 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/11-179
Karar no: 1999/189
T: 29.06.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçundan sanık Hasan G...'in TCY.nın 510, 80 ve 522/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCY.nın 93. maddesi uyarınca suistimal edilen 143.682.370 liranın hüküm tarihinden itibaren 3 ay içinde yasal faiziyle ödenmesi halinde cezasının ertelenmesine ilişkin Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesince 15.7.1997 gün ve 659/718 sayı ile verilen hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 11. Ceza Dairesi 18.2.1998 gün ve 356/770 sayı ile;
"1- Müdahilin tazminat talebi bulunmadığı gözetilmeden cezasının ertelenmesinin TCK.nun 93. maddesi gereğince suça konu olan paranın yasal faizi ile birlikte ödenmesi koşuluna bağlanması,
2- Tefhim edilen hüküm fıkrasında öngörülmediği halde gerekçeli kararda müdahil lehine vekâlet ücreti hükmedilmesi ve emanete kayıtlı, çek asıllarının müdahil şirkete iadesine karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Yerel Mahkeme ise 16.3.1999 gün ve 458/352 sayı ile;
"TCY.nın 93. maddesi hakime tanınan taktir hakkı ile ilgilidir, maddenin uygulanması için müdahale yeterlidir. Kaldı ki; şikayet dilekçesinde suistimal edilen miktarlar açıkça belirtilmiştir. Müdahale dilekçesinin bu şekilde maddi zarar talebini de içerdiği sonucuna ulaşılmıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararında sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 11.6.1999 günlü tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve subutta bir uyuşmazlık bulunmayıp, çözülecek sorun şahsi hak istemi bulunmadığı halde, ertelemenin şahsi hakkın ödenmesi koşuluna bağlı tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
TCY.nın 93. maddesinde; "Cezaların tecili kararının infazı hukuku şahsiyenin mahkûm tarafından rızasıyla ifasına veya teminine talik olunabilir." hükmü yer almaktadır.
Ertelemenin, şahsi hakların ödenmesi koşuluna bağlanabilmesi için; suçtan zarar görenin davaya müdahil sıfatıyle katılması ve şahsi hak isteminde bulunması gerekir. Öğretide de bu konuda bir görüş farklılığı bulunmamakta olup; Prof.Dr. A.Önder; "şartlı erteleme müessesesinde mağdurun tatmini de esas alınarak, talepte bulunmuş olması aranmalıdır. Prof.Dr.F.Erem; "Yargıcın tecili, hukuku şahsiyenin yerine getirilmesine tâlik edebilmesi için bu hakların tecil kararı zamanında talep edilmiş olması gereklidir" şeklindeki gerekçelerle şahsi hak isteminde bulunulması gerektiğini açıklamışlardır.
Yargısal uygulamalar da bu yönde olup; 6. Ceza Dairesinin 10.3.1987 gün ve 592/2409 sayılı, 4. Ceza Dairesinin 24.6.1997 gün ve 4333/4674 sayılı, 6.Ceza Dairesinin 19.2.1988 gün ve 92/2058 sayılı kararlarında; "şahsi hak talebinde bulunulmadığı halde, ertelemenin şahsi hakkın ödenmesi koşuluna bağlanması" bozma nedeni sayılmıştır.
İnceleme konusu somut olayda 24.11.1993 tarihli katılma dilekçesinde ve daha sonra yargılama aşamasında kişisel haklar yönünden katılanın bir isteğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi, ertelemenin, şahsi hakların temini koşuluna bağlanması için şahsi hak isteminde bulunulmuş olmasına gerek yoktur gerekçesiyle direnme hükmünün onanması yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 29.6.1999 günü oyçokluğu ile karar verildi.