 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/6-234
Karar No: 1998/327
Tarih: 20.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÖN SORUN ( Soruşturmanın Genişletilmesi Yönündeki Karşı Oyun Ele Alınıp Çözümlenmesinden Sonra Oylama Yapılması Gereği )
- SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİ YÖNÜNDEKİ KARŞI OY ( Ön Sorun )
- DAVANIN ESASI HAKKINDA NİHAİ OYLAMA YAPILMASI ( Azınlık Oyu Nihai Oy Olmadığından Soruşturmanın Genişletilmesini İsteyen Üyenin Davanın Esası Hakkında Oy Kullanmasının Sağlanması )
- AZINLIK OYU ( Nihai Oy Olmadığı-Azınlık Oyunu Oluşturan Üyenin Davanın Esası Hakkında Oy Kullanmasının Sağlanması )
1412/m.384
765/m.510,522,504/3
DAVA : Sahtecilik, güveni kötüye kullanmak, dolandırıcılık suçlarından sanıklar N.Ç. ile A.A.nın beraatlerine ilişkin İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen 16.2.1998 tarih, 90/15 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 4.6.1998 tarih, 5952/5863 sayı ile;
"Sanıkların eylemlerinin ayrı ayrı dolandırıcılık suçlarını oluşturduğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden, "sanıkların TCY'nin 510, 522. maddeleri ile cezalandırılması gerektiği" ve "bilirkişi heyetleri arasındaki tutarsızlığın giderilmesi için yeni bir bilirkişi kurulunun görevlendirilmesi gerektiği" karşı oyları ile oyçokluğuyla bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı 7.7.1998 tarih, 397888 sayı ile;
"1- Soruşturmanın genişletilmesi yolundaki karşı oyun, CUMK'nun 384. maddesine göre mesele olarak ele alınıp çözümlenmesinden sonra oylama yapılması gerekirken, bu işlemin yapılmaması yasaya aykırıdır.
2- Sanıkların, bankadan para çekme işlemlerini müdahilin rızasıyla yaptıklarına dair savunmalarının aksi kanıtlanamamıştır. Ancak, katılanın rızası üzerine bankadan çekilen 21.785 USA Dolar sanıkların üzerinde kalmış olup, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu oluşturmuştur" gerekçesiyle itiraz ederek hükmün bu nedenle bozulmasını talep etmiştir.
Dosya birinci başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Güveni kötüye kullanmak, dolandırıcılık ve sahte evrak düzenlemek suçlarından açılan davada sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, "sanıkların TCY'nin 504/3, 522. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerekirken, beraatlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden, bir üyenin "sanıkların TCY'nin 510, 522. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları" ve bir üyenin de "bilirkişi raporları arasındaki tutarsızlığın giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması" gerektiği karşı oyları ile ve oyçokluğu ile bozulmuş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığı'nca itirazda bulunulmuştur.
Çözümlenecek sorun; soruşturmanın genişletilmesi yolundaki karşı oyun, CUMK'nin 384. maddesine göre mesele olarak ele alınıp çözümlenmesinden sonra oylama yapılması gerekip gerekmediği ile suç vasfının tayinine ilişkindir.
İtiraza konu Özel Daire kararında üç değişik oy kullanılmıştır. 1. grubu oluşturan başkan ve iki üye, sanıkların eylemlerinin dolandırıcılık suçunu oluşturduğu", ikinci grubu oluşturan bir üye, "sanıkların eylemlerinin TCY'nin 510,522. maddelerine uygun bulunduğu", üçüncü grubu oluşturan bir üye de "soruşturmanın genişletilmesi gerektiği" yönünde oy kullanmışlardır.
Özel Daire'ce, soruşturmanın genişletilmesi gerektiği yönündeki oy, nihai oy kabul edilerek oyçokluğu ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Ceza Genel Kurulu'nun 27.12.1982 tarih, 196/523, 4.10.1993 tarih, 217/223, 6.2.1995 tarih, 360/10, 20.10.1998 tarih, 201/328 sayılı kararlarında belirtildiği gibi, CMUY'nin 256, 381, 384, 385. maddelerinde son kararın verilmesini sağlamaya yönelik, "müzakere, rey verme, reylerin dağılması, reylerin toplanması" ile ilgili kurallar yer almaktadır. Hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan yan ( tali ) sorunların öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son ( nihai ) kararın verilmesi gerekmektedir.
Soruşturmanın genişletilmesi, CMUY'nin 384. maddesinde, yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, 385. maddeye göre kendisine yakın olan oya ilave edilebilecek nihai nitelikteki oylardan değildir. Bu nedenle, soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, 384. madde uyarınca öncelikle oylanmalı, oylama sonucu azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin katılımı ile davanın esası hakkında nihai oylama yapılmalıdır.
Uyuşmazlık konusu dosyada, Özel Daire çoğunluğu kararın bozulması yönünde oy kullanarak esasa ilişkin görüşlerini açıklamışlardır. Azınlık oyunu oluşturan bir üye ise, soruşturmanın genişletilerek bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden inceleme yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu görüş, CMUY'nin 384. maddesi uyarınca çözülmesi gereken bir ön sorundur. Soruşturmanın genişletilmesini isteyen üye, "maddi olayın aydınlığa kavuşmadığını, sübut, vasıf ve ceza yönünden karar veremediğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra bu konuda kesin yargıya ulaşabileceğini" söylemektedir. Azınlık oyu, nihai oy niteliğinde olmadığı için, soruşturmanın genişletilmesini isteyen üyenin, CUMK'nin 384. maddesi uyarınca davanın esası hakkında oy kullanması sağlandıktan sonra hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla, itirazın öncelikle bu nedenden dolayı kabulü ile yukarıda açıklanan emredici usul kurallarına aykırı olarak verilen Özel Daire bozma kararının sair yönleri incelenmeksizin kaldırılmasına karar verilmelidir. Verilen kararın niteliğine göre de bu aşamada, diğer itiraz nedenlerinin görüşülmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, hukuken yok hükmünde bulunan Özel Daire bozma kararının kaldırılarak işin esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın 6. Ceza Dairesi'ne gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 20.10.1998