 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1998/2-150
K. 1998/211
T. 9.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MÜHRE KURUP ÇIĞIRTKANLA AVLANMA
EMİRLERE UYMAMA
KARAR ÖZETİ: Mühre kurup çığırtgan kullanarak avlanan sanıkların eylemleri 3167 saydı. Kara Avcılığı Yasası ile TCY'nın 526/1. maddesinde belirtilen. emirlere aykırılık suçlarını değil yönetsel para. cezasını öngören Çevre Yasasının 20. maddesine aykırı davranma suçunu oluşturur.
(765 s. TCK.m.526/1)
(3167 s.KAK.m.16)
(2872 s.Çevre K.m.20)
Yetkili mercii emirlerine aykırılık suçundan sanıklar İsmail ve Ali'nin TCY.nın 526/1, 647 sayılı Yasanın 4, TCY.nın 72. maddeleri uyarınca 450.000 lira hafif para cezasıyla cezalandırılmalarına, suça konu av tüfekleri ile fişeklerin zoralımına ilişkin (Çorlu Sulh Ceza Mahkemesi)'nce 11.06.1996 gün ve 43/413 sayı ile verilen karar, sanıkların temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nce 02.05.1997 gün ve 5386/5956 sayı ile;
"Oluş ve kabule göre sanıkların yasaklanmış yerde avlanmaktan ibaret eylemlerinin 3167 sayılı kanunun 4, 8 ve 24. maddelerine uygun bulunduğu nazara alınmadan TCK.nun 526. maddesi ile hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme 30.09.1997 gün ve 221/417 sayı ile;
"Sanıkların üzerine atılı suç 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 16. maddesi gereğince Merkez Av Komisyonu kararına uymamaktır.
Merkez Av Komisyonunun 18.05.1995 tarih ve 60 sayılı kararının II. kısmının 7 nolu bölümünde yasak avlanma şekilleri belirtilip yayınlanmıştır. Sanıklar buna rağmen güme kurmak ve çığırtkan (mühre) kullanmak suretiyle avlanmışlardır.
Suçları yasak yerde avlanmak değil, yasak biçimde emirlere karşı gelerek avlanmaktır." gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu kararın da sanıklar vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının "Bozma" isteyen 29.04.1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
06.01.1996 tarihinde Şerefli Deresi mevkiinde güme kurmak ve canlı mühre (çığırtkan) kullanmak suretiyle Merkez Av Komisyonu kararlarına aykırı davrandıkları ileri sürülen sanıkların TCK.nun 526. maddesi ile cezalandırılmalarına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Çözülecek sorun sanığın hangi yasa hükümlerine göre cezalandırılması gerekeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
TCK. nun üçüncü kitabının birinci babının Ammenin Nizamına Müteallik Kabahatler faslında yer alan "Selahiyettar Mercilerin Emirlerine İtaatsizlik' başlıklı 526. maddesinin 1. fıkrasında;"Yetkili makamlar tarafından adli işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesi ile kanun ve nizamlara aykırı olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde... cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin 1. fıkrasının açık hükmünden birçok konuyu kapsayacak esnek bir düzenlemeye gidildiği; ancak konunun adli işlemler, kamu güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığın korunması ile sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.
TCK.nun 526. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması sadece yetkili mercilerin emirlerine itaatsizlik halleri ile de sınırlı değildir. Nitekim Yasa koyucu bazı konularda yaptığı yasal düzenlemelerde suçun yaptırımını ayrıca belirlememiş, 5442 sayılı il İdare Kanunu 66, Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 301. maddeleri örneğinde olduğu gibi TCK.nun 526. maddesine yollama yapmakla yetinmiştir. Demek ki; TCK.nun 526/1. maddesinin, uygulanabilmesi için.
1- Verilen emir veya önlemin adli işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması ile ilgili olması,
2- Eylemin ayrı bir suç oluşturmaması,
3- Başka bir yasa ile bu maddeye yollamada bulunulması, gerekmektedir.
3167 sayılı kara Avcılığı Kanununun 2. fasıl başlığı Av Zamanı, Avlanma Yerleri ve Avlanma Vasıtaları şeklinde düzenlenmiş ise de; 4. maddede avlanma zamanları, 8. maddede avlanma yerler, 9. maddede ise yasak avlanma yöntemi olarak zehirle avlanmak yasaklanmış, bu yasaklara aykırılıkların yaptırımları Yasanın 22, 24 ve 25. maddelerinde gösterilmiş olup, görüldüğü gibi güme kurmak, canlı mühre (çığırtkan) kullanarak avlanmak hususunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi somut olayda Kara Avcılığı Kanununun uygulanması olanağının bulunmadığı; ayrıca belirtilen şekilde avlanmanın kamı,ı düzeni, kamu güveni ve genel sağlığın korunmasıyla bir ilgisinin olmadığı, yasanın diğer maddelerinde de TCK.nun 526.maddesine yollamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Devletimizce de onaylanıp kabul edilen ve 20.02.1984 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinin" 4 nolu ek listesi ile mühre ve çığırtkan kullanılarak avlanmanın yasaklanması, buna göre yasal ve idari önlemlerin alınması öngörülmektedir.
Çevrenin ve dolayısıyla doğanın korunması amacıyla ilgili uluslararası sözleşme ile koruma altına alınan (bitki-hayvan) ile alanların korunması konusunda tedbirler almak görevi, 09.08.1991 tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre Bakanlığı Çevre koruma Genel Müdürlüğüne verilmiş ve böylece avlanma metod ve şekilleri hususunda önlem almak ve uygulamakla Çevre Bakanlığı yükümlü tutulmuştur.
Ayrıca çevrenin korunması 2872 sayılı Çevre Kanunu ile düzenlenmiş, 1. maddesinde Kanunun amacının "ülkenin bitki ve hayvan varlığının korunması olduğu, 2/b maddesinde "Ekolojik denge" teriminin insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini sürdürebilmesi için gerekli şartların bütününü kapsadığı, 9. maddesinde ekolojik dengenin bozulması ve tahribinin yasaklandığı, 20/b maddesinde ise 9. maddedeki eylemlere aykırılığın para cezasını gerektirdiği belirtilmiş ve 24. maddede belirtilen para cezasının idari nitelikte olduğu belirtilerek, eylem adli yargının görev alanı dışına çıkarılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, sanıkların mühre kurup çığırtkan kullanarak avlanmaktan ibaret eylemlerinin 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile TCK.nun 52611. maddesinde belirtilen emirlere aykırılık suçlarını değil, idari para cezasını öngören Çevre Kanununun 20. maddesine aykırı davranmak .suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, idari nitelikteki bu suçtan dolayı adli mercilerce soruşturma ve koğuşturma yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ Açıklanan nedenlerle Yerel mahkeme direnme hükmünün yukarıda saptanan usule aykırılık nedeniyle ve bu değişik gerekçe ile (BOZULMASINA), isteme uygun olarak, 09.06.1998 günü oybirliğiyle karar verildi.