 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/2-10
Karar no: 1999/24
T: 16.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Önlemsizlik ve özensizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan sanık Necati Ö...'ün TCY.nın 455/1-son. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay hapis, 537.500 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin altı ay süreyle geri alınmasına ilişkin Gebze 2.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.10.1997 gün 1891872 sayılı hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi 9.7.1998 gün 8875/9786 sayı ile,
"Hürriyeti bağlayıcı cezanın ağır para cezasına çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken sanığın kişiliği, sair halleri ve suçun işlenmesindeki özellikleri değerlendiren yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gereğine uyulmaması" isabetsizliğinden hükmü bozmuş,
Yerel Mahkeme 16.11.1998 gün 340/991 sayı ile,
"Hapsin paraya çevrilmesinde esas alınacak temel hususlardan biri, suçun işlenmesindeki özelliklerdir. Trafik kazasında, suçun işlenmesindeki özellikler ehliyetsiz araç kullanılması, alkollü olunması, kusur derecesi, kazanın işleniş şeklidir. Kararda gösterilen kusurun yüksek olması, suçun oluş biçimini de kapsamaktadır. Sanık olaydan sonra kaçmış ve mağdur tarafla ilgilenmemiştir. Bu nedenle hapis cezası, paraya çevrilmemiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 25.1.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu,
gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın özensizlik ve önlemsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındakiuyuşmaşlık, sanık hakkında 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığına ilişkindir.
Ayrıntıları 7.6.1976 gün 4/3 sayılı İçtihadları Birleştirme kararı ile Ceza Genel Kurulunun süreklilik arzeden kararlarında açıklandığı üzere, özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi, cezanın sanığın kişiliğine uydurulma-
sını öngören yargısal kişiselleştirme kurumudur. Mahkemece özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesine veya çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken Anayasanın 141 ve CMUY.nın 32. maddeleri uyarınca gösterilen gerekçenin
sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması gerekir.
Özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçe, sanığın kişiliğinde var olan nedenlere dayanmalıdır. Bu nedenle hükümde sanığın sair halleri irdelenmeli, suçun işleniş biçimi ile işlenmesindeki özellikler nazara alınmalıdır. Ayrıca yasalarda yer
alan sanık lehine veya aleyhine olan hükümler uygulanırken gösterilen diğer gerekçelerle çelişkiye düşülmemelidir.
Somut olayda Yerel Mahkemece temel ceza tayin edilirken suçun niteliği,işleniş biçimi ve kusur durumu gözönüne alınarak en alt sınırdan ceza tayin edilmiş, bu hususlar sanık lehine takdir edilmiştir. 647 sayılı Yasanın 4.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken, sanığın kusurunun fazlalığı, suçun oluşu, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınmış, bu suretle aynı nedenler temel cezanın tayininde olumlu, 647 sayılı Yasanın 4.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken olumsuz olarak kabul edilip gerekçede çelişkiye düşülmüştür.
Ayrıca sanığın kişiliğinde var olan nedenlere dayanılmadan, suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınmadan, TCY.nın 455. maddesinin son fıkrasında yasal sonucu gösterilmiş bulunan kusur durumuna dayanılarak karar verilmesinde,yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek cezanın şahsileştirildiği söylenemez. Bu nedenlerle Yerel Mahkemece önceki hükümde direnilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, olayda 5/8 oranında kusurlu olan sanık hakkında TCY.nın 455/son maddesi uygulanırken, hesap hatası yapılarak 1 yıl 3 ay hapis cezası yerine 1 yıl 4 ay hapis cezasına hükmolunması da yasaya aykırıdır. Direnme hükmünün açıklanan bu iki nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA 16.2.1999 günü tebliğnamedeki düşünceye kısmen uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.