 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1997/8-329
Karar No : 1998/17
Tarih : 10.2.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1412/m.135,223,225
2004/m.74,338
Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçundan sanık D.B.`nin İİK.nun 338/1. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Yozgat İcra Ceza Hakimliğince 29.5.1996 gün ve 59/69 sayı ile verilen karar, sanık ve C. Savcısının temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 2.12.1996 gün ve 14436/15371 sayı ile; "1 - Sanığa sorgusu sırasında CMUK.nun 135. maddesindeki yasal haklarının hatırlatılmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2 - Suça konu 9.4.1996 tarihli mal beyanı dilekçesinin İİK.nun 74. maddesindeki yasal koşullara uymadığı ve geçerli bir beyan niteliğinde bulunmadığı, buna dayalı olarak da gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden usule ve esasa ilişkin iki nedenle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 30.4.1997 gün ve 1/74 sayı ile; usule yönelik bozma nedenine değinmeden ve gereğini yerine getirmeden esasa ilişkin bozma nedenine karşı "Borçlu, 360.725.000 liralık takip borcuna karşılık 4.550.000 lira emekli maaşını mal beyanı olarak göstermiştir. Haciz sırasında 20.000.000 liralık malı haczedilmiş ve ayrıca hisseli taşınmazı olduğunu bizzat söylemiş ve böylece eksik ve gerçeğe aykırı mal beyanında bulunduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun emsal içtihatları da bu doğrultudadır" biçimindeki gerekçelerle direnmeye karar vermiştir.
Bu kararın da, C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının bozma isteyen 7.11.1997 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: İncelenen dosyaya göre; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; 1 - Sanığın sorgusu yapılırken 3842 Sayılı Yasa ile değişik CYUY.nın 135. maddesine uygun davranılıp davranılmadığı,
2 - Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmak suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı,
Hususlarına ilişkindir.
CMUK.nun 225. maddesine göre; "Tahkikatın mevzuu olan suç, gerek yalnız ve gerekse birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadere cezalarını müstelzim ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir.
Bu gibi hallerde sanığa gönderilecek celpnamede kendisi gelmese dahi duruşmanın yapılabileceği yazılır."
Bu yasal düzenleme, CMUK.nun 223. maddesinin 1. fıkrasında vurgulanan "... mahkemeye gelmemiş olan sanık hakkında duruşma yapılamaz." kuralının bir istisnasıdır. Bununla, hafif yaptırımı gerektiren ve diğer suçlara nisbeten sosyal etkileri bakımından daha az önemde görülen bazı suçlarla mahkemelerin uzun zaman meşgul edilmemesi ve böylece daha önemli davaların biran önce ve usul ekonomisine uygun biçimde sonuçlandırılması amaçlanmıştır. Bu maddeye göre sanık mahkemeye gelmese bile yokluğunda duruşma yapılabilmesi;
1 - Soruşturmanın konusu olan suçun gerek yalnız ve gerekse birlikte olarak para cezasını, hafif hapis ve müsadare cezalarını gerektirmesi,
2 - Sanığa gönderilecek davet kağıdına kendisi gelmese dahi yokluğunda duruşmanın yapılabileceği açıklamasının yazılmış olması, koşullarının bulunması ve yerine getirilmesi ile mümkündür. Maddenin 1. fıkrasında yer alan "yapılabileceği" sözcüğü bu usule riayet bakımından mahkemeye gerektiğinde sanığın bizzat duruşmada hazır bulunması emredilebileceği yolunda bir takdir hakkı tanındığını göstermektedir. İİK.nun yargılama usulü ile ilgili 349. maddesi 2. fıkranın 2. cümlesinde de bu takdir hakkının kullanılmasına ilişkin benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Açıklamalı davet yazısı üzerine veya mahkemenin gerek görmesi nedeniyle yahut kendiliğinden mahkemeye gelen sanığın duruşmadaki sorgusu CMUK.nun 236. maddesi ve bu maddenin yollamada bulunduğu 3842 sayılı yasa ile değişik 135. maddesine göre yapılmalıdır. Soruşturmanın konusu olan suçun karşılığı cezalar CMUK.nun 225. maddesinde yazılanlar olsa bile artık, mahkemeye gelmiş bulunan sanığa 135. maddede yazılı yasal haklarının hatırlatılması, Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkına ilişkin olması bakımından zorunludur. Usul Yasasında bu tür yaptırımı gerektiren suçların faillerinin sorgusunun yasal hakları hatırlatılmadan da yapılabileceğine ilişkin bir takdir hakkına yer verilmemiştir.
İncelenen olayda, soruşturmanın konusu olan suç, hafif hapis cezasını gerektirmekte olup, sanık bozmadan önce kendisine gönderilen açıklamalı davet kağıdı üzerine duruşmaya geldiği halde, sorgusunun CMUK. 135. maddesindeki kurallara göre yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yerel Mahkeme Özel Dairenin usule yönelik bu bozmasına rağmen sanığa yalnızca duruşma gününü bildiren bir davetiye göndererek, duruşmaya gelmeyen sanığın yokluğunda direnmeye karar vermiştir. Yapılan bu uygulama CMUK.nun 135 ve 225. maddelerine aykırı olup, bozma nedenidir. İşin esasına ilişkin bozma nedeninin bu aşamada müzakeresine gerek bulunmadığından, Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan bu usuli nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan usule aykırılık nedeniyle istem gibi BOZULMASINA, 10.2.1998 günü oybirliği ile karar verildi.