 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 1998/11-134
Karar No: 1998/199
Tarih: 2.6.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HIRS1ZLIK SUÇU
ADLI ARAVERMEDE TUTUKSUZ DAVAYA BAKILMASI
ÖZET : Hırsızlık suçundan TCY'nın 491/ilk maddesi uyarınca açılan kamu davasında yargılanan sanığın 23.7.1 997 günlü oturumda salıverildiği halde duruşmanın adli ara verme süresi içinde olan 6.8.1997 gününe bırakılarak cezalandırılmasına karar verilmesi; buyurucu nitelikteki CYY'nın 423. maddesine ve Ceza Genel Kurulunun uyan ve kararlılık gösteren kararlarına aykırıdır.
(765 s. TCK. m. 491/ilk)
(1412 s. CMUK. m. 423)
Hırsızlık suçundan sanık Murat'ın TCY.nın 491/ilk; 522, 55/3 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 400.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Tarsus İkinciSulh Ceza Mahkemesi)nce 6.8.1997gün ve 297-491 sayı ile verilen kararın, sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 19.3.1998 gün ve 1447-2079 sayı ile;
"Tutuklu sanıkların 23.7.1997 tarihli celsede tahliye edildikleri ve yargılandıkları kamu davasının acele işlerden bulunmadığı gözetilmeden CMUK.nun 423. maddesine aykırı olarak adli ara verme içerisinde duruşma yapılarak hüküm kurulması" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 21 .4.1998 gün ve 107358 sayı ile; "Adli tatilde duruşma yapılması mutlak bozma nedeni değildir. Bu süre için konulan kural düzenleyici bir işlemdir. CMUK.nunda yazılı bu çeşit kurallara uyulmaması ancak esas hükme etkili olmuşsa bozma nedeni olabilir. Bu husus 15.2.1950 gün, 21-1 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da CMUK.nun 308. maddesinde belirtilen mutlak bozma nedenleri dışındaki hükme etkili olmayan usule ilişkin yasaya aykırılıkların bozma nedeni olamayacağı şeklinde belirtilmiştir. Bu İçtihatları Birleştirme Kararı da nazara alındığında mahkemece adli tatilde duruşma yapılarak hüküm kurulması, oluşan suçta sonuca etkili görülmediğinden mutlak bozma nedeni değildir" açıklaması ile özel Daire kararına itiraz edilmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, adli ara-verme süresi içerisinde tutuklu ve acele sayılan diğer hususlar dışında kalan davalarda karar verilmesinin bozma nedeni yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
CYUY.nın 423. maddesi; "ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her sene Temmuzun yirmisinden, Eylülün beşine kadar tatil olunur.
Hazırlık tahkikatı ile tutuklu işlere ait duruşmaların ve acele sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yapılacağı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir..." hükmünü içermektedir. Yargılama Yasasının bu maddesi buyurucu nitelikte bulunduğundan aykırı davranışın sonuç üzerinde etkili olup olmadığı aranmaksızın hükmün uygulanma zorunluluğu bulunmaktadır. Aksine düşünce, bu maddenin yasaya konuluşu ile güdülen amaca aykırı düşer, keyfi davranışlara yol açar ve maddenin işlemez hale gelmesine yol açar. Ceza Genel Kurulunun uyum ve kararlılık gösteren uygulamaları da açıklanan biçimdedir.
Kaldı ki, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazına dayanak yaptığı 15.2.1950 gün ve 21-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı konuyla ilgili olmayıp, CYUY.nın 326. maddesi ile düzenlenmiş bulunan "kazanılmış hak" kavramına ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanık hakkında, hırsızlık suçundan, TCY.nın 491/ilk maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle genel hükümlere göre yargılanmak üzere kamu davası açılmıştır. Sanık tutuklu olmasına karşın 23.7.1997 tarihli oturumda tahliye edilmiş ve 6.8.1997 tarihli oturumda da hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Görüldüğü gibi sanık tutuklu olmadığı gibi hakkındaki kamu davası adli ara vermede görülebilecek acele işlerden de değildir. Bu itibarla, yerinde olmayan Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının (REDDİNE), 2.6.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.