Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/11-147
Karar no: 1999/151
T:  08.06.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Vergi Usul Yasasına aykırı davranmak suçundan sanık Mustafa U..'nın 213 Sayılı Yasanın 344/6.maddesinin yollaması ile aynı Yasanın 359/1, TCY.nın 59, 647 Sayılı Yasanın 4 ve 5 nci maddeleri uyarınca 1.275.750.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezanın 24 eşit taksitte tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde tamamının tahsiline ilişkin Bulancak Asliye Ceza Mahkemesince verilen 8.5.1998 gün ve 57/88 Sayılı karar, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 14.4.1999 gün ve 2337/3585 Sayı ile;
"213 Sayılı Yasanın 13. maddesinde sayılı mucbir sebeplere veya kastı kaldıran diğer nedenlere dayanmadan kanuni defter ve belgelerini ibraz etmemesi şeklinde oluşan eylemi ile sanığın vergi kaybına sebebiyet verdiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek" tebliğname hilafına, oyçokluğu ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 18.5.1999 gün ve 79154 Sayı ile;
"213 Sayılı Kanunun 4008 Sayılı Kanun ile değişik 344 ve TCK.nun 2. maddeleri hükümlerine göre isnad olunan suçun oluşabilmesi için kastın varlığını ortaya koyacak vergi ziyaının mevcudiyeti gerekmekle, somut olayda sanığın istenilen defter ve belgeleri ibraz etmemesi ile vergi ziyaına sebebiyet vermiş olup olmadığı vergi inceleme raporu getirtilip uzman bilirkişiye tesbit ettirilerek neticesine göre hukuki durumunun taktir ve tayini gerekirken, eksik soruşturma sonucu yazılı biçimde hüküm kurulmuştur." biçimindeki gerekçe ile itiraz ederek, onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Sanığın vergi kaçakçılığı suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığına ilişkindir.
1994-1995 yılı hesaplarını incelemek üzere Usta Turizm Ticaret A.Ş.nin işyerine giden vergi denetmeninin, şirketin temsilcisi olan sanıktan kanuni defter ve diğer belgelerini istediği, işyerinin denetime müsait olmadığını bildirmesi üzerine düzenlenen 30.10.1996 günlü tutanak ile verilen 15 günlük süreye rağmen kendisinden istenen defter ve belgeleri Vergi Dairesi Müdürlüğünde vergi denetmenine götürüp teslim etmeyerek vergi kaçakçılığı suçunu işlediği iddiasıyla, sanık hakkında kamu davası açılmıştır.
Sanık, aşamalardaki savunmasında, kendisinden istenen defter ve belgeleri ibraz etmek için Vergi Dairesine müracaat ettiğini, suç işlemek kastı bulunmadığını savunmuştur.
Dosyada bulunan kanıtlardan 10.6.1996 günlü tutanakta; "Sanığın temsilcisi olduğu şirketin Katma Değer Vergisi için iade talebinde bulunması üzerine Vergi Denetmeninin şirketin işyerine gittiği, 1994-1995 yıllarına ait yasal defter ve belgelerin ibrazını istediği, işçi Yusuf Hendekçi'nin yerlerini bilmediğini beyan etmesi üzerine, istenilen defter ve belgelerin 8 gün içinde Bulancak Vergi Dairesi Vergi Denetmenleri çalışma odasına getirilmesi konusunda tebligat yapıldığı,
Karara dayanak yapılan 29.7.1996 günlü tutanakta; şirketin işyerine giden Vergi Denetmenine istenilen defter ve belgelerin ibraz edildiği, işyerinin çalışmaya müsait olmadığının şirketin temsilcisince belirtilmesi üzerine kendisine, 1 ay içinde Giresun Defterdarlığı Vergi Denetmenleri Başkanlığındaki çalışma yerine getirmesi koşuluyla defter ve belgelerin iade edildiği,
İddianameye dayanak yapılan 30.10.1996 günlü ve el yazısı ile düzenlenmiş tutanakta ise, mükellefin 1995 yılına ait hesaplarının incelenmesine ilişkin olarak defter ve belgelerin yazılı olarak istendiği, Bulancak İlçesinde Vergi Denetmenine tahsis edilen çalışma odasında bu defter ve belgelerin görevliye ibraz edildiği, ancak görevli denetmenin ilçedeki çalışma süresinin yetmemesi nedeniyle tamamlanamayan incelemeye Giresun Defterdarlığı Vergi Denetmenleri Bürosu Başkanlığındaki çalışma yerinde devam etmek amacıyla ödevli temsilcisine anılan defter ve belgeleri belirtilen yerde ibraz etmesi için mehil verildiği halde, bu hususu yerine getirmediği nedeniyle işyerine gidildiği ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle defter ve belgeleri ibraz edemediğini söyleyen sanığa, bunları 15 gün içinde belirtilen adrese getirmesi için mehil verildiği,
Aynı tarihli ve matbu olup boş yerleri elle doldurulmuş diğer bir tutanakta da, "Şirketin belirtilen adresine gidildiği, kanuni temsilciden 1995 yılına ait hesapların incelenmesine esas olmak üzere belirtilen yıla ait defter ve belgelerin ibrazının istendiği, temsilcinin, işyerinin müsait olmaması nedeniyle incelemenin dairede yapılmasının daha uygun olacağını belirtmesi üzerine kendisine, şirkete ait defter ve belgeleri dairede Vergi denetmenine ibraz etmek üzere 15 günlük mehil verildiği" belirtilmektedir.
213 Sayılı Yasanın 4008 Sayılı Yasa ile değişik 344. maddesinde vergi kaçakçılığı suçu "mükellef veya sorumlu tarafından kasten vergi ziyaına sebebiyet verilmesi" olarak tarif edilmişti. Yine aynı maddede, kastın varlığının ispat külfetinin iddia edene ait olduğu belirtilmiş, maddenin 1-6 ncı bentlerinde yazılı hallerden herhangi biri ile vergi ziyaına sebep olunması halinde kastın varlığının kabul edileceği hükme bağlanmıştı.
29 Temmuz 1998 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4369 Sayılı Yasa ile 213 Sayılı Yasanın 359. maddesi 1.1.1999 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş, kaçakçılık suçları ve cezaları başlıklı bu maddenin (a) fıkrasının 2 nci bendinde, değişiklikten önceki 344.ncü maddenin 6 numaralı bendine paralel, "Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler (Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi gizleme demektir)  ... altı aydan üç yılı kadar hapis cezası hükmolunur." ibaresine de yer verilmek suretiyle, kaçakçılık suç ve cezalarına ilişkin yeni bir düzenleme yapılmıştır.
Değişiklikten önceki 344 ncü maddenin 6 ncı bendinde de yer alan bu hükme göre, suçun oluşması için, defter veya belgelerin inceleme sırasında ödevli veya temsilcisi tarafından görevliye ibraz edilmemiş olması gerekmektedir. Yine değişiklikten önceki haliyle 344 ncü maddedeki kaçakçılık suçunun oluşması için vergi ziyaına neden olmak; ön koşul olarak aranmakta iken, bu husus yeni düzenlemede vergi kaçakçılığı suçunun koşulu olmaktan çıkarılmış ve 4369 Sayılı Yasa ile değişik 344. maddede yaptırımı vergi para cezası olan yeni bir suç türü olarak düzenlenmiştir.
Yukarda özetlenen tutanak içeriklerine göre, somut olayda sanık, temsilcisi olduğu şirkete ait defter ve belgeleri incelenmek üzere önce şirkete ait işyerinde vergi denetmenine ibraz etmiş, işyerinin incelemeye müsait olmadığı belirtilerek suça konu defter ve belgelerin Bulancak İlçesinde Vergi Denetmenine tahsis edilen çalışma odasına götürmesinin kendisine bildirilmesi üzerine, defter ve belgeleri oraya götürmüş ise de, bu defa denetmence, kendisine, İlçedeki çalışma süresinin bitmesi nedeniyle, bunları 15 gün içinde Giresun Defterdarlığında Vergi Denetmenleri Bürosu Başkanlığına ait çalışma odasına götürmesi gerektiği söylenmiştir. Görüldüğü gibi, sanık, suça konu defter ve belgeleri hem işyerinde, hem de Bulancak İlçesindeki çalışma yerinde Vergi Denetmenine ibraz etmiştir. Bu durumda vergi kaçakçılığı suçunun oluşması için, değişiklikten önce 344 ncü maddenin 6 ncı bendinde, değişiklikten sonra 359 ncu maddenin (a) fıkrasının 2 nci bendinde aranan maddi ögenin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan TCK.nun 45. maddesinde "Cürümde kastın bulunmaması cezayı kaldırır" hükmü yer almaktadır. Failin bir şeyi yapması veya yapmamasının neticesi olan bir fiilden dolayı kanunun o fiile ceza tertip ettiği haller dışında, suçun manevi ögesi olan kastın bulunmadığı hallerde sanık cezalandırılamaz. Somut olayda sanığın suç kastıyla hareket ettiği de söylenemez.
Şu hale göre; sanığın, eylemiyle, vergi ziyaına sebep olup olmadığının saptanması yönünden soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunmadığından, Başsavcılık itirazının, sanığa atılan suçun maddi ve manevi ögeleri itibariyle oluşmaması nedeniyle, bu değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının yukarda saptanan değişik gerekçeyle KABULÜNE, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 8.6.1999 günü oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43
  • Beraat sonrası yurtdışı çıkış yasağı kaldırma sorunu 
  • 16.04.2024 15:18


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini