 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/18-292
Karar No: 1998/356
Tarih: 3.9.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TECAVUZLERİNİN ONLENDİGİ TAŞINMAZ
MALA YENİDEN ELATMA
ÖZET : Mülkiyeti Hazineye ait ama müşteki köy Muhtarlığının zilyetliğindeki taşınmaza buğday eken sanık Mehmet'in yöntemine uygun biçimde yerine getirilen önleme kararından sonra onun yararına, oğlu diğer sanık Bekir tarafından ürünün yedi ay sonra biçilerek götürülmesinin taşınmazın aynına yönelik ikinci tecavüz ve elatma sayılması gerekir.
(3091 s. MTOK. m.1511, 15/a)
Tecavüzlerinin önlendiği taşınmaz mala yeniden müdahalede bulunmak suçundan sanıklar Mehmet ve Bekir'in 3091 sayılı Yasanın 15; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 450.000'er lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ve bu cezalarının ertelenmesine ilişkin (Türkoğlu Sulh Ceza Mahkemesi)nce 26.6.1997 gün ve 118/147 sayı ile verilen karar, sanıklar vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce 30.9.1998 gün ve 8877/1 2018 sayı ile;
'Kabule göre, tecavüze konu taşınmazın kamu tüzel kişisine ait olduğu gözetilmeden 3091 sayılı Yasanın 15/a madde ve fıkrası ilk cümlesi yerine, son cümlesi ile uygulama yapılması karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Ancak;
1. men kararına konu olan ekin ekme işleminden sonra, hasıl olan ürünü biçme eyleminin ikinci tecavüz kabul edilemeyeceği gözetilmeden, atılı suçtan yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden, onama isteyen tebliğ name hilafına bozulmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 5.11.1998 gün ve 94254 sayı ile;
"1-3091 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, idari makamın bu kanun kapsamında verdiği kararlar, idari yargı yolu açık olmak üzere kesindir. Maddede, üstün hak iddiasında bulunanların yargı yoluna başvuru hakları saklı tutulmuştur.
Sanıklarımız ise, aleyhlerindeki idari men kararlarının iptali için idari yargıya başvurmadıkları gibi, taşınmaz üzerinde üstün hakları bulunduğu iddiası ile adli yargıda da dava açmamışlardır.
0 halde, 3091 sayılı Yasanın 15. maddesinde yaptırıma bağlanan şekli suç oluşturmuştur. Bu suçun, şekli bir suç olduğu CGK.nun 2.12.1991 gün ve 310/341 sayılı, suçun oluşması için, aynı yere tecavüzün menine dair usulen tebliğ ve infaz edilmiş iki idari men kararının yeterli olduğu 28.9.1992 gün ve 214/354 sayılı, 21.12.1992 gün ve 334/354 sayılı kararlarında vurgulanmıştır. 8. Ceza Dairesinin konu ile ilgili kararı da 29.9.1992 gün 9693/10694 sayılıdır.
2- 1. men kararına konu olan sürüp ekme eyleminden sonra, hasıl olan ürünü biçmek eylemini ikinci tecavüz saymakta zorunluluk vardır. Zira, 3091 sayılı Yasa, sanıklara birinci men kararını idari yargıda iptal ettirmedikçe veya üstün bir hakka dair mahkeme kararı sağlamadıkça, aynı yere, her ne suretle olursa olsun, ikinci defa tecavüz ve müdahale hakkı tanımamıştır. Ceza Genel Kurulunun 18.11.1991 gün ve 284/315 sayılı kararında da... mahkum oldukları tecavüz eyleminden sonra aynı yere ektiklerini biçmek eylemi, yeni bir tecavüz sayılmıştır" biçimindeki gerekçeler ile itiraz ederek; bozma kararının kaldırılıp hükmün onanması istenmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Sanıklardan Mehmet'in mülkiyeti Hazineye ait olmakla beraber müşteki köy muhtarlığı zilyetliğindeki 811 parsel sayılı taşınmazın 6200 m2 yüzölçümündeki bölümünü sürüp buğday ektikten sonra Kaymakamlıkça tecavüzünün önlenmesine karar verilerek bu kararın mahallinde usulüne uygun şekilde yerine getirildiği, ilk tecavüzden yaklaşık 7 ay sonra, birinci tecavüz sırasında ekilip ürün haline gelmiş bulunan buğdayın bu kez sanık Bekir tarafından birinci mütecaviz babası sanık Mehmet yararına biçildiği hususunda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluş ve kabul bakımından uyuşmazlık yoktur. Çözülecek sorun; sürüp ektiği yerden idari kararla men edilip, bu karar yöntemine uygun biçimde yerine getirildikten sonra, birinci tecavüz sırasında ekilip mahsul haline gelen ürünün tecavüz veya müdahalesi önlenen kimse veya onun yararına başkaları tarafından "biçilmesi" eyleminin 6091 sayılı Yasanın 15. maddesinde düzenlenen ikinci tecavüz suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal ve idari düzenlemelere ve bu düzenlemelerle güdülen amaca bakmak gerekmektedir.
3091 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1. fıkrası "Mahkeme kararıyla kendisine teslim edilmeksizin aynı taşınmaz mala ikinci defa yapılan tecavüz ve müdahale, ister tecavüz veya müdahalesi önceden önlenen kimse tarafından, isterse başkaları tarafından birinci mütecaviz yararına ilk defa yapılmış olsun, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde, bu suçu işleyenler hakkında,
a- Taşınmaz mal, kamu kurum veya kuruluşlarına ait bulunuyorsa veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz veya umumun menfaatine ait yerlerden ise altı aydan iki aya kadar, şayet taşınmaz mal diğer tüzel kişilere veya gerçek kişilere ait ise üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur", 10. maddesi ise, "Tecavüz veya müdahalesi önlenen kişi, taşınmaz mal üzerinde vücuda getirdiği her türlü ekim, tesis ve değişikliklerden dolayı ancak genel hükümler dairesinde yargı yoluna başvurabilir." hükümlerini taşımaktadır.
Yine 3091 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin şekil ve usulleri belirlemek amacıyla çıkartılıp, 31 Temmuz 1995 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunan Yönetmeliğin Tecavüz ve Müdahale Sayılacak Haller başlıklı 12. maddesinin (c) bendi, "Bir hak iddia ederek tarla veya bahçedeki mahsulü biçmek, toplamak" şeklindeki eylemin tecavüz ve müdahale sayılacağını, tecavüz veya Müdahalenin Şekil ve Niteliğinin Değişmiş Olması başlıklı 52. maddesi ise aynı taşınmaz mala ikinci ve daha sonra yapılan tecavüz veya müdahalelerin birincisine göre değişik şekil ve nitelikte yapılmış olmaları halinde de bu tecavüz ve müdahalelerin ikinci tecavüz sayılıp ilgililer hakkında Yasanın 15. maddesi uyarınca işlem yapılacağını açıkça belirtmektedir.
3091 sayılı Yasanın genel gerekçesinde, anılan yasa ile Vali ve Kaymakamlara verilen yetkinin, taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüz ve müdahaleden dolayı bozulan güvenlik ve asayişin sağlanmasına yönelik olduğu, taşınmaz mal zilyetliğine vaki tecavüz ve müdahalenin kamu düzeninin bozulmasına ve sarsılmasına yol açacağı, Vali veya Kaymakamın konuya ilişkin önleme kararının TAŞINMAZ MAL ZİLYEDLİĞİNİN OLDUGU GİBİ KORUNMASI ve hak alma teşebbüsünde bulunan kimseye kanun yoluna başvurmasının tebliği niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ile gerekçeleri ışığında somut olay ele alınıp değerlendirildiğinde, sanıklardan Mehmet tarafından birinci tecavüz ve müdahale sırasında taşınmaza ekilen ürünün, usulüne uygun şekilde yerine getirilen önleme kararından sonra onun yararına oğlu olan diğer sanık Bekir tarafından biçilerek götürülmesinin, taşınmazın aynına yönelik ikinci tecavüz ve müdahale sayılması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Benzer olaylara ilişkin yargısal kararların da aynı doğrultuda bulunduğu gözlemlenmektedir. Nitekim, Yargıtay Ceza 6enel Kurulunun 2.12.1 992 gün ve 310/341 sayılı kararında, birinci önleme kararından sonra aynı taşınmazı yeniden ekmek ve ekinini biçmek şeklindeki eylemlerin ikinci tecavüz ve müdahale sayılacağı vurgulanmıştı r.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne ve sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığınca ileri sürülen itirazın (KABULÜNE), Özel Dairenin 30.9.1998 gün ve 8877/1 2018 sayılı bozma kararının kaldırılarak Yerel Mahkemece her iki sanık hakkında kurulan 26.6.1997 gün ve 118/147 sayılı mahkumiyet hükümlerinin (ONANMASINA), 24.11.1998 günü oybirliği ile karar verildi.