılığı ile duruşmadaki ifade ve savunmalarında yüklenen suçu işlemediğini, hakkındaki iddiaların ve düzenlenen tutanak kapsamlarının doğru olmadığını söylemiştir.
Olay günü bu sanıkla beraber yakalanan ve TCY.nın 168. maddesi uyarınca hakkında verilen mahkumiyet hükmü Özel Dairece onanarak kesinleşen sanık Baran Demiray ise kolluktaki ifadesinde örgüt içindeki kendi faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulunduktan sonra sanık Alp A... hakkında; bu sanığı Türkiye Sosyalist İşçi Partisinin genel merkezinde yapmış oldukları "Komünist Gençlik Örgütü" adına dernek çalışması sırasında tanıdığını, Ankara il komitesi sekreteri olan "Melih" kodun ilişkisi olup Bilkent Üniversitesinde ilişki sağlayacağını, 23.3.1996 tarihinde yapılan Milli Eğitim Şur'asını protesto yürüyüşüne diğer örgüt mensuplarıyla birlikte bu sanığın da katıldığını, keza 5.4.1996 tarihinde ÖSS-ÖYS'yi protesto etmek için yapılan yasadışı gösteriye, örgüt mensuplarınca 1 Mayıstan önce düzenlenen Kızılcahamam gezisine ve 1 Mayıs 1996 tarihinde İstanbul'da yapılan mitinge de katıldığını, bu yürüyüş ve toplantılarda "1 Mayıs bi-zimle Kızıllaşacak; yaşasın Komünist gençlik örgütü, yaşasın partimiz" şeklinde sloganlar attıklarını, aynı ibareleri taşıyan pankart açıp kapattıklarını, Ankara il komitesi olarak polisin Ankara'da daha sıkı denetimi olduğundan "Komünist Gençlik Örgütü"adına Ankara dışında toplantı yapılması için karar aldıklarını ve örgüt mensuplarından Sinan Albayrak'ın İstanbul-Avcılar'da müsait olduğu söylenen evinde 26.6.1996 günü toplanılmasının kararlaştırıldığını ve iki ayrı grup halinde İstanbul'a gidildiğini, toplantıda örgütün sürecinin ve ileriye dönük önerilerin değerlendirildiğini, 1.7.1996 günü Sinan'ın ailesinin evlerine dönmesi üzerine evden ayrılarak gezdikten sonra saat 21.00'de buluşup toplu halde deniz kenarında bulunan kayalıklarda oturup Ankara'ya dönme kararı aldıklarını, ancak çevrede polisin çevirme yaptığını gördüklerinden ikişerli gruplar halinde dağıldıklarını, kendisinin sanık Alp ile birlikte ayrılıp polislerin yanından geçerken bu sanığın cebinde bulunan örgütsel dökümanı yırtmaya kalktığını, bu sırada polislerin çağırıp üzerinden çıkanlara baktıklarında örgütsel döküman olduklarını görerek kendilerini yakaladıklarını, İstanbul'da yapılan toplantıda bu sanığa "Deniz" kod adının verildiğini söylemiştir.
Kolluk tarafından düzenlenen 11.7.1996 tarihli ifadeli yüzleştirme tutanağı içeriğine göre de benzer şekilde anlatımda bulunup sanık Alp'i teşhis ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, bu sanık DGM. C.Savcılığında, Yedek Hakimlikte ve duruşmadaki sorgu ve savunmalarında kollukta baskı gördüğünü, getirilen her tutanağı bu nedenle imzaladığını, suçsuz olduğunu, Ankara'dan tanıdığı ve arkadaşı olan sanık Alp ile olay günü İstanbul'da tesadüfen karşılaştıklarını ve şüphe üzerine gözaltına alındıklarını söylemiştir.
Olay tutanaklarını düzenleyen görevlilerden Ramis Erdoğan duruşmada dinlenmiş olup, tutanakların doğru olduğunu beyan etmiştir.
Sanık Alp A...'ün yakalandığı sırada yıpratarak yere atmaya çalıştığı ve sonradan yapıştırılarak birleştirilen el yazması döküman üzerinde yapılan ekspertiz sonucunda Polis Merkez Kriminal Laboratuarınca düzenlenen 23.1.1998 günlü rapora göre yazıların bu sanığın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Sözkonusu dökümanın incelenmesinde küçük bölümler halinde yazılmış işçi, memur ve öğrenci hareketlerinin desteklenmesine, komünizmin ve partinin övgüsüne, stratejisine ilişkin belirlemeler bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut olan Emniyet Genel Müdürlüğünün yazısına ve örgüt mensuplarından elde edilen MLKP örgütünün 28.10.1995 tarihli Merkez Komitesinin kitapçık haline getirilmiş bildirisinin içeriğine göre, "KGÖ (Komünist Gençlik Örgütü)"nün MLKP-K adlı örgütün içinde yer aldığı, örgütün karakollara silahla saldırma, soygun, gasp gibi eylemleri gerçekleştirip, önceki soruşturmalarda çok sayıda silah elde edildiği ve bu nedenle silahlı çete niteliğinde bir örgüt olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan bu kanıtlar bir arada değerlendirildiğinde; sanık Alp'in yasadışı silahlı çete olan Komünist Gençlik Örgütünün İstanbul ilinde yaptığı toplantıya katıldığı ve toplantı çıkışında örgüte ait dökümanı üzerinde taşırken yakalandığı, bu suretle yasadışı silahlı çete mensuplarına hal ve sıfatlarını bilerek yardım ederek, hareketlerini kolaylaştırdığı sabittir. Yerel Mahkemenin bu doğrultudaki kabulünde ve Özel Dairenin onama kararında bir isabetsizlik olmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri ise, "Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı haklı nedenlere dayandığından kabulüne karar verilmesi gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.6.1999 günü yapılan 1. müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 21.9.1999 günü yapılan 2. müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.