Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1999/4-292
K:1999/302
T 7.12.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
MADDE TAYİNİ SURETİYLE HAKARET
YARGILAMA GİDERİ
 
KARAR ÖZETİ 1- Sanık Necip'in karısı diğer sanığın misafirliğe gittiği yakınının evinde bazı ziynet eşyalarının kaybolması nedeniyle kuşkulandıkları yakınandan kaybolan altınları sormaları, kuşkularını ortaya koyarak şikayet ve ihbar hakkının kullanılması amacıyla telefonda bazı sözler söyleyip tartışmaları, araştırmaya yönelik sözler olup hakaret içermediğinden ve bu sözlerde hakaret suçunun unsurları bulunmadığından sanık Necip hakkında beraat kararı verilmesi doğrudur.
2-Sanıkların beraat etmeleri nedeniyle  "yargılama giderinin" kişisel davacı yerine "Kamu üzerinde" bırakılması CYUY.nın 413/3. maddesine aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 480/2)
(1412 s. CMUK. m. 413/3)
 
Haklarında hakaret suçundan şahsi dava açılan sanıklar Feride, Yaşa ile Necip'in beraatlerine ilişkin (Akhisar Asliye Ceza Mahkemesi)nce 11.5.1998 gün ve 1036-410 sayı ile verilen kararın şahsi davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 19.4.1999 gün ve 3049 -4238 sayı ile;
 
"1- Tanık Necmi'nin anlatımı yöntemince tartışılıp reddedilmeden, sanık Necip'in beraatine karar verilmesi,
 
2- Kabule göre, C.Y. Yasasının 413/3. madde ve fıkrası hükmü karşısında, yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılamayacağının ve kişisel davacıya yükletilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
 
Yerel Mahkeme ise 1.10.1999 gün ve 615-1034 sayı ile; "Sanıkların hiçbirisinin davacının yüzüne karşı, altınların kendisinde olduğunu ya da çaldığını söylemedikleri, bu durumun şahsi davacı tarafından da doğrulandığı, TCY.nın 480. maddesinde belirtilen yüze karşı ve alenen hakaret suçunun unsurlarının gerçekleşmediği gibi, aynı maddede belirtilen ihtilat unsurunun da gerçekleşmediği, zira sanıkların toplu ya da dağınık üç kişinin yanında altınları şahsi davacının çaldığını söyledikleri konusunda delil ya da beyan elde edilemediği" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
 
Bu kararın da şahsi davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 11.11.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
 
Sanıklardan Feride, kocasının akrabası olan yakınan Raziye'nin evine misafirliğe gittiğinde bir süre oturduktan sonra çantasına koyduğu altın ziynet eşyalarının çantasında olmadığını fark ederek, aramak üzere evine gitmiştir. Daha sonra, sanık Feride'nin kocası olan sanık Necip yakınanı birkaç kez telefonla arayarak altınları aramasını, hatta bir hocaya danıştıklarını altınların kendisinde olduğunu öğrendiklerini söylemiştir. Yakınan, altınlarının, kendisi tarafından alındığına dair asılsız söylenti çıkarttıkları iddiasıyla sanıklar hakkında madde tayini suretiyle hakaret suçundan şahsi dava açmıştır.
 
Açıklanan somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;
 
1- Sanıklardan Necip'e yüklenen hakaret suçunun sübuta erip ermediği,
 
2- Sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi karşısında yargılama giderlerinin kamu üzerinde mi bırakılacağı, yoksa şahsi davacıya mı yükletileceğine ilişkindir.
 
Ancak, işin esasının görüşülmesinden önce, Yargıtay C. Başsavcılığının tebliğnamesinde ileri sürülen usule aykırılık hususunda yapılan incelemede;
 
Her ne kadar bozma öncesi yapılan yargılamada 11.5.1998 günlü oturumda C. Savcısının duruşmaya katıldığı, şahsi davanın kamu davasına dönüştüğü belirtilmişse de bu oturumda kısa kararın yer almasına karşılık tefhiminde C. Savcısının bulunduğunun belirtilmemesi, C. Savcısının esas hakkında görüşü yer almadığı gibi şahsi dava dilekçesine davaya katılınmayacağı şerhi düşüldüğü cihetle tutanak başlığına C. Savcısı adının iş yoğunluğundan kaynaklanan bir hata sonucunda yazıldığı açıkça anlaşılmakla bu hususun bozma nedeni yapılmamasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
 
Uyuşmazlık konusu işin esasının incelenmesinde;
 
1- Şahsi davacı gerek dava dilekçesinde, gerekse duruşmadaki ifadesinde; sanıkların altınların kaybolmasından kendisini sorumlu tutarak, bu hususta çevrede dedikodu yaydıklarını, sanık Necip'in çevrede dedikodu yaptığını duymadığını ancak bu sanığın kendisine birçok kez telefon ederek altınları geri vermesini istediğini, fakat "sen hırsızsın" demediğini, şikayetçi olduğunu belirtmiştir.
 
Sanık Necip ise, eşi olan diğer sanık Feride'nin takılarının kaybolduğunu öğrenince şahsi davacıya telefon edip, "ikinci katta oturuyorsunuz, çoluğun çocuğun eline geçer dışarı atılır, etrafa bakın" diyerek, araştırılmasını istediğini, bunun en tabi hakkı olduğunu, davacı hakkında şüpheleri olduğu halde şikayette bulunmadıklarını, suçsuz olduğunu savunmuştur.
 
Sanıklar Feride ve Yaşa ise yüklenen suçu kabul etmediklerini, suçsuz olduklarını savunmuşlardır.
 
Tanıklar Necibe, Secdiye, Kaniye, sanık Feride'nin altınlarının şahsi davacı tarafından alındığı şeklinde dedikodu duyduklarını; tanık Adnan, sanıklardan Necip'in eşinin altınlarının davacının evinde kaybolduğunu, altınların davacı ya da çocukları tarafından alındığını sohbet sırasında kendisine söylediğini; tanık Necmi ise, kızkardeşi olan davacı hakkında söylentiyi duyup, ilçede bulunan kardeşinin yanına giderek olayın aslını sorduğunu, bu konuda konuşurlarken sanıklardan Necip'in telefonla davacı kardeşini arayarak "altınlarım sizde, çıkarmazsanız sonu kötü olur, biz hocaya baktırdık altınların sizde olduğunu söyledi" dediğini duyduğunu belirtmişlerdir.
 
Bu kanıtlar bir arada değerlendirildiğinde; somut olayda sanıklardan Feride'nin ziynet eşyasını çantasında koyduğu yerde bulamamasının davacının evinde gerçekleşmesi nedeniyle şahsi davacıdan şüphelenilmiştir. Gerek şahsi davacının gerekse sanıkların ve tanıkların anlatımlarından açıkça anlaşıldığı üzere, sanıklar altınları bulmak için yaptıkları araştırmada davacıdan da evde ve çocuklarca atılma olasılığı karşısında hemen evin dışında araştırma yapmasını istemişler, bu arada olayın meydana geliş şeklinin duyulması ile birlikte çevrede söylentiler başlamıştır. Sanıkların yaptıkları araştırma sırasında şahsi davacıdan kaybolan altınları sormaları, telefon görüşmelerinde "altınlarım sizde, biz hocaya baktırdık altınların sizde olduğunu söyledi" şeklinde sözler söyleyip tartışmaları, tarafların sosyal ve kültürel durumları da nazara alındığında kaybolan ziynet eşyasının araştırılmasına yönelik sözler olup hakareti içerdiğinin kabulü mümkün değildir. Yukarıda açıklanan oluş gözetildiğinde, sanıkların Sonuç itibariyle kuşkularını ortaya koyarak, şikayet ve ihbar hakkının kullanılması amacıyla yaptıkları araştırma çerçevesinde sarf ettikleri sözlerde hakaret suçunun unsurları bulunmadığından Yerel Mahkemenin sanık Necip'in beraatine karar vermesi ve önceki hükümde direnmesi isabetlidir.
 
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri "Haklı nedenlere dayanan Özel Dairenin (1) nolu bozma nedenine de uyulması gerektiği" görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
 
2- Açılan şahsi dava sonucunda gerek bozma Öncesinde, gerekse bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında beraat kararı verilmiştir.
 
CYUY.nın 413/3. maddesinde; "sanığın beraatına, davanın düşmesine veya reddine karar verilirse sanığın ödemek mecburiyetinde kaldığı masraflar davacıya yükletilir" hükmü yer almaktadır. O halde madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi, yargılama giderleri şahsi davacıya yükletilmelidir. Ancak, bu hususun Yargıtay tarafından incelenebilmesi için hükmün karşı hak sahibi tarafından da temyiz edilmiş olması gerekmektedir. her iki hükmün de şahsı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olması karşısında temyiz edenin sıfatına göre, saptanan bu aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
 
SONUÇ Açıklanan nedenlerle yukarıda belirtilen eleştiri dışında yasa ve usule bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Savcılığına tevdiine, (1) uyuşmazlık nedeni yönünden oyçokluğu, ikinci uyuşmazlık nedeni yönünden ise Oybirliği ile 7.12.1999 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini