 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/1-20
Karar No: 1998/136
Tarih: 21.4.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
765/m.448
Adam öldürmek suçundan sanık C.K.`nın TCY.nın 448, 51/1, 59. maddeleri uyarınca 15 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve fer`i ceza tayinine, bu suça katılmaktan sanık O.K. ve F.K.`nın TCY.nın 464/3, 51/1, 59, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 20.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ve ertelenmesine ilişkin Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesince oyçokluğuyla verilen 26.10.1995 gün 49/75 sayılı kararın C. Savcısı, sanıklar ve katılanlar vekilleri tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi 11.3.1996 gün 401/674 sayılı kararı ile "ölü muayene ve otopsi tutanağının duruşmada okunarak sanıklardan diyeceklerinin sorulmaması" nedeniyle hükmü bozmuş, bozmaya uyularak verilen 17.5.1996 gün 21/34 sayılı hüküm ise, Özel Dairenin 14.10.1996 gün 2867/3266 sayılı kararı ile "maktülün ölmeden önce şuurlu konuşup konuşmayacağının tespiti" için bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda 30.4.1997 gün 75/29 sayı ile sanıkların aynı şekilde cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Sanık C.K. ve katılanlar vekillerinin temyizi üzerine 1. Ceza Dairesi 16.12.1997 gün 3624/4116 sayı ile, "Sanık O.K.`nın, suçu kendisinin işlediğine ilişkin değişmeyen beyanları, tanık H.İ.K.`nın olayın akabinde alınan ifadesi ile doğrulandığı halde sanık O.`nun TCY.nın 448. maddesi ile cezalandırılması gerekirken, 464/3. madde ile cezalandırılması, sanık F. ve C.`nin beraatlerine karar verilmemesi" isabetsizliğinden, "hükmün Sanık C. yönünden onanması gerektiği" karşı oyu ile ve oyçokluğuyla bozmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 20.1.1997 gün 84574 sayı ile; karşı oy doğrultusunda itiraz edilerek hükmün C.K. yönünden onanması talep olunmuştur.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanık C.K.`nın TCY.nın 448, 51/1, 59, sanık O.K.`nın ise aynı Yasanın 464/3, 51/1, 59, 647 sayılı Yasanın 4, 6. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin Yerel Mahkeme kararı, sanık C. ve katılanlar vekillerinin temyizi üzerine, "adam öldürme suçunun failinin O.K. olduğu ve sanık C.`nin beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozulmuş ve bu karara Yargıtay C. Başsavcılığınca itirazda bulunulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığı ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, maktulün; sanık C.K. mı yoksa oğlu O.K. tarafından mı öldürüldüğüne ilişkindir.
Dosya içeriğine göre, maktul olay yerinde ölmüş ve ifadesi alınamamıştır. Öldürülenin babası olan A.K., kardeşi İ.K.`nın bağırması üzerine olay yerine gittiğinde henüz ölmemiş olan maktulün, "Beni C.K. vurdu" dediğini, olay yerinde kimsenin olmadığını söylemiş, İ.K. ise silah sesine koşarak gittiğinde yerde yatan kardeşinin oğlu olan ölenin "beni C. vurdu" dediğini, tepeye çıkıp babasını çağırdığını, sanık C.K.`yı ise elinde tüfek evine doğru koşarken gördüğünü beyan etmiştir.
Sanık C.K., aşamalarda suçu inkarla, pazara gidecek minibüsü sormak için yola indiğinde silah sesi duyduğunu, minibüs şoförünü jandarmaya gönderip eve gittiğini, olayla ilgisi olmadığını savunmuştur. Sanık O.K. hazırlık soruşturmasında alınan ifadelerinde, "İ.K. ile koyun otlatırken, koyunların karışması üzerine ölenin küfrettiğini, kavgalarını İ.`nin ayırdığını, koyunların yanına gittiğinde ölenin tekrar gelerek saldırdığını elindeki tüfeğin birden patladığını ve yüz üstü düşen maktulün orada öldüğünü", duruşmada ise, "koyunların karışmaması için havaya ateş ettiğini, ölenin söverek sen o tüfeği ananın ırz düşmanlarına kullan demesi ve taş atması üzerine bir el ateş ettiğini, bu ifadesinin doğru olduğunu" ileri sürmüştür.
Görgü tanığı olan H.İ.K., olayın akabinde jandarmada alınan ifadesinde, "sanık O.K. ile birlikte koyun otlatırken bu mevkiye gelen ölenin sürüsü ile sürülerin karıştığını, O. ile ölen arasında tartışma çıkınca öleni uzaklaştırıp koyunların başına gittiğinde silah sesi duyduğunu, baktığında öleni kanlar içinde yerde yatarken gördüğünü, hırsından ağlayan O.`yu alıp yaylaya götürdüğünü", C.Savcılığında ise "koyunların karışması nedeniyle sanık O. ile kavga eden ve elimde silah olsa vururdum diyen maktulü uzaklaştırdığını, 20 dakika kadar sonra tekrar kavga ettikleri için yanlarına doğru giderken silah sesi duyduğunu, maktul C.`nin öldüğünü ve O.`nun da başında ağladığını, sanığı alarak evine götürdüğünü" anlatmıştır. C. Savcılığında ertesi gün alınan ifadesinde ise, "sürülerin karışması nedeniyle ölenle O.`nun bağrıştıklarını, O.`da silah olmadığını, bu sırada sanık C.`nin elinde tüfekle gelerek "buraya gelme demedim mi" diye söyleyince münakaşa ettiklerini, ölenin de "silahım olsa üçünüzü de vururdum, bana küfretme" demesi üzerine sanık C.`nin elinde tüfekle maktulün üzerine yürüdüğünü, ayırdıklarında ölenin, "sen karını sinkaf edenlerle uğraş" diye bağırdığı sırada sanık C.`nin karısı F.`nin söve söve olay yerine geldiğini, F.`yi tuttuğu sırada sanık C.K.`nın kayanın arkasından ölene ateş ettiğini, aralarının 5-6 m. olduğunu, sırtı dönük olan maktulün ateş eden sanığı görmemiş olabileceğini, sanık C.`nin çekil oradan, kaybol demesi üzerine koyunların yanına gittiğini, ağlayarak gelen sanık O.`nun, "babam, suçu üzerine al dedi" diye ağladığını, sanık C.`nin de "O. vurdu" diyeceksin diye kendisine tembih ettiğini, olay yerine gelen annesine de "C. vurdu, eve git" dediğini, korktuğu için ilk önce O.`nun vurduğunu söylediğini, muhtarın nasihatı üzerine, vijdan azabı duyduğundan gelip doğruyu anlattığını" bildirmiştir. Sulh Ceza Hakimliğinde ve duruşmada benzer beyanda bulunmuştur. Tanığın bu beyanı, annesi tanık E.K.`nın anlatımı ile de uyumlu olup gerçeği yansıtmaktadır.
Tanık Y.Y., "doğruyu söylemesini H.İ.`ye tavsiye ettiğini", N.Y. de, "evine gelen H.İ.`nin maktulü C.`nin öldürdüğünü söylemesi üzerine, doğruyu söyle dediğini, bu durumu ertesi gün karakolda anlattığını" beyan etmiş, bir kısım tanıklar da bu durumu karakolda öğrendiklerini söylemişlerdir.
Otopsi tutanağına göre maktulün sağ kulak 8 cm. altında ense kısmında 5x3 cm., sırtta belin orta kısmında 2x2 cm., bunun on santimetre alt tarafından 1x1 cm. ebadlarında mermi giriş deliklerinin olduğu, çıkışının olmadığı saptanmıştır.
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 24.1.1997 günlü raporunda, beyincik harabiyetine neden olan yarayı almasını müteakip maktulün şuurlu olarak konuşup ifade vermesinin tıbben varit görülmediği mütalaa olunmuştur.
Her ne kadar sanık O.K., aşamalarda, maktulü kendisinin öldürdüğünü söylemiş ise de, bu ikrarı maddi delillerle doğrulanmamıştır. Zira sanık, hazırlık soruşturmasında ölenle birlikte tüfeği çekiştirirken patladığını, duruşmada ise bir el ateş edip vurduğunu söylemiş, maktulün ön cepheden vurulduğundan bahsetmiştir. Sanığın bu beyanlarına göre ateşli silah mermi giriş deliklerinin vücudun ön kısmında olması gerekmektedir. Oysa otopsi tutanağına göre maktuldeki yaraların girişi arkadandır. Sanık O.`nun savunmaları olayın oluşuna uymamaktadır.
Öte yandan tanık H.İ.K.`nın olay sonrası alınan ve sanık O.K.`nın savunmasını doğrulayan ifadeleri de açıklanan nedenle, bilimsel kanıtlarla çelişmektedir. C.Savcılığında alınan ikinci ve sonraki beyanları, maktulün sırtından vurulduunu gösteren otopsi tutanağı ile uyum sağladığı gibi tanık E.K.`nın anlatımı ile de uygunluk arzetmektedir. Ayrıca tanık, ifadesini değiştirme nedenlerini açıklamış, bu açıklama hayatın olağan akışına uygun olduğu gibi and verilerek dinlenen tanık beyanları ile de doğrulanmıştır.
İddia, tanık beyanları, otopsi tutanağı ve tüm dosya içeriğine göre, ölenin ailesi ile sanık C.K. arasında arazi çekişmesi olduğu, olay günü sanık C.`nin koyun otlatan maktule, "buraya gelme demedim mi" diye kızması üzerine münakaşa ettikleri, maktulün "bana küfretme, silahım olsa üçünüzü de vururum" dediği, sanığın hücum etmesi üzerine oğlu O.`nun engel olduğu, tanık H.İ.K.`nın da maktulü uzaklaştırdığı sırada maktulün sanık C.`ye "sen karını sinkaf edenlerle uğraş" diye seslendiği ve sanık C.`nin de maktulün arkasından av tüfeği ile ateş ederek onu öldürdüğü sabit olduğundan, adam öldürme suçundan dolayı sanık C.`nin mahkumiyetine, O.`nun ise beraatine karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla itirazın kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç üye, "Dosya kapsamına, Özel Daire bozma kararındaki gerekçelere göre, haklı nedenlere dayanmayan itirazın reddi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, 1. Ceza Dairesinin 16.12.1997 gün 3624/4116 sayılı bozma kararının sanık C.K. ile ilgili bölümünün kaldırılmasına ve Bolvadin Ağır Ceza Mahkemesinin 30.4.1997 gün 75/29 sayılı kararının sanık C.K.`nın mahkumiyetine ilişkin bölümünün ONANMASINA, 21.4.1998 günü oyçokluğuyla karar verildi.