 |
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas No : 1997/107
Karar No : 1997/115
Tarih : 13.05.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hırsızlık suçundan sanık Hüseyin'in, TCK.nun 64/1. maddesi delaletiyle 493/2, 61, 522/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanığın bu cezasının 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, (Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi)'nce 25.12.1995 gün ve 731/1182 sayı ile verilen karar, sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nce, 26.11.1996 gün ve 11997/11931 sayı ile;
"Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Eylemin tam teşebbüs aşamasına ulaştığı gözetilmeden, eksik teşebbüsten hüküm kurulması,
2- Sanık Alaattin'in eylemine gözcü olarak katılan sanık hakkında, TCK.nun 65/3. maddesinin uygulanmaması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 29.01.1997 gün ve 1137/76 sayı ile;
(1) nolu bozma nedenine karşı, "sanıklar dükkanın içinde topladıkları kumaşları henüz dışarı çıkarmadan ve cürmün icrai hareketlerini bitirmeden polis tarafından yakalanmışlardır. Bu nedenle eylemleri eksik teşebbüs aşamasında kalmıştır"
(2) nolu bozma nedenine karşı da "sanıklar aralarındaki söz ve irade birliği ile müştekinin dükkanın kapısını sahte anahtarla açarak ve ikisi birlikte kumaşları toplarken polisler tarafından suçüstü yakalanmışlardır. Bu nedenle sanık Hüseyin'in suça TCK.nun 65/3. maddesinde belirtildiği gibi gözcülük yaparak iştirak ettiğinin kabulü mümkün değildir."
Biçimindeki gerekçelerle direnmeye karar vermiştir.
Bu kararın da süresinde sanık vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığı'nın "onama" isteyen 20.03.1997 günlü tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın, TCK.nun 64/1.maddesi delaletiyle 493/2, 61, 522. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin hüküm sanığın temyizi üzerine Özel Dairece "Eylemin tam teşebbüs aşamasına ulaştığı, sanığın diğer sanığın eylemine gözcü olarak katıldığı gözetilmeden karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel Mahkemece, 29.01.1997 günlü oturumda C.Savcısının bozmaya ilişkin görüşü alındıktan sonra hazır bulunan sanığa diyecekleri sorulmadan ve bir başka işlem yapılmadan duruşmaya son verilmiştir.
CMUK.nun 251. maddesi gereğince ".... en son söz sanığındır." Maddenin son fıkrasında ise, "sanık namina müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince duruşma mutlaka sanığın son sözü ile bitecektir. Ceza Yargılamasında sanığın en önemli hakkı, savunma hakkı olup bu hak hiç bir şekilde kısıtlanamaz. Son söz sanığa verilerek kendisinden önce dinlenenlere karşı diyecekleri ve savunması saptanmalıdır. Sanığa son söz verildikten sonra başkaca usuli işlemler yapıldığı takdirde yeniden sanıktan son diyecekleri sorulmalıdır. Savunma hakkı ile ilgili bulunan bu usul kuralı, buyurucu nitelikte olup uyulmaması yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır.
İlk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamada da kamu davasının kesintisizlik ve süreklilik ilkesinin doğal sonucu olarak aynen geçerlidir. Çünkü dava sonuçlanmamış olup yargılama devam etmektedir. Gerek bozmadan önce ve gerekse bozmadan sonra aynı usul hükümleri uygulanacaktır. Emredici olan bu kuralın bozmadan önce geçerli olduğu, bozmadan sonra uygulanmasına gerek bulunmadığı biçmindeki bir ayırımın yasal ve hukuksal dayanağı bulunmadığı gibi, bozma ile son soruşturma aşaması geri döndüğünden "son tahkikatın, sanığın son sözü ile sonuçlandırılması" mutlak usuli zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu itibarla, incelenen dosyada "en son söz" sanığa verilmeyerek CMUK.nun 251. maddesine aykırı davranıldığından, esası incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün yukarıda belirtilen usule aykırılık nedeniyle isteme aykırı olarak oybirliği ile (BOZULMASINA), 13.05.1997 günü karar verildi.