 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/1-27
Karar no: 1999/42
T: 16.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Tasarlayarak adam öldürmek suçundan sanık Nusret G...'in beraatine ilişkin Akşehir Ağır Ceza Mahkemesince 19/12/1997 gün ve 21/135 sayı ile verilen karar, katılanlar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen 1. Ceza Dairesince 13/07/1998 gün ve 1576/2615 sayı ile;
"Maktül Veli T...'un 16.1.1996 günü saat 19.30'da Atsız Kasabası Yeni Buğday Pazarı karşısında kendisine ait at arabası üzerinde tabanca ile kurşunlanarak öldürülmüş olarak cesedi bulunmuş, kimliğinin belirlenmesi ile yapılan soruşturmada damadı Enver T...'un babası Murat T...'un Yunak Hursunlu Köyünde Abdullah Ç...'ı av tüfeği ile öldürdüğü ve aralarında kan davası olduğunun tesbitinden hareketle Ç... ailesinden Çiçek Ç... 7.1.1996 tarihli ifadesinde öldürme olayını kızı Fadime'nin yaptırmış olabileceğini bildirmesi Fadime Ç...'ın alınan 8.1.1996 tarihli ifadesinde; amcasının ikinci eşinin kardeşi olan Nusret G...'le köyde tanıştığını, kendisi ile evlenmek istediğini, ağabeyinin öldürülmesinin üzüntüsü içinde evlenemiyeceğini söylediğinde sanığın bu üzüntüsünü halledebileceğini o aileden birini öldürürse rahatlıyabileceğini ve evlenebileceğini söylediğinde, önce bu fikri kabul ettiğini, sonradan onunla evlenemiyeceğini düşünerek vazgeçtiğini, buna rağmen Nusret'in öldürme hususundaki düşüncesinde ısrarlı olduğunu bu işi Nusret'in yapmış olabileceğini açıklaması ile sanığın adı ve soyadı, kimliği tesbit edilmiştir.
Maktülün eşi Hatice T...'un 6.1.1996 ve diğer ifadelerinde Murat T... ve oğullarının köyde Abdullah isimli bir şahsı gördüklerini, kızının Murat T...'un oğlu Enver ile evli olduğunu, 6.1.1996 günü sabah 8'de bakkal Adnan Yağcının, arabacılık yapan kocasını iş var diye çağırdığını, kocası olan maktülün ev eşyası taşıyacağını söylediğini, evlerine gelen 1.60 boylarında, 30 yaşlarında, başı açık,esmer yuvarlak yüzlü bir şahsın evlerine gelerek anlaştıklarını,kaparo bırakıp öğleden sonra 2'de tekrar geldiğini, kendisinin bu şahısla konuştuğunu kürtçeye benzer bir dille konuştuğunu kocası ile çıkıp gittiğini akşamleyin eve dönmeyince polise telefon ederek düşman sahibi olduğu için durumu bildirdiğini, maktülün okulun arkasında arabasında öldürülmüş olarak bulunduğunu,1 ay kadar önce Selahattin Ç...'ın evvelki olayı kasdederek "ben senden mutlaka bunun acısını çıkartacağım" diye tehdit ettiğini, bugün evini taşıtmak için gelen şahsa öldürtmüş olabileceklerini ifade etmiştir.
9.5.1997 tarihli celsede sanık 5 kişi arasında tanık Adnan Yağcı ve Hatice T...'a teşhis yaptırılmış, tanık Adnan tanıyamadığını ifade etmiş, Hatice T... ise, Nusret ve Hüseyin Ç...ı göstererek ikisinden biri demiş ve sonra sanık Nusret olduğunu açıkça belirtmiş ve teşhis etmiştir.
Hakkında gıyabi tutuklama kararı bulunan sanığın Bodrumda olduğu öğrenilince yapılan aramada 26.3.1997 tarihli tutanakta Orta Kent Yeşilyurt Sitesinde işçiler toplanmış, içlerinde Nusret G...in olup olmadığı sorulduğunda kimsenin çıkmadığı kimlik kontrolü yapılmak istendiğinde 2 kişinin kimliklerinin koğuşta olduğunu söyledikleri koğuşa giderken ikisinden birinin kaçtığı kaçan şahsın Nusret G... olduğunun tesbit edildiği aramalara devam edildiği bu şahsın Yahşi yalıda kayalıklar bölgesinde etrafı sarılarak yakalandığı tekrar kaçması halinde ateş edileceği hususunda ikaz yapılmasına rağmen inşaat bölümünde tekrar kaçmaya kalkıştığı 3 kez uyarı ateşi yapılması sonucu şahsın yakalandığı 26.3.1997 tarihli yakalama tutanağı ile belirlenmiştir.
Sanık duruşmada alınan savunmasında, evli ablasını ziyaret için köye gittiğini 23 veya 25 Mayıs 1995'de 5-6 gün köyde kaldığını, sonra Van'a gittiğini,daha sonra Bodruma çalışmak için geldiğini, yakalanıncaya kadar Akşehire gelmediğini, arandığını bilmediğini, yakalama anında assubayın arkadaşların hırsızlık yaptı sen planlamışsın dediği için kaçtığını, tekrar kaçacak zannederek ateş açtıklarını belirterek suçlamayı red etmiştir.
Sanığın maktülün köyüne 1995 yılında ablasını ziyaret için gittiği kendi ifadesi ile aynı suçtan yargılanan Fadimenin ifadesi ile birbirini doğrulamış,Fadime'nin sanığın kimliğini vermesi, kendisi ile evlenmek için bu işi Nusretin yapabileceğini açıklaması, maktülün karısı Haticenin duruşmada açıkça sanığın evine gelip eşya nakli için anlaşan kişi olarak teşhis etmesi sanığın Bodrum'da yakalanması esnasında önce isminin sorulması ile arandığını bilmemesine rağmen sessiz kalması, kimlik kontrolü yapılması için teşebbüse geçildiğinde kaçmaya kalkışması gibi birbirini tamamlayan delillerle suçu sabit olduğundan mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken mevcut deliller mahkumiyete yeterli olmadığından bahisle beraat kararı verilmesi, Uygulamaya göre suç delili olarak saklanması gereken boş kovanların iadesine karar verilmesi" isabetsizliğinden Üyelerden S.Yetkin'in hükmün onanması yönündeki görüşüne karşı, oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 10/11/1998 gün ve 87/131 sayı ile;
"6.1.1996 tarihli teşhisin tek resim üzerinde yapılması nedeniyle sağlık sız olduğu,9.5.1997 tarihli yüzleştirmenin de yargılamanın ileriki aşamalarında yapılmış olması, maktül eşine daha önce gösterilen resim nedeniyle, sanığı tanıyor olması nedeniyle tam ve objektif bir teşhis olmadığı,
Yakalanışı sırasındaki davranışlarının ise, kendi beyanına göre hırsızlık olayının planlayıcısı olduğuna ilişkin korkusuna dayandığı, beyanları doğru olmasa dahi bu davranış biçiminin ancak suçluluğuna karine teşkil edeceği, Maktülün evden alınması (alanın sanık olduğu dahi kesin saptanamamakla birlikte) ile ölüm anı arasında geçen sürecin ve maktülün öldürülme anının belirsizliği, toplanan kanıtlarla maktülün Nusret G... tarafından öldürüldüğünün her türlü şüpheden uzak kesin olarak ispatlanmadığı mevcut şüpheli durumun sanık lehine yorumlanması gerektiği" gerekçesiyle önceki hükümde direnilmesine ve emanetteki boş kovanların suç delili olarak saklanılmasına karar verilmiştir.
Bu kararın da katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya,Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 11/02/1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu,gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın tasarlayarak adam öldürmek suçundan beraatine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, yüklenen suçun sübutuna ilişkindir.
Maktül Veli T..., 16/01/1996 günü saat 19.30'da, Akşehir İlçesi Atsız Kasabası Yeni Buğday Pazarı karşısında kendisine ait at arabası üzerinde tabanca ile kurşunlanarak öldürülmüş olarak bulunmuştur.
Yapılan soruşturmada Ç... soyadlı kişilerle kan davalı olduklarının saptanması üzerine; Ç... ailesi mensupları gözaltına alınmış; Çiçek Ç...'ın 07/01/1996 günü kollukta, "Bu olayı öz kızım Fadime Ç... yaptırmış olabilir. Kızım zaman zaman, siz ağabeyim Abdullah'ı öldüren Veli isimli şahsı öldürmediniz,ben bu işi halledeceğim derdi. Olayla ilgili kızımdan şüpheleniyorum. Kızım telefonla konuştuğu şahsa bu cinayeti işletmiş olabilir." şeklindeki beyanı üzerine;beraat eden ve hakkındaki hüküm onanarak kesinleşen Fadime Ç... gözaltına alınmış; Fadime Ç... kollukta 08/01/1996 tarihinde alınan beyanında;
"1995 yaz aylarında amcam Mustafa Ç...'ın ikinci hanımının kardeşi Nusret köye geldi,birkaç gün kaldıktan sonra gitti. Bu arada bize de ziyarete geldi.
Ayrıldıktan birkaç gün sonra telefon etti. Kendisiyle görüştüm. 2. görüşmemizde arkadaşlık teklif etti, kabul ettim. Benimle evlenmek istiyordu. Ancak kafamdaki sorunlar nedeniyle evlenemeyeceğimi biliyordum. Nusret bana köyde kaldığı süre içerisinde sorunlarımı öğrendiğini söyleyerek beni teselli etmeye çalışıyordu. Ağabeyim T... soyadlı kişiler tarafından öldürüldüğünden, evlenmeyi kendime yediremiyordum. Nusret'le konuşurken bana, "Eğer onlardan biri ölürse rahatlarsın ben seni rahatlatabilirim" dedi. Fikir hoşuma gitti, bu şekilde aramızda 3-4 telefon konuşması geçti. Sonradan bu düşüncenin yanlış olduğu kanaatine vardım. Bu işten vazgeçirmeye çalıştım, ancak ikna olmuyordu. Ondan önceki konuşmalarımızda ağabeyimin katili olan şahıslar ve oturdukları yerler hakkında bilgi vermiştim.
Amacım durumu anlatmaktı. Nusret'in sorusu üzerine rastgele Atsız Kasabasında halamın evinin yanında oturduklarını söylemiştim. O da bana daha önce halamın evine gittiğini, evin nerede olduğunu bildiğini söyledi. Konuşmalarımızda isim verip vermediğimi hatırlamıyorum. Ancak soyadı olarak söylemiştim. Geçtiğimiz hafta beni aradı. Akşehir'e konuştuğumuz iş için yani T... ailesinden birisinin öldürülmesi için geleceğini söyledi. Öldürme işini Nusret'in yaptığını tahmin ediyorum. Ancak kendisi mi yaptı, başkasına mı yaptırdı bilmiyorum. Telefonla görüşüyorduk. Telefon numarasını ezbere bilmiyorum. Bana Antalya'da inşaatlarda çalıştığını söylüyordu." şeklinde açıklamada bulunmuş ve C.Savcılığında bu ifadesinin doğru olduğunu söylemiştir.
Sulh Ceza Mahkemesindeki 08/01/1996 günlü beyanında önceki açıklamalarını red ederek, "Nusret" ismini aklına geldiği için söylediğini, daha önceki olaylar ve karşı taraftan birinin öldürülmesi ile ilgili hiçbir konuşma yapmadıklarını; duruşmada ise Nusret'i amcasının hanımının kardeşi olması nedeniyle tanıdığını,önceki öldürme olayını kendisine anlattığını, evlenme teklifini kabul etmediğini,kendisine evlenmeyi düşünmediğini söylediğini, Nusret'in karşı taraftan Enver veya babası ölürse rahatlayıp rahatlamayacağını sorduğunu, bunu ciddiye almadığını,evlerini tarif etmediğini, Veli'nin öldürülmesi olayı ile ilgili birşey bilmediğini, bu konuda kendisine bir şey söylemediğini, azmettirmediğini, hazırlık beyanının doğru olmadığını, polisten korktuğu için ve o tarihte bunalımda olduğu için söyleneni kabul ettiğini, Tıp Fakültesi Psikiyatri Servisinde tedavi gördüğünü söylemiştir.
Sanık Nusret G... ise savunmasında, atılı suçu işlemediğini, ablasının evli olduğu köye bir kez gittiğini, bunun dışında Akşehir'e gitmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Yakalanma tutanağı okunup sorulduğunda, Bodrum'da bulunan astsubay, "arkadaşların hırsızlık yapmış, bu işi sen planlamışsın" dediği için kaçtığını, jandarmaya bir arkadaşını gönderdiğini, birlikte geldiklerini, tekrar kaçacağı düşünülerek ateş ettiklerini söylemiştir.
Katılan Hatice T... kollukta; maktül eşim olur. Eşimin amcasının çocukları 1994 yılında Abdullah Ç... isimli bir şahsı öldürdüler. Biz bu olaya karışmadık. Olay günü saat 08.00 sıralarında komşumuz bakkal Adnan, kocamı çağırarak iş olduğunu, kocam da bakkala gidip gelerek ev eşyası taşıyacağını söyledi. Biraz sonra 1.60 cm. boylarında, 30 yaşlarında, üzerinde siyah renkli elbise,gözlüksüz,yuvarlak ve dolgun yüzlü, tıknaz bir şahıs geldi. Evinden Tipi Mahallesine taşınacağını söyledi. Kapora verdi. Sonra ağabeyine telefon edeceğini söyleyerek gitti. Bir saat sonra geldi. Taşınacakları evi kadınların badana yapmaya gittiklerini, kendisinin de gidip yardım edeceğini, badana bittikten sonra gelip gideceklerini söyledi ve ayrılıp gitti. Saat 14.00 sıralarında geldi. Kocam arabayı koşarken bu şahısla konuştum. Kocam gecikince polisi arayarak düşman sahibi olduğunu, eve dönmediğini söyledim. Akşamleyin kocamın yaralı olduğunu polisler gelip bildirdiler. Kocam mutlaka Ç... ailesi tarafından tutulan bir kişi tarafından öldürtülmüş olmalı. Bugün ev taşımak için geldiğini söyleyen kişinin öldürmesi kuvvetle muhtemeldir şeklinde beyanda bulunmuş, bu beyanlarını duruşmada da aynen yinelemiştir.
Tanık Adnan Yağcı kollukta; 06/01/1996 günü saat 09.00-10.00 sıralarında Kürtçe şive ile konuşan 25-30 yaşlarında bir şahsın gelerek sigara aldığını, kendisine "burada bir at arabacı varmış, çağırda görüşelim,taşınacak yatak ve yorgan gibi eşyalarım var" dediğini, yakınında bulunan maktülü çağırıp ikisini görüştürdüğünü, sonra müşteri geldiği için dükkana gittiğini, duruşmada ise benzer şekilde beyanda bulunarak; konuştuklarında yanlarında kimsenin olmadığını, gelen şahsın at arabasını kastederek; "şu arabayı çağırır mısın?" dediğini, at arabası dışarda olduğu için görmüştür düşüncesiyle çağırdığını, gelen şahsın isim söyleyerek Veli'yi çağırmasını söylemediğini beyan etmiştir.
Duran Selçuk kollukta; "1995 yılı Ekim ayı içerisinde bir gece saat 03.00 sıralarında babam tanımadığım bir şahısla evime geldi. Gelen şahıs kayınbiraderim Mustafa Ç...'ın doğulu olan hanımının kardeşi imiş. Babam şahısla otogarda tesadüfen tanışıp eve getirmiş, Evde daha önceki öldürülme olayıyla ilgili hiç bir şey konuşulmadı. Bu şahsı 1995 Ekim ayından önce de Atsız Köyünde görmüştüm. Askerlik dönüşü kızkardeşini ziyarete gelmiş, Bundan sonra bu şahsı hiç görmedim" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık Mustafa Ç... kollukta; kayınbiraderi Nusret'in askerlik dönüşü köye gelip birkaç gün kaldığını, Abdullah Ç...'ın evine gittiklerini, önceki öldürülme olayından kendisine söz edildiğini, ancak bu olayla ilgili Nusret'in bir şey sormadığını, Nusret'in bir daha köye gelmediğini söylemiştir.
Tanık Halil Güner duruşmada; Ceylan Tesisleri civarında komşusu maktül Veli'yi at arabası ile Afyon istikametine doğru giderken gördüğünü, yanındaki şahsı tanımadığını beyan etmiştir.
Tanık Veli T..., aynı tesisin yakınında Veli'nin yanında 17-18 yaşlarında genç birisi ile gittiğini gördüğünü, yabancı şahsa "nerelisin?" diye sorduğunda doğulu olduğunu söylediğini,arabaya binip gittiğini, yüzünü göstermediğini,görse tanıyamayacağını ifade etmiştir.
Savunma tanıkları Selahattin ve Ayhan Özcan; Nusret'le 1995 yılının 10.ayından sonra tanıştıklarını, bu tarihten tutuklandığı güne kadar birlikte çalıştıklarını, sadece bayramlarda 5-10 gün evlerine gittiklerini, bunun dışında sürekli çalıştıklarını, sanığın da sürekli çalıştığını, bayramlarda ne yaptığını bilmediklerini, Akşehir'deki olayı tutuklandığı gün öğrendiklerini, Fadime isimli bir kadından hiç bahsetmediğini söylemişlerdir.
Dinlenilen diğer tanıkların olayla ilgili bir bilgilerinin olmadığı saptanmıştır.
06/01/1996 tarihli olay tutanağında ihbar üzerine Tipi Mahallesi, İlkolu arkası, Sokullu Sokak üzerinde, Kozağaç Mahallesini Tipi Mahallesine bağlayan tali yol üzerindeki boşluk alanda ark içerisine çökmüş bir at arabasında kanlar içerisinde bir erkek cesedinin bulunduğu belirtilmiş, aynı tarihli ikinci olay tutanağında da aynı bilgiler tekrar edilmiştir.
Otopsi tutanağında cesette beş adet kurşun giriş deliğinin olduğu; deliklerinin sağ kürek altı,sağ arka torakal bölge, sol kürek torakal bölge, sol kürek üstü ve boyun ense bölümünün sol tarafı olduğu, çıkış deliğine rastlanılmadığı, grafiler ve cilt kesisi sonucu biri sağ meme üstü, ikincisi sol meme altı, üçüncüsü sol koltuk altı, dördüncüsü sol meme altı sağa bakan bölgede dört adet mermi çekirdeğinin çıkarıldığı, çene kemiğinin kırık olduğu,elde edilen diş yerinin boş olduğu, muhtemelen beşinci merminin enseden girip buradan çıktığı, ölü morluğu ve ölü katılığının saat 21.00 itibariyle oluşmaya başladığı,cesedin üzerinde bulunan kabanda mermi giriş delikleri ve bu delikler etrafında barut izleri bulunduğu, ölüm nedeninin toraks içi kurşun travmasına bağlı olarak akciğer ve kalp fonksiyonlarının durması olduğu, şahsın ateşli silahla öldürüldüğü;
Olay yeri tespit ve zaptetme tutanağında; köprünün yanında bir adet, 57 metre ileride bir adet, ikinci kovandan 13 metre ileride bir adet ve bundan 40 metre ileride bir adet olmak üzere toplam dört adet MKE yapısı 7.65 mm. çapında boş kovanın ele geçirildiği belirtilmiş, Mahkemece 16/10/1997 tarihinde yapılan keşifte benzer saptamalar yapılmış, düzenlenen raporda maktülün boş kovanların bulunduğu yerlerde tabanca ile vurulduğu, atın içgüdüsel olarak maktülün bulunduğu arabayı maktülün evine doğru götürmekte iken Tipi Mahallesi, Sokullu Sokakta çamura saplandığı, kan izlerinin görüldüğü yer ile cesedin bulunduğu yer arasının 2350 metre olduğu keşfen saptanmıştır.
06/03/1996 tarihinde Hatice T..., Fadime T... ve Serkan T...'a,Nusret G...'in siyah beyaz vesikalık fotoğrafı Akşehir Asayiş Şube Müdürlüğünde gösterilmiş, her üç şahıs ta ev taşıyacağını söyleyerek gelen şahsın resimdeki kişi olduğunu söylemişlerdir.
9/5/1997 tarihli celsede beş manken şahıs kullanılarak yapılan yüzleştirmede Hatice T..., kocasını evden çağıran şahıs olarak Hüseyin Ç... ve Nusret'i göstererek ikisinden biri olduğunu söylemiş, daha sonra Nusret'i göstermiştir.
Tanıklar Adnan Yağcı tanıyamadığını, Hasan Yağcı ise kendisine ev soran kişiye benzediğini, ancak kesin olarak o olduğunu söyleyemeyeceğini belirtmiştir.
26/03/1997 tarihli yakalama tutanağında; sanığın çalıştığı siteye gidildiği, Nusret G...'in sorulduğu, cevap verilmemesi üzerine kimlik kontrolü yapılacağının söylendiği, iki şahsın kimliklerinin koğuşta olduklarını söylemesi üzerine, kimliklerini almalarının istendiği, bu şahıslardan birinin kaçmaya başladığı, yakalanamadığı, sorulduğunda bu kişinin Nusret G... olduğunun öğrenildiği,koğuşunda arama yapılarak eşyalarına el konulduğu, şahsın Yahşi Yalıda kayalık bölgesinde olduğunun öğrenilmesi üzerine, gece etrafının sarıldığı, ikazda bulunulduğu, buna rağmen kaçmaya başlaması nedeniyle ateş edilerek şahsın yakalandığı belirtilmiştir.
Beraat eden sanık Fatma Ç...'ın 05/08/1994 ve 23/08/1994 tarihlerinde iki kez S.Ü. Araştırma Hastanesi Psikiyatri Bölümüne giriş kaydının bulunduğu anlaşılmış, ancak nasıl bir teşhis konulduğu belirlenememiştir.
Sanık Nusret G...'in, 30/05/1995 tarihinde terhis edildiği, 24/01/1994 tarihinde 7 gün, 17/05/1994 tarihinde 20 gün ve 21/05/1995 tarihinde 9 gün izin kullandığı, Muradiye Askerlik Şubesi Başkanlığının yazılarından anlaşılmıştır.
İncelenen somut olayda maktül 06/01/1996 günü saat 14.00 sıralarında ev eşyası taşımak için evden ayrılmış, saat 19.20 sıralarında at arabasının üzerinde ateşli silah ile öldürülmüş olarak bulunmuştur.Olayın görgü tanığı yoktur. Olayda kullanılan silah ele geçirilememiş ve ayrıca olay saati de kesin olarak saptanamamıştır. Beraat eden ve hakkındaki hüküm onananak kesinleşen sanık Fadime Ç...,kollukta bu işi Nusret G...'in yapmış olabileceğini söylemiş ise de daha sonra ki aşamalarda bu beyanlarının doğru olmadığını söylemiş, Yerel Mahkemece de bu sanığın son beyanına itibar edilerek hakkında beraat kararı verilmiş ve bu hüküm onanmıştır. Bu nedenle önceki beyanına itibar etme olanağı yoktur. Sanık Nusret G...'in olayla bağlantısının Fadime Ç...'ın itibar edilmeyen beyanları ile kurulduğu, maktülü olay günü eşyalarını taşıtacağını söyleyerek götüren şahsın kesin olarak teşhis edilemediği, zira 06/01/1996 tarihinde yapılan teşhisin tek resim üzerinde yapıldığı, bu nedenle sağlıksız olduğu,
09/05/1997 tarihli yüzleştirmede de başlangıçta maktülün eşinin sanık ve başka bir kişiyi teşhis ettiği, bu teşhisin de yargılamanın ileriki aşamalarında olması ve daha önce gösterilen resim nedeniyle tam ve objektif olmadığı, ayrıca sanığın yakalanışı sırasındaki davranışlarının da suçluluğuna kesin kanıt olarak kabul edilemiyeceği, olay günü maktülü evinden eşya taşımak bahanesi ile götüren şahsın sanık Nusret G... olduğunun kesin olarak saptanamadığı gibi, öldürme olayını planlayıp gerçekleştirmek isteyen kişinin aynı gün içinde kendisini ilerde tanıyıp teşhis edebilecek kişilerle çeşitli kereler görüşmeye girmesinin mantık kurallarıyla da bağdaşmadığı, maktülün sanık tarafından götürüldüğü kabul edilse dahi bu eylemin sanık Nusret G... tarafından gerçekleştirildiğinin hertürlü şüpheden uzak ve kesin olarak ispatlanamadığı,ceza hukukunda şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği, bu itibarla kanıtları değerlendiren Yerel Mahkemenin takdirinde ve oluşan vicdani kanaatinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Üyeler, Özel Daire bozmasının haklı nedenlere dayandığını, hükmün Özel Dairece belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği yönünde oy
kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA,dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, isteme uygun olarak 16/03/1999 günü oyçokluğuyla karar verildi.