 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1997/8-276
K. 1997/308
T. 16.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HIRSIZLIK SUÇU
MALIN DEĞERİ VE TÜRÜ
KARAR ÖZETİ : Katılan yönetim tarafından sonradan götürülmek üzere yol kenarına bırakılan 2 adet asfalt tankı, bir adet bekçi kulübesi ve bir adet mazot deposunun tür ve maddi değerlerine göre daimi olarak terkedilmiş olup olmadıklarını mümkün iken sorup öğrenmeden gizlice götüren sanıkların yükletilen suç kastını taşıdıklarının kabulü gerekir.
(765 s.TCK.m.491/1)
Hırsızlık suçundan sanıklar (A.Y) ve Ahmet'in beraetlerine ilişkin (Kastamonu Sulh Ceza Mahkemesi)nce14.12.1995 gün ve 729-1043 sayı ile verilen karar, katılan vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 3.12.1996 gün ve 121 78-1 2370 sayı ile;
"Oluşa, dosya içeriğine ve mevcut delillere göre, sanıkların eylemleri hırsızlık suçunu oluşturduğu halde, beraetlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise, 8.4.1997 gün ve 26-1 38 sayı ile;
"Tanık anlatımları, bilirkişi açıklaması ve sanıkların savunmalarından; ihbar üzerine bekçiler tarafından olay yerine gidildiğinde görülen araçlar sanıklara ait değildir. Sanıklar samimi savunmalarında malzemeleri aldıkları yerin terkedilmiş olduğunu ve malzemeleri atılmış ve işe yaramaz olduklarını zannederek aldıklarını belirtmişlerdir: Tanık bekçilerin ifadeleri ve bilirkişi raporu da; malzemelerin alındığı yerin olaydan çok önce terk edildiği ve buranın müdahil idareye ait olduğuna dair bir işaret veya levha bulunmadığını belirtmektedir. Bu husus, etrafının çevrili olmadığı ve bekçi de bulunmadığı şeklindeki savunmayı doğrulamaktadır. Bizzat müdahil idarenin yazısı da bu yerin terk edildiğini doğrulamıştır.
Bu durum karşısında, sanıkların bu malzemeleri idareye ait olduklarını bilerek hırsızlık kastıyla aldıklarını şüpheye meydan vermeyecek şekilde kabul etmek mümkün görülmemiştir. Var olduğu kabul edilen ciddi şüpheler ve şüpheden de sanık yararlanır kuralı da gözönünde tutularak sanıkların beraetine karar vermek gerekmiştir." biçimindeki açıklamayla önceki kararında direnmiştir.
Bu kararın da, katılan vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın bozma isteyen 1.10.1997 günlü tebliğnamesiyle; 1. Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
İncelenen dosyaya göre:
Olayın meydana geliş biçimi ile sübutta yerel mahkeme ile daire arasında uyuşmazlık bulunmadığından çözülecek sorun, sanıkların hırsızlık kastı ile hareket edip etmediklerinin saptanmasına ilişkindir.
Dosyada bulunan Karayolları Kastamonu 15. Bölge Müdürlüğü'nün 18 Mayıs 1994 günlü yazısı ile, Devrekani eski yolu 20. km. de bulunan patlayıcı madde depolarındaki malzemelerin bir kısmının Kastamonu-İstanbul yolu 5. km. deki yeni depoya taşındığının, eski depolarda kalan malzemelerden bir kısmının ise bazı şahıslarca alınıp götürüldüğünün ve bu durumun bekçiler tarafından da belirlenmesi üzerine, Kastamonu C. Savcılığına şikayette bulunulmuştur. Bu ihbar yazısı üzerine kollukça yapılan araştırma sonucu, Y köyünden sanık (A.Y.)'nin evinin önünde Karayollarına ait 350 cm. uzunluğunda 270 cm. çapında bir adet sactan mamul asfalt tankı, sanık Ahmet'in Yöreci mahallesindeki evine 1 km. mesafedeki tarlasında içinde zift bulunan ve oksijen kaynağı ile bir kısmı kesilmiş olan 20 tonluk asfalt tankı ile üst tarafı demir sacdan yapılmış 376 cm. uzunluğunda, 190 cm. yüksekliğinde bekçi kulübesi, 100 litrelik mazot deposu bulunmuş ve bu hususlar ile ilgili olarak, 14.6.1994 tarihli iki ayrı tutanak tutulmuştur.
Tutanaklarda yazılı şeylerin bulundukları yerlerden, katılan idarenin rızası hilafına sanıklar tarafından ve faydalanmak amacıyla alındıkları sanıkların aşamalarda değişmeyen savunmaları ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu konularda uyuşmazlık söz konusu değildir.
Yine suça konu şeylerin, demirbaş düşümü yapılmışsa da, maddi değere haiz olduğu ve katılan idare tarafından zorunluluk nedeniyle, sonradan götürülmek üzere, geçici olarak yol kenarlarına bırakıldığı da anlaşılmaktadır. Bunların maliki tarafından kesin olarak ve daimi suretle terk edilmiş bulunduklarından (Res derelictae) Söz edilemez. Karayollarının şikayet yolunu seçmesi ve davaya katılması da bu kabulü doğrulamaktadır.
Kaldı ki suça konu şeylerin tür ve değerleri, sanıkların bu eşyasının terkedilmiş olup olmadığını kolaylıkla öğrenme olanağına sahip bulunmalarına rağmen bu yola başvurmayıp gizlice götürmüş olmaları müsnet suç kastını taşıdıklarının diğer önemli bir kanıtını oluşturmaktadır. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç: Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün istem gibi (BOZULMASINA) 16.12.1997 günü oybirliği ile karar verildi.