 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/11-334
Karar No: 1999/5
Tarih: 02.02.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2863 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanıklar Mehmet Sefa S..., Halil İbrahim A..., Hasan E... ve Özkul İ...'in beraatlerine ilişkin Kocaeli 2.Ağır Ceza Mahkemesince 16.2.1996 gün ve 27/236 sayı ile verilen karar,katılan vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11.Ceza Dairesince 17.03.1997 gün ve 607/640 sayı ile;
"İzmit ili, Merkez ilçesi, Ömer Ağa mah. 278 Ada,52 Nolu Parsel'in maliki olan İzmit Belediyesinin bu yerde, çok katlı otopark inşaatı için Cenk Demir Şirketi ile anlaştığı ve hafriyatına kendi kuruluşu olan İzkaya Şirketi marifetiyle başladığı, hafriyat sahası altında antik NİCOMEDİA Şehrinin kalıntılarının bulunduğunun anlaşılması üzerine,İstanbul 2 Nolu KTVKK.nun Belediye Başkanı sanık Sefa S...'in de katıldığı 26.11.1991 günlü toplantısında "hafriyat"ın müze görevlisi denetiminde" yapılmasının 2764 sayı ile kararlaştırıldığı, Arkeolog Yunus Reyhan Taşçıoğlu'nun düzenlediği 21.11.1991 ve 09.12.1991 günlü raporlarında hafriyatta antik şehirle ilgili kalıntıların çıktığı ve yokedildiği yolundaki bildirimleri üzerine Kurulun Belediye temsilcilsinin hazır bulunduğu 11.12.1991 günlü toplantıda 2772 sayı ile "Belediyenin yapılanmasına mani olunamaması nedeniyle kazı ekibi kurulması için Kültür Bakanlığına başvurulmasına" ve 25.01.1992 günlü toplantıda 2795 sayı ile "makina ile hafriyatın durdurulmasına ve elle yapılmasına" karar verildiği, bu kararların Belediye'ye tebliğ edilmesine rağmen hafriyata devam edildiği ve koruma kurulu ile belediye arasında oluşan antik şehir kalıntılarını koruma ile hafriyatın sürdürülmesi çekişmesinin basın haberlerine de intikal ettiği, hafriyatta dinamit kullanılacağı yolundaki duyum ve tespitler üzerine Kültür Bakanlığını temsilen hazine vekili tarafından vaki talep üzerine Kocaeli Asliye 1.Hukuk Mahkemesince 7.2.1992 gün ve 31-27 sayılı ihtiyati tedbir kararı ile hafriyat'ın durdurulmasına karar verilmesine rağmen 07.02.1992 günlü tutanaktan anlaşıldığı üzere tebligatın yapılmasını önlemek üzere çeşitli çarelere tevessül edildiği ve Cumartesi-Pazar günlerine tesadüf eden 8/9.2.1992 günleri dinamit kullanılarak hafriyatın bitirildiği ve bu suretle arz altında bulunan kültür varlıklarının kasten yok edilmesine sebebiyet verildiği dosyada mevcut KTVKK Kararları, tutanaklar, şahit beyanları, raporlar ve diğer belge ve bilgilerden anlaşılıp sübuta ermesine rağmen yazılı gerekçelerle sanıkların beraatine hükmolunması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 23.09.1998 gün ve 112/127 sayı ile;
Sanıkların hafriyatın durdurulmasına ait kararı kasten tebellüğ etmedikleri konusunda, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca tarihi eser kalıntılarının bozulmasında kişisel bir menfaatleri de yoktur. Kalıntıların bulunduğu iddia edilen yerde inşaatı yapan müteahhitler hakkında suçun manevi unsurunun oluşmaması nedeniyle beraat kararı verilmiş, bu karar Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. İnşaatı yapan şahıslar beraat ederken, yaptıran şahısların cezalandırılmasına karar verilmesi hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmaz, açıklaması ile önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da C.Savcısı ve katılan vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 18.12.1998 günlü tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
CEZA GENEL KURULU KARARI
2863 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanıkların beraatlerine karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, müsnet suçun unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
Uyuşmazlığın konusunu oluşturan işin esasının incelenmesine geçilmeden önce olayda zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususu önsorun olarak ele alınıp tartışılmıştır.
I- Sanıklara yüklenen suç 2863 sayılı Yasanın 65/a maddesinde düzenlenmiş, yaptırımı ise, "iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve ellibinliradan ikiyüzbin liraya kadar ağır para" cezası olarak belirlenmiştir. Maddede yazılı suç; cezanın yukarı sınırına göre TCY.nın 102/4. maddesi uyarınca beş yıllık asli zamanaşımına tabidir.
Dosyanın incelenmesinde 48 nolu parselle ilgili suç tarihinin 10.11.1991,52 nolu parselle ilgili suç tarihinin ise 07.02.1992 olduğu sanıklar hakkında 31.03.1993 tarihinde lüzumu muhakeme kararı verilmiş olup, Asliye Ceza Mahkemesinde sanıklardan Halil İbrahim A...'ın sorgusu 23.12.1993 tarihinde sanıklar Hasan ... ve Özkul İ...'in sorguları ise 11.10.1993 tarihinde yapılmış,diğer sanık M.Sefa S...'in ise Asliye Ceza Mahkemesinde sorgusu yapılmamıştır.
Asliye Ceza Mahkemesince 31.12.1993 tarihinde görevsizlik kararı verilerek sanıkların 2863 sayılı Yasanın 65. maddesi uyarınca yargılanmaları için dosya Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiş, sanık M.Sefa S...'in sorgusu ilk kez olarak bu mahkemede 15.06.1994 tarihinde, diğer sanıklar Hasan ... ve Özkul İ...'in18.04.1994,Halil İbrahim A...'ın ise 23.10.1995 tarihinde yapılmıştır.
TCY.nın 104. maddesinin 1. fıkrasında zamanaşımını kesen nedenler sınırlamalı olarak, mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkeresi,adli makamlar huzurunda sanığın sorguya çekilmesi,son tahkikatın açılması kararı,Cumhuriyet Savcısının iddianamesi olarak belirlenmiş; lüzumu muhakeme kararı da aynı sonucu doğurduğundan zamanaşımını kesen bir neden olarak kabul edilmiştir.
Maddenin 2. fıkrasına göre ise zamanaşımını kesen nedenlerin birden fazla olması halinde en son neden nazara alınır ve zamanaşımı bu sonuncusundan itibaren yeniden işlemeye başlar, ancak bu nedenler 102. maddede belirtilen asli zamanaşımı süresini yarıdan fazla uzatamaz.Somut olayda tüm sanıklar hakkında 31.03.1993 tarihinde lüzumu muhakeme kararı ile dava açıldığı, M.Sefa S... dışındaki sanıkların Asliye Ceza Mahkemesinde, görevsizlik kararı üzerine de sanık M.Sefa S...'in Ağır Ceza Mahkemesinde sorgularının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Öğretide ve uygulamada,"Görevsizlik" kararları üzerine sanıkların,kararlarda öngörülen mahkemelerce yapılan sorgularının, niteliğine göre zamanaşımını kesen nedenlerden bulunmadığı kabul edilmektedir (Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C.3, s.266 vd.), (CGK. 25.06.1996 gün ve 6/108-158 sayılı kararı). Bu nedenle sanıklar H.İbrahim A..., Hasan ... ve Özkul İ... yönünden zamanaşımını kesen en son işlem Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan sorguları olup sanık Halil İbrahim A...'ın sorgusu 23.12.1993 tarihinde yapılmış bulunmakla 5 yıllık asli zamanaşımı süresi 23.12.1998 tarihinde, Hasan ... ve Özkul İ...'in sorguları ise 11.10.1993 tarihinde yapılmış bulunmakla bu sanıklar yönünden 5 yıllık asli zamanaşımı süresi 11.10.1998 tarihinde dolmuştur.
Sanık M.Sefa S... yönünden yapılan incelemede ise, sanığın Asliye Ceza Mahkemesinde sorgusunun yapılmadığı; Ağır Ceza Mahkemesinde 15.06.1994 tarihinde ilk kez teknik anlamda sorgusunun yapıldığı, zamanaşımını kesen en son işlem tarihinin 15.06.1994 olduğu ve inceleme tarihinde henüz 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin dolmadığı saptanmıştır.
Sanıklar Hasan ..., Özkul İ... ve H.İbrahim A... yönünden ise asli zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, bu üç sanık yönünden hükmün bu nedenle bozulmasına, CMUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak haklarındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle TCY.nın 102/4 ve 104. maddeleri uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
II- Sanık M.Sefa S... yönünden uyuşmazlık konusunun esasının incelenmesinde;
Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları 2863 sayılı nın 6.maddesinde, 4 fıkra halinde sayılmış, Kale, hisar, sur, tarihi yol kalıntıları, tersaneler, köprüler, su kemerleri, su yolları,sarnıç vb. nitelikteki eserler korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarına örnek olarak gösterilmiştir.Yasanın 9. maddesinde; "Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında, her çeşit inşai ve fiziki müdahalede bulunmak,bunları yeniden kullanıma açmak veya kullanımlarını değiştirmek" yasaklanmış,"onarım, inşaat, tesisat, sondaj kısmen veya tamamen yıkma, kazı veya benzeri işlerin inşai ve fiziki müdahale" olduğu belirtilmiştir. Koruma Kurullarının oluşumu 58. maddede düzenlenmiş, 58/c fıkrasında ise; "Görüşülecek konu, belediye sınırları içinde ise ilgili belediye başkanı veya teknik temsilcisinin" kurul toplantısında hazır bulunacağı hususu yer almıştır. 2863 sayılı Yasanın 9. maddesinde öngörülen yasaklara uymamanın yaptırımı ise 65. maddede belirlenmiş olup,maddeye göre;
a) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının yıkılmasına,tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarara uğramalarına kasten sebebiyet vermek,
b) Sit şartlarına ve koruma planlarında, koruma kurullarınca belirlenen alanlarda öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşaat yapmak veya yaptırmak,
c) Bu yasada belirlenen usuller dışında usulsüz yıkma veya imar izni vermek eylemleri cezalandırılmıştır.
2863 sayılı Yasanın 65/a maddesinde belirtilen suçun konusu "korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığıdır." Maddede sayılan eylemlerin kasten işlenmesi gerekir. Suçun oluşumu için genel kast yeterli olup, failin suç konusunun, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı niteliğinde olduğunu bilmesi ve suçu oluşturan hareketi, sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemesi zorunludur.
Somut olayda, mülkiyeti İzmit Belediyesine ait İzmit ili, Merkez ilçesi,Ömerağa mahallesi 278 Ada 52 Nolu parsel üzerinde Çok Katlı Otopark-Hizmet-Kültür-Sosyal Alışveriş-İş ve Ticaret Merkezi İnşaatı için 21.01.1991 tarihinde Cenk Demir Şirketi ve İzmit Belediye Başkanlığı arasında sözleşme imzalandığı, hafriyat çalışmalarının İzmit Belediyesine ait İzkaya Şirketi tarafından yapılması için Cenk Demir Şirketi ve İzkaya Şirketi arasında 03.06.1991 tarihli kazı sözleşmesinin düzenlendiği, 08.10.1991 ve 04.11.1991 tarihlerinde müze müdürlüğü elemanlarıyla yapılan toplantılarda müze yetkililerinin bilgisi dahilinde hafriyat çalışmalarının yapılmasına karar verildiği;
Hafriyat alanında taşınmaz kültür ve tabiat varlığı kalıntıların bulunduğunun müze yetkililerince saptanması üzerine, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 26.11.1991 günü toplandığı, bu toplantıya Yasanın 58/c maddesi uyarınca sanık Belediye Başkanı M.Sefa S...'in de katıldığı, Kurulca; parselde yapılan hafriyatlarda antik yapı kalıntılarına rastlanıldığı, inşaatın durdurulması, kalıntıların daha fazla tahribini önlemek ve dökümante edilmelerini sağlamak üzere Koruma Kurulu rapörtörleri Ömer Severoğlu ile Yunus Reyhan Taşçıoğlu nezaretinde inşaata devam edilebileceği ve kazı sonrası kalıntıların durumu hakkında karar alınmasının 2764 sayı ile kararlaştırıldığı,
Rapörtörler Ömer Severoğlu ve Yunus Reyhan Taşçıoğlu tarafından düzenlenen 09.12.1991 tarihli raporda 2764 sayılı karar uyarınca inşaata nezaret edildiği ancak hava muhalefeti nedeniyle bir süre çalışılamadığı, bir süre de su birikintilerinin boşaltılması ile uğraşıldığı, saray kalıntılarına rastlanıldığı,denetimlerle sonuca varmanın zor olduğu, durumun Kültür Bakanlığına bildirilerek bilim adamlarınca kurtarma (inceleme) kazısının yapılmasının uygun olacağı, bu alanda ederle çalışma yapıldığı bundan dolayı bazı bulguların yok edilebileceği belirtilmiş,
Gazetelerde çıkan haberler üzerine Kültür Bakanlığınca Valilikten durumun araştırılması istenilmiş, iki müze uzmanı tarafından gerekli araştırmalar yapılarak 25.12.1991 tarihli rapor düzenlenmiş bu raporda özetle; hafriyatın ilk kontrolünün müze elemanlarınca yapıldığı, 13-15 dönümü kapsayan alanda tarihi kalıntıların çıktığı, deniz seviyesine inilmiş olduğundan su ile dolu bulunduğu, Koruma Kurulu Müdürlüğü uzmanları denetiminde kurtarma ve temizlik çalışmalarının yapıldığı tüm kalıntıların temizlenmesinden sonra değerlendirmenin yapılacağı görüşü bildirilmiştir.
Kurulca,daha önce alınan kararların uygulanmasının sağlanamadığı belirtilerek, kalıntıların gün ışığına çıkarılması ve korunmaları için Kültür Bakanlığının müdahale etmesi ve geniş boyutlu bir kazı ekibinin oluşturulması 10.12.1991 tarih ve 2772 sayı ile kararlaştırılmış, toplantıya belediye temsilcisi katılmıştır.
İnşaat hafriyatında çıkan kalıntıların incelenmesi sonucu 25.01.1992 gün ve 2795 sayı ile; parselde hiçbir şekilde makinayla hafriyat çalışması yapılmaması, çalışmanın elle yapılması, kazı neticeleri çıkan kalıntıların 1/50 ölçekli rölevesiyle gerektiğinde 1/5 ölçekli detaylarının hazırlanmasına, yapılacak katlı otoparka ait vaziyet planı ve önemli kalıntıları koruyan, incelemeye imkan veren"uygulama projesinin" kurula getirilmesine karar verilmiş, karar Belediye Başkanlığına tebliğ edilmiş, buna rağmen, hafriyata devam edilip, Koruma Kurulu ile Belediye arasında oluşan antik şehir kalıntılarının koruma hafriyatının sürdürülmesi çekişmesi basın haberlerine de yansımıştır.
İnşaata nezaret eden Koruma Kurulu Arkeloğu Y.Reyhan; İzmit Belediyesi ekiplerince inşaattaki tarihi kalıntıların üzerine dinamit çukurlarının açıldığını görmesi üzerine, müdahale yapılması için elindeki bilgi ve belgeleri Muhakemat Müdürlüğüne sunmuş; Kültür Bakanlığını temsilen Hazine vekilince Belediye aleyhine 1.Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat edilerek tespit ve tedbir talebinde bulunulmuştur. Bu başvuru nedeniyle yapılan tespitte sanat tarihçisi, mimar ve yüksek mimardan oluşan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 07.02.1992 günlü raporda "kalıntıların Roma İmparatorluk dönemine ait M.S. 2-3.Yüzyıllarda Antik Nicomedia'da yapılmış antik limana ait tersanenin gemi inşa havuzları, su arıtma kanalları, gemi çekek yerleri, gemi bağlama yerleri ve şuanda fonksiyonu belli olmayan ancak sistematik bir kazı yapıldığı takdirde açığa çıkabilecek mahiyette kalıntıların olduğu, doğu kesimindeki duvar kalıntılarının üzerinde Belediye işçileri tarafından dinamit patlatılmak üzere çukurlar açılaraküst kesimlerinin kompresör ile tahrip edildiği ve 2863 sayılı Yasaya aykırı uygulamaların durdurulması ve sözkonusu alanda sistematik bir kazı yapılarak çıkarılacak kalıntıların değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş, bu rapor üzerine aynı gün 31/27 sayılı karar ile hafriyatın durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İcra müdür yardımcısı ve hazine vekilince tedbir kararının infazı için inşaat alanına gidilmiş, Belediye işçilerinden başka yetkili bulunamamış, saat 16.45'e kadar burada beklenilmiş daha sonra, Belediye Başkanlığına gidilmiş uzun süre beklenilmesine rağmen tebliğe yetkili kimse bulunamamış, yetkililerin Argesadaki toplantıda olduklarının öğrenilmesi üzerine toplantı mahalline,17.30 sıralarında kendisiyle konuşulan Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim A...'ın, "Mesai sona erdi, tebliğ edemem, Pazartesi geliniz, veya Pazartesi tarihiyle tebliğ edebilirim, İKİ GÜNLÜK SÜREYE İHTİYACIMIZ VAR" şeklindeki yanıtı üzerine 07.02.1992 tarihli tedbir infaz zaptı düzenlenerek, tebliğat yapılamadan
dönülmüş, 10.02.1992 günü de yine aynı şekilde evrakın tebliğ edilememesi üzerine 10.02.1992 tarihli tutanak düzenlenmiş,ihtiyati tedbir kararının ancak 11.02.1992 tarihinde PTT kanalıyla tebliğ edildiği saptanmıştır. 07.02.1992 günü saat 21.00 sıralarında kalıntılara yerleştirilmiş bulunan dinamitler patlatılarak kalıntıların havaya savrulduğu bu durumun fotoğraflarla tespit edildiği, 10.02.1992 tarihli raporda, tüm çabalara karşın 08.08.1992 tarihinde yapılan kontrolde alanın yarıya yakın bölümünün dinamitle uçurulmuş ve antik enkazın işçiler tarafından kaldırılmakta olduğunun görüldüğü, 09.02.1992 ve 10.02.1992 günü yapılan incelemelerde ise kalıntıların önemli kesiminin tamamen yıkılarak yok edildiği, tüm kararlara rağmen antik önemli yapı kalıntılarının Cumartesi ve Pazar günleri mesai boşluğu ve gece karanlığından yararlanılarak yok edildiği belirtilmiştir.
Tüm kalıntılar yok edildikten sonra Belediye Başkanlığınca 11.02.1992 günü 52 nolu parsel üzerinde kalıntı sayılabilecek yapı bulunup bulunmadığının tespiti istenilmiş, 4.Asliye Hukuk Mahkemesince 1992/61 D.İş sayılı dosya ile yapılan tespitte, parsel üzerinde inşai faaliyetin görülmediği, kalıntının mevcut olmadığı saptanmıştır.
Kocaeli Belediye Başkanlığınca II Numaralı KTVKK.'nun 25.01.1992 gün ve 2795 sayılı kararının iptali istemiyle, Sakarya İdare Mahkemesine dava açılmış,
İdare Mahkemesince, Kurulca alınan kararlarda hukuka aykırılık bulunmadığı, Kurul kararının 2863 sayılı Yasanın 1-6. maddelerinde belirtilen kriterlere uygun olduğu belirtilerek, istemin reddine karar verilmiş, bu karar Danıştay 6.Dairesinin 20.12.1995 gün ve 2142/5283 sayılı kararı ile onanmıştır.
Yapılan idari soruşturma sonucunda sanığın, inşaat hafriyatı sırasında çıkan Roma Dönemine ait tarihi kalıntıların tahrip ve yok edilmesinde kastının bulunmadığı, ancak gerekli önlemlerin alınmasında ihmali olduğu gerekçesi ile görevi ihmal suçundan TCY.nın 230. maddesi gereğince yargılanması için lüzumu muhakeme, Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesince eylemin 2863 sayılı Yasanın 65. maddesine girdiği belirtilerek Görevsizlik kararları verilmiştir.
Belediye Başkanlığınca Yerel Mahkemeye gönderilen 23.02.1994 tarihli yazıda; sanık M.Sefa S...'in Belediye Başkanı olarak görev yaptığı belirtilmiştir.
Tanıklar Müze araştırmacısı Aynur Gökmen, Müze Müdürlüğü Arkeologları Hayriye Avcı, M.Savaş Uçkun, Zeynep Demir ve Y.Reyhan Taşçıoğlu, Koruma Kurulu Müdürü İsmail Hilmi Köse, Müze Müdürü Mehmet Turgut, İl Kültür Müdürü A.Zafer Ağar, İcra Müdür Yardımcısı Neval Yastıoğlu ve Hazine Avukatı Mükerrem Güzelel,müfettiş tarafından alınan ve duruşma aşamasındaki beyanlarında olayın gelişimini tutanaklara ve alınan kararlara uygun bir şekilde anlatmışlar, kendi ad ve imzalarını taşıyan tutanakların doğru bulunduğunu yeminli beyanları ile açıklamışlardır
Sanık M.Sefa S... aşamalardaki savunmalarında; kararların zamanında tebliğ edildiğini, 4.Asliye Hukuk Mahkemesince yaptırılan tespitte tarihi kalıntı bulunmadığının saptandığını, zaman zaman il dışında olması nedeniyle yerine başkanvekili Hikmet Erenkaya'nın vekalet ettiğini, suçsuz olduğunu savunmuştur.
Yokedilen tarihi eserin niteliğinin daha iyi belirlenebilmesi için İzmit ilinin tarihi evreleri üzerinde de durmak gerekmektedir. İzmit,körfezin bitim yerinde bugünkü İzmit'in 6 km. kadar güneydoğusunda, M.Ö. VII. Yüzyılda Megaralılar tarafından kurulmuş ve Astakos adı verilmiştir. Bir liman şehri olarak gelişen Astakos M.Ö. III. Yüzyıl başında Trakya Kralı Lysimakhos tarafından ele geçirilmiş, Lysimakhos, şehri üç yıl elinde tuttuktan sonra Trakyaya çekilmiştir. M.Ö. 279 yılında çevreyi ele geçiren Bithynia kralı, Nikomedes I, Astakosu sınırları içine almış, bugünkü İzmit'in bulunduğu yerde kendi adına bir şehir kurmuş ve Nikomedeia adını vermiştir. Bithynia krallarının sonuncusu olan Nikomedes III. M.Ö. 75 yılında bu şehri, Roma'ya bağışlamış ölümü ile de şehir Roma'ya bağlı bir eyalet merkezi haline gelmiştir. Bu dönemde eski tersane onarılmış, Vali Plinius sırasında yangınları önlemek için büyük sarnıç yapılmış, İmparator Discletianus zamanında Nicomedeia, Roma İmparatorluğunun başşehri yapılmış, depremle yıkılan şehir yeniden inşa edilmiş, (M.S. 358, 363, 364) yıllarında şehir Bizans İmparatoru Justinianus zamanında önemli onarım görmüştür (Meydan Larousse C.6, S.635).
M.S. 284 yılında Roma İmparatoru Diacletianus döneminde Nicomedia (İzmit) Roma,Antakya ve İskenderiye'den sonra dünyanın dördüncü büyük şehri olup, suça konu tarihi eserler ise Roma İmparatorluk dönemine ait M.S. 2-3. Yüzyıllarda Antik Nicomedia'da yapılmış, antik limana ait tersanenin gemi inşa havuzları, su arıtma kanalları, gemi çekek yerleri, gemi bağlama yerleridir.
Uygarlıkların beşiği olan ülkemizde tarihi taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları gerek kasten gerekse bilinçsizce zaman içinde yok edilmiş, bu eserlerin dünya uygarlık tarihindeki önemi kavranamadığından halen de yok edilmeye devam olunmak suretiyle insanlık ortak kültürel değerlerden yoksun bırakılmaktadır.
Sanık M.Sefa S... her ne kadar savunmalarında suçsuz olduğunu belirtmişse de; toplanan kanıtlardan, sanığın başkanı bulunduğu Belediyeye bağlı bir kuruluş tarafından yapılan inşaat hafriyatı sırasında dinamit patlatılmak suretiyle yok edilen eserin kültür ve tabiat varlığı niteliğinde olduğunu bildiği, basında çıkan haberlere, alınan kurul kararları ve Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına rağmen gereklerini kasten yerine getirmeyerek bu eserin yokedilmesine katıldığı, eyleminin 2863 sayılı Yasanın 65/a maddesinde belirtilen suçu
oluşturduğu; Yerel Mahkemece direnme kararında belirtilen "tarihi eser kalıntılarının bozulmasında kişisel bir menfaatleri bulunmadığı" gerekçesinin yasal olmadığı, zira bu suçun oluşumu için genel kast yeterli olup, özel kastın (saikin) aranmadığı anlaşılmakla hakkındaki Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : 1-Tüm sanıklar haklarındaki hükümlerin yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
2-CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle sanıklar Halil İbrahim A..., Hasan ... ve Özkul İ...'e ilişkin kamu davalarının TCY.nın 102/4 ve 104. maddeleri gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA,
3-Sanık M.Sefa S... yönünden CYUY.nın 326. maddesi uyarınca gereği için dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 2.2.1999 günü kısmen tebliğnamedeki isteğe uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.