Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/1-9
Karar no: 1999/23
T:  16.02.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
         Adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan sanık Yusuf Ç...'in, değişen suç niteliğine göre TCK.nun 456/2, 457/1, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK.nun 36. maddesi uyarınca suçta kullanılan bıçağın zoralımına ilişkin Develi Ağır Ceza Mahkemesince 08/05/1997 gün ve 46/3 sayı ile verilen karar, müdahil sanık Necmi ve sanık Yusuf vekilinin temyizi
üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12/11/1997 gün ve 3242/3647 sayı ile;
"27.11.1996 gün ve 1996/726 Hz. 1996/410 E., 47 K. sayılı iddianame ile sanık Yusuf Ç...'i mağdur Necmi K...'yi öldürmeye azmettirmekten açılan kamu davasına, 05.05.1997 günlü dilekçe ile katılma talebinde bulunan mağdur Necmi'nin bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizliğinden" sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozmaya uyup gereğini yerine getirdikten sonra sanığın eylemini bu defa öldürmeye tam teşebbüs niteliğinde sabit görerek TCK.nun 448, 62, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 10 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, yokluğunda tutuklanmasına, hakkında TCK.nun 31 ve 33. madde hükümlerinin uygulanmasına, suçta kullanılan bıçağın zoralımına, önceki erteli cezasının TCK.nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına ilişkin olarak Yerel Mahkemece 26/01/1998 gün ve 88/3 sayı ile verilen ikinci karar da, sanık Yusuf vekillerinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince, 23/09/1998 gün ve 1817/2844 sayı ile;
"1-İlk hüküm tamamen bozma ile ortadan kalktığından ve son verilen ceza, bozmaya konu cezadan daha ağır olduğundan, sanık Yusuf Ç...'den bozma ilamına karşı diyeceği sorulmadan hüküm tesisi,
2-Kendisini vekille temsil ettiren sanık Yusuf Ç... vekiline, ayrıca son söz hakkı verilmemesi" isabetsizliğinden ve sair yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 12/11/1998 gün ve 85/90 sayı ile;
(1)nolu bozma nedenine karşı "sanığın bozmaya karşı diyeceklerinin tespitinde önemli olan Yargıtay bozma ilamıdır. Eğer bozma sanığın aleyhinde ise sanığın mutlak dinlenme mecburiyeti vardır. İlk bozmanın konusu olan Necmi K..., esasen sanık Yusuf hakkında açılan davada ve Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılamada müdahil sıfatını almıştır. İlk bozmadaki sorun; bilahare beraet eden Nail
Ç... hakkında, azmettirmek suçu nedeniyle açılan davada; Necmi'nin müdahilliğine karar verilip verilmediğidir. Bu bakımdan, bu bozmanın sanık Yusuf aleyhine olduğu söylenemez. Yargıtayın 2. bozması da sanık Yusuf lehinedir ve davetiye tebliğine rağmen bu bozmadan sonraki duruşmaya da katılmamıştır.
2. bozma nedenine karşı da "CMUK.nun 251/2. maddesinde açıkça (son söz sanığındır) denmiş, ayrıca son sözün sanık vekilinden sorulacağına dair bir kural bulunmamaktadır. Bu nedenle sanığın olmadığı oturumda sanık vekilinden son sözün sorulmasına gerek yoktur." biçimindeki gerekçe ile ve oyçokluğu ile direnmeye karar vermiştir.
Bu kararın da, sanık vekillerince süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma isteyen 27/01/1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, Ceza Genel Kurulunda duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin bir usul kuralı bulunmadığından, sanık vekillerinin bu konudaki isteğinin oybirliği ile reddine karar verildikten sonra,
gereği konuşulup düşünüldü:
         CEZA GENEL KURULU KARARI
Adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan açılan davada,değişen suç niteliğine göre,sanığın TCK.nun 456/2, 457/1, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin mahkeme kararı, katılan sanık Necmi vekili ve sanık vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; "Açılan kamu davasına, 05.05.1997 günlü dilekçe ile katılma isteğinde bulunan mağdur Necmi'nin bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizliğinden" bozulmuştur.
Yerel Mahkemenin bozmaya uyup gereğini yerine getirdikten sonra, sanığın suçunu bu defa, öldürmeye tam teşebbüs niteliğinde görerek TCK.nun 448, 62, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin olarak verdiği karar'da Özel Dairece, bozmaya konu cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandırılan sanıkdan bozma ilamına karşı diyeceğinin sorulmaması, vekiline son söz hakkı verilmemesi
nedenlerinden dolayı bozulmuş, Yerel Mahkeme ise eski hükmünde direnmiştir.
Yukarıda açıklanan soruşturma evrelerine göre; Özel Dairece yapılan her iki incelemede davanın esasına girilmediği ve Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında usule ilişkin iki nedenle uyuşmazlık çıktığı anlaşılmaktadır. Bunlardan birincisi; ilk hükmün bozma ile ortadan kalkması üzerine, sonradan verilen cezanın, bozulan önceki kararla verilen cezadan daha ağır olması halinde sanıktan bozmaya
karşı diyeceğinin sorulmasına mutlak surette gerek bulunup bulunmadığı, ikincisi ise; sanık vekiline hükümden önce "son söz hakkı" verilmesinde zorunluluk olup olmadığı hususlarıdır.
1-Bozmadan sonra davaya yeniden bakacak mahkemenin hak ve mecburiyetleri CYUY.nın 326. maddesinde düzenlenmiş olup, birinci fıkrasında mahkemece ilgililere bozmaya karşı diyeceklerinin sorulacağı belirtilmiş, 2. fıkrasının ilk cümlesinde, davanın gıyapta bitirilebileceği haller gösterilmiş, 2. cümlesinde ise sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise sanığın
herhalde dinlenilmesi gerekeceği hükmü getirilmiştir.
Somut olaya gelince, ilk bozmaya konu hükmünde sanığı, eylemini yaralama suçu niteliğinde görerek, TCK.nun 456/2, 457/1, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandıran Yerel Mahkeme, Özel Dairenin usuli bozmasına uyup gereğini yerine getirdikten sonra bu defa, eylemi adam öldürmeye tam teşebbüs suçu olarak vasıflandırmasına rağmen, bu hususta sanığı dinlemeden,TCK.nun 448, 62, 51/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca 10 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Yerel Mahkemenin bu uygulaması ilk hükmündeki cezadan daha ağır olduğundan, yukarıda değinilen CYUY.nın 326.maddesinin 2.fıkrasının 2. cümlesi hükmü uyarınca sanığın bozmadan sonra dinlenilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Sanığın savunma hakkının sınırlandırılamayacağı ilkesine ilişkin bu düzenleme gereğini yerine getirmemek aynı Yasanın 308. maddesi hükmüne göre kanuna mutlak aykırılık halidir. Bu itibarla Yerel Mahkemenin (1) nolu bozma nedenine karşı eski hükmünde direnmesi yasa ve usule uygun bulunmadığından bozulmasına karar verilmelidir.
2- CYUY.nın 251.maddesinde, delillerin ileri sürülmesi ve tartışması bittikten sonra hazır bulunun taraflara hangi sıraya göre söz verileceği ve mahkeme başkanının müsaadesi bulunmak koşuluyla, taraflara tanınan karşılıklı cevap hakkı düzenlenmiş, ikinci fıkrasının son cümlesinde de, "en son söz sanığındır" biçimindeki buyurucu usul kuralına yer verilmiştir.
Yanında vekili olsun veya olmasın,duruşmada hazır bulunan sanığa uygulanması zorunlu olan yukarıdaki kural dışında, sanığın yokluğunda ya da yanında, duruşmada onu temsil eden vekiline "son söz hakkı" verileceğine ilişkin bir usul kuralı, 251. maddede yer almamaktadır. Ayrıca, iddianameyle sanık hakkında adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan kamu davası açılmış ve sanığın sorgusu atılan bu
suça göre yapılmış bulunduğundan, olayda CMUK.nun 258. maddesinin 1. ve 5.fıkralarındaki hükümlerin de uygulanması olanaklı değildir ve Yerel Mahkemece bu hususa yönelik bozma nedenine karşı direnilmesi doğrudur.
SONUÇ  : Bu itibarla Yerel Mahkemenin (1) nolu bozma nedenine ilişkin önceki hükmünde direnmesi yasa ve usule aykırı bulunduğundan direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenden dolayı BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 16.02.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini