 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas no: 1999/10-133
Karar no: 1999/142
T: 25.05.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Teşekkül oluşturarak eroin imal etmek suçundan sanıklar Sıddık B... ve Sait D...'ın TCK.nun 2/2.maddesi hükmü gözönünde tutularak 3679 sayılı yasayla değişik TCK.nun 403/1-2, 404/son ve 59.maddeleri uyarınca sonuçta 8 er yıl 4 er ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, haklarında TCK.nun 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına, eroin imalinde kullanıldıkları anlaşılan malzemelerin zoralımına,
Aynı suçtan sanıklar Mehmet M..., Nizamettin O... ve Mehmet Mahfuz D...'ın delil yetersizliğinden beraatlerine ilişkin Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesince verilen 22.2.1992 gün ve 325/285 sayılı karar, C.Savcısı ve sanıklar vekillerinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10.Ceza Dairesince 18.11.1992 gün ve 11176/11899 sayı ile;
1- TCK'nun 2/2 madde hükmüne aykırı olarak hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 3756 sayılı Yasa ile değişik TCK'nun 403.madde yerine anılan yasanın yürürlükten kaldırılmış bulunan maddesinin tatbiki suretiyle sanıklar Sait D... ile Sıddık B... hakkında fazla ceza tayini,
2- Uyuşturucu kaçakçısı oldukları x ajan tarafından bildirilen sanıklar M.Mahfuz D..., Orhan D... ile Nizamettin O...'ın faaliyetlerini bir süre takip eden narkotik şube elemanları suç tarihinde Küçükçelikli köyü mezraında eroin imaline başladıklarını belirleyerek anılan mezraya yaptıkları baskında suç yerinden kaçmaya çalışırken yakalandıkları bildirilen M.Ali S..., Zeki ve Sıddık; yoğun asit anhidrit kokusu belirlenen Mehmet M...'nun yayla evinde, M.Mahfuz, Sait ve Nizamettin'in eroin imal ettiklerini belirterek yapılan işin safhalarını teferruatlı olarak anlatıp suçta kullanılan çok sayıda suç eşyaları ile kimyasal maddeler, alet edevatlarla eroin ile morfinin bulunduğu yerleri göstermişler,anılan eşya ve maddelerin tümü sanık M.M...'nun yayla evi ve yakınında arazide elde edilmiş olup, tesirden uzak ilk anlatımlarında; M.Mahfuz, Nizamettin ve M.M...'nun baştan beri olayın ve eylemin içinde bulunduğunu bildiren ve C.Savcılığında bu ifadeyi reddeden sanıklar baskı ve zordan sözetmedikleri gibi, dinlenen zabıt mümzileri de zabıt kapsamını tekrarlayıp olayı ve oluşu doğrulamış anılan sanıklara da baskı yapılmadığını bildirdikleri, 14.8.1989 tarihinde haklarında gıyabi tevkif kararı çıkartılan ve uzun süre aramalara rağmen bulunamayan sanıklardan M.Mahfuz'un 29.3.1991 tarihinde İstanbul'da güvenlik mensuplarına 5 kg. eroini satarken suç üstü yakalanıp hakkında bu suçtan kamu davası açıldığı, Yaprak Kim.Tıb.alet firmasından olay öncesi iki ayrı tarihte (40+10 litre) eter satın alan sanığın bu kimyasal maddeyi nerede kullandığını izah edemediği, yine aynı tarihte hakkında gıyabi tevkif kararı alınan ve 23.3.1992 tarihinde bulunan sanık Nizamettin O...'ın kokain kullanma suçundan İstanbul'da tutuklu bulunduğu bildirildiği, M.M...'nun da aralarında akrabalık bağı bulunduğu belirlenen diğer sanıkları tanımadığını beyan ettiği nazara alındığında, anılan sanıkların kişilikleri ve suç işleme eğilimleri hakkında kanaat sahibi olmanın mümkün bulunduğu beyanlarında samimi olmadıkları gözetilmeksizin;
Oluş ve olayı serbest iradeleriyle izah eden sanıklar Sıddık, Sait, Zeki ve M.Ali S...'un ilk ifadeleri sanık Sıddık ile Sait'in mahkumiyetlerinde yeterli delil sayıldığı halde M.Mahfuz, Nizamettin ve M.M... yönünden atfı-cürüm olarak kabul edilerek ifadelerin bütünlüğüne ve oluşa ters düşen gerekçelerle beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 31.12.1998 gün ve 780/343 sayı ile;
(2) nolu bozma nedenine sanıklar Nizamettin O.. ve Mehmet M... yönünden uyarak her iki sanığın mahkûmiyetine, diğer sanık Mehmet Mahfuz D... yakalanamadığından davasının tefrikine karar vermiştir.
(1) nolu bozma nedenine karşı, "3756 sayılı Yasa ile değişik TCK.nun 403/1-6-7, 405/2 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları halinde sanıklara verilecek hürriyeti bağlayıcı ceza 12 yıl 6 ay ağır hapistir. Ayrıca yanında para cezası da bulunmaktadır. Bu nedenle mahkememizce yapılan uygulama, TCK.nun 2/2. maddesi gözönüne alındığında sanıkların daha lehinedir." biçimindeki gerekçe ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanıklar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının, direnme hükümlerinin değişik nedenle ve sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulması koşuluyla bozulmasını isteyen 19.4.1999 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü .
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar Sıddık B... ve Sait D...'ın teşekkül oluşturarak eroin imal etmek suçundan TCK.nun 403/1-2, 404/son ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık TCK.nun da 3679 ve 3756 sayılı Yasalarla yapılan değişiklikler gözönünde tutulmak suretiyle sanıklar lehine olan hükmün belirlenmesine ilişkindir.
Bir suçun işlendiği zamandaki yasa ile sonradan yürürlüğe giren yasa birbirinden farklı olduğu takdirde sanık hakkında TCY.nın 2. maddesi gereğince lehe olan yasa uygulanmalıdır.
Gerek öğreti ve gerekse uygulamada hakim olan görüşe göre, lehe yasanın tesbiti için; suç tarihinde yürürlükte bulunan yasa ile sonradan yürürlüğe giren yasa tüm hükümleri ile birlikte uygulanmalı, kesin olarak lehe olanı belirlemek mümkün olduğunda o uygulanmalıdır.Bu belirlemenin mümkün olmadığı ahvalde her iki yasanın sadece lehe olan hükümlerinin alınıp uygulanması mümkün değildir. Bu husus 23.2.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında; "Fiilin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise, hükümleri sanığın daha lehine olan kanunun tatbiki lazım geleceğini gösteren ikinci maddenin ihtiva ettiği kati esaslar nazara alınarak mütalâa etmek iktiza eyleyeceğine ve metni maddede yazılı filin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanunun hükümleri cümlesindeki (kanun) kelimeleri bütün şumul ve vüsati manasiyle hüküm ifade edip yeni ve eski kanun hükümlerinin birbiriyle karıştırılmaması lazım geleceği ve tatbikat sahasında her iki kanunun mukayesesi yeni kanundanb evvel işlenen suçlar hakkında evvela meriyetten kaldırılmış olan kanuna nazaran tatbiki icap edecek ceza tayin ve ondan sonra fiilin yeni kanunda gösterilen cezası da hesap olunmak suretiyle hasıl olacak neticeye göre hangisi lehte ise, onun tatbiki icap eder" biçiminde ifade edilmiştir.
Suçun işlendiği 2.8.1989 tarihinde yürürlükte bulunan TCK.nun 403 ncü maddesi 1 ve 2 nci bentlerine göre; bireysel olarak eroin imal etme suçunun karşılığında müebbet ağır hapis, aynı suçun teşekkül oluşturarak işlenmesi halinde ise, maddenin 5.bendinin 3.prağrafı uyarınca idam cezası verilmek gerekiyordu. Suç tarihinden sonra 29.11.1990 gün ve 20710 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3679 sayılı Yasanın 27 nci maddesiyle 403 ncü maddenin muhtelif bentlerinde yer alan tüm "idam" cezası tabirleri "müebbet ağır hapis" olarak değiştiriliş, teşekkül oluşturarak eroin imal etme suçunun karşılığı da müebbet ağır hapis cezası olarak belirlenmiş idi. Yine suç tarihinde yürürlükte bulunan ve 3679 sayılı Yasa ile değişikliğe uğramayan, TCK.nun 404 ncü maddesinin 3 ncü bendinin son parağrafına göre, cürüm haber alındıktan sonra cürmün meydana çıkarılmasına veya şeriklerinin yakalanmasına hizmet ve yardım eden kimseler hakkında müebbet ağır hapis cezası yerine 10 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası verilebilmekte, diğer cezalar yarıya indirilebilmekte idi. Suç tarihinde yürürlükte bulunan haline göre daha lehde olduğunda kuşku bulunmayan 3679 sayılı Yasa ile değişik TCK.nun 403. maddesinin 1 ve 2 nci bentleri ile 404. maddesinin 3.bendinin son parağrafı uyarınca uygulama yapıldığında; direnmeye konu suça verilecek özgürlüğü bağlayıcı ceza 10 yıl ağır hapistir.
14.6.1991 gün ve 20901 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3756 sayılı yasanın 6 ncı maddesiyle değişik TCK.nun 403. maddesinin 1, 6 ve 7.bentlerine göre teşekkül halinde eroin imal edenlere, bu değişiklikten önceki müebbet ağır hapis yerine 30 yıl ağır hapis cezası vermek gerekmekte ise de; 3756 sayılı Yasanın 7 ve 8 nci maddeleri ile TCK.nun 404 ve 405 nci maddeleri yeniden düzenlenmiş ve önceden 404 ncü maddenin 3 ncü bendinin son parağrafında yer alan indirim hükmü, yeni düzenlemede 405 nci maddenin 2 nci fıkrasına aktarılmıştır. Önceki hükmün aksine, halen yürürlükte bulunan bu fıkranın uygulanması sırasında tür ve miktar ayırımı yapılmaksızın verilen tüm cezalar yarı oranında indirilecektir. Bu durumda teşekkül halinde uyuşturucu madde imal etmek suçuna katılan ve indirime müstehak sanığa, 3756 sayılı Yasa ile değişik TCK.nun 403 ncü maddesinin 1, 6 ve 7 nci bentleri ile 405 nci maddesinin 2 nci fıkrasının uygulanması sonucu verilecek özgürlüğü bağlayıcı ceza ise, 15 yıl ağır hapis olup, bu miktar önceki uygulamaya göre daha aleyhedir.
Bu itibarla, TCK.nun 2 nci maddesini de gözönünde tutup yazılı biçimde uygulama yapan Yerel mahkeme kararında bu yönden bir isabetsizlik bulunmadığından sanıklar Sıddık B... ve Sait D... hakkındaki direnme hükümleri onanmalı, diğer sanıklar Nizamettin O...ve Mehmet M...hakkındaki (2) nolu bozmaya uyulduğundan, bu iki sanık bakımından temyiz incelemesi yapmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Sanıklar Sıddık B... ve Sait D... haklarındaki direnme hükümlerinin, sair yönlerden de usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, isteme aykırı olarak ONANMASINA,
2- Sanıklar Nizamettin O...ve Mehmet M... hakkındaki (2) nolu bozmaya uyulduğundan bu sanıklar bakımından temyiz incelemesi yapmak üzere dosyanın, istem gibi, Özel Daireye gönderilmesine, 25.5.1999 günü oybirliği ile karar verildi.