Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1999/11-159
K:1999/174
T:22.6.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
BİNADAN HIRSIZLIK
SIRF ASKERİ SUÇ NİTELİĞİ
TEKERRÜR
KARAR ÖZETİ:Bina niteliğindeki dükkana girerek hırsızlık yapma suçundan sanığın, askerlik görevi sırasında arkadaşının parasının hırsızlamak suçu "SIRF ASKERİ SUÇ" niteliğinde bulunmadığından tekerrüre esas alınması gerekir.
(765 s. TCK. m. 491/4, 81/2, 87)
(1632 s. ACK. m. 1,132)
 
 
Hırsızlık suçundan sanık Hasan Hüseyin'in TCY.nın 491/ilk, 522, 523/1 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 100.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin (Sarıgöl Sulh Ceza Mahkemesi)nce 11.6.1997 gün ve 90/126 sayı ile verilen kararın Yerel C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay On birinci Ceza Dairesince 10.11.1997 gün ve 5697/5878 sayı ile;
 
"1- Hırsızlık bina vasfındaki dükkana girilerek işlendiği halde TCK.nun 491. maddesinin 4. fıkrası yerine ilk fıkrası ile hüküm kurulması,
 
2-Rızai iade olmadığının gözetilmemesi, isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
 
 
Yerel Mahkemece 9.9.1998 gün ve 314/1 95 sayı bozmaya uyulmuş, sanığın bu kez TCY.nın 491/4, 81/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen On birinci Ceza Dairesince 24.12.1998 gün ve 8778/8060 sayı ile
"TCK.nun 87. maddesinin 3. bendine aykırı olarak, sanığın eski hükümlülüğünün sırf askeri cürümden olduğu gözetilmeden TCK.nun 81/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 3.3.1999 gün ve 16/58 sayı ile;
"Sanığın askerde işlemiş olduğu hırsızlık suçunun sırf askeri cürüm sayılamayacağı açıktır. Bu hususa ilişkin 20.6.1975 gün ve 6/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "Askeri Ceza Kanununun 3. Bap ve 5. faslında yer alan (Askeri İtaat ve İnkıyadı Bozan Suçlar) başlığı altında düzenlenmiş bulunan askeri suçlarda askeri menfaat ve gereklerin, özellikle ve doğrudan doğruya korunması amacının güdüldüğü görülür. Bu nedenle unsurlarının tamamı veya bir kısmı TCK.nunda yer alsa bile askeri suçlardan askeri itaat ve inkıyadı bozan suçları (sırf askeri suç) niteliğinde kabul etmek gerekmektedir." denmektedir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 3. Bap, 5 faslında yer alan suçlar 82 ve 107. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Olayımızda sanık Hasan Hüseyin'in Askeri Ceza Kanununun 132. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir, bu karar "sırf askeri cürme" ilişkin bir karar değildir. Bu suçların dışında kalan askeri suçlar ki bunlara askeri suç benzerleri adı verilir, tekerrüre esas teşkil etmemesi için sebep yoktur. 0 halde sırf askeri suç niteliğinde olmayan, askerde iken arkadaşının parasını hırsızlamak eyleminin tekerrüre esas alınması gerekir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanık tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C. Başsavcılığını n "onama" istekli 27.5.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
 
Sanığın, TCY.nın 491/4, 81/2. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin hüküm Özel Dairece, sanığın önceki mahkumiyetinin sırf askeri cürme ilişkin olması nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden fazla ceza tayini isabetsizliğinden bozulmuştur. Bozmadan sonra yapılan yargılamada, son oturumda hazır bulunan sanığın CYUY.nın 135 maddesi uyarınca usulüne uygun sorgusunun yapılmadığı ve aynı Yasanın 251. maddesi uyarınca son söz verilmediği hususları, Kurul Üyelerinden H. Demirörs tarafından ön sorun olarak ileri sürülmüştür. Bu hususlara hasren yapılan incelemede;
Daha önce usulüne uygun sorgusu yapılan sanığın, bozmadan sonra yapılan yargılamada yeniden sorgusunun yapılacağına ilişkin Yargılama Yasasında herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Öte yandan CYUY.nın 251. maddesinde,en son söz sanığındır." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince duruşma, mutlaka sanığın son sözü ile bitecektir.
 
İncelenen dosya içeriğine göre;
 
3.3.1999 günü yapılan son oturumda, hazır bulunan sanığa bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş olup sanık Özel Daire bozma ilamına uyulmasını talep etmiştir. Bilahare duruşmanın bittiği bildirilerek, önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, duruşmanın sanığın son sözü ile bitirildiği, daha sonra başkaca bir usuli işlem yapılmadığı nazara alınarak, Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan usuli işlemlerin Yargılama Yasasına uygun olduğuna dair; bir kısım Kurul Üyelerinin "Bozmadan sonra yapılan yargılamada, Yerel Mahkemece hazır bulunan sanığın usulüne uygun savunmasının saptanmadığı ve Yargılama Yasasına uygun olarak sanığa son söz verilmediğinden hükmün sair yönleri incelenmeden öncelikle bu usuli nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerektiği" karşı oyları ile ve oyçokluğuyla karar verildikten sonra, uyuşmazlık konusu dosyanın esasının incelenmesinde;
 
Olay günü, hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşen sanık Veysel ile birlikte dolaşan sanık Hasan Hüseyin'in yakınan Nevzat'a ait dükkana, kepengin sürgü direğini kaldırmak suretiyle girerek içeriden üç adet tahra ve bir adet kök baltasını aldığı, bunlardan bir adet tahrayı gözcülük yapan sanık Veysel'e verip diğerlerinin kendisinde kaldığı ve şüphe üzerine görevlilerce yakalandıklarında söz konusu eşyaları taşıma nedenlerini açıklayamamaları üzerine eşyalara el konulduğu bilahare, yakınanın karakola başvurması ile olayın ortaya çıktığı tüm dosya içeriğine göre sabittir.
 
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında yukarıda belirtilen oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmayıp, uyuşmazlık sanık Hasan Hüseyin hakkında Askeri Ceza Yasasının 132. maddesi uyarınca verilen önceki mahkumiyet hükmünün, şimdiki mahkumiyeti için tekerrüre esas alınıp alınamayacağına ilişkindir.
 
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir çözüme ulaşabilmek için bu konudaki yasal düzenlemeleri, öğretide yer alan görüşleri ve yargısal kararları incelemekte yarar vardır.
 
1632 sayılı Askeri Ceza Yasasının, "Askeri Cürüm ve Kabahat" başlığını taşıyan 1. maddesinde, "Türk Ceza Kanununa göre cürümler ve cezalar hakkında umumi suretle cari olan esaslar bu kanunda hilafı yazılı olmadıkça askeri cürümler ve cezalar hakkında da tatbik olunur.
1- Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezalarıyla cezalandırdığı suçlar askeri cürümlerdir.
 
2- Bu Kanunun kısa hapis cezasıyla cezalandırdığı suçlar askeri kabahatlerdir." hükmü;
 
"Mafevkinin, arkadaşının, madununun bir şeyini çalanlar" başlığını taşıyan 132. maddesinde, "Bir mafevkin, bir arkadaşının, bir madunun veya misafir verildiği bir hane sahibinin veya mensuplarından birinin birşeyini çalan beş seneye kadar hapsolunur." hükmü;
 
Türk Ceza Yasasının 87. maddesinin 3. bendinde, "Geçen maddelerin tatbikatında sırf askeri cürümler hakkında sadır olan hükümler; tekerrüre esas olamaz" hükmü yer almaktadır.
 
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere "sırf askeri cürümler" hakkındaki hükümler tekerrüre esas olamayacaktır. Ancak, gerek Askeri Ceza Kanununda, gerekse TCY.da "sırf askeri cürmün" ne olduğu konusunda açıklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Keza 647 sayılı Cezaların infazı Hakkında Yasanın 4. maddesinin son fıkrasında da "sırf askeri suç" deyimine yer verilmiş ancak, ne olduğu açıklanmamıştır.
 
Bu konuda öğretide yer alan görüşlerde "sırf askeri suç" kavramının yasalarda tarifi yapılmamakla birlikte; sırf askeri suçtan söz edebilmek için "fiilin kısmen veya tamamen başka bir kanunda suç olarak öngörülmemiş olması" koşulunun gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir (Sahir ERMAN, Askeri Ceza Hukuku, sh. 153 ve devamı; Ayhan ONDER, Ceza Hukuku Umumi Hükümler, Cilt:3, sh. 154/155). Buna göre, İtalyan Askeri Ceza Yasasının 37. maddesinde belirtildiği üzere, kurucu unsurlarları itibariyle genel Ceza Yasasında yer alan suçlar arasında ne kısmen ne de tamamen öngörülmeyen, yalnızca askeri Ceza Yasasında unsurları öngörülüp düzenlenen suçlar "sırf askeri suç" sayılacak, ancak Askeri Ceza Yasasında yer alan bir suçun kurucu unsurlarının hepsi veya bir kısmı genel Ceza Yasasında öngörülmüşse asker kişi tarafından işlenmiş olsa da "görünüşte askeri suç" olup "sırf askeri suç" sayılamayacaktır.
 
"Sırf askeri suç" kavramı konusu Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 20.6.1975 gün ve 6/4 sayılı kararında incelenmiş olup, öğretiden farklı olarak unsurlarının tamamı ya da bir kısmı TCY.da yer alan askeri suçların bazılarının da "sırf askeri suç" olabileceği kabul edilmiştir. Bu kararda sırf askeri suç"; "Unsurlarının tamamı veya bir kısmı TCK.da yer alan askeri suçlardan hangilerinin "sırf asken suç" olabileceği konusuna gelince: Burada gözönünde tutulması icap eden ölçü, askeri menfaat ve gereklerin korunması olacaktır.
 
Bütün askeri suçlar bu hususu sağlamaya yönelik olmakla beraber, Askeri Ceza Kanunun 3. bap 5. faslında yer alan ve "Askeri İtaat ve inkıyadı bozan" suçlar başlığı altında düzenlenmiş bulunan askeri suçlarda, askeri menfaat ve gereklerin özellikle ve doğrudan doğruya korunması amacının güdüldüğü görülür. Bu nedenle unsurlarının tamamı veya bir kısmı TCK.da yer alsa bile askeri suçlardan askeri itaat ve inkıyadı bozan suçları "sırf askeri suç" niteliğinde kabul etmek gerekmektedir." şeklinde açıklanmıştır.
 
Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun bu tanımı Ceza Genel Kurulunca da benimsenmiş ve 1.6.1987 gün ve 211/337 sayılı kararda bu tanıma aynen yer verilmiştir. Öte yandan uyuşmazlığa konu olan Askeri Ceza Yasasının 132. maddesi de yargısal kararlara konu olmuş ve Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.4.1949 gün ve 41 01/41 53 sayılı kararında ve yine Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 21.3.1975 gün ve 9/8 sayılı kararında söz konusu maddenin "sırf askeri suç" niteliğinde bulunmadığı kabul edilmiştir.
 
O halde, Askeri Ceza Yasasının 132. maddesinde düzenlenen suçun konusu hırsızlık olduğuna göre, bu suçun kurucu unsurlarının Türk Ceza Yasasında düzenlenen hırsızlık suçundan alındığı keza, Askeri Ceza Yasasının 3. bap 8. faslında yer alan bir suç olması itibariyle gerek öğretide, gerekse yargısal kararlardaki tanımlara göre "sırf askeri suç" sayılamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle Askeri Ceza Yasasının 132. maddesi uyarınca verilmiş bir mahkumiyet hükmü tekerrüre esas alınabilecektir. Çünkü, TCY.nın 87/3. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacak olan hüküm yukarıda da belirtildiği gibi "sırf askeri cürme" ilişkin olan hükümlerdir.
 
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
 
Yerel Mahkemece tekerrüre esas alınan sanığın önceki mahkumiyeti, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 29.3.1995 gün ve 56/39 sayılı kararı ile Askeri Ceza Yasasının 132. maddesi uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkindir. Bu hüküm uyarınca sanığın, cezasını 4.6.1995 tarihinde bihakkın çektiği ve 24.3.1996 tarihinde yargılama konusu suçu işlediğine göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle sair yönleri de usul ve yasaya uygun olan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 22.6.1999 günü tebliğ namedeki isteme uygun olarak oybirliği ile karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini