 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/8-43
Karar no: 1999/51
T: 23.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Patlayıcı madde imal etmek suçundan sanık Seyhun S...'ın TCY.nın 264/1 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 5.700.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Yalvaç Ağır Ceza Mahkemesince 25.11.1998 gün ve 29/57 Sayı ile verilen kararın; C.Savcıları ve sanık vekili tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen 8. Ceza Dairesince 11.2.1999 gün ve 204/1331 sayı ile;
"27.5.1998 tarihli inceleme ve imha raporu ile bombanın patlatılarak imha edilmiş olması karşısında tebliğnamede yer alan (2) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Ancak;
Sanığın imal ettiği bombayı özel bir dersanenin kapısına bırakmasından ibaret eyleminin dairemizce sürdürülen uygulamaya göre TCK.nun 264. maddesinin 6. fıkrasına uyduğu gözetilmeden aynı maddenin 1. fıkrası ile ceza tayini" isabetsizliğinden hüküm bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı 2.3.1999 gün ve 137937 sayı ile;
"Yüksek Yargıtay 8.Ceza Dairesinin eksik incelemeye ilişkin bozma talebimizi reddetmesi, Üniversiteye hazırlık çağında olup, kişilik olarak tehlikelilik arzetmeyen ve belki de yaptığı işin vahametini kavrayabilecek olgunlukta bulunmayan sanığın haketmediği ağır bir cezaya ve hayatı boyunca taşıyacağı bir lekeye maruz bırakılması sonucunu doğuracaktır.
Mahkeme, ilk inceleme ve imha raporuna dayanılarak verilen 3 kişilik bilirkişi raporunu inandırıcı bulmayarak, konunun bir kare de Adli Tıp kurumunda incelenmesini uygun gördüğü ve bu yolda karar aldığı halde, Adli Tıp da bu konuda inceleme yapılmadığı şeklinde bir cevapla karşılaşınca, belki de daha başka hangi kurumdan bu konuda rapor istenebileceğine karar veremediği için ilk raporu esas almak mecburiyetinde kalmıştır. Halbuki, özellikle cam sigorta içine konan barutun 1.5 voltluk pille ateşlenmesi ve patlamayı sağlayacak başlatıcı fünye görevini üstlenecek bir unsur olup olamıyacağı konusunda elektrik mühendislerinin de katılımıyla oluşturulacak bir komisyonun karar vermesi gerektiği kanısındayız.
bu konunun ancak Makina Kimya Endüstrisi Kurumu bünyesinde görevli teknik elemanlar tarafından değerlendirilerek, suça konu patlayıcının cins ve miktar bakımından önemsiz görülmesi durumunda sanığın kişiliği de nazara alınarak, TCK.nun 264/5. madde ve fıkrasının son cümlesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği" şeklindeki gerekçelerle itiraz ederek, Özel Daire kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü;
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın patlayıcı madde imal etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık;
Sanık hakkında TCY.nın 264. maddesinin 5.fıkrası son cümlesinin uygulanma olasılığı bakımından suç konusu bomba üzerinde yeniden bir bilirkişi incelemesine gerek bulunup bulunmadığı; başka bir deyişle bu konuda soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
22.5.1998 günü saat 8.30 sıralarında dershane kapısında şüpheli bir paketin bulunması üzerine, bir fırça sapıyla uzaktan açılarak içine bakılmış, kablo,pil ve yumruk büyüklüğünde bir cismin bulunduğunun görülmesi üzerine bomba olabileceği düşüncesiyle, karakola bildirilmiş, Isparta'dan gelen bomba imha ekibince pakete usulüne uygun olarak müdahale edilmiş, içerisinde elektronik zaman ayarlı, parça etkili, el yapımı bir bomba olduğu saptanarak, imha edilmek üzere il merkezine götürülmüştür.
Bomba imha uzmanları tarafından hazırlanan bomba inceleme ve imha raporunda; Saatin yelkovanı ve akrebi çıkarılarak akrep yerine metalden yapılmış bir akrep monte edildiği, bununla 5 dakika ile 1 saat 55 dakika arasında bir gecikme sağlandığı, akım kaynağı olarak 3 adet 1.5 volt kalem pil, patlayıcı madde olarak 30 gram ağırlığında dumansız barut, 740 gram ağırlığında döküm kurşun kullanıldığı, dökümün üzerinde kanal oluşturarak parça tesirli hale getirildiği, dış kap olarak karton kutu kullanıldığı, yapılışı itibarıyle canlılar üzerinde yaralayıcı ve öldürücü, cansız varlık üzerinde yanıcı,yakıcı ve tahrip edici özelliğe sahip,zaman ayarlı parça tesirli el yapımı bombanın TCK. 264. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği;
Bombada kullanılan barut ve sigortanın muhafazası ve nakli sakıncalı görüldüğünden usulüne uygun olarak imha edildiği, emsalleri ile eşdeğerde patladığı belirtilmiştir.
Üç kişilik bilirkişi kurulunca düzenlenen 3.7.1998 tarihli raporda ise önceki rapordaki bulgular tekrar edilerek; el bombasının TCK. 264.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kullanılan barutun miktar olarak vahamet arzetmediği,ancak kurşun metalinden dökümü yapılmış bir dış kap içerisine konulup sıkıştırılmış olmasından dolayı patlama anında insanlara zarar verebilecek güç ve etkiye ulaşacağından kullanış koşullarında vahamet arzedeceği, yapılış itibarıyle bombaların çalışma prensibi ve yapılışı hakkında yeterli bilgi ve beceri sahibi kişiler tarafından imal edildiği görüşü bildirilmiştir.
Sanık savunmalarında, dershane müdürüyle anlaşmazlığa düştüğünü bu nedenle 22.5.1998 günü saat 22.30 sıralarında dershanenin önüne bombayı koyduğunu, yaklaşık olarak 05.00 civarında patlamış olması gerektiğini, ancak devre tamamlanması için saat kadranı üzerine tespitli tel takılmış olması nedeniyle patlamadığını, esasen patlaması gerektiğini belirterek bomba imalini tüm ayrıntılarıyla anlamıştır.
27.5.1998 tarihli bomba inceleme ve imha raporu, 3.7.1998 tarihli bilirkişi raporları ile suç konusunun TCK. 264. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken parça tesirli el yapımı bomba olduğu hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde kesin olarak anlaşılmış olup, bu konuda yeni bir bilirkişi incelemesine gerek bulunmamaktadır.
Yine TCY.nın 264/1.maddesinde dinamit, bomba veya buna benzer yakıcı veya öldürücü veya barut ve benzeri ateşli eczayı, ruhsatsız olarak yurt içinde imal etmek, yabancı bir ülkeden Türkiye'ye sokmak veya sokmaya aracı olmak, ülke için de bir yerden bir yere götürmek, yollamak götürmeye bilerek aracılık etmek eylemleri suç sayılmış; 6. fıkrada ise sayılan patlayıcı maddeleri meskûn yerde veya çevresinde ya da halkın gelip geçtiği bir yerde bırakmak, ateşlemek, yahut patlatmak eylemleri yaptırıma bağlanmıştır.
TCY.nın 264/5. maddesinde ise 1. fıkrada belirtilen maddeleri ruhsatsız olarak taşıma, bulundurma, satma, satmaya çalışma ve alma eylemleri cezalandırılmış, sayılanların cins ve miktar bakımından vahim olması hali cezayı artırıcı neden, cins ve miktarın önemsiz kabul edilmesi ve failin meslek, kişilik ve ahlaki eylemleri yönünden tehlikesiz sayılması indirim nedeni olarak kabul edilmiştir.
Yukarıda belirtilen oluş içerisinde somut olay değerlendirildiğinde, sanık parça tesirli el yapımı bombayı özel bir dershanenin kapısına bırakmıştır;
TCY.nın 264/5. maddesinin uygulanmasını gerektirir bir eylemi,belirtilen maddeleri ruhsatsız olarak,satma,bulundurma, taşıma ve satmaya aracılık etme hali söz konusu olmadığı gibi, bombanın cinsi itibariyle önemsiz sayılmasının yekdiğerine uygun bilirkişi mütalaaları da nazara alındığında kabulü mümkün değildir ve öngörülen indirim nedenlerinin somut olayda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla sanık hakkında TCY.nın 264. maddesinin 5. fıkrası son cümlesinin uygulanma olasılığı yönünden soruşturmanın genişletilmesi gerektiğine ilişkin C.Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 23.3.1999 günü oybirliği ile karar verildi.