 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1997/61
Karar No : 1997/84
Tarih : 08.04.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Ruhsatsız silah bulundurmak suçundan sanık Şaban'ın bozmaya uyularak 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 81/1, 59; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 1.705.833 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, (Çay Asliye Ceza Mahkemesi)'nce verilen 7.6.1995 gün ve 44/67 sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 18.3.1996 gün 3003/3714 sayı ile;
"Tekerrüre esas alınan Afyon Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25.1.1991 gün ve 1987/408 esas, 1991/22 karar sayılı ilamındaki hürriyeti bağlayıcı cezadan dönüştürülen ağır para cezasının miktarı itibariyle kesin olup, CMUK.nun 305. maddesi hükmü uyarınca tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 17.4.1996 gün 30/52 sayı ile;
"647 sayılı Yasanın 4. maddesinde; 3506 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle, hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinde asıl mahkumiyetin para cezası olmasının, yasa yollarına başvurmaya engel olmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle, hapisten çevrilen para cezasının miktarı ne olursa olsun temyize tabidir ve kesin hüküm niteliğinde olmadığından tekerrüre esas alınmalıdır" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yarıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ve sanık tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istemli 27.2.1997 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın, izinsiz silah bulundurmak suçundan 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözümlenecek sorun, hapisten çevrilen ve sanığın 21.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin önceki mahkumiyetinin tekerrüre esas alınıp alınamayacağına ilişkindir.
Afyon Asliye Ceza Mahkemesi'nin 25.10.1991 gün, 408/22 sayılı kararı ile sanığın, TCY.nın 266/1; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 21.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, 8.5.1991 tarihinde kesinleşen bu karar 25.7.1991 günü infaz edilmiştir. Sanık, bu cezasının infazından sonra beş yıl içinde ve 2.1.1994 tarihinde direnmeye konu olan suçu işlemiş, cezalandırılmasına karar verilmiştir.
CMUY.nın 305. maddesi gereğince, iki milyon liraya kadar olan para cezalarına dair mahkumiyet hükümleri kesin olup tekerrüre esas alınamazlar. Ancak, 14.12.1988 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 3506 sayılı Yasa ile 647 sayılı Yasanın 4. maddesi değiştirilmiş, "uygulamada asıl mahkumiyetin, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası olmasının kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmiyeceği" hükme bağlanmıştır. Bu nedenle, 14.12.1988 tarihinden sonra hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince para cezasına çevrilmesi halinde, asıl ceza çevrilen para cezası olmakla birlikte, para cezasının miktarı ne olursa olsun olağan yasa yolu açık bulunduğundan, CMUY.nın 305/son maddesinin uygulanması olanaksızdır. Karar tarihinde temyiz yolu açık olup kesin olmayan hükümler, diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde tekerrüre esas alınabileceklerdir.
İncelenen dosyada, sanığın önceki mahkumiyeti hapis cezasından çevrilme ağır para cezası olup 3506 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 14.12.1988 tarihinden sonra 25.1.1991 günü verildiğinden, 647 sayılı Yasanın 4/4. maddesi gereğince Yargıtay denetimine tabidir. Sonuçta hükmolunan ağır para cezası, CMUY.nın 305. maddesinde belirlenen miktarın altında ise de, temyiz yolunun açık olması nedeniyle ve diğer koşullar da gerçekleştiğinden tekerrür hükümleri uygulanmalıdır. Bu itibarla sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; sanık ve üst C. Savcısının temyiz itirazlarının reddi ile sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, 8.4.1997 günü oybirliğiyle karar verildi.