Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E. 1997/10-300
K. 1997/317
T. 16.12.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ERTELENMIŞ CEZA
EK SAVUNMA
 
KARAR ÖZETİ : Yargılama sırasında TCYmn 95/2. maddesinin uygulanması söz konusu olursa;
 
a) Bu maddenin infaz hukukunu ilgilendirmesi;
 
b) Karar verilmese dahi C. Savcısının Mahkemeden karar verilmesini isteyebilmesi;
 
c) Acele itiraz olanağının olması;
 
d) Sanığın kesinleşmiş hükümlülüğü olduğunu bilmesi;
 
e) Duruşmada erteli cezaya ait kaydının okunmuş ve önceki karar yüze karşı ise, TCY.nın 94. maddeye göre uyan yapılmış olma olasılığı;
 
f) Yargılandığı suçun yasa hükmünden başkasıyla cezasının arttırılmasını gerektiren bir neden ve yargılandığı eyleme ilişkin olmaması nedenleriyle ek savunma olanağı tanınmaması yasaya aykırılık oluşturmaz.
 
         (765 s. TCK. m.94, 95/2)
         (1412 s. CMUK. m.225, 258/2-son, 270, 402,405/son)
 
Karşılıksız çek vermek suçundan sanık Ali'nin 3167 sayılı Kanunun 16/1 maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 1 sene müddetle bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına, yasaklama kararının tüm bankalara duyurulmak üzere TC. Merkez Bankasına bildirilmesine, önceki erteli cezasının TCK. nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına ilişkin (Beyoğlu 8. Asliye Ceza Mahkemesi) nce 14.6.1995 gün ve 1481-632 sayı ile verilen karar, sanığın temyizi üzerinde dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nce 9.4.1996 gün ve 3512-3700 sayı ile;
 
".... diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
 
CMUK. nun 258.maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmeden sanık hakkında TCK. nun 95/2. maddesinin uygulanması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
 
Yerel Mahkeme ise, 24.10.1996 gün ve 498/1011 sayı ile;
 
"Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin fotokopisi dosyada bulunan 13.5.1996 gün ve 50614877 sayılı ilamı gereği TCK.nun 95/2. maddesinin uygulanması için ek savunma verilmesine gerek bulunmamaktadır" biçimindeki gerekçe ile önceki hükümde direnmiştir.
 
Bu kararın da, sanık tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" isteyen 20.10.1997 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
 
İncelenen dosyaya göre;
 
Karşılıksız çek vermek suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çözülecek sorun, deneme süresi içerisinde kasti bir cürüm işleyip önceden verilen bir cezaya yahut hapis ve ağır hapis cezasına mahkum edilen sanığın TCK. nun 95/2. maddesi uyarınca ertelenmiş önceki cezasının aynen çektirilmesine karar verilirken CMUK. nun 258. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmesine gerek bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
 
Ceza Yargılamasında sanığın en önemli hakkı savunma hakkıdır ve yargılamanın her aşamasında söz konusudur. Anayasa tarafından da güvence altına alınmış olan bu hak, temel haklardan olup, herhangi bir nedenle sınırlandırılamaz. Savunma hakkının sınırlandırılması, CMUK. nun 308/8. maddesine göre mutlak bozma nedenidir.
 
Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı temel ilke olmakla beraber, Yasa Koyucunun, davaların uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak için usul ekonomisi açısından bazı sınırlamalara gittiği de bir gerçektir. Bu sınırlamalar istisna olup, bu gibi hallerde dahi, Usul Yasamız bazı koşulların varlığını aramaktadır. CMUK. nun 225, 258/son ve 270. maddeleri bu istisnalara örnek olarak gösterilebilir. Öte yandan, savunma hakkının sınırlandığından söz edebilmek için, savunmanın hükmü etkileyecek nitelik taşıması ve yargılaması yapılan fiile ilişkin olması gerekir. CMUK. nun 258. maddesi, bu bağlamda, yargılaması yapılan ve iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun temas ettiği kanun hükmünden başkasıyla mahkumiyet durumunun, cezanın arttırılmasını gerektiren nedenlerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde sanığa ek savunmasını yapabilmesi için, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesi uyarınca bir takım usullere uyulması yükümlülüğünü getiren özel bir durum haricinde, belirtilen bu haller ortaya çıktığında mahkemelerin, bu konuda yasanın öngördüğü biçimde savunmasını yapamayan kişiler hakkında mahkumiyet hükmü kurmaları mümkün değildir.
 
TCK. nun 95/2. maddesinde yer alan düzenleme ise, halen yargılanan suça ait dava ile yargılama ilişkisi olmayan önceki mahkumiyetin ertelenmesi durumunda, maddede yazılı koşulların deneme süresi içinde gerçekleşmesi halinde, tescilin düşeceğini ve ertelenmiş cezanın da ayrıca çektirileceğini belirtmesi bakımından infaz hukukuna taalluk etmektedir. Kural olarak, sanığın sonraki suçundan dolayı mahkumiyet hükmü kurulurken, koşulları oluştuğu takdirde, önceki erteli mahkumiyetinin de ayrıca infazına karar verilmesinde yasaya aykırı bir durum yoktur. Ancak, böyle yapılmayıp sonradan kurulan hükümde bu husus nazara alınmamış ise, konunun infaz hukukuna ilişkin olması nedeniyle, CMUK. nun 402. maddesi uyarınca C. Savcısı, bu konuda bir karar vermesini mahkemeden isteyebilecektir. Yargıtay'dan başka mahkemeler tarafından verilen bu kararlar hakkında acele itiraz yoluna başvurulabileceği ise, CMUK. nun 405/son maddesinde belirtilmiştir. Oysa; 258. maddede gösterilen haller için böyle bir imkan ve usul öngörülmemiştir. Bu nedenledir ki, sanığın sonraki suçunun yargılaması sırasında önceden ertelenmiş mahkumiyetinin bulunduğunun anlaşılmasına rağmen kendisine bu husustan dolayı ek savunmasını yapma imkanının sağlanmamış olması, bozma nedeni yapılamayacaktır. Öte yandan sanığın önceki mahkumiyetinin ertelenmesi sırasında, kendisine TCK. nun 94. maddesi uyarınca ihtarat yapılmış ve ayrıca bu mahkumiyete ait kayıt duruşma sırasında okunup sanıktan bu kayda karşı diyeceği sorulup tutanağa yazılmış da olabilir. Kaldı ki sanık, her halükarda ertelenmiş cezaya ilişkin olsa da hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunduğunu bilmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı Yerel Mahkemece sanığa ek savunma hakkı verilmemesinde yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
 
S o n u ç: Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün isteme aykırı olarak (ONANMASINA) 16.12.1997 günü oybirliği ile karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini