 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/5-5
Karar no: 1999/15
T: 09.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Zimmet suçundan sanıklar Esat S... ve İsmail A...'ın TCK.nun 202/1,202/3. maddeleri uyarınca 3 sene 4'er ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmalarına, TCK.nun 219/son maddesi uyarınca müebbeten memuriyetten yasaklanmalarına ilişkin Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 27/02/1997 gün ve 213/36 sayı ile verilen karar, O yer C.Savcısı ve sanıklar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 13/05/1998 gün ve 337/1981 sayı ile;
"Kocaali Fındık Tarım Satış Kooperatifi ambar memuru ve eksperi olan sanıkların fiilen satın almadıkları halde sahte belge düzenlemek suretiyle 34.221 Kilogram kabuklu fındığı satın almış gibi gösterip bedeli olan 90.582.987 lirayı maledindiklerinden ve zimmetin kayıtlara göre satınalıp ambara koydukları miktar ile ambardan çıkartıp fabrikaya sevkettikleri miktar arasında noksan görünen fındık bedeline tekabül ettiğinden bahisle mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de,fındık açığının ne suretle meydana geldiği konusunda kesin bir kanıt bulunmadığı dosya içerisinde bulunan fındık Alım - Ekspertiz ve Saklama Yönetmeliğinin 43.maddesinin 9,10 ve 12. bentleri uyarınca alım ekibinde görevli olan sanıkların yetki ve sorumluluklarının fındığın depodan fabrikaya sevkine kadar devam edeceği, bu cümleden olarak depodan herne sebeple olursa olsun çıkartılacak fındıkların tartı ve ekspertezinde hazır bulunacakları, sevkiyatlarda tartı ve diğer tesbitleri çeki pusulalarına yazıp imzalayacakları, yine sevkiyatlarda çeki pusulalarının çıkış ambar bordrolarını her akşam düzenleyip imzaladıktan sonra kooperatif muhasebesine verecekleri ve sevkiyat sırasında kamyonlarda refakatçı bulunduracakları nazara alındığında müfettiş soruşturma raporunun 4. sahifesinde de açıklandığı gibi talimatnamenin anılan hükümlerine uymıyarak depodan çıkarılan fındıkların tartı ve ekspertizini yapmamak, buna bağlı olarak çeki pusulaları ile çıkış ambar bordrolarını düzenlememek, adı geçen bu belgeleri sevk edilen fındıkların fabrika girişinde yapılan tartı ve ekspertizine göre sonradan düzenleyip imzalamak ayrıca fındık yüklü kamyonları refakatçısız sevk etmek suretiyle ambardan fabrikaya yapılan fındık sevkiyatında talimat hükümlerine aykırı davrandıkları, bu durumda fındık açığının sevkiyat sırasında oluşmasının mümkün ve muhtemel bulunduğu, bu açıktan sanıkların maledinme bakımından sorumlu tutulamıyacakları anlaşılması karşısında zimmet suçunu işledikleri kesin olarak saptanamayan sanıkların talimatlara aykırı hareket etmekten ibaret eylemlerinin görevi ihmal niteliğinde bulunduğu gözetilmeden varsayımlara dayanılarak yazılı şekilde zimmetten cezalandırılmaları,
Kabule nazaran da;
Yukarıda açıklanan oluşa göre sanıkların eylemlerinin teselsül ettiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 15/10/1998 gün ve 15/164 sayı ile;
"Dosya münderecatına göre deponun korunması için herhangi bir korucu ve bekçi bulundurulmadığı sabit ise de, söz konusu dönemde anılan depoda veya nakliye sırasında herhangi bir hırsızlık olayı meydana geldiğine veya açığın tartı hatasından kaynaklandığına ilişkin somut ve objektif deliller mevcut değildir.Buna göre, dava konusu açıktan, fındıkların usulüne göre alımından ve muhafazasından yükümlü olan sanıklar Esat ve İsmail sorumludur. Bu açık miktarındaki fındık zimmetlerinde kalmıştır. Bu itibarla, bilim ve tekniğe uygun görülen raporlar karşısında savunmaya itibar edilmemiştir." biçiminde ve bozulan hükümdeki görüş doğrultusundaki gerekçe ile direnmeye karar vermiştir.
Bu kararın da, O yer C.Savcısı ve sanıklar vekillerinin süresinde temyizi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" isteyen 13/01/1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin bir usul kuralı bulunmadığından, sanıklar vekilinin bu konudaki isteğinin CMUY.nın 318. maddesi uyarınca oybirliği ile reddine karar verildikten sonra, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Kocaeli Fiskobirlik Müessesesine ait "Mustafa Çiçek" deposuna 1989 yılında üreticilerden satın alınarak doldurulan fındıkların, 1992 yılında depodan fabrikaya nakillerinden sonra yapılan incelemede; depoda, tolerans fazlası 34.221 kg kabuklu fındık açığı tesbit edilmiştir. Bu açığın belirtilen tarihlerde, anılan depoda görevli ve zimmetli ambar memuru olan sanık Esat S... ile önce eksperlik sonra da veznedarlık görevini yürüten İsmail A...'ın görevlerini ihmal etmelerinden kaynaklandığı iddiasıyla her iki sanık hakkında Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış, anılan Mahkemece, sanıkların eylemleri, zimmet ve zimmetin artmasına neden olmak niteliğinde görülerek dosya, görevsizlik kararı ile Sakarya Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir. Sanıkların mahkûmiyetlerine ilişkin karar, Özel Dairece, yukarda yazılı gerekçe ile bozulmuş, Yerel Mahkeme ise, önceki hükmünde direnmiştir.
Soruşturma evreleri özetlenen olayda, mevcut kayıtlara göre, depoya giren ve bilahare işlenmek üzere fabrikaya teslim edilen fındıklar arasında 34.221 kg. depo açığının ortaya çıktığı müfettiş ve bilirkişi raporları ile sabit olup Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bu hususa ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözülmesi gereken sorun, sanıkların suçlarının niteliğine ilişkindir.
Yerel Mahkeme ile Özel Dairenin suç vasfına ilişkin kabulleri ve Genel Kurulda ileri sürülen diğer görüşler karşısında uyuşmazlığın çözümünde geçerli bir hukuki sonuca ulaşabilmek için zimmet, görevi ihmal ve görevi kötüye kullanmak suçlarının hukuki nitelikleri ile yasal ögeleri üzerinde durmak, sanıkların eylemlerini bu hukuki değerlendirmeler ışığında ele alarak tartışmak gerekmektedir.
TC.Yasasının Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler başlıklı ikinci kitap, birinci fasıl 202. maddesinde zimmet suçu, bir memurun görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan veya muhafaza, denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları zimmete geçirme olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamadan anlaşılacağı gibi zimmet suçu ancak bir memur tarafından işlenebilir, suçun maddi konusunu ise para, para yerine geçen belge veya senetler ile sair mallar oluşturur. Bu suç konusunun memura görevi nedeniyle tevdi edilmiş olması veya onun koruma-denetim yada sorumluluğu altında bulunması gerekir. Suçun maddi ögesi ise, "zimmete geçirme"dir. O halde bu suçun maddi ögesi yönünden oluşabilmesi için memurun suçun maddi konusu olan şeyi tahsis edildiği amaç dışında kendisine veya üçüncü kişiler yararına mal edinmek üzere alması, bir başka anlatımla bu mallar üzerinde amaç dışı tasarrufta bulunması gerekir.
TCY.nın 230. maddesinde, görevi ihmal suçu bir memurun hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme göstermesi veya üstlerinin yasaya göre verdikleri buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmaması biçiminde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi bu suç da ancak bir memur tarafından işlenebilen ve ihmal kastını gerektiren bir suçtur. Suçun maddi ögesi madde metninden de anlaşılacağı gibi ihmali hareketlerdir. İcrai hareketler sözkonusu olduğunda süreklilik gösteren yargısal kararlarda da vurgulandığı gibi suçun görevi ihmal olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Görevi kötüye kullanma suçunu düzenleyen TCY.nın 240. maddesi ise, yasada yazılı hallerden başka hangi nedenle olursa olsun görevini kötüye kullanan memur cezalandırılır, hükmünü taşımaktadır. bu düzenleme ile korunmak istenen yarar,kamu görevinin kurallar ve uygulamalarla belirlenen disiplin ve düzen içerisinde yürütülmesini, kamu idaresinin olumsuz eylemlerle zarara uğramasını önlemedir. Bu suç da ancak bir memur tarafından işlenebilen, kasti bir suçtur. Memurun, kötüye kullandığı yetkiyi bilmesi ve bunun yasaya aykırı olduğunun bilincinde olması yeterlidir. Madde metninden de anlaşılacağı gibi bu suçun oluşması için aktif eylemlerin bulunması zorunludur. Görevi kötüye kullanmak suçunu görevi ihmal suçundan ayıran temel özellik bu noktada toplanmaktadır.
Somut olay yukarıdaki değerlendirmeler ışığında ele alındığında fındık açığının ne suretle meydana geldiği hususunda dosyada kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak dosyada yer alan Fındık Alım-Ekspertiz ve Saklama Yönetmeliğinin 43. maddesinin 9, 10 ve 12.bentleri hükümlerine aykırı olarak sanıkların depodan çıkarılan fındıkların sevkiyatı öncesi tartı ve diğer tesbitleri çeki (tartı) pusulalarına yazıp imzalamadıkları, depodan çıkarılan fındıkların tartı ve ekspertizlerini yapmadıkları, fındık yüklü kamyonları refakatçisiz sevketmek suretiyle ambardan fabrikaya fındık sevkiyatında, talimat hükümlerine aykırı davrandıkları sabittir. Sanıklar bu ihmali davranışları yanında, çeki pusulalarını ve çıkış ambar bordrolarını da sonradan düzenleyip imzalamışlardır. Fındık açığının depodan çalınma veya sevkiyat sırasında oluşması imkan dahilinde bulunduğundan sanıkların mal edinme (zimmet) bakımından, bu açıktan sorumlu tutulmaları olanaksızdır. Sanıkların sabit olan ihmali hareketleri ile, çeki pusulaları ve ambar çıkış bordrolarını sonradan düzenleyip imzalamak suretiyle sergiledikleri aktif eylemleri, birlikte TCK.nun 240. maddesindeki görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturur. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan bu değişik nedenle bozulmasına, her iki sanığın eylemlerinin belirlenen bu hukuki niteliğine göre değerlendirilme yapmak üzere, ilk hükümle TCK.nun 203/1. maddesi uyarınca cezalandırılan, ikinci hükümle aleyhindeki kamu davası zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılan, suç tarihlerinde kooperatif muhasebecisi ve müdürü olan ve hükmü temyiz etmeyen sanık Nurettin Muslu'ya CMUK.nun 325. maddesi uyarınca bozmanın teşmiline (sirayetine) karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi Y.Turan, direnme hükmünün haklı nedenlere dayandığı düşüncesiyle, Kurul Üyelerinden O.R.İmamoğlu, H.Cevheroğlu,M.S.Aslan, A.Öncül, O.K.Keskin, C.Yılmaz, ve M.B.Tüzinal ise; sanıkların eylemlerinin TCK.nun 230. maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle Özel Daire bozması doğrultusunda oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, 09/02/1999 günü, isteme aykırı olarak oyçokluğu ile karar verildi.