 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/6-261
Karar No: 1998/333
Tarih: 27.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMYİZİN SİRAYETİ
DİRENMEDE SİRAYET
KARAR ÖZETİ: CYY.nın 325. maddesi, Lehe bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa da sirayet edeceğini öngörür.
Bozma kararına uyulmadığı takdirde hakkında hükmü temyiz etmeyen sanığa diğer sanığın temyizinin sirayeti mümkün olmadığından "ilk kararı temyiz etmeyen sanığın direnme kararını temyiz etmesi" olanaksızdır.
(1412 s. CMUK. m. 325)
Sanıklar Bülent ile Serdar'ın hırsızlık malı satın almak suçundan cezalandırılmalarına ilişkin (Ayvalık AsliyeCeza Mahkemesi)nce verilen 31 .10.1996 gün 124/462 sayılı hükmün sanık Bülent vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı incelen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 22.12.1997 gün ve 12749/12792 sayı ile;
"1- Sanığın sübuta eren eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı madde ile uygulama yapılması,
2- Kabule göre de, a) TCK.nun 512/1. maddesinde öngörülen ağır para cezası nın misli artırmaya tabi tutulamayacağının gözetilmemesi,
b) TCK.nun 512. maddesi ile tayin olunacak sonuç cezanın asıl fiile verilecek temel cezanın üçte birini geçemeyeceği hükmünün ne suretle gözetildiğinin karar yerinde açıklanmaması" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 2.4.1998 gün ve 46/116 sayı ile kabule göre yapılan bozmanın (a) bendine uymuş, diğer bozma nedenlerine ise "Aracın sanıklar tarafından çalındığına dair kanıt bulunmadığı ve hüküm olunan cezanın, alet kullanılarak yapılan hırsızlık suçunun cezasının üçte birinden az olduğu" gerekçesiyle direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi bu kez sanık Serdar vekili tarafından istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istemli 10.9.1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulun'ca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Sanıklar Bülent ile Serdar'ın hırsızlık malı satın almak suçundan cezalandırılmalarına ilişkin Yerel Mahkeme kararı, sanık Bülent vekilinin temyizi üzerine aleyhe yönelik vasıf değişikliği ve kabule göre de cezanın hesaplanmasındaki hata nedeniyle, bu sanık yönünden bozulmuştur. Bozmadan sonra 17.3.1998 günlü oturumda verilen iki nolu ara kararı ile, bozma sanık Bülent ile ilgili olduğundan sanık Serdar'ın çağrılmasına yer olmadığına karar verildiği halde, bir sonraki oturumda bozma kararı CMUY.nın 325. maddesi uyarınca hükmü temyiz etmeyen sanık Serdar'a teşmil de edilmeden, bu sanık hakkında da, aleyhteki bozmaya karşı direnildiği belirtilerek yeniden mahkumiyetine karar verilmiştir. Direnme kararı, ilk hükmü temyiz etmeyen sanık Serdar vekili tarafından temyiz edilmiş, bu hükme karşı sanık Bülent vekili tarafından temyiz davası açılmamıştır.
Esasın görüşülmesine geçmeden önce, ilk hükmü temyiz etmeyen sanığın direnme kararını temyize yetkisi bulunup bulunmadığı Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27/1. maddesi uyarınca "ön sorun" olarak ele alınıp öncelikle bu hususun incelenmesine karar verilmiştir.
Temyiz incelemesinin yapılabilmesi için kural olarak süre ve istek koşulları nın yerine getirilmesi gerekir. Sanıklardan birinin talebi, diğer sanıkların da isteği yerine geçemez. İlgililer tarafından kanun yoluna başvurulmadığı takdirde hüküm kesinleşecektir. Ancak yasa koyucu, temyiz etmeyen sanıkların, hükmü temyiz edenlerden daha ağır bir ceza ile cezalandırılmasını önlemek, adli yanılgılara engel olmak ve adaleti sağlamak için genel kuraldan ayrılmış, temyiz isteminde bulunulmuş gibi inceleme yapılmasında yarar görmüş ve "bozmanın sirayetini" kabul etmiştir. CMUY.nın 325. maddesi uyarınca, "cezanın uygulanmasında kanuna aykırılık nedeniyle hüküm bozulduğu takdirde, temyiz etmeyen sanıklar dahi temyiz isteminde bulunmuş gibi hükmün bozulmasından yararlanacaklardı r."
Hükmü temyiz etmeyen sanık, bozma kararının sonucundan yararlanacağı için, öncelikle bozmaya uyulması ve cezanın uygulanmasında temyiz eden sanık lehine yeni bir karar verilmesi zorunludur. Lehe bozma bu takdirde, adaleti sağlamak amacıyla hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayet ettirilecektir. Önceki kararda direnilmesi halinde, sirayetten söz edilemez. Aksi takdirde temyiz davası açan sanık için kabul edilmeyen bir bozma nedeninin, yasa yoluna başvurmayan sanık lehine kabulü gibi bir sonuca ulaşılacaktır. Bu sonuç ise, temyiz edenin aleyhine, temyiz etmeyenin lehine olup çelişkili bir uygulamaya neden olacağından sirayet müessesesinin amacına aykırıdır. Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararları (Or. 12.7.1948 gün 163/121 sayılı, 7.12.1987 gün 322/588 sayılı, 3.12.1990 gün 218/322 sayılı kararları) ve öğreti de (Or. Prof. N. Kunter, Muhakeme Hukuk Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, No: 546) bu doğrultudadır.
Bu itibarla, bozma kararına uyulmadığı takdirde bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayeti mümkün olmadığından, ilk kararı temyiz etmeyen sanığın direnme kararını temyiz etmesi olanaksızdır.
İncelenen dosyada, sanık Serdar hakkında verilen ilk hüküm temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir. Sanık Bülent vekilinin temyizi üzerine hüküm, suç vasfındaki yanılgı nedeniyle aleyhe bozulmuş ve bozmaya karşı direnilmiştir. Kabule göre yapılan bozma, bilgi verme, yol gösterme niteliğindedir. Esasa ilişkin olarak bozmaya uyulmaması nedeniyle, son kararda sanık Serdar hakkında yeniden kurulan hüküm hukuki değerden yoksundur. Hukuki değerden yoksun olan hükmün, olağan yasa yoluyla incelenmesi mümkün değildir.
Sanık hakkındaki ilk hüküm kesinleştiğinden ve son karar da hukuki değer taşımadığından, sanık vekilinin temyiz inceleme isteğinin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle sanık Serdar vekilinin temyiz inceleme isteğinin (REDDİNE), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına (TEVDİİNE), 27.10.1998 günü tebliğ namedeki görüşe aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.