 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/1-11
Karar no: 1999/22
T: 16.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karısını öldürmek suçundan sanık Ayhan H...'ın beraatine ilişkin Sinop Ağır Ceza Mahkemesince 17/12/1997 gün ve 14/116 sayı ile verilen kararın katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1.Ceza Dairesince, sanığın dosya kapsamına göre, müsnet suçu işlediği ve bu nedenle mahkûmiyeti gerektiği yolundaki ekseriyet oyuna karşılık 30/12/1998 gün ve 1168/4254 sayı ile ve oyçokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı 29/01/1999 gün ve 12016 sayı ile; "Sanık ile maktülenin resmen evli olup, birkaç yıldır hayatlarını ayrı sürdürdükleri, buna rağmen sanığın evliliğini tekrar düzene koyma ve biraraya gelme çabası olduğu, bu amaçla eşine zaman zaman mektup gönderdiği, ayrıca Sinop'a giderek eşini takipte tuttuğu, hatta eşinin başkalarıyla ilişkisi olduğunu bile düşünerek kıskançlık gösterdiği, bu nedenlerle muhtelif zamanlarda maktüleyi tehdit edici birçok davranışları bulunduğu hususunun en tarafsız tanık konumundaki,tarafların oğlu BatuH...'ın samimi beyanlarıyla da açıkça anlaşıldığı, kaldı ki; sanığın maktüleye zaman zaman aile faciası şeklindeki cinayet haberlerine dair gazete küpürleri göndererek, kendi sonlarının da böyle olmasını istemediğini üstü kapalı tehdit içeren bu davranışlarıyla da sergilediği, boşanma davasını dahi kabul etmiş görünen birinin bu davranışlarında olumlu iyi niyetten söz edilemeyeceği, zira tarafların anlaşarak boşanmaları halinde aile faciaları meydana gelmesinin hayatın doğal akışına uygun düşmediği, evliliği devam ettirme düşüncesi olmayan maktülenin,29/10/1996 günü Sinop'a gelen sanığın yine tehdit etmesiyle korkuya kapılarak,01/11/1996 tarihinde boşanma davası açtığı, bu boşanmayı gerçekte istemeyen sanığın, davanın 27/02/1997 gününe ertelenen oturumundan önce Ramazan Bayramı nedeniyle 07/02/1997 tarihinde Ankara'ya gelerek,özellikle oğlunu görmek için Sinop'a gitmeyi düşünerek bu amaçla eşiyle telefonla görüştüğünde eşinin ve yakınlarının ters tavırlarıyla karşılaşınca bayram süresi içinde Sinop'a gidemediği, fakat eşiyle görüşmek, belki de özellikle oğlunu görmek fikrinden vazgeçmeyip 12/02/1997 günü kiraladığı bir otomobille olay günü sabaha karşı Sinop'a gelerek bir süre Barış YazıH...esinde vakit geçirdiği, bilahare saat 08.00 sıralarında eşinin oturduğu eve giderek maktüle eşini belirlenemeyen bir nedenle (büyük olasılıkla tartışma sonucu) boğarak öldürdüğü ve aynı gün Ankara'ya döndüğü,14/02/1997 günü de Tunceli'ye dönmek üzere otobüs beklerken yakalandığı, Ankara'da bulunduğu sürede annesinin evinde kalan sanığın, 12/02/1997 günü gecesi evde yatmadığının tanık kardeşi Ömer'in beyanlarıyla açıkça anlaşıldığı gibi, sanığın dahi o gece eve gitmediğinin açıkça kabul etmesine karşın kiralık otonun içinde yattığını da makul ve mantıklı bir gerekçeyle açıklayamadığı, kaldı ki; 10.706 km.de kiralanıp 12.943 km.de iade edilen bir otomobille sadece Ankara içinde dolaşmak suretiyle nasıl bu kadar yol katedebileceğinin de sanık tarafından makul bir şekilde açıklanamadığı, bu itibarla savunmasının samimi olmadığı, tüm dosya kapsamına göre sanığın yüklenen suçu işlediğinin sabit olduğu ve cezalandırılması gerektiği" görüşüyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılması ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ile maktülenin evli oldukları, ancak uzunca bir süredir fiilen ayrı yaşadıkları, aralarında boşanma davası bulunduğu ve maktülenin, sanık tarafından sürekli olarak ölümle tehdit edildiği, olay tarihinde sanığın Ankara'dan kiraladığı bir araçla oldukça fazla kilometre yaptığının belirlendiği, bu hususta tanık beyanları olduğu, sanığın maktüleyi boğmak suretiyle öldürdüğü iddiasıyla TCY.nın 449/1. maddesi uyarınca cezalandırılması için Sinop C.Başsavcılığının 19/02/1997 gün ve 137/76 sayılı iddianamesiyle açılan davada; Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın yüklenen suçu işlediğine ilişkin cezalandırılmasına yeterli kanıt elde edilemediği kabul edilerek, beraatine karar verilmiştir.
Katılanlar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece oyçokluğu ile hükmün onanmasına karar verilmiş, Yargıtay C.Başsavcılığı ise sanığın yüklenen suçu işlediğinin sabit olduğu görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
Görüldüğü gibi, Özel Daire çoğunluk görüşü ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sübut noktasında ortaya çıkmaktadır.
Maktüle Yüksel'in olay günü çalıştığı işyerine gelmemesi üzerine, iş arkadaşları ve kızkardeşi Yücel Özdemir tarafından oturduğu evin kapısı çilingir vasıtasıyla açtırıldığında ölü olarak bulunmuş olup, yapılan ölü muayenesi sonucunda boğularak öldürüldüğü tespit edilmiştir.
Maktülenin babası Nevzat Y... ve kızkardeşi Yücel Ö..., maktülenin ayrı yaşadığı eşi sanık Ayhan ile arasında sorunlar olduğunu, maktülenin bu nedenle boşanma davası açtığını, çünkü sanığın sürekli olarak ölümle tehdit ettiğini,hatta bir iki kere maktüleyi dövdüğünü, aile faciası haberlerine ilişkin gazete küpürleri gönderdiğini, maktülenin sanık tarafından öldürüldüğü konusunda kesinlikle emin olduklarını ileri sürmüşler ve kamu davasına katılmışlardır.
Sanık, aşamalarda ısrarla yüklenen suçu işlemediğini, 12/02/1997 tarihinde Ankara'da bir oto kiraladığını ve gece geç saatlere kadar bu otoyla Ankara içinde ve çevreyolunda dolaştığını, o gece otoda yattığını, 13/02/1997 günü saat 11.00 sıralarında kalmakta olduğu annesinin evine gittiğini ve Ankara içinde çeşitli yerlere uğradıktan sonra otoyu 14/02/1997 tarihinde kiraladığı şirkete teslim ettiğini, Sinop'a gitmediğini, gazete küpürlerinin eşine kendisi tarafından gönderildiğini, ancak tatlılıkla ayrılmalarını, sonlarının aynı şekilde olmamasını sağlamak amacıyla bu yola başvurduğunu savunmuştur.
Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturmada bilgilerine başvurulan tanıklar Cemil Öz, Arif Şahin ve Bekir Yapça sanığın fotoğrafı gösterildiğinde olay günü gördükleri kişinin fotoğraftaki şahsa göre daha zayıf yapılı olduğunu,fakat benzediğini belirtmelerine karşın duruşmada, olay günü gördükleri kişinin sanık olmadığını söylemişler, ancak tanık Mehmet Necati Kaya olay günü saat 04.00 sıralarında çalıştığı Barış Otobüs Yazıhanesinde gördüğü kişinin sanık olduğunu belirtmiştir.
Katılan tanıkları Mecbure Özdemir ve maktülenin annesi Şükriye Yuvacı,maktülenin sanık tarafından ölümle tehdit edildiğini söylemişler, maktüle ve sanığın ortak çocukları olan tanık Batuhan H... da maktülenin sanık tarafından ölümle tehdit edildiğini ve dövüldüğünü beyan etmiştir.
Tanık Coşkun Ekici, sanığın 12/02/1997 tarihinde 10.706 km.de kiraladığı otoyu 14/02/1997 tarihinde 12.943 km.de teslim ettiğini ve otoyu kiralarken uzun yola gideceğini söylediğini beyan etmiş, savunma tanıkları Ömer H..., Şengül K... ve Mustafa Z... ise sanığın 13/02/1997 tarihinde Ankara'da olduğunu belirtmişlerdir.
Dosyadaki tüm kanıtlar bir arada ele alınarak değerlendirildiğinde;
Sanık ve maktüle arasında sorunlar olduğu, müşterek çocuklarını görmek için zaman zaman Sinop'a giden sanık tarafından maktüleye kötü muamelede bulunulduğu, sanığın kiraladığı oto ile yaklaşık 2.000 km. yol katettiği ve olay gecesi annesinin Ankara'daki evinde kalmadığı belirlenmişse de, bunların, sanığın olay günü maktüleyi boğarak öldürdüğüne dair cezalandırılmasına yeterli ve inandırıcı kanıtları oluşturduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Zira, sanığı olay günü maktülenin evinin çevresinde gören kimse bulunmadığı gibi, sanığın maktüleyi öldürdüğü yolundaki iddia, aralarındaki sorunlar nedeniyle sanığın dışında bir başkasının öldürme olayını gerçekleştiremeyeceği, varsayımına dayalı olarak ileri sürülmektedir. Sanığın kiraladığı otoyla yaklaşık 2.000 km. yol yapması ile olay sabahı Sinop Otogarında bulunduğuna ilişkin tek tanık beyanı, görüldüğü ileri sürülen yerin otogar olduğu gözetildiğinde birbiriyle çelişki yaratan kanıtlardır.
Şöyle ki; Sinap'a kiraladığı bir araçla gitmiş olduğu ileri sürülen sanığın başka şahıslarca görülmekten kaçınması yerine birçok kişinin bulunabileceği otogara gitmiş olması mantıksal açıdan açıklanması mümkün olmayan bir olgudur. Kaldı ki; sanığın olay günü Ankara'da bulunduğuna dair dosya içersinde tanık beyanları da bulunmaktadır.
Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin ortaya çıkartılması ilkesine dayanır. Bunun somut kanıtlarla ortaya konması ve sanığın yüklenen suçu işlediği konusunda kuşku bulunmaması gerekir. Ortada bir kuşku varsa, bu, sanık lehine yorumlanır. Sanık hakkında varsayımlara dayalı olarak mahkûmiyet hükmü kurulması mümkün değildir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı yerinde olmadığından reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri, "Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı haklı nedenlere dayandığından kabulüne karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.başsavcılığının itirazının REDDİNE, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,16/02/1999 günü oyçokluğu ile karar verildi.