Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/1-335
Karar No: 1999/13
Tarih: 09.02.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Birden fazla adam öldürmek suçundan sanık Mehmet Ali B...'ın TCY.nın 448,51/2, 59, 448, 59/2 ve 71. maddeleri uyarınca sonuçta 26 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında TCY.nın 31 ve 33. maddeleri hükümlerinin uygulanmasına, emanette kayıtlı bir adet döner, bir adet ekmek bıçağının TCY.nın 36/1.maddesi uyarınca zoralımına ve tutuk halinin sürdürülmesine ilişkin Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesince 10.11.1997 gün ve 6/140 sayı ile verilen ve kısmen de kendiliğinden temyize tabi karar, sanık vekilinin de temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1.Ceza Dairesince 01.06.1998 gün ve 1698/1858 sayı ile;
"1-a) Zafer'in öldürülmesi olayında;
Birçok kere yaptıkları gibi, olay akşamı da bara gelip hesap ödememek amacıyla garsonlara küfreden maktül ve arkadaşlarının sanık tarafından yatıştırılmaya çalışıldığı sırada bu şahıslar arasında bulunan Eyüphan'ın maktül Zafer'e hitaben "git aşağıdan emaneti al" demesi üzerine komiye bıçakla saldırdığını bilen ve "emanetin" bıçak olacağını düşünen sanığın tedbir olarak mutfaktaki ekmek bıçağını kapıp beline soktuğu, sanığın koluna giren ve onu dışarıya çıkaran Eyüphan'ın sanıkla konuştuğu esnada, yaklaşan maktül Zafer'in, kabzesi 14 cm., namlusu ise 44,5 cm. uzunluğundaki döner bıçağıyla sanığa saldırdığı, sallanan bıçağın sanığın saklanmasına rağmen omuzuna isabetle paltosunu kestiği, bu saldırı ile yanına aldığı, kabzesi 19 cm., namlusu 13 cm.  uzunluğundaki ekmek bıçağını ani bir hareketle çekip, saldırı aletini halen elinde bulunduran ve yeni bir hamleye hazırlanan maktül Zafer'e tek darbe vurduğu, yere düşen maktüle yeni bir saldırı yöneltmediği oluş ve kabulden anlaşılmakla;
Maktülün bıçakla saldırısının sanığın nefsine yöneldiği, bıçağın saldırganda olması ve saldırıyı tekrarlamasının mutlak görülmesi karşısında tecavüzün sona ermediği kabul edilerek, sanığın tek darbe ile sınırlı tuttuğu savunmaya yönelik karşı hareketinin, TCY.nın 49. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve "ceza tertibine yer olmadığına ve beraetine hükmedilmesi" icap ederken TCY.nın 448, 51/2 ve 59. maddeleriyle hüküm kurulması,
b) Abdullah'ın öldürülmesi olayında;
Maktül Zafer'le beraber bara gelen, onun ve Eyüphan'ın olumsuz davranışlarına karşı çıkmamakla onay verir nitelikte görüntü yaratan, maktül Zafer'in hukuka uygunluk koşulunda öldürülmesi sonrasında da sanığa saldıran maktül Abdullah'ın TCY.nın 51/1. maddesine mümas basit kışkırtma yarattığını kabulde zorunluluk olduğu halde, bu şahsın öldürülmesi yönünden sanığın TCY.nın 448, 59. maddeleri uyarınca mahkûm edilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 01.10.1998 gün ve 190/103 sayı ile; bozmadan önceki hükmünün usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmekle yetinmiş ve önceki gerekçeli hükmü aynen tekrarlayarak oyçokluğu ile direnmeye karar vermiştir.
Yasa gereği kısmen temyize tabi olan bu kararın da, süresinde sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma isteyen 18.12.1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suç tarihinde, "Arkadaş Bar" isimli eğlence yerinde, çıkacak olayları önlemek üzere görev yapan sanıkla, maktüller ve arkadaşları arasında çıkan tartışma esnasında, kendisine döner bıçağı ile saldıran Zafer'i ve kendisini engellemeye çalışan Abdullah'ı ekmek bıçağı ile birer kere vurmak suretiyle öldürdüğü iddiasıyla açılan davada Yerel Mahkemece, sanığın suçları sabit görülerek kurulan mahkûmiyet hükmü, Özel Dairece, yukarıda yazılı gerekçeler ile bozulmuş; Yerel Mahkeme ise önceki kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmekle yetinerek direnmiştir.
Görüldüğü gibi, çözülmesi gereken sorun; aynı olay içinde iki kişiyi öldürdüğü sabit olan sanık hakkında birinci öldürmede yasal savunma, ikinci öldürmede hafif haksız kışkırtma koşullarının sanık yararına oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin ise de; Ceza Genel Kurulunca Yerel Mahkeme direnme hükmünün yeterli ve yasal gerekçeyi taşıyıp taşımadığı, ön sorun olarak ele alınıp değerlendirilmiştir.
Anayasanın 141 ve CMUY.nın 32. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Hükmün, gerekçeyi içermemesi CMUY.nın 308/7. maddesi gereğince "kanuna muhalefet" halini teşkil etmektedir. Gerekçe, hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır.Gerekçenin, dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterlive yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, denetim yapılmasına kolaylık sağlamak için hükmün gerekçeli olması gerekir.
Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağından, Yerel Mahkeme direnme kararında da CMUY.nın 260,261, 268 ve 308. maddeleri uyarınca yeniden hüküm kurulması ve gerekçesinin gösterilmesi zorunludur.
Somut olayda Yerel Mahkemece, belirtilen bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla tamamen ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı açıklanmamıştır. Bozulan kararın tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle yeniden ve aynen yazılmasıyla yetinilmiştir.
Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulmadığı belirtilmeden ve direnme gerekçeleri gösterilmeden önceki kararın aynen tekrarı ile yetinilmesi yasaya aykırı olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, gerekçeden yoksun Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin öncelikle bu sebepten dolayı tebliğnamedeki istemden değişik gerekçeyle BOZULMASINA, 09.02.1999 günü oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini