 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/4-121
Karar no: 1999/128
T: 18.05.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Görevli memuru tehdit suçundan sanık Ferit Y...'in suç vasfında vaki değişiklik nedeniyle TCK.nun 266/1, Ek madde 1, 2, 3 ile 19.maddeleri uyarınca 420.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, müşteki memuriyet hududunu tecavüz edip keyfi hareketleriyle atılı suçun oluşmasına sebebiyet verdiğinden TCK.nun 272. maddesi uyarınca sanığın cezasının ortadan kaldırılmasına ilişkin Ödemiş Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.2.1997 gün ve 1307/83 sayılı karar, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4.Ceza Dairesince 6.5.1998 gün ve 2008/3015 sayı ile;
"Aralarındaki kişisel ve eylemsel bağ nedeniyle yakınanın sanığa sövmesiyle ilgili davanın bu dava ile birleştirilmesi, tanık anlatımları arasındaki ilişkinin giderilmesi, giderilemediği taktirde yöntemince irdelenerek hangisi nin hangi nedenle üstün tutulduğunun gösterilmesi, keyfi davranma durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik soruşturma ve çelişik anlatımlara dayanarak yazılı biçimde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 23/06/1998 gün ve 725/756 sayı ile;
"Sanık Ferit Y...'in, şikayetçi sıfatıyla, müşteki Arzu A... aleyhine Ödemiş Sulh Ceza Mahkemesine sövme suçu ile ilgili olarak açtığı şahsi davada, dosyamızdaki deliller ve tanıklar dışında yeni delil sunulması ve gösterilmesi mümkün değildir. Tüm kamu ve savunma tanıkları mahkememizce dinlenilmiştir. Bu nedenle olayımıza farklı bir boyut ve görüş getirmeyeceği anlaşılmış olduğundan, şahsi dava dosyasının eldeki bu dosya ile birleştirilmesine gerek görülmemiştir. Kaldı ki; sözü edilen dosyada, sanık gösterilen hemşire Arzu A...'ın sıfatı ve görevi esnasında ve görevinden dolayı suçun işlenmiş olması nedeniyle Sulh Ceza Mahkemesince durma kararı verilip dosya İlçe İdare Kuruluna gönderilmiş ve sonuçta da sanık hemşire hakkında meni muhakeme kararı verildiği sanık vekilinin beyanından anlaşılmıştır.
Sanığın savunma tanıkları annesi Zülfiye ve kızkardeşi Gülgün Y...'in anlatımları talimatla saptanmıştır. Sanığın yakını olan bu tanıkların, sanık lehinde beyanda bulunmuş olmaları ve dolayısıyla, bunların anlatımları ile kamu tanıklarının anlatımları arasında çelişki olması gayet doğaldır. Tanıkların hepsi aynı yargı çevresi içinde bulunmadığından, ifadeler arasındaki çelişkilerin giderilmesi bakımından yüzleştirme yapılamamıştır.Sanığın müştekiye hakaret etmediği, tehditte bulunmadığı biçimindeki savunma tanıklarının anlatımlarına, kamu tanıkları Semra Çelik ve Mehmet Altınova'nın anlatımları karşısında mahkememizce itibar edilmemiş, kamu tanıklarının anlatımları olaya daha uygun düşmesi nedeniyle daha kabule şayan sayılmıştır" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir
Bu hüküm de, sanık vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının, saptanan eylemli uyma nedeniyle incelemenin Özel Dairede yapılarak kararın onanmasını istiyen 28.4.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Yerel Mahkeme, Özel Daire bozma kararına karşı direnirken, sanığın şika yeti üzerine bu olayın müştekisi hakkında İdare Kurulunca meni muhakame kararı verildiği hususunu sanık vekilinin bildirimi ile direnme hükmüne dayanak almış, bozmada belirtildiği şekilde, tanık anlatımlarını direnme kararında ilk kez tartışıp, bunlardan hangisine üstünlük tanındığına ilişkin yeni ve değişik gerekçelere dayanmıştır.
Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamalarına göre bir kararın direnme kararı olarak kabul edilebilmesi için önceki kararla direnmeye ilişkin kararın aynı olması gerekir.
Bozmadan sonra yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan kanıtlara yeni ve değişik açıklama ve gerekçeye, bozma doğrultusunda yapılan işlemlere dayanılarak verilen karar, özde direnme kararı olmayıp yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Özel Dairece yapılması gerekir.
Özel Dairenin görüşü bellidir. Tekrar inceleme yapmasının davayı gereksiz yere uzatacağı gibi bir görüş ileri sürülümez. Çünkü Özel Dairenin görüşünde her zaman değişiklik olabileceği gibi, davaların uzamasını önlemek amacıyla da olsa yargılama yasasının buyurucu nitelikteki hükümleri gözardı edilemez.
İncelenen dosyada direnme kararına dayanak yapılan yeni ve değişik açıklamalar Özel
Dairece incelenip denetlenmemiş bu husustaki görüşü kararında yer almamıştır. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan doğruya ve ilk defa Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaksız olduğundan saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkemenin son kararı, bozmaya "eylemli uyma" niteliğinde olduğundan dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere, istem gibi Özel Daireye gönderilmesine 18.5.1999 günü oybirliği ile karar verildi