Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/4-162
K:1998/225
Tarih: 16.6.1998

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
GÖREVİ İHMAL SUÇU
KARARA İTİRAZ MERCİİ
BOZMADAN SONRA SON SÖZ
 
KARAR ÖZETİ: 1- B.... İlçe İdare Kurulu kararıyla memur olan sanığın TCY'nın 230. maddesi uyarınca cezalandırılması istenmiş, bu karara İl İdare Kurulu'na itiraz edilmiştir. Oysa MMKnun 6. maddesi yürürlükten kalktığından, aynı yasanın ek 1. maddesi ilçe İdare Kurulu kararlarının res'en ya da itirazen ilçenin bağlı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesi tarafından hükme bağlanacağını amirdir.
İtiraz nedeniyle henüz kesinleşmeyen lüzumu muhakeme kararı karşısında dosyanın görevli Bölge İdare Mahkemesine gönderilerek sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerekir.
2- Bozmaya ne diyeceği önce sanıktan sonra C. Savcısından sorulup sanığa bir daha son diyeceklerinin sorulmaması savunma hakkının kısıtlanması ve CYUY'nın 251. maddesinin buyurucu hükmüne aykırıdır.
 
(1412 s. CUMK. m. 251)
(115 s.MMK.m.6)
 
Görevi savsama suçundan sanık Fırat'ın beraatine ilişkin (Bozkır Asliye Ceza Mahkemesi)'nceverilen 7.2.1996 gün ve 53/11 sayılı hükmün C. savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesi 19.3.1997 gün ve 1428/2062 sayı ile,
 
"1.7.1994 günü yürürlüğe giren 4005 sayılı Yasa uyarınca dosyanın, ilçenin bağlı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesine gönderilerek ilçe İdare Kurulu kararının 2. derecede incelemesi yaptırılıp kesinleşmesi sağlandıktan sonra yargılama yapmak gerekirken, kesinleşmemiş olan son soruşturmanın açılması kararına dayanılarak hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozmuş.
 
Yerel Mahkeme 28.5.1997 gün ve 15/31 sayı ile,
 
"ilçe İdare Kurulu kararının İl İdare Kurulunca itirazen inceleneceğine ilişkin hüküm iptal edilmişse de, idarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolu açık olup sanık bu yola başvurmamıştır. Sanığın yargılanmasına 4005 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce başlanmış ve sanık, Bölge İdare Mahkemesine dava açmamıştır. Bu nedenle, sanık hakkındaki lüzumu muhakeme kararı kesindir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
 
Bu hüküm de Yargıtay'ca incelenmesi C. savcısı tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istemli 7.5.1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
 
Dosya içeriğine göre,
 
1- B     ilçe İdare Kurulunun 11.5.1994 gün ve 4 sayılı kararı ile, Belediye Hesap İşleri Müdürü olan sanığın görevi ihmal suçunu işlediği iddiasıyla TCY. nın 230. maddesi uyarınca cezalandırılması için yargılanmasının gerekliliğine karar verilmiştir. 25.5.1994 günü tebliğ olunan karara, sanık tarafından 30.5.1994 günü itiraz edilmiş Konya Valiliği İdare Kurulu 9.6.1994 gün ve 239/100 sayılı ile, Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatın 6. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı görülerek iptali nedeniyle inceleme yapılamayacağından dosyayı C. savcılığına göndermiş, dosyanın havalesi üzerine Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanığın beraatine karar verilmiştir.
 
Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkatın 6. maddesinde yer alan "bir meclisin kararı, aleyhindeki itiraz mafevki mecliste tetkik edilir." İbaresi Anayasa Mahkemesinin 27.2.1992 gün ve 26/11 sayılı kararı ile Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmiş olup bu karar, Resmi Gazetede yayınlandığı 23.11.1992 tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmiştir. Böylece İl İdare Kurullarının,İlçe İdare Kurulu kararlarını Yasa gereği re'sen inceleme veya bu kararlara karşı yapılacak itirazları karara bağlama görevi sona ermiştir. Oluşan yasal boşluk, 1.7.1994 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4005 sayılı Yasa ile doldurulmuş, MMHK. 'a eklenen EK 1. madde ile, İlçe İdare Kurulu kararlarının re'sen veya itirazen o ilçenin bağlı bulunduğu Bölge İdare Mahkemesi tarafından inceleneceği hükme bağlanmıştır.
 
Somut olayda, B İlçe İdare kurulunca verilen yargılamanın gerekliliği kararına sanık tarafından itiraz edilmiş ve bu karar kesinleşmediği halde Yerel Mahkemece, yargılamaya devam olunarak karar verilmiştir. İtiraz edilmesi nedeniyle henüz kesinleşmemiş olan İlçe İdare kuruluna dayanılarak yargılama yapılamaz. Bu nedenle, dosya ilçenin bağlı bulunduğu bölge idare mahkemesine gönderilerek ilçe idare kurulu kararına karşı yapılan itirazın incelenmesi sağlanmalı, itiraz reddolunarak ilçe idare kurulunun yargılamanın gerekliliği kararının kesinleşmesi halinde yargılama yapılmalıdır. Bu nedenle direnme hükmü isabetsiz olup bozulmasına karar verilmelidir.
 
2- Öte yandan 28.5.1997 günlü oturumda, Yargıtay bozma kararı okunduktan sonra sırasıyla sanık ve C. savcısından bozmaya ilişkin görüşleri alınmış, başkaca bir işlem yapılmadan duruşmaya son verilmiştir.
 
Oysa, CMUY. nın 251. maddesi uyarınca ". . .en son söz sanığındır." Bu hüküm gereğince duruşma, mutlaka, sanığın son sözü ile sona erecektir. Savunma hakkına ilişkin olan bu ilke hiçbir şekilde ihmal edilemez ve uygulanmasından vazgeçilemez. Son söz sanığa verilerek, kendisinden önce dinlenenlere karşı diyecekleri sorulmalı, savunması saptanmalıdır. Sanığa son sözü sorulduktan sonra başka bir işlem yapıldığında, sanıktan yeniden son diyecekleri sorulmalıdır. Savunma hakkı ile yakından ilgili olan ve emredici nitelikte bulunan bu hükme uyulmaması yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
 
Gerek bozmadan önce, gerekse bozmadan sonra aynı usul hükümleri uygulanacağından, "son sözün sanığa verilmesi" kuralı bozma sonrası yargılamada da aynen uygulanacaktır. Yargıtay bozma kararı ile son soruşturma aşaması geri döndüğünden, "son soruşturmanın sanığın son sözü ile sonuçlandırılması" mutlak usuli zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
 
Bu itibarla, incelenen dosyada "son söz" sanığa verilmeyerek CMUY. nın 251. maddesine aykırı davranıldığından hükmün bu nedenle de bozulmasına karar verilmelidir.
 
SONUÇ: Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda açıklanan usuli nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 16.6.1998 günü tebliğnamedeki düşünceye kısmen uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini