 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/11-330
Karar No: 1998/397
Tarih: 29.12.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALEYHE BOZMA YASAĞI
- ÇALINTI MALIN İADE EDİLMESİ
- HIRSIZIN ÇALDIĞI MALI KENDİLİĞİNDEN İADE ETMESİ
- CEZA DAVASINDA USULİ BOZMA TALEBİ
- BİLİRKİŞİYE ÜCRET TAYİNİ ZORUNLUĞU
- HARCA İLİŞK İN TEMYİZ TALEBİ
1412/m.326
765/m.523, 59
DAVA VE KARAR : Hırsızlık suçundan sanık Mustafa Ö...'ın TCY.'nın 491/2, 522, 523/1, 55/3, 647 sayılı Yasa'nın 4. maddeleri uyarınca 130.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezasının ertelenmesine ilişkin Kadınhanı Sulh Ceza Mahkemesince verilen 6.11.1996 gün ve 22/158 sayılı hükmün C. Savcısı ve sanık vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen;
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 3.11.1997 gün ve 5395/5561 sayı ile;
"C. Savcısının temyizi aleyhe olduğundan, tebliğnamedeki eleştiri yapılmasına ilişkin görüşe iştirak edilmemiş, oluşa ve dosya içeriğine göre çalıntı teybe tanık M.E. E...'nin işyerinde el konulduğu anlaşılmasına göre kendiliğinden iadeden bahsedilemeyeceği gözetilmeden, cezanın TCK.'nun 523/1. maddesiyle indirime tabi tutulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 15.4.1998 gün, 140/28 sayı ile;
"Karar, sanık ve C. Savcısı tarafından sanık lehine temyiz edilmiştir. Aleyhe bozmama zorunluğu olup, bozmadan sonra hükmedilecek ceza, önceki cezadan ağır olmayacaktır. Aleyhe temyiz olmadığı halde, hükmün sanık aleyhine bozulması, CMUY.'nın 326. maddesine aykırıdır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istemli 10.12.1998 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI:
Dosya içeriğine göre;
Sanığın hırsızlık suçundan TCY.'nın 491/2, 522, 523/1, 55/3, 647 sayılı Yasa'nın 4. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin hüküm, C. Savcısı ve sanık vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, "kendiliğinden iade olmadığı halde TCY.'nın 523. maddesinin uygulanması" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel Mahkemece, sanık aleyhine temyiz davası açılmadığı, C. Savcısının temyiz isteminin de sanık lehine olduğu gerekçeksiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Çözümlenecek sorun, C. Savcısı'nın ilk karara ilişkin ve bir usul kuralının uygulanmamış olmasına yönelen temyiz talebinin sanık aleyhine olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Temyiz davasının hükmün esasına değil sadece bir usul hükmünün uygulanmamış bulunmasına yönelik olması halinde öncelikle yargılamanın Usul Yasası'na uygun olarak yapılmış olup olmadığı inceleneceğinden bu doğrultudaki bir temyiz davasının sanığın aleyhine bulunduğunun kabulüne olanak yoktur. bu nedenle yalnızca usul kurallarına aykırılık nedeniyle yapılan temyiz istemi, hükmün sanık aleyhine temyiz edildiği şeklinde yorumlanamaz. Örneğin nüfus ve sabıka kaydının okunmadığından bahisle yapılan temyizde bu belgelerin okunup okunmadığı araştırılacak, belgeler okunmuş ise ayrıca sabıkalı olan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle aleyhe bir bozma yapılamayacaktır. Böyle bir bozma; temyiz edenin, hükmün aleyhe bozulması yönünde bir isteği olmadığı halde, temyiz davasındaki isteğinin aşılması sonucunu doğuracaktır.
Öte yandan 8.6.1938 gün ve 2/12 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında, C. Savcısının temyiz talebinin sadece harca ilişkin olması halinde hükmün esasının incelenemeyeceği kabul edilmiştir. Bu nedenle, usule ilişkin temyiz istemlerinde sadece bu konu üzerinde durulacak ve temyiz davasının kapsamı dışına çıkılarak davanın esasına girmek suretiyle sanık aleyhine bozma yapılamayacaktır. Yargıtay'ımızın süreklilik arzeden kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Yerel Mahkemenin 6.11.1996 günlü ilk kararını temyiz eden C. Savcısı, 13.11.1996 tarihli temyiz dilekçesinde; "1- Sanığın üzerine atılan hırsızlık suçuna konu olan teybin, suç tarihi itibariyle değerinin tespiti için mahkeme tarafından 17.4.1996 tarihli oturumda bilirkişi mütalaası alınmasına rağmen CMUK.nun 77. maddesine aykırı olarak bilirkişi ücreti konusunda bir karara varılmamış olması, bahsi geçen usul hükmüne aykırıdır.
2 - Talebe rağmen TCY.'nın 59. maddesiyle ilgili olarak bir karar verilmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasını talep etmiştir.
CYUY.'nın 77. maddesinde, "Bilirkişi tarifeye göre kaybettiği vakit için alacağı tazminattan başka tetkikat ve seyahat masraflarını ve çalışmasıyla uygun ücretini alır." hükmü yer almaktadır. Yerel Mahkemece 17.4.1996 günlü oturumda, çalınan teybin değerinin saptanması için bilirkişi dinlenmiş ve bilirkişiye ücret takdir edilmemiştir. C. Savcısının bir nolu temyiz istemi, bu konuda bir karar verilmemesine yani usul kuralına uyulmamış olunmasına ilişkindir. Takdir olunan bilirkişi ücretinin yargılama giderlerine dahil edilmemesi veya yanlış hesap sonucu yargılama giderinin eksik tayininden bahisle sanık aleyhine yapılan bir temyiz talebi mevcut değildir. C. Savcısının iki nolu temyiz nedeni ile sanık vekilinin temyizi ise lehe olup sanık aleyhine açılmış bir temyiz davası bulunmamaktadır.
Kararda TCY.'nın 59. maddesinin uygulanmama nedenleri tartışılmış, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmiş olduğundan ve bilirkişi tarafından ücret konusunda sonradan bir dava da açılabileceğinden C. Savcısının ve sanık vekilinin sair itirazları Özel Dairece yerinde görülmemiştir. Ancak usul hükümlerine aykırılıktan bahisle yapılan temyiz itirazları, "hükmün esastan da sanık aleyhine bozulması talebini içermediğinden", hükmün aleyhe bozulması olanaksızdır. Yerel Mahkeme direnme hükmü bu nedenle isabetli ise de, suça konu teybe satılmak istenilen dükkanda sanığın yokluğunda el konulduğu ve sanığın kendiliğinden iade etmediği anlaşıldığı halde TCY.'nın 523/1. maddesiyle cezasından indirim yapılması yasaya aykırı olup, aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni sayılmamıştır.
Bu itibarla, eleştiri dışında sair yönleri Usul ve Yasa'ya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyeler; "C. Savcısının bir nolu temyiz talebi, sanık aleyhine yapılmış bir temyizdir. Zira, bilirkişiye çalışması karşılığı tayin edilecek ücret, yargılama giderlerinden sayılmakla sanığa yüklenecektir. Somut olayda bir usul kuralı uygulanmayarak sanığa eksik yargılama gideri tayin edilmiştir. Bu nedenle kararın C. Savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edildiği kabul edilerek direnme kararı bozulmalıdır." gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle sanık vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda yapılan eleştiri dışında sair yönleri Usul ve Yasa'ya uygun bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, oyçokluğuyla karar verildi.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NIN 10.12.1998 TARİH 11/98070042 SAYILI TEBLİĞNAMESİ
Hırsızlık suçundan sanık Mustafa Özbektaş'ın yapılan yargılaması sonunda mahkumiyetine dair Kadınhanı Sulh Ceza Mahkemesi'nden verilen 6.11.1996 gün ve 1996/22-159 karar sayılı hükmün sanık vekili ile mahalli C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Yüksek 11. Ceza Dairesi'nin 3.11.1997 gün ve 1997/5395-5561 sayılı ilamı ile,
"... cezanın TCK.nun 523/1. maddesiyle indirime tabi tutulması".
isabetsizliğinden bozulmuştur.
Oluş ve dosya içeriğindeki bilgi ve belge anlatımlara göre usul ve kanuna uygun olan bozma ilamına uyularak bozma doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken ilk kararda ısrar edilmesi kanuna aykırı görüldüğünden yerel mahkemenin tarih ve sayılı belirtilen direnme kararının bozulması talep ve evrak tebliğ olunur.
İDRİS ÇOBANOĞLU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı