 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/3-339
Karar No: 1999/18
Tarih: 09.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Ormanda işgal ve faydalanmada bulunmak suçundan sanık Ramazan K...'un,O.Y.nın 93/1-3, TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kartal 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 12/12/1994 gün ve 85/1049 sayılı hükmün sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen 3. Ceza Dairesi 01/06/1995 gün 5572/7079 sayı ile;
"1- CMUK.nun 135. maddesi gereğince sanığa yasal hakları hatırlatılmadan sorgusunun yapılması,
2- ... Mahallinde keşif yapılarak işgal edilen yerin özel orman sınırları içinde kalıp kalmadığı, arazinin ne suretle özel orman olarak belirlendiği ve 6831 sayılı Yasanın 52. maddesine uygun olarak ifraz ve taksimin yapılıp yapılmadığı tespit edilmeden hüküm kurulması
3- ...Sözkonusu arazinin orman kadastro komisyonlarınca sınırlarının belirlenip tahdit içine alınıp alınmadığı, 2/B uygulamaları ile sınır dışına çıkartılıp çıkartılmadığının araştırılması,
4- Sanık vekilinin talep ettiği erteleme hususunda bir karar verilmemesi" nedeniyle bozmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 12/09/1996 gün 440/509 sayı ile sanığın beraetine karar verilmiştir. Katılan vekilinin temyizi üzerine Özel Daire 19/06/1997 gün 6628/7662 sayı ile,
"1- Keşif sırasında fen bilirkişisi Rüstem Davet'e yemin yaptırılmaması suretiyle CMUY.nın 72. maddesine muhalefet edilmesi
2- Dava konusu yerin 1977 yılında yapılan orman kadastrosu ve Orman Yasasının 1744 sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi uygulaması ile Seferusta özel ormanı olarak tutanaklara geçirildiği ve 23.04.1981 tarihinde özel orman statüsü ile orman kadastrosunun kesinleştiği, 1942 yılında yapılan kadastro sırasında yürürlükte bulunan yasa gereğince şerh konulmasının mümkün bulunmamasına, 2/B uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarma işleminin de yapılmadığı bu yere ilişkin (944 nolu parsel) özel orman şerhinin 06.05.1993 tarihinde konulduğunun dosya kapsamından anlaşılmasına ve yapılan keşifler sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarından suça konu yerin orman kadastrosu yapılmış, 944 nolu özel orman alanı içinde kaldığının belirtilmesine ve suç tarihinde kesinleşmiş orman sınırları içinde kalan ve özel orman olduğu anlaşılan yerin tapu malikleri dışında 3. şahıs durumundaki sanık tarafından kullanılması ile suçun oluştuğu gözetilmeden yazılı gerekçe ile beraate hükmolunması" isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme 03/03/1998 gün 486/100 sayı ile, (1) no.lu bozmaya uymuş,(2) no.lu bozmaya karşı ise,
"Tapu kaydına özel orman şerhi suç tarihinden sonra 06/05/1993 günü konulmuştur. Amenejman haritası 24/11/1994 de tamamlanmıştır. Kültür arazisi olan,babası tarafından ekilen bu yeri, tapuda tarla gözükmesi nedeniyle süren sanıkta suç kastı bulunmamaktadır" gerekçesiyle önceki beraat hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 23/12/1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu,gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında, özel ormanda işgal ve faydalanmada bulunmak suçundan dolayı açılan davada, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Davaya katılanlardan Ahmet Hakkı Koyutürk ve arkadaşları vekili tarafından, noter vasıtasıyla sanığa gönderilen ihtarnamede, özel orman niteliğindeki araziye yapılan tecavüze son verilmesi talep olunmuş, tecavüz sürdürülünce C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Pendik C.Başsavcılığının 17/07/1993 tarihli iddianamesi ile sanığın O.Y.nın 93.maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Öte yandan arazi sahiplerinin, orman işletmesine yaptığı ihbar üzerine 14/01/1993 günü mahallinde düzenlenen suç tutanağında, sanığın 60.000 m2. yüzölçümündeki sahaya buğday ektiği belirtilmiştir. Suç tutanağı C.Başsavcılığına gönderilmiş,açılan dava ile Pendik Sulh Ceza Mahkemesinde açılan dava birleştirilmiştir.
Dosyada mevcut kadastro tutanaklarına göre, bölgede 20/05/1977 tarihinde kadastro çalışmalarına başlanmıştır. 1945 yılında yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasa ile,var olan ormanlar devletleştirildiği halde, buradaki ormanların sınırları çizilmemiştir. Bunun üzerine eski malik, 1959 yılında araziyi tapulamaya tespit ettirmiş, 4 parsel halinde işlem görmüştür. 6831 sayılı Yasanın 7-2. maddeleri uyarınca orman kadastro görevi,tapulama komisyonlarının olmayıp, orman kadastrosu komisyonlarına ait olduğundan, suça konu yerin de içinde bulunduğu Seferusta arazisinde kadastro çalışmalarına başlanmış ve bölgenin O.Y.nın 1. maddesine göre orman sayılan yerlerden olduğu saptanmıştır. Ancak Kartal Tapulama Hakimliğinin E. 1963/1350, K. 1968/55 sayılı kararı ile mülkiyet yönü çözümlenerek sahibine bırakıldığından, özel orman statüsünün işletilmesine karar verilmiş ve itirazlar reddolunarak, 23/01/1981 tarihinde askıya çıkarılmış, iptali için 90 gün içinde Danıştayda dava açılmadığından 23/04/1981 tarihinde kadastro komisyon kararı kesinleşmiştir.
1931 doğumlu olan sanık, duruşmada alınan ifadesinde, taşınmazın babasından kaldığını,elli yıldır ekip biçtiğini,tapusuz olup orman olmadığını savunmuştur.
Tapu Sicil Muhafızlığının cevabi yazılarında, ifraz sonucu 1.pafta 944 parsel sayılı tarla, vasıflı taşınmazın tapu kaydında, 06/05/1993 ve 15/08/1994 günlü iki adet özel orman şerhi bulunduğu bildirilmiştir.
Sultanbeyli Orman İşletme Şefliğinin yazılarında da,suça konu Seferusta Özel Ormanında 6831 sayılı Yasanın 2/b uygulamasının yapılmadığı, suça konu yerin orman dışına çıkarılmadığı ve özel orman statüsünün kesinleştiği belirtilmiştir.
Mahallinde yapılan keşifte, tapu fen memuru tarafından (1) no.lu pafta zemine aplike edilmiş, suça konu yerin 944 parsel içinde kaldığı, sanık aleyhine açılan ve sanığın müdahalesinin men'ine karar verilen Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasındaki bilirkişi krokisinin de aynı yere ait olduğu, 60.000 m2.lik kısmın işgal edildiği saptanmıştır. Teknik bilirkişiler de; suça konu yerin içinde bulunduğu Seferusta Özel Ormanına ilişkin tespitin 23/04/1981 de kesinleştiğini, 59 no.lu Kadastro Komisyonunun 18/12/1993 tarihli tutanağı ile sınırların belirlendiğini, amenejman plan ve haritalarının ise 07/08/1993 - 24/09/1993 tarihleri arasında tamamlandığını, halen özel orman olup, orman dışına çıkartılmadığını bildirmişlerdir.
Sanığın buğday ekmek suretiyle işgal ettiği yerin, sınırları belirlenmiş ve özel orman olarak kabul edilmiş, tapu kaydına şerh verilmiş,Seferusta Özel Ormanlarının içinde kaldığı saptanmıştır. Özel orman statüsü 23/04/1981 tarihinde kesinleşmiş, Orman Yasasının 2/b maddesi uygulanmamış, orman dışına çıkarılmamıştır. Suça konu yer, sanığın işgal ettiği tarihte özel ormandır. Pendik 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 31/03/1993 gün ve 797/153 sayılı karar, suç tarihinden sonra verilmiş ve kesinleşmiş ise de, bu karar; mevcut durumda değişiklik yapmamıştır.Sadece sınırların düzeltilmesi ile ilgili olup, suç yerinin vasfıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Amenejman planları da, ormanların daha verimli şekilde işletilmesi için yapılmaktadır. Suç tarihinden sonra onaylanması, suç ögelerinde etkili değildir. Orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tecavüzde bulunmakla suç oluşmuştur.
Özel ormanlardan, sahibi olunsa bile orman işletmesinden izin alınmaksızın ağaç kesilmesi, işgal edilmesi, ziraat yapılması yasaktır. Fail, Orman Yasasının 56. maddesi gereğince, devlet ormanında suç işlenmiş gibi cezalandırılacaktır. Kaldı ki sanık, özel ormanın sahiplerinden de değildir. Daha önce de, aynı suçtan mahkûm edilmiş olup, suç yerinin orman olduğunu bilmektedir.
Bu itibarla sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,09/02/1999 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.