Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/6-135
Karar no: 1999/135
T: 25.5.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • RESMİ EVRAKTA SAHTECİLİK ( Hükmün Gerekçesinin Daha Sonra Yazılması Halinde Duruşmaya Katılandan Başka Bir Zabıt Katibi Tarafından Yazılıp İmzalanması )
  • GEREKÇELİ HÜKMÜN İMZALANMASI ( Hüküm Verildikten Sonra Başka Bir Zabit Katibi Tarafından Yazılıp İmzalanması )
  • DOLANDIRICILIK ( Hükmün Gerekçesinin Daha Sonra Yazılması Halinde Duruşmaya Katılandan Başka Bir Zabıt Katibi Tarafından Yazılıp İmzalanması )
  • ZABİT KATİBİNİN DEĞİŞMESİ ( Hükmün Gerekçesinin Başka Zabit Katibi Tarafından Yazılıp İmzalanması Durumunda Bunun Yasaya Uygun Olması )
 
1412/m.253, 261, 264, 268
 
DAVA : Resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanıklar A. Nafi ve Nevin'in beraatlerine ilişkin ( Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi )nce 25.12.1997 gün ve 179/246 sayı ile verilen karar, katılan vekilinin her iki sanık yönünden temyizi üzerine dosyayı inceleyen 6. Ceza Dairesince 15.2.1998 gün ve 11645/11655 sayı ile;
"Sanık Ali Nafi'nin sahtecilik suçuna yönelik olarak yaptığı incelemede, kısa karar ile gerekçeli hükmün farklı katipler tarafından imzalanması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 1.1.1999 gün ve 23232 sayı ile gerekçeli hükmün duruşmaya katılan dışında bir katip tarafından yazılıp imzalanmış olmasında usule aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle her iki sanık yönünden itiraz yoluna başvurulmuştur.
KARAR : Ceza Genel Kurulunca Özel Daire tarafından yalnızca sanık Ali Nafi'nin sahtecilik suçuna yönelik olarak temyiz incelemesi yapıldığı, Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaksız görülmekle, sanık Nevin'in her iki suçu ile ilgili, sanık Ali Nafi'nin ise dolandırıcılık suçu ilgili inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmiş, Özel Dairece 26.4.1999 gün ve 2510/2365 sayı ile, her iki sanık yönünden yapılan inceleme sonunda;
"Tefhimle hükmün esasını teşkil eden kısa kararın yazılı olduğu oturuma zabıt katibi olarak Sema katıldığı halde, gerekçeli kararda Neziha'nın gösterilmesi suretiyle, CMUK.nun 265. maddesine muhalefet edilmesi" isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 7.5.1999 gün ve 23232 sayı ile;
"CYUY.nın 264. maddesinde duruşma için tutanak tutulacağı, tutanağın mahkeme başkanı ve tutanak yazıcısı tarafından imzalanacağı belirtilmiş, aynı Yasanın 265. maddesinin 2. bendinde de duruşma tutanağında diğer hususlar yanında "tutanak yazıcısının adının da tutanak başlığında yazılacağı hükme bağlanmıştır.
Buyurucu olan bu usul kuralları karşısında duruşmaya katılan tutanak yazıcısının kim olduğunun denetlemesi bakımından ad ve soyadının tutanağa yazılması zorunlu tutulmuştur.
Diğer taraftan, hüküm fıkrasında bulunması gereken hususları belirten CYUY.nın 268. maddesinde "hükmün gerekçesi tamamiyle tutanağa derç edilmemişse tefhimden üç gün içinde dava dosyasına raptolunur.
Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hakimler tarafından imzalanır" denilmektedir.
Görüldüğü gibi tefhim edilmekle hükmün esasını oluşturan kısa kararın CYUY.nın 261 ve 268. maddeleri uyarınca Yargıç ve tutanak yazıcısı tarafından imzalanması gereklidir. Sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara katılan tutanak yazıcısı tarafından imzalanması ise kanımızca zorunlu değildir.
Duruşmanın aşama ve akışını gösteren duruşma tutanağının tutulmasındaki amaç; ceza yargılaması işlemelerinin belgelendirilmesi suretiyle onlara belge kanıtı değerinin tanınmasıdır. Tutanakların değiştirilmesini önlemek ve onlara güven duyulmasını sağlamak için yargıç ve tutanak yazıcısı tarafından imzalanmaktadır.
Yargılama görevini yapmada tutanak düzenlemek suretiyle yargıcın yardımcısı olan tutanak yazıcıları değişebilir. Bu durumda her birisi kendisinin tuttuğu tutanağı imzalayacaktır. Duruşma hakkında yasal kurallara uyulup uyulmadığı ancak duruşma tutanağı ile kanıtlanır. Duruşma tutanakları CYUY.nın 267. maddesi uyarınca sahteliği kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Ceza Yargılamasında ifade sahiplerinin imzası alınmadığından tutanağın ve dolayısıyla tutanak yazıcısının rolü büyüktür.
Son karar gerekçesi tefhimden sonra yazılmışsa, yasaya göre üçgün içinde dosyaya konur. Bu kararın mutlaka hüküm fıkrasına katılan tutanak yazıcısı tarafından imzalanması gerekmez. Esasen duruşma tutanağına geçirilmemiş olan gerekçeli kararda tutanak yazıcısının imzasının bulunup bulunmayacağı hususu bile öğretide tartışmalıdır.
Prof. Dr. Nurullah Kunter ile Prof. Dr. Feridun Yenisey'e göre; "Duruşma tutanağına geçirilmemiş olan kararda zabıt katibinin imzası gerekmez" Kunter Yenisey Ceza Mahkemesi Hukuku 10. bası s. 472.
Hükmün gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş olması halinde dahi yukarıda sıraladığımız gerekçeler karşısında tutanak yazıcısı adının değişik yazılmış bulunması usule ve yasaya aykırılık oluşturmaz. Zira hüküm fıkrasının tefhimi ile tutanak yazıcısının üstlendiği tutanaklara yasal tanıklık görevi sona erer. Bu aşamadan sonra yargıcın gerekçeli kararı değişik bir yazıcıya yazdırması olanaklıdır.
Kısa karar ile gerekçeli kararın aynı yazıcı tarafından yazdırılmasının zorunluluğunu iddia etmek, işlerin sürüncemede kalmasını da gerektirebilir. Kısa kararın yazılmasından sonra yazıcının uzun süreli rapor alması veya ölmesi durumunda yapılması gerekli işlem ne olacaktır? Gerekçeli kararın hükmün kurulduğu oturuma katılan tutanak yazıcısı tarafından yazılacağı hususunda CYUY.nın da herhangi bir hükme yer verilmemiştir." gerekçesiyle her iki sanık hakkında itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasını istemiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık; gerekçeli hükmün, duruşmaya katılan dışında bir başka katip tarafından yazılıp imzalanmış olmasında usule aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
CYUY.nın 264. maddesinde; duruşma için tutanak tutulacağı ve bu tutanağın mahkeme başkanı ve zabıt katibi tarafından imzalanacağı, duruşma safahatının teknik araçlarla tespiti halinde, bu saptamaya dayanılarak, düzenlenecek duruşma tutanaklarının duruşma safahatına uygun olarak mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt katibi tarafından tastik olunacağı, mahkeme başkanının özürü halinde tutanağın en kıdemli üye tarafından imzalanacağı belirtilmiş; Yasanın 265. maddesinde ise, "Mahkeme tutanağının;
1- Duruşmanın icra kılındığı yer ve tarihi,
2- Hakimlerin, Cumhuriyet Savcısının, zabıt katibinin ve varsa tercümanın adını,
3- iddianamede tavsif edildiği gibi suçun ne olduğunu,
4- Sanıkların, müdafilerin, davacıların adlarını,
5- Mahkemenin açık mı, yoksa gizli mi olduğunu" ihtiva edeceği;
"Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının ihtiva edeceği noktalar" başlığını taşıyan 268. maddede ise, "Hükmün gerekçesi tamamiyle tutanağa derç edilmemişse tefhimden üç gün içinde dava dosyasına raptolunur.
Hüküm ve kararlar buna iştirak eden hakimler tarafından imzalanır.
Hükmün beyaz edilmesinde, hakimlerden biri imza edemeyecek ise maniin sebebi reis tarafından ve bunun da bulunmaması halinde hükümde hazır bulunan hakimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
Hüküm fıkrasında, 253. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurmanın mümkün olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
Hükümlerin ikinci nüshaları ve hülasaları reis ve zabıt katibi tarafından imzalanır ve mahkeme mühürüyle mühürlenir." hükümleri yer almıştır.
Bu yasal düzenlemeler ışığında hukuki çekişme konusu incelendiğinde; duruşma tutanağının, mahkeme başkanı ve duruşmaya katıları zabıt katibi tarafından imzalanacağı, aynı şekilde hüküm fıkrasının ( kısa kararın ) da duruşma tutanağının devamı olması nedeniyle; CYUY.nın 264. maddesi uyarınca mahkeme başkanı ve tutanağı düzenleyen zabıt katibi tarafından imzalanacağı ve tutanaklarda Yasanın 265. maddesinde öngörülen hususların yer alacağı, yine aynı şekilde hüküm tüm gerekçeleri ile tutanağa derc edilmiş ise tutanağın da aynı şekilde duruşmaya katılan zabıt katibi tarafından imzalanacağı kuşkudan uzaktır. Sorun hükmün gerekçesinin daha sonra yazılması halinde; bu gerekçenin duruşmaya katılan zabıt katibi tarafından yazılıp imzalanmasında zorunluluk bulunup bulunmadığı, başka bir deyişle hükmün gerekçesinin başka bir zabıt katibine yazdırılıp ona imzalatılmasının yasaya aykırılık oluşturup oluşturmayacağı noktasındadır. CYUY.nın 268. maddesinde hükmün gerekçesinin tamamiyle tutanağa yazılmaması halinde, tefhimden itibaren üç gün içinde yazılıp dosyaya konulacağı, hüküm ve kararların buna iştirak eden hakimler tarafından imzalanacağı, maddenin son fıkrasında ise hükümlerin ikinci nüshaları ve hülasalarının reis ve zabıt katibi tarafından imzalanacağı ve mahkeme mührüyle mühürleneceği belirtilmiş, gerekçeli hükmün duruşmaya katılan zabıt katibine yazdırılacağı ve onun tarafından imzalanacağı konusunda bir belirlemeye yer verilmemiş, böyle bir zorunluluk da öngörülmemiştir. Yasal zorunluluk bulunmamasına karşın duruşmaya çıkan zabıt katibine aynı zamanda hükmün gerekçesini de yazma yükümlülüğü getirilmesinin, işlerin yürütülmesini aksatıp gecikmeye neden olacağı gibi belgelendirmeyi bozduğundan da sözedilemez.
Öğretide de bu konuda aykırı bir görüş bulunmayıp, bir kısım yazarlara göre ise duruşma tutanağına geçirilmemiş olan son kararda zabıt katibinin imzasının gerekmeyeceği dahi ileri sürülmektedir ( Kunter-Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Bası, s. 472 ).
İtiraza konu somut olayda Yerel Mahkemece; "gerekçeli kararda açıklanacağı üzere" denilmek suretiyle hükmün gerekçesinin CYUY.nın 268. maddesinde belirtildiği üzere sonradan yazıldığı ve dosyaya konulduğu vurgulanmış olup; hükmün gerekçesinin duruşmaya katılan dışında başka bir zabıt katibi tarafından yazılıp imzalanmasında yasaya aykırılık bulunmadığından, itirazın kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyeleri, hükmün gerekçesinin ( gerekçeli kararın ) da duruşma tutanağının devamını oluşturduğu bu nedenle aynı zabıt katibi tarafından imzalanmasında zorunluluk bulunduğu gerekçesi ile itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının ( KABULÜNE ), Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın sair yönlerinin incelenmesi için 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 25.5.1999 günü oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini