 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/2-76
Karar no: 1999/67
T: 20.04.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Yetkili mercii emirlerine aykırılık suçundan sanıklar; Fehmi A..., Mahmut T..., Mutlu Y... ve Murat Ö...'ün TCY.nın 526/1, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca 485 bin lira hafif para cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına, suçta kullanılan av tüfeği ve projektörün zoralımına ilişkin Kağızman Sulh Ceza Mahkemesince 5.5.1997 gün ve 12/41 sayı ile verilen karar, O Yer C.Savcısının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 12.2.1998 gün ve 729/1244 sayı ile;
"Sanıkların eylemi projektörle aydınlatma sağlanıp av tüfeği ile avlanmaktan ibaret olduğu anlaşılmasına, suni ışık kullanılmasının ayrıca kanunda müeyyideye bağlanmadığı, aydınlatma sağlanıp av tüfeği ile avlanmanın yasaklanmış yerlerde olması halinde 3167 sayılı Kanunun 8, 22 ve 24. maddeleri kapsamında değerlendirilmesinin gerektirmesine rağmen, kanunla düzenlenmiş ve aykırı haller ile müeyyideleri gösterilmiş hususlarda uygulama yeri olmayan TCK.nun 526/1. maddesi ile mahkûmiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 20.4.1998 gün ve 31/30 sayı ile;
"Sanıkların eylemi, Merkez Av Komisyonu Kararının (d) ve (j) bendlerinde belirtilmiştir. 3167 sayılı Yasanın 8. maddesinde avlanmanın yasaklandığı yerler belirtilmiş, bu maddenin yaptırımı da 24. maddede belirtilmiştir. Sanıkların avlandıkları yer, sayılan yerlerden değildir. 22. maddede ise avlanması yasak olan hayvanları ve belli edilen zamanlarda avlanabilen hayvanları bu zaman haricinde avlanılması hali yaptırıma bağlanmıştır. Kanunilik ilkesi uyarınca 3167 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Benzer olaylarda daha önce verilen hükümler Özel Dairece onanmıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmünde O yer ve Üst C.Savcısı ve sanık Mahmut T... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "Bozma" isteyen 18.3.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, 20.4.1998 tarihinde yüze karşı verilen hüküm, yasal süreden sonra 28.4.1998 günü temyiz edildiğinden sanığın temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddiyle, C.Savcılarının temyiz talebiyle sınırlı olarak inceleme yapılmasına karar verildikten sonra, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
5.2.1997 tarihinde Kötek Köyü yakınlarında projektörle avlanmak suretiyle Merkez Av Komisyonu kararlarına aykırı davrandıkları ileri sürülen sanıkların TCK.nun 526. maddesi ile cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Çözülecek sorun sanığın hangi yasa hükümlerine göre cezalandırılması gerekeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
TCK.nun üçüncü kitabının birinci babının Ammenin Nizamına Müteallik Kabahatler faslında yer alan "Selahiyettar Mercilerin Emirlerine İtaatsizlik" başlıklı 526. maddesinin 1. fıkrasında, "Yetkili makamlar tarafından adli işlemler ya da kamu güvenliği veya genel sağlığın korunması düşüncesi ile kanun ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde...cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin 1. fıkrasının açık hükmünden, bir çok konuyu kapsayacak şekilde esnek bir düzenlemeye gidildiği; ancak konunun adli işlemler, kamu güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığın korunması ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.
TCK.nun 526. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması sadece yetkili mercilerin emirlerine itaatsizlik halleri ile de sınırlı değildir. Nitekim yasa koyucu bazı konularda yaptığı yasal düzenlemelerde suçun yaptırımını ayrıca belirlememiş, 5442 sayılı İl idare Kanunun 66, Umumi Hafzıssıhha Kanununun 301.maddeleri örneğinde olduğu gibi TCK.nun 526. maddesine yollama yapmakla yetinmiştir. Demek ki; TCK.nun 526/1. maddesinin uygulanabilmesi için;
1- Verilen emir veya önlemin adli işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması ile ilgili olması,
2- Eylemin ayrı bir suç oluşturmaması,
3- Başka bir yasa ile bu maddeye yollamada bulunulması gerekmektedir.
3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 2. fasıl başlığı Av zamanı, Avlanma yerleri, avlanma vasıtaları şeklinde düzenlenmiş ise de; 4. maddede yasak avlanma yöntemi olarak zehirle avlanmak yasaklanmış, bu yasaklara aykırılıkların yaptırımları Yasanın 22, 24 ve 25. maddelerinde gösterilmiş olup, görüldüğü gibi suni ışık kullanılarak avlanmak hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi somut olayda Kara Avcılığı Kanununun uygulanması olanağının bulunmadığı, ayrıca belirtilen şekilde avlanmanın kamu düzeni, kamu güveni ve genel sağlığın korunmasıyla bir ilgisinin olmadığı,yasanın diğer maddelerinde de TCK.nun 526. maddesine yollamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Devletimizce de onaylanıp kabul edilen ve 20.02.1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinin" (IV) nolu ek listesi ile yapay ışık kaynakları ile avlanmanın yasaklanması, buna göre yasal ve idari önlemlerin alınması öngörülmektedir.
Çevrenin ve dolayısıyla doğanın korunması amacıyla ilgili uluslar arası sözleşme ile koruma altına alınan (bitki-hayvan) ile alanlarının korunması konusunda tedbirler almak görevi, 9.8.1991 tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğüne verilmiş ve böylece avlanma metod ve şekilleri hususunda önlem almak ve uygulamakla Çevre Bakanlığı yükümlü tutulmuştur.
Ayrıca çevrenin korunması 2872 sayılı Çevre Kanunu ile düzenlenmiş, 1.maddesinde Kanunun amacının "ülkenin bitki ve hayvan varlığının korunması olduğu,2/b maddesinde "Ekolojik denge" teriminin insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini sürdürebilmesi için gerekli şartların bütününü kapsadığı, 9.maddesinde ekolojik dengenin bozulması ve tahribinin yasaklandığı, 20/b maddesinde ise 9. maddedeki eylemlere aykırılığın para cezasını gerektirdiği belirtilmiş ve 24. maddede belirtilen para cezasının idari nitelikte olduğu belirtilerek, eylem adli yargının görev alanı dışına çıkarılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, sanıkların (projektörle) suni ışık kullanarak avlanmaktan ibaret eylemlerinin 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile TCK.nun 526/1. maddesinde belirtilen emirlere aykırılık suçlarını değil, idari para cezasını öngören Çevre Kanununun 20. maddesine aykırı davranmak suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, idari nitelikteki bu suçtan dolayı adli mercilerce soruşturma ve koğuşturma yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme hükmünün yukarıda saptanan usule aykırılık nedeniyle ve bu değişik gerekçe ile BOZULMASINA, isteme uygun olarak 20.4.1999 günü oybirliğiyle karar verildi.