 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1997/273
Karar No : 1997/307
Tarih : 16.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Yetkili merciilerden verilen emirlere uymamak suçundan sanık Durmuş'un TCK.nun 526/1, 647 sayılı Kanunun 4, TCK.nun 72. maddeleri uyarınca sonuçta 396.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve suça konu tahnit edilmiş kuşların TCK.nun 36. maddesi uyarınca zoralımına ilişkin (Kayseri 2. Sulh Mahkemesi)nce 10.10.1996 gün ve 876-989 sayı ile verilen karar, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ikinci Ceza Dairesi'nce 15.5.1997 gün ve 7924-6908 sayı ile;
"Sanığın önceden avladığı yasaklanmış av hayvanlarının tahnitlerini işyeri vitrininde sergilemesi şeklindeki eyleminin 3167 sayılı Kanunun 4,8 ve 22. maddelerine uygun bulunduğu nazara alınmadan unsurları bulunmayan TCK.nun 526. maddesi ile mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise 11.7.1997 gün ve 616-772 sayı ile;
"3167 sayılı Yasanın 4 ve 8. maddeleri, avlanmanın yasal olduğu zaman ve yerleri, 22. maddesi ise bu maddelere aykırı davranılmasını yaptırıma bağlamıştır. 16. maddede ise Merkez Av Komisyonunun bu kanundan kaynaklanan yetkiyle düzenlemeler yapabileceği ve bu düzenlemelerin kurul tarafından değiştirilinceye kadar geçerli olduğu hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay içtihatlarına göre de Kara Avcılığı Kanununda açıklık bulunmayan hallerde Merkez Av Komisyonu tarafından alınan tedbirlere muhalefet durumunda; TCK.nun 526. maddesi uygulanması gerekmektedir. Nitekim, 2. Ceza Dairesinin 18.9.1984 gün ve 6939-7685 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
797 sayılı Uluslararası Kuşları Koruma Anlaşmasında ve Merkez Av Komisyonu'nun 1996/1997 yılları kararında kuş tahnitlerinin işyerlerinde bulundurulması ve sergilenmesi yasaklanmış ve bu karar Resmi Gazete ile bütün Türkiye'de ilan edilmiştir. TCK.nun 44. maddesi hükmü karşısında sanığın bu hükmü bilmeyişi mazeret sayılmaz." biçimindeki gerekçe ile önceki hükümde direnilmiştir.
Bu kararın da sanık tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın "onama" isteyen 1.10.1997 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre:
İşyerinin vitrininde tahnit edilmiş av hayvanlarını sergilemek suretiyle Merkez Av Komisyonu Kararlarına aykırı davrandığı ileri sürülen sanığın cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık yoktur. Çözülecek sorun sanığın hangi yasa hükümlerine göre cezalandırılması gerekeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
TCK.nun 3. Kitabının 1. Babının Ammenin Nizamına Müteallik Kabahatlar faslında yer alan "Selahiyettar Mercilerin Emirlerine İtaatsizlik" başlıklı 526. maddesinin "1. fıkrasında: "Yetkili makamlar tarafından adli işlemler dolayısıyla ya da kamu güvenliği ve kamu düzeni veya genel sağlığın korunması düşüncesi ile kanun ve nizamalra aykırı olmayarak verilen bir buyruğu dinlemeyen veya bu yolda alınmış bir önleme uymayan kimse, eylem ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde ...... cezalandırılır" hükmü yer almaktadır.
Maddenin açık hükmünden 1. fıkrada, birçok konuyu kapsayacak şekilde esnek bir düzenlemeye gidildiği, ancak konunun adli işlemler, kamu güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığın korunması şeklinde sınırlandığı anlaşılmaktadır.
TCK.NUN 526. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması sadece selahiyettar mercilerin emirlerine itaatsizlik halleri ile de sınırlı değildir. Nitekim, Yasa Koyucu bazı konularda yaptığı yasal düzenlemelerde suçun yaptırımını ayrıca belirlememiş, TCK.nun 526. maddesine yollama yapmakla yetinmiştir. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunun 66, Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 301. maddeleri örneğinde olduğu gibi. Demek ki; bu maddenin 1. fıkrasının uygulanabilmesi; maddede öngörülen ögelerin gerçekleşmiş olması, eylemin ayrı bir suç oluşturmaması başka bir yasa ile bu maddeye yollamada bulunulması halinde sözkonusu olur.
3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 4,8 ve 22. maddelerinde av zamanı, avlanma yerleri ve avlanma vasıtaları, avlanması yasak olan yerler, avlanması tamamen veya belirli sürelerde yasak av hayvanları belirtilmiş ve bu yasaklara uymayanların yaptırımları gösterilmiş olup, av hayvanlarının tahnit edilmesine veya tahnit edilmiş av hayvanlarının sergilenmesi ve satışı ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. Kaldı ki, bu işlemlerin adli işlemler, kamu güvenliği, düzeni ve genel sağlıkla ilgisi yoktur. Yasanın diğre maddelerinde de TCK.nun 526/1. maddesine, yollamada bulunulmamıştır.
Öte yandan, Devletimizce de onaylanıp kabul edilen ve 20.2.1984 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesinin 6. maddesi (e) bendi ile ".... tahnit edilmiş hayvanların .... elde bulundurulması, iç ticaretinin yasaklanması, buna göre yasal ve idari önlemlerin alınması öngörülmektedir. Çevrenin ve dolayısıyla doğanın korunması amacıyla ilgili Uluslararası Sözleşme ile koruma altına alınan canlı türleri (bitki-hayvan) ile alanların korunması konusunda tedbirler almak görevi, 9.8.1991 tarihli K.H.K. ile kurulan çevre Bakanlığı Çevre Koruma Genel Müdürlüğü'ne verilmiş ve böylece tahnit edilmiş hayvanlarla ilgili tedbirleri almak ve uygulamakla Çevre Bakanlığı yükümlü tutulmuştur.
Ayrıca, çevrenin korunması, 2872 sayılı Çevre Kanunu ile düzenlenmiş ve bu Kanuna aykırı eylemler 20. maddede idari para cezası ile yaptırıma bağlanarak, adli yargının görev alanı dışına çıkarılmıştır.
Bu kısa açıklamaların ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; av bayii olan sanığın dükkanının vitrininde tahnit edilmiş av hayvanı bulundurmaktan ibaret eylemi, TCK.nun 526/1. maddesindeki suçu değil, İdari para cezasını öngören Çevre Kanununun 20. maddesine aykırı davranmak suçunu oluşturur.
Bu itibarla; idari nitelikteki bu suçtan dolayı Adli Mercilerce soruşturma ve koğuşturma yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Yerel Mahkeme direnme hükmünün saptanan bu değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda saptanan usule aykırılık nedeniyle ve bu değişik gerekçe ile (BOZULMASINA), isteme aykırı olarak 16.12.1997 günü oybirliği ile karar verildi.