 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1997/9-307
Karar No : 1997/318
Tarih : 16.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞ AKTİ FESHEDİLEN İŞÇİLERİN BİLDİRİMİ
SUÇ SAYISI
TEMYİZİ KABİL KARARLAR
KARAR ÖZETİ : 2821 sayılı Yasanın değişik 59. maddesinin 1. fıkrası 1. bendi 2. cümlesine göre bildirilmeyen işçi sayısı kadar ayrı suçlar oluşur.
Bu maddeye aykırı davranan ancak TCK. nun 119. maddesine göre işten çıkardığı her işçi için 3.402.000 TL ağır para cezasını süresinde ön ödemede bulunan sanıkla ilgili «ortadan kaldırma kararı» miktar CMUK nun 305/1. maddesinin öngördüğü temyiz edilmezlik sınırı üstünde olduğundan temyizi kabil kararlardandır.
(1412 s.CMUK.m.305/1 -2)
(2821 s. Sendikalar K.m.59)
(765 s.TCK.m.119)
Sendikalar Kanununa muhalefet suçundan sanık İsmail 2821 sayılı Kanunun 62. maddesi delaletiyle, 4101 sayılı Kanunun 12. maddesi ile değişik 59. maddesi uyarınca verilmesi gereken 23.814.000 lira ağır para cezasıyla 330.000 lira yargılama giderini ön ödeme süresi içinde ödediğinden hakkındaki kamu davasının TCK. nun 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin (Turhal SulhCeza Mahkemesi)nce30.9.1997 gün, 2673/5040 sayı ile verilen kararın üst ve o yer C. Savcılarının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi 7.10.1997 gün ve 2741/51 28 sayı ile;
Hükmün mahiyetine, 2821 sayılı Yasanın 59. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesine göre, sanığın suçunun subutu halinde bildirimde bulunulmayan her işçi için tayini gereken para cezasının nevi ve miktarı itibariyle CMUK. nun 305/2, 317. maddeleri uyarınca temyiz kabiliyeti bulunmadığı gerekçesiyle üst ve o yer C. Savcılarının temyiz taleplerinin reddine karar vermiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 27.10.1997 gün ve 41193 sayı ile;
Olayımızda sanık aynı dönem içerisinde işten çıkardığı 7 işçiyi süresi içinde ilgili yere bildirmemiş, dolayısıyla tek bir fiille tek bir suç oluşmuştur. Suç tek olduğu için sonuçta belirlenen müeyyide de o suça ait tek bir ceza olacaktır. 2821 sayılı Yasanın 62. maddesinde düzenlenen tek suç oluştuğuna ve 59/1. maddeye göre sadece çıkarılan işçi sayısına göre tek bir ceza tayin edilmesi gerektiğine göre, sanığa işçi sayısına göre hesaplanıp verilmesi gereken sonuç ceza, CMUK.nun 305/1. maddesindeki temyiz edilmezlik sınırının üstündedir. Şeklindeki gerekçe ile itiraz ederek, Özel Dairenin temyiz talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına karar verilmesi istenmiştir.
Dosya 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Dosya içeriğine göre, işveren olan sanığın, 7 işçinin işten çıkışını yasal süresi içinde ilgili kuruma bildirmediği iddiasıyla hakkında dava açılmış, Yerel Mahkemece, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 62. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 4101 sayılı Kanunun 12. maddesiyle değişik 59. maddesi uyarınca toplam 7 işçi için verilmesi gereken 23.814.000 lira ağır para cezası ile 330.000 liradan ibaret yargılama giderini 10 günlük yasal sürede ödemesi için sanığa ihtaratta bulunulmuş ve belirtilen para tutarı olan 24.144.000 liranın süresinde ödenmesi nedeniyle kamu davasının TCK.nun 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Üst ve o yer C. savcılarının temyiz isteğinin Özel Dairece reddedilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığı itiraznamede ileri sürülen nedenlerle temyiz isteminin reddine dair kararın kaldırılarak temyiz incelemesinin Özel Dairece yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Görüldüğü gibi, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hükmün temyiz yeteneğinin bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Öncelikle sanığın eyleminin tek bir suç mu yoksa ayrı ayrı suçları mı oluşturduğu hususu çözüme kavuşturulmalıdır.
2821 sayılı Yasanın 4101 sayılı Yasa ile değişik 62. maddesinde "işveren, işe aldığı veya herhangi bir nedenle hizmet akdi sona eren işçileri, izleyen ayın 15 ine kadar aylık bildirimlerle iş yerinin bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirmek zorundadır." 59. maddesinde ise "... 62. maddede belirtilen bildirim yükümlülüğüne uymayan işverenler hakkında ise, bildirilmeyen her işçi için sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarının beşte biri kadar ağır para cezasına hükmedilir." şeklinde bir düzenleme yer almaktadır.
Yabancı alemde iradenin izhar edilmesini sağlayan her şey bir harekettir. Harici alemdeki değişiklik bir şeyi yapmamak şeklinde de tezahür edebilir.
Diğer bir deyişle netice bir işi yapmama, geç yapma veya yasanın aradığı yerde yapmama ile de gerçekleşebilir. Şayet ihmali bu hareket yasanın suç saydığı bir neticeye neden olmuşsa ihmali suçtan sözedilir. İhmali suçlarda ihmal teşkil eden menfi hareket vuku bulur bulmaz yasanın cezalandırdığı neticede kendiliğinden gerçekleşmektedir. Suçun hukuki konusunu teşkil eden hak ve menfaatlerin ihlali başlı başına bir neticedir. Bu belirlemeler ışığında, 2821 sayılı Yasanın değişik 59. maddesinin 1. bendinin 2. cümlesinde yer alan "bildirilmeyen her işçi için" şeklindeki düzenleme incelendiğinde, sanığın ihmali hareketinin bildirilmeyen her işçiye ayrı ayrı yöneldiği ve ihlal ettiği hak ve menfaatlere göre aynı tür ve fakat ayrı suçları oluşturduğu anlaşılmaktadır. Yine TCK. nun 119/1. maddesindeki "Ön ödeme müessesesinin hukuki niteliği İncelendiğinde hem maddi ceza hukukuna hem de usule ilişkin bir düzenlemeyi içerdiği görülmektedir. Maddede belirtilen koşulların yerine getirilmesi halinde verilmesi gereken düşme (ortadan kaldırma) kararı, CMUK. nun 253. maddesinde değinilen bir hüküm niteliğindedir. Bu kararın, maddede öngörülen beraat kararı yanında sanığın en yararına karar olduğu söylenemez. Zira, hakkında uygulanması istenen yasa maddesindeki yaptırımın tehdidi altında bulunan sanık suç işlemiş olmasa bile, içinde bulunduğu psikolojik ortam nedeniyle ön ödemeyi kabul edip gereğini yerine getirmiş olabilir. Şayet uygulanması istenen yasa maddesi ayrıca hapis cezasını öngörmekte ise sanık daha büyük bir olasılıkla bu yolu tercih edebilir. İşte bu olgular gözönünde tutulduğunda ön ödeme nedeniyle verilen düşme kararları yönünden temyize başvurma yolu açık tutulmalıdır. Süreklilik gösteren yargısal kararlarda bu doğrultudadır. Bu itibarla; ön ödeme sonucu verilen düşme kararlarının temyiz edilebilirlik sınırı CMUK.nun 305. maddesinin 2. fıkrasının 2. bendine göre değil 1. bendine göre saptanmalıdır.
Somut olayda ise, sanığa uygulanması gereken 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 4101 sayılı Kanunla değişik 59. maddesinde, işten çıkarılıp süresinde bildirimde bulunulmayan her işçi için ödenmesi gereken ceza sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarının beşte biri kadar ağır para cezasıdır. Suç tarihinde 17.010.000 lira olan asgari ücretin beşte biri 3.402.000 lira olup, bu miktar CMUK.nun 305. maddesinin 2. fıkrası 1. bendinde yazılı temyiz edilmezlik sınırı üstündedir. Bu itibarla; yukardaki değerlendirmeler ışığında, 2821 sayılı Yasanın değişik 59. maddesinin 1. fıkrası 1. bendi 2. cümlesinde, bildirilmeyen işçi sayısı kadar ayrı suçlar oluştuğunun ve ön ödeme halinde temyiz edilebilirlilik sınırının belirlenmesinde CMUK.nun 305. maddesinin 2. fıkrası 1. bendinin nazara alınması gerektiğinin kabulünde zorunluluk vardır. O halde Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının açıklanan bu değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul üyeleri itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır
S o n u ç Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının yukarda açıklanan değişik gerekçe ile (KABULÜNE) ve Özel Dairenin 7.10.1997 gün ve 2741/5128 sayılı red kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi için anılan Daireye gönderilmesine, 16.12.1997 günü oyçokluğu ile karar verildi.