 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1999/4-231
K:1999/281
T:23.11.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MÜHÜR FEKKİ
SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ
KARAR ÖZETİ : Sanığın inşaatı, projeye aykırı bulunarak 9.10.1996 günü yapı tatil tutanağı düzenlenip mühürlenmesine karşın yapımı sürdürmesi üzerine 25.12.1996 günlü ikinci "yapı tatil ve mühür fekki" tutanakları tutulduğu, tutanakları düzenleyen tanıklarca ve hatta savunma tanığınca dahi doğrulanıp sanığın suçu belli ve dosyadaki kanıtlar yeterli olduğundan bu konuda başkaca bir araştırmaya gerek yoktur.
(765 s. TCK. m. 274/1)
Mühür fekki suçundan sanık Ali'nin TCY.nın 274/1. maddesi uyarınca 3 ay hapis ve 420.000 lira ağır para cezalarıyla cezalandırılmasına ilişkin (Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesi)nce 16.3.1998 gün ve 326/243 sayı ile verilen karar, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen 4. Ceza Dairesince 25.2.1999 gün ve 821/1820 sayı ile;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; "3194 sayılı İmar Yasasının 32/1. maddesinde yapının mühürleneceği öngörülmüştür. TCY.nın 274. maddesinde ise, devlet yönetiminin eşyayı koruma altına alan ve başkalarının eşya üzerinde işlemde bulunmalarını önleyen iradesi, Yasaya uygun olarak konulan bir mühürle açıklanmakta; bu mührü açığa vurduğu iradeyi etkisiz duruma getirerek onu ihlal eden herhangi bir eylemle de suç işlenmiş olmaktadır. Bu nedenle Yasaya uygun biçimde konulan bir mührün varlığı, mühür bozma suçunun önkoşuludur.
Bu durum karşısında;
Yargılama konusu olayda, tutanağı düzenleyen görevlilerden mühür koyup koymadıkları açıkça sorularak cürmi eylem öncesi var olması gereken "mühür önkoşulunun" gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 7.6.1999 gün ve 737/755 sayı ile;
Bozma konusu yapılan hususların, tutanak tanıkları mimar mühendis Hilmi ve fen elemanı Filiz'e ayrıntılı olarak sorulup tutanağı geçirildiği, mühürleme işleminin yapılarak inşaatın görünen bir yerine asıldığı, düzenlenen tutanakların da bu işlemi doğruladığı, gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da, sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C. Başsavcılığının onama isteyen 11.8.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunda duruşma yapılmasına yasal olanak bulunmadığından bu hususa ilişkin isteğin oybirliğiyle reddine karar verildikten sonra okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanık Ali'nin mühür fekki suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, cürmi eylem öncesi varolması gereken mühür önkoşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanmasına ilişkindir.
TCY.nın 274. maddesinde düzenlenen mühür fekki; kamu idaresine karşı işlenen suçlardandır. Kamu idaresi mühür koymak suretiyle, belirli bir yere girilmemesini veya belirli faaliyetlerin yapılmamasını istemektedir. Mühür kamu idaresinin iradesini sembolize etmekte olup, idarenin bir kararına dayanılarak ve görevlilerce konulmuş olmalıdır. Mühür bir işaret ve semboldür, o nedenle mührün maddi varlığına el sürülüp sürülmemesi suçun oluşmasına etkili değildir. Zira, önemli olan mühürle sağlanmak istenen amacın engellenmesidir. Engelin herhangi bir biçimde aşılması ile suç oluşur.
İmar Yasasının 32. maddesinde, ruhsat alınmadan, yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının saptanması halinde, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilerek, yapının mühürlenerek inşaatın durdurulacağı, durdurma yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, tebligatın bir nüshasının da muhtara bırakılacağı, aykırılıklar ve eksikler giderildikten sonra, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasının isteneceği, yapılan inceleme sonunda istenen hususların yerine getirildiğinin saptanması halinde belirtilen kurumlarca mührün kaldırılarak inşaatın devamına izin verileceği düzenlemesi yer almıştır.
İnceleme konusu somut olayda, sanığın Bakırköy İlçesi Ş.... Mahallesi Bakış Sokağı 82 pafta, 281 ada ve 30 nolu parselde yaptırdığı inşaatın projeye aykırı olarak yapıldığının saptanması üzerine, inşaat Belediyece mühürlenerek durdurulmuş, tutanağın bir sureti inşaat mahalline asılarak, bir sureti mahalle muhtarına bırakılmış, düzenlenen 9.10.1996 tarihli yapı tatil tutanağı, teknik eleman Filiz, zabıta memuru İrfan ve mahalle muhtarı tarafından imzalanmıştır.
İnşaatta mühürlemeye aykırı olarak faaliyetlerin sürdürüldüğünün saptanması üzerine 25.12.1996 tarihli ikinci tutanak düzenlenmiş, bu tutanak da teknik eleman Hilmi zabıta memuru İrfan ve mahalle muhtarı tarafından imzalanmış, ayrıca mührün sökülerek inşaata devam edildiği belirtilerek 25.12.1996 tarihli mühür fekki zaptı düzenlenmiş, bu tutanak ta teknik elemanlar Hilmi ve Önder ile zabıta memuru İrfan tarafından imzalanmıştır.
2. yapı tatil tutanağı ve mühür fekki zaptında imzası bulunan teknik eleman Hilmi, proje ve eklerine aykırı olarak yapıldığı saptanan inşaatın tutanak tutularak durdurulduğunu, tutanağın bir suretinin inşaatın görünür bir yerine asıldığını bir suretinin de muhtara bırakıldığını, bir müddet sonra kontrole gidildiğinde inşaata devam edildiğini saptamaları üzerine ikinci tutanağı ve mühür fekki zaptı düzenlediklerini, tutanaklardaki imzaların kendisine ait olduğunu söylemiş, sorulması üzerine "her yapı tatil tutanağı zaptında, belediye zabıta memuru mühürleme işlemini yapar, zabtı mühürle birlikte inşaatın görünür bir yerine asar, bu olayda da aynı şekilde yapılmıştır" şeklindeki beyanda bulunmuş,
Her üç tutanakta imzası bulunan zabıta memuru İrfan'da Hilmi'nin beyanına benzer şekilde anlatımda bulunarak, 1. zaptın kendisi tarafından inşaat kalıbına çakıldığını ifade etmiş, ilk yapı tatil tutanağında imzası bulunan teknik eleman Filiz ise; yapı tatil tutanağı ve mühürleme işleminin inşaatın görünür bir yerine asıldığını, düzenlenen tutanağın doğru olduğunu söylemiştir.
Savunma tanığı Mustafa görevlilerin kağıda bir şeyler yazıp, kağıdı inşaattaki tahtalar üzerine yapıştırdıklarını beyan etmiştir.
9.10.1996 tarihli yapı tatil tutanağı, 25.12.1996 tarihli ikinci tutanak ve aynı tarihli mühür fekki zaptı, tutanakları düzenleyenlerin yeminli anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, ruhsat ve eklerine aykırı yapıldığı saptanan yapının 9.10.1996 tarihinde mühürlenerek inşai faaliyetin durdurulduğu, yapılan işlemin İmar Yasasının 32. maddesine uygun olduğu, mühürlemeden sonra yasaya aykırı olarak inşaatın sürdürüldüğünün kesin olarak saptandığı, bu konuda başkaca bir araştırmaya gerek bulunmadığı, Yerel Mahkemece tüm kanıtlar toplanarak hüküm verildiği, verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, anlaşılmakla direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım kurul üyeleri Özel Daire ilamında belirtilen nedenlerle hükmün bozulması yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (ONANMASINA), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 23.11.1999 günü yapılan ikinci müzakerede yasal oyçokluğuyla karar verildi.