 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1997/6-115
K. 1997/150
T. 10.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AŞAĞI HADDEN CEZA TAYİNİ
CEZANIN ARTIRILMASI
GEREKÇE
KARAR ÖZETİ : TCK.nun 29. maddesi hükmüne aykırı olarak sanık hakkında aşağı hadden olsa dahi gerekçe göstermeden TCK.nun 493/2. maddesinin uygulanması; Anayasa ve Usul Yasasına aykırı olarak takdire dayandığı belirtilmeden ve gerekçe gösterilmeden TCK.nun 522. maddesi uygulanarak temel cezanın 1/2 oranında artırmaya tabi tutulması bozma nedenidir.
(765 s. TCK. m. 29, 493/2, 522)
Hırsızlık suçundan sanık Ender'in, TCK.nun 493/2, 522 ve 59. maddeleri uyarınca 3 sene 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, tutuk halinin devamına ilişkin (İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi)'nce19.12.1996 gün ve 1012/1264 sayı ile verilen karar, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce, 4.3.1997 gün ve 2425-2129 sayı ile;
Usul ve yasaya uygun görülerek onanmıştır.
Yargıtay C. Başsavcılığı, 10.4.1997 gün ve 7072 sayılı itirazname ile;
1- TCK.nun 29. maddesinin son fıkrasının son cümlesi göz önünde tutulmaksızın sanığa TCK.nun 493/2. maddesi uyarınca temel cezanın gerekçe gösterilmeden asgari hadden verilmesi,
2- TCK.nun 522. maddesi ile uygulama yapılırken gerekçe gösterilmeden ve takdire dayanıldığı da açıklanmadan en üst oranda artırım yapılması usul ve yasaya aykırı olduğu nedeniyle itiraz ederek, 6. Ceza Dairesi'nin onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Dosya, 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Sanığın hırsızlık suçundan TCK.nun 493/2, 522 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluş ve subutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun;
a- Temel ceza asgari hadden tayin edilirken gerekçe gösterilmesine gerek bulunup bulunmadığı,
b- TCK.nun 522. maddesi ile uygulama yapılırken gerekçe göstermeden ve takdire dayanıldığı da belirtilmeden en üst oranda artırım yapılmasının usul ve yasaya aykırı olup olmadığı,
Hususlarına ilişkindir.
1.- TCK.nun 29/son maddesinde; "Hakim, iki sınır arasında temel cezayı, suçun işleniş biçimi, suçun işlenilmesinde kullanılan araç, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlendiği zaman ve yer, fiilin diğer özellikleri, zararın veya tehlikenin ağırlığı, kastın veya taksirin yoğunluğu, suç sebepleri veya saikleri, failin amacı, geçmişi, şahsi veya sosyal durumu, fiilden sonraki davranışı gibi hususları göz önünde bulundurmak suretiyle takdirini kullanarak belirler. Cezanın asgari hadden tayini halinde dahi takdirin sebepleri kararda mutlaka gösterilir" hükmü yer almaktadır.
Mahkemece ceza tayin edilirken, cezanın maddede yazılı alt sınır veya alt sınırın üzerinde belirlenmesi halinde Anayasanın 141 ve CMUK.nun 32. maddesi gereğince gösterilen gerekçenin; TCK.nun 29. maddesinde belirtilen hususlarla ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması gerekir. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliğini de taşımaktadır.
Maddi olayda, sanık hakkında TCK.nun 493/2. maddesi uyarınca alt sınırdan ceza tayin edilirken, yukarıda belirtilen biçimde gerekçe gösterilmediği ve anılan yasaların buyurucu kurallarına aykırı davranıldığı görülmüştür.
2- Öte yandan yasalarımızda suçun karşılığı olarak aşağı ve yukarı sınırları olan bir ceza konulmuşsa, bu iki sınır arasında temel cezanın tayininden sonra, belirli oranlarda artırımı ya da indirimi öngören bir maddenin uygulanması suretiyle sonuç cezanın tesbitinde de gerekçe gösterilmesi gerekir.
Buna göre, yasalarda hakime verilen takdir ve değerlendirme yetkisi; adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınarak, suçun işleniş tarzı, sanığın suç işleme hususundaki eğilimi, yasalara aykırılığın derecesi gibi objektif ölçüler göz önünde tutulup, dosya içeriğine uygun kullanılmalı ve sonuç ceza bu adil ölçüler içinde tayin edilmelidir.
Sanığın, yanında çalıştığı müştekinin kasasından yaklaşık 200.000.000 lira karşılığı altın ve yabancı ülke parasını çalmak şeklinde subuta eren eyleminde Yerel Mahkeme, bu miktarı pek fahiş olarak kabul ve takdir etmekle beraber, TCK.nun 522. maddesini sanık hakkında uygularken artırmayı neden en üst hadden (1/2 oranında) yaptığının gerekçesini göstermediği gibi, takdire dayandığını da belirtmemiştir. Bu husus, gerek Anayasanın ve gerekse Usul Yasasının mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği yönündeki kurallarına aykırıdır.
Bu itibarla, C. Başsavcılığı itirazının saptanan bu iki nedenle kabulüne karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin 4.3.1997 gün ve 2425/2129 sayılı onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün belirtilen sebeplerle (BOZULMASINA), 10.6.1997 günü oybirliği ile karar verildi.