 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/11-40
Karar no: 1999/55
T: 23.03.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Güveni kötüye kullanmak suçundan sanıklar Halil Ö... ve Yaşar B...'nın TCY.nın 64. maddesi delaletiyle 509/1, 522 ve 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 2.346.666 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Bergama Asliye Ceza Mahkemesince 13.11.1997 gün ve 379-547 Sayı ile verilen kararın sanıklar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 12.6.1998 gün ve 5218-4792 Sayı ile;
"1- Sanıkların, müştekiye sattıkları otomobil için düzenlenen senetlerin ödenmediğini, üç ay sonra müşteki ile anlaşarak otoyu geri aldıklarını, müştekinin otoya verdiği hasar için gereken tamir ücretini ödemediğini savunmalarına,müştekinin satın aldığı otoyu üç ay kullandığı anlaşılmasına göre sanıkların güveni kötüye kullanma kastı ile hareket edip etmedikleri karar yerinde tartışılmadan yazılı gerekçelerle mahkumiyetlerine karar verilmesi;
2- Kabule göre de; suça konu senedin 50.000.000 lira olan değerinin suç tarihindeki ekonomik koşullara ve paranın alım gücüne göre hafif olduğu gözetilmeden, pek fahiş kabul edilerek TCK.nun artırıcı hükmünün uygulanması suretiyle fazla ceza tayini" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise, 8.10.1998 gün ve 328-338 sayı ile (2) nolu bozma nedenine uyarak gereğini yerine getirmiş ancak,(1) nolu bozma nedenine karşı, "sanıkların savunmaları samimi bulunmamıştır. Şöyle ki; belli bir süre kullanılmasından dolayı otomobilde hasar olabileceği akla gelebilir. Ancak, doğal olarak bu hasar miktarının belli olması ve yakınandan istendiğinde bu zararın ödenmemesi halinde sanıkların eylemi hukuki açıdan haklılık kazanabilirdi. Oysa ki var olduğu iddia edilen zarar miktarı belli olmadığı gibi sanıklar tarafından bu konuda gösterilen tanıklar savunmayı doğrulamamışlar, bilgi sahibi olmadıklarını anlatmışlardır.
Durum böyle olunca, sanıkların keyfi ve hukuka aykırı davranışta bulundukları, keyfi ve muhayyel bir zarar için, iade etmek zorunda oldukları senetleri iade etmedikleri gibi, 50 milyon liralık senedi de tahsile koyarak müştekinin inancını kötüye kullandıkları tüm dosya içeriğinden anlaşılmıştır" gerekçesiyle önceki hüküm de direnmiştir.
Bu kararın da sanıklar vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 2.12.1998 günlü tebliğnamesiyle 11. Ceza Dairesi Başkanlığına ve Özel Dairece de 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanıklara yüklenen güveni kötüye kullanmak suçunun kasıt ögesi itibariyle oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Yakınan Hüseyin E... aşamalarda, sanıklar Halil Ö... ve Yaşar B...'nın işlettikleri oto galerisinden Murat 124 marka bir otomobil satın alarak karşılığında 10 milyon lira peşin para ve 4 adet ayrı vade tarihlerini taşıyan ve herbiri 50 milyon lira bedelli senet düzenleyerek verdiğini, ancak aradan iki ay geçtikten sonra sanıkların evine gelerek anlaşmadan vazgeçtiklerini belirterek otoyu zorla alıp senetleri ertesi gün galeriden almasını söylediklerini, ertesi gün galeriye gittiğinde ise senetleri iade etmediklerini, bir süre sonra senetlerden bir tanesinin sanıklar tarafından icra takibine konulduğunu, neden icraya verildiğini bilemediğini, otoda masrafı gerektiren bir hasar olmadığını, kendisinde iken hiç arıza çıkarmadığı için tamire götürmediğini ayrıca senetlerden yalnızca bir tanesinin vadesinin geçmiş olduğunu söylemiştir.
Sanık Halil Ö... aşamalarda, yakınanın 5.12.1996 tarihinde, ortağı olan diğer sanık Yaşar B... ile birlikte işlettikleri oto galerisine gelerek beğendiği bir otoyu taksitle satın almak istediğini, yakınanın sanık Yaşar ile anlaşmaya vararak 10 milyon lira peşin para vererek geri kalan miktar için herbiri 50 milyon liralık dört adet senet düzenlediklerini, ancak yakınanın senetleri vade tarihleri geldiği halde ödememesi üzerine diğer sanıkla birlikte 15.3.1997 tarihinde yakınanın köyüne gidip görüştüklerinde maddi durumu bozuk olduğundan otoyu iade etmek istemesi karşısında otoyu galeriye getirmesini söylediklerini, yakınanın birkaç gün sonra otoyu getirdiğinde hasarlı olduğunu gördüklerini, yakınan ile diğer sanığın görüşerek hasar bedeli konusunda anlaştıklarını ve hasar bedeline karşılık senetlerden birisinin icraya verildiğini, diğer senetleri ise yakınan gelmediği için iade edemediklerini, suçsuz olduklarını beyan etmiştir.
Sanık Yaşar B... ise diğer sanık Halil ile ortak oto galerisi işlettiklerini, 5.12.1996 tarihinde önceden tanıdıkları yakınana bir oto satarak karşılığında 10 milyon lira peşin para ile herbiri 50 milyon liralık 5.2.1997, 5.3.1997 ve 5.4.1997 vade tarihli senet aldıklarını ancak, yakınanın ilk üç senedi ödememesi üzerine 15.3.1997 günü köyüne gidip görüştüklerinde parası olmadığını söyleyerek otoyu geri almalarını istediğini, otoyu galeriye getirmesini söylemeleri üzerine yakınanın otoyu getirdiğinde hasarlı olduğunu görerek hasarı karşılaması gerektiğini söylediğini, yakınanın kabul ederek birkaç gün süre istemesine rağmen aradan 2 ay geçtiği halde ödeme yapmadığını, bu nedenle ilk senedi icra takibine koyduklarını diğer senetleri ise borç ödendiğinde iade edeceklerini, otoyu 70 milyon liraya tamir ettirdiklerini, amaçlarının hasarı karşılamak olduğunu, kötü niyetli olsalar diğer senetleri de icra takibine koymaları mümkün olduğu halde yapmadıklarını, suçsuz olduklarını söylemiştir.
Dosya içinde bulunan Bergama İcra Müdürlüğünün 1997/830 sayılı takip dosyası kapsamından, alacaklının sanıklardan Halil Ö..., borçlunun ise yakınan Hüseyin E... olduğu, 5.12.1996 tarihinde tanzim edilen ve 5.1.1997 vade tarihli 50 milyon liralık bono için 13.5.1997 tarihinde alacaklı vekili tarafından takip talebinde bulunulduğu ve ödeme emrinin 22.5.1997 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine borçlu olan yakınanın 26.5.1997 tarihinde mal beyanında bulunduğu, buna dayalı olarak haciz işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu bilgi ve belgeler birarada değerlendirildiğinde;
Oto alım satımı nedeniyle düzenlenen senetlerin bedellerinin yakınan tarafından ödenmediği ancak, buna rağmen yakınanın 3 ay süre ile otoyu kullandığı açıkça görülmektedir. Bergama İcra Müdürlüğünün 1997/830 sayılı takip dosyası kapsamına göre, takibe konulan senedin tanzim tarihi ve takip talebinde bulunma tarihi dikkate alındığında sanıkların savunmalarının samimi ve tutarlı olduğu anlaşılmaktadır. Gerek otonun yakınan tarafından 3 ay süreyle kullanılması, gerekse sanıklar tarafından senetlerden yalnızca bir tanesinin tahsile konulması ve yakınanın icra takibi sırasında borca itirazda bulunmaması karşısında taraflar arasındaki çekişme özel hukuku ilgilendiren bir uyuşmazlık olup sanıkların suç işleme kastı bulunmamaktadır. Öte yandan, yakınanın otoyu 3 ay süre ile kullanması söz konusu olup, tahsile konulan senedin karşılıksız kaldığından sözetmek mümkün değildir. O halde sanıklara yüklenen bedelsiz kalmış senedi kullanmak suretiyle güveni kötüye kullanmak suçunun yasal ögeleri itibariyle oluşmadığı anlaşılmakla isabetsiz olan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 23.3.1999 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.