 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/8-39
Karar no: 1999/53
T: 23.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İzinsiz yasaklanmış bıçak taşımak suçundan sanık Ömer T...'ın 6136 Sayılı Yasanın 15/1, T.C.K'nun 55/3, 647 Sayılı Yasanın 4/1, maddeleri uyarınca sonuçta 800.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, suça konu bıçağın zoralımına ilişkin İSKENDERUN 1. Asliye Ceza Mahkemesince 14.10.1996 gün ve 52/503 Sayı ile verilen karar, sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 30.10.1997 gün ve 13668/14577 sayı ile;
"Suça konu kelebek bıçağın, bu vasfı ile 6136 sayılı Yasanın 4. maddesi kapsamına giren bıçaklardan olup olmadığı konusunda bir kere de Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Kriminal Polis Laboratuarından rapor alınarak sanığın hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı biçimde mahkûmiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden, bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 31.12.1997 gün ve 848/780 sayı ile;
"Hazırlık soruşturması sırasında teknik polis memuru Kemal Çaltekin'in düzenlediği raporda, bıçağın sustalı olup 6136 sayılı Yasanın kapsamında olduğu bildirildiği halde bu raporu tanzim edenin sıfatı nedeniyle bu görüşe itibar edilmeyerek, Adli Tıp İhtisas Dairesinden de rapor alınmıştır. Adli Tıp raporu ve diğer deliller karar vermeye yeterlidir. Bozma ilamında belirtilen yerden rapor alınmasına gerek yoktur." biçimdeki gerekçe ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanık müdafii tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "Onama" isteyen 24.2.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; suça konu kelebek tabir edilen bıçak üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Yerel Mahkeme, söz konusu bıçak üzerinde C.Savcılığınca tayin edilen bilirkişiden alınan mütalaaya itibar etmeyerek, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik/Balistik İhtisas Dairesinin aynı doğrultudaki raporuna dayanarak hüküm kurmuştur.
Adli Tıp Kurumu Raporunda ve bilirkişi mütalaasında emanetin 996/37 sırasında kayıtlı, iki parça halinde metal kabzesi olan, 10 cm. namlu uzunluğunda,sivri uçlu, namlusunun en geniş yeri 1.7 cm. ölçülen, bir tarafı keskin diğer tarafı kesmez, kabzasının arka kısmında kullanılmaya elverişli susta mandalı olan kesici ve batıcı namluya sahip bıçağın, bu hali ile, 6136 Sayılı Yasa kapsamında yasaklanmış bıçaklardan olduğu belirtilmekte ise de; Ceza Genel Kurulunun emsal olaylara ilişkin 12.5.1998 gün ve 112-174 sayılı, 10.2.1998 gün ve 353/24 sayılı kararları kapsamlarından; konuya ilişkin olarak İçişleri Bakanlığının 2.8.1991 gün ve 215 952 Sayı ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına, yine aynı Bakanlıkça 2.8.1995 gün ve 177 533 Sayı ile Adalet Bakanlığına gönderilen yazılarda kelebek tabir edilen bıçakların 6136 Sayılı Kanun Kapsamına girmeyip 2521 Sayılı Kanunun 3. maddesi kapsamında av bıçağı olduklarının, imal ve ithaline müsaade edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
T.C.K'nun 45. maddesinde "Cürümde kastın bulunmaması cezayı kaldırır."hükmü yer almaktadır. Failin bir şeyi yapmasının veya yapmamasının neticesi olan bir fiilden dolayı kanunun o fiile ceza tertip ettiği haller dışında, suçun manevi öğesi olan kastın bulunmadığı hallerde sanık cezalandırılamaz.
O halde suça konu, kelebek bıçağını yolda bulduğu için alıp taşıdığını savunan sanığın isnat olunan suçun kastını taşıyıp taşımadığının saptanması bakımından; yukarıda tarih ve sayıları bildirilen yazıların onanlı örnekleri, ilgili Bakanlıkdan getirilip, emanette kayıtlı bıçak üzerinde, teknik donanımı yeterli ve konusunun uzmanı kişilerden oluştuğu bilinen Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez Kriminal Polis Laboratuarından görüş alınmalı, suça konu bıçağın anılan yazılarda belirtilip imal ve ithaline izin verilen bıçaklardan olup olmadığı belirlenmeli, raporlar arasında çelişki bulunması halinde ve gerekli görüldüğü takdirde Bakanlık yazıları ve tüm raporlar eklenmek suretiyle Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan nihai görüşü sorularak, sanığın suç kastı da değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün, saptanan bu değişik gerekçeyle ve eksik inceleme nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul üyesi Cengiz YELBAŞI, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği görüşü ile, karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan bu nedenle, Yerel mahkeme direnme hükmünün, isteme aykırı olarak ve soruşturmanın genişletilmesi gerektiğine ilişkin değişik gerekçeyle BOZULMASINA, 23.3.1999 günü oy çokluğu ile karar verildi.